Tadına doyamadığımız dizileri sezon sezon takip edip keşke bitmeseler diye üzüldüğümüz bir gerçek. Ama bir gerçek daha var: Tam alışmışken, tam bizi kendine meftun etmişken sözünü söyleyip, kenara çekilen ve biten, tadı damağımızda kalan mini diziler. Özellikle işte eve gelip televizyon karşısında yemeğimizi yerken çerez gibi tükettiğimiz bu mini dizilerin en seçkinlerinden bir kısmını sizin için seçip derledik…
1. The Night Of (2016/8.6)
Riz Ahmed ve John Turturro’yu başrollerde izlediğimiz bir polisiye dizi. 9 bölümde yarattığı harika atmosfer, ustalıklı kurgu ve incelikle işlenmiş olay örgüsü sayesinde nefes almadan izleniyor. Karakol ve mahkeme sahneleri şimdiden efsaneye dönüştü. Kim masum, kim suçlu diye düşünürken bir çırpıda bitiyor…
2. Alias Grace (2017/7.9)
Yine harika bir Margaret Atwood romanı ve onun başarılı bir uyarlaması. 19. yüzyılda Kanada’dayız. Cinayet işlediği düşünülen bir kadın akıl hastanesinde deli mi değil mi diye sorgulanırken insan ruhunun derinliklerine ve bu derinlikteki karanlığa odaklanan çok başarılı bir dönem dizisi.
3. Mildred Pierce (2011/7.7)
Kate Winslet, Guy Pearce ve Evan Rachel Wood gibi büyük isimlerle dolu oyuncu kadrosu ve yönetmen koltuğunda Guy Pierce olması bile bu diziyi izlenir kılmaya yetiyor. 1930’larda geçen hikayede 2 kızına bakmak için çırpınan yalnız bir annenin restoran sahibi olana kadar yükselmesi ama bu süreçte büyük kızıyla sorunlar yaşamasını izliyoruz.
4. Olive Kitteridge (2014/8.3)
Dışarıdan sessiz sakin görünen ancak içi kaynayan küçük bir Amerikan kasabasında yaşanan olayları Olive Kitteridge’in gözünden izliyoruz. 25 yıla yayılan hikaye hem bu kasabanın hem de bir evliliğin anatomisi niteliğinde.
5. Angels in America (2003/8.3)
Al Pacino, Meryl Streep, Emma Thompson |gibi oyuncuların adeta şov yaptığı, 80’lerde yaşanan AIDS krizini merkezine alan ancak bir yandan da oldukça sert bir politik söylemi olan, insanın yer yer içini acıtsa da gözlerini alamadan izlediği bir şölen.
6. Flowers (2016/8.1)
Üyelerinin her biri birbirinden tuhaf Flowers ailesi masallardan fırlamış gibi görünen karanlık bir ormanda, tuhaf bir evde yaşarlar. Karı-koca ayrılmanın eşiğindedir, garip kişilikleri olan ikiz çocuklarıysa bambaşka problemler yaşamaktadır. Karanlık İngiliz mizahı ve fantastik atmosferiyle çok ilginç ve eğlenceli bir dizi.
7. The End of the F***ing World (2017/8.2)
17 yaşında iki genç dünyayla olan bütün dertlerini sırtlanıp evden kaçarlar ve yollarda başlarına gelmeyen kalmaz. Bu süreçte hem büyüyecekler hem de sevgiyi tadacaklardır. Bir gençlik dizisi gibi görünse de yetişkinler için de harika bir seyirlik sunan bu ilginç diziyi tek solukta izleyeceksiniz.
8. Patrick Melrose (2018/8.3)
Aynı adla yayınlanan roman serisinden uyarlanan bu dizi başrolündeki Benedict Cumberbatch’in müthiş karizması, Hugo Weaving’in unutulmaz performansı ve karanlık hikayesini anlatırken seçtiği ilginç atmosfer, kurgu ve yarattığı tonla çok kısa sürede unutulmaz diziler arasına girdi. Acılarla dolu bir hayatın pençesinden çıkmaya çalışan Patrick Melrose’un hikayesine bayılacaksınız!
9. Godless (2017/8.4)
Klasik bir westernde aradığımız her şeyi içeren ama bunun üzerine bir sürü şey daha ekleyen çok ilginç bir dizi. Kadın-erkek ilişkileri, ırkçılık, eşcinsellik, feminizm gibi günümüz temalarını 1800’lerin sonlarına taşıyan, aynı zamanda fantastik ögeler de içeren, bitince tadı insanın damağında kalan bir dizi.
10. Manhunt: Unabomber (2017/8.2)
Her sezonunda farklı bir suçlunun profilini çıkaran ve yakalayan FBI ajanlarına odaklanıyor. Unabomber sezonunda Ted Kaczynski’nin 20 yıl süren bir kovalamacadan sonra linguist olan bir FBI profil uzmanı tarafından nasıl yakalandığını izliyoruz. Suç, polisiye, gizem türlerini sevenler için biçilmiş kaftan bir dizi.
11. 11.22.63 (2016/8.2)
Stephen King uyarlaması olan bu ilginç mini dizi sıradan bir öğretmenken bir portal keşfeden ve bu portaldan geçerek hep aynı tarihe giderek Kennedy suikastını önlemeye çalışan Jake Epping’in öyküsünü izliyoruz. Yaptığı zaman yolculukları yüzünden günümüzle ve gerçeklikle bağlantısı kopma noktasına gelen Jake belki de hiç başaramayacağı bir kahramanlık hikayesi yazmaya çalışıyor…
12. The Lost Room (2006/8.3)
Bir cinayet soruşturmasında bulduğu, her kapıyı açabilen tuhaf bir otel odası anahtarı dedektif Joe Miller2ın hayatını değiştirir. Başka bir gerçekliğe açılan portal görevi gören otel odasını keşfettiğinde başına geleceklerden haberi olmayan dedektifimiz hem katil damgası yer, hem de kızını kaybeder. Böylece izlerken solukları kesen bir macera da başlamış olur.