Arthur, ismini vereceği ömürlük insanına hayattan belki de ümidini kesmesine ramak kala kavuşacak olan bir köpekti. Üstü başı pislik içinde, vücudundaki yaraların acısıyla kıvranırken kokusu bile metrelerce öteden duyulabiliyordu. Açlığı hiç mevzu bahis etmeye gerek bile yok. Fakat o da, sahibi olarak seçeceği adam kadar cesur ve maceraperestti. En güzel yolculuğu olacaktı hayatını tamamen değiştirecek…
Mikael Lindnord ve arkadaşları Ekvador’da düzenlenen 435 mil uzunluktaki rotayı kapsayan orman ve vahşi doğa yarışında tanışıyorlar Arthur ile.
Verdikleri ilk molada Lindnord görüyor onu. Köşeye sinmiş bir şekilde adamın göz bebeklerinin içine bakıyordu ve kokusu metreler öteden geliyordu.
Boynunun arkasında ve patilerindeki yaralar ağırlaşmış, günlerdir aç olduğu ise yorgun bedeninden anlaşılıyordu. Paylaştığı öğününü yerken son bir bakış attı adama teşekkür edercesine.
Ekip güzergahlarında ilerleyip türlü türlü tehlikeler atlatırlarken yaklaşık 2 saat sonra battıkları balçıklı yolda arkalarından Arthur’un da geldiğini gördüler.
Onun bu azmine karşı koyamayacaklarını biliyorlardı ve ekibin yeni üyesi olarak aralarına katıldı cesur köpek.
Günlerce sürecek zorlu yolda birlikte engelleri aşacak, yemeklerini paylaşacaklardı.
Yolculuk sırasında yarışın son ayağı olan 14 saatlik bir kayık bölümü vardı ve yetkililer köpeğin eşlik etmesini oldukça absürt buldular.
Fakat ne Lindnord ne de Arthur bundan vazgeçeceklerdi…
Lindnord kayığa atlar atlamaz Arthur da kendini suya atmıştı bile çoktan…
Toplamda 7 gün süren yolculuklarında 112 mil katetmişti minik pati. Sonunda ise İsveç’e, yeni ailesine yolculuk başladı.
Burada veteriner kontrolleri yapılıp sağlığına kavuşturulan Arthur yeni ailesiyle bambaşka bir köpek oldu. Tabii Lindnord ile maceralara çıkmaya da devam etti.
Lindnord’ın 20 yıllık maceraperest anılarında eşi benzeri olmadığını söylediği köpeğin hikayesini ayrıca kitaplaştırdı. “Arthur; The Dog Who Crossed the Jungle To Find a Home”
Şimdi o dünyanın en mutlu köpeklerinden biri! Aferin sana Arthur!
Kaynak: 1