Son yüzyılın en büyük icadı, dünya ulaşım sektörünün ağzını açık bırakan olağanüstü toplu taşıma aracı Metrobüs’ü kullanan nesile denk gelmiş olmak, sanıyoruz ki bundan yüzyıllar sonra bile insanların dönüp “ah be, şu günlere yetişemedik lanet olsun” diyecekleri şanslı insanlardan biri olmanın onurunu yaşamamız için yeterli bir sebep olsa gerek. İşte bu kadar büyük ve önemli bir misyonu taşıyan bir İstanbul’lular elbette ki Metrobüs’ün öyle sıradan bir toplu taşıma aracı olmadığının bilincindeyiz ve bu araçta nasıl davranılması gerektiği, nelerin nereye kadar yapılmasının normal karşılanacağını biliyoruz. Fakat şehrimize ilk defa gelecek olan insanları da eğitmek anlamında lütfen bu kısa turumuzda bizlerle birlikte olunuz.
Dolu bir akbil sahibi olmak
Akbilin dolu olması bize kalırsa banka hesabınızda 1 milyon dolar olması ile aynı tadı veriyor. Evet, belki banka hesabımızda hiçbir zaman 1 milyon dolar olmayacak fakat en azından bu hisse sahip olunması için akbili, 10 tl’lik doldurmak yeterli. O turnikelerden geçerken “dininün” sesi yok mu, inanın ki orgazm çığlıkları gibi inler kulakta. Çevrenizde akbili bitmiş, cebinde sadece 50 lirası kaldığı için otomatik akbil doldurma makinasını kullanamayan, “pardon, bana da basabilir misiniz?” gibi enteresan soruları sorabilecek kadar çaresiz kalmış insanlara “üzgünüm, bana yetecek kadar var” demenin tadından yenmez, yanına yatılır, uyunur.
Sizden daha genç birisinin yanına oturmak
Oturması bitti de bizden gencinin yanına oturması kaldı dediğinizi duyar gibiyiz. Yoksa demiyor musunuz? Biraz şizofrene bağlamış olabiliriz fakat lütfen işe bir de şu açıdan bakınız. Velev ki oldu da oturdunuz, oturduğunuz koltuğun yanında gencecik bir dimağ oturmakta. Bu, tepenize dikilecek olan amca/teyzenin gözlerinden çıkan alevlerin bu küçük kardeşi yakacağı anlamına gelmektedir. Hele ki amca/teyzemizi önceden farkedip daha kimse yapmadan sıkılgan bir tavırla tepkinizi “çık çık çık” diyerek koyarsanız, bırakın o çocuğun yer vermesini, şoför bile kalkıp amca/teyzeye yer vermek durumunda kalacaktır. Metrobüslerde “çık çık zamanlaması” çok önemlidir.
Düğmesi olan tutunma direklerinden uzak durmak
Metrobüste öyle kolay kolay rahat etmek yoktur. Huzuru bulmanız için birçok etkeni arka arkaya hem de aynı anda sağlamanız gerekmektedir. Eğer o narin ellerinize sürekli birilerinin dokunmasını, hatta dokunmayı bırakın parmak uçlarınıza bastırmasını istemiyorsanız tutacağınız direğe dikkat edeceksiniz. Öyle bu direk çok hoşuma gitti, dur şuna bir sarılayım yok.
Anonsları tekrarlayıp insanlık namına hareket etmek
Metrobüste sık sık geçen anonsları takip edip, insanları uyarmanız sizi o araçta adeta bir kahramanlığa kadar götürebilir. “Arkadaşlar dikkatinizi bana verin” “Topkapı-Habipler tramway hattına aktarma yapmak isteyen yolcuların Edirnekapı istikametinde inmeleri gerekmektedir” diye bir anonsu, gerçek anonstan daha önce yaparsanız, emin olun ki Topkapı Habipler tramway hattına aktarma yapmak isteyen yolcuların sırtında, marşlar içerisinde ta bir kahraman gibi sırtlarda taşınarak geçirebilirsiniz.
Ter kokan şahsın yanından ayrılmayıp o kokuyu başkasının çekmesinin önüne geçmek
Malum yaz aylarında hava sıcak (bu önemli bir bilgidir, her yerde bulamazsınız) ve metrobüsler kapasitesinin 3 katı yolcu taşıdığı için klimaların işlevsiz kaldığı anlarda en çok ter kokan arkadaşın yanına girip kafanızı kendisinin koltuk altına soktuğunuz an en azından siz bayılana kadar tüm o kokuyu ciğerlerinize çekeceğinizden ötürü diğer vatandaşların bu kokudan etkilenmesinin önüne geçmiş olup namınız Beylikdüzü’nden Cevizlibağ’a kadar tüm metrobüslerde Tatar Ramazan gibi kulaktan kulağa yayılacaktır.
Metrobüsün nereye gideceğini biliniz
Eğer metrobüse içindeki doluluk oranını dikkate almadan nereye gideceğinin bilincinde binmiş iseniz, size mutlak suretle sorulacak olan “Evladım, Söğütlüçeşme mi yoksa Zincirlikuyu aktarmalı mı?” sorusuna kendinizden emin bir biçimde yanıt verirseniz, yanıtladığınız kişinin gözleri dolu dolu size bakmasını hatta sizi oğluna/kızına almak istemesine kadar varabilecek bir yolculuğun ilk adımlarını atmış olmanın gururunu yaşamanıza neden olacaktır
Şoföre hak vermek
Ola ki metrobüsün dolu olduğu bir ana denk gelirseniz, ki bu İstanbul gibi gelişmiş bir metropolde çok zor yaşanan bir durumdur. Aynayı kapatan vatandaşı şoförden önce uyarmanız, şoför tarafından metrobüs yolundan çıkıp sizi evinize kadar bırakmasına varacak derecede bir karşılık vermesi ile sonlanabilir. Çünkü aynalar çok önemlidir.
İstanbul kartı bitmiş kişiye pervasızca kart uzatmak
Eğer Türkiye’de bir kahramanlık filmi çekilecek olsaydı kesinlikle bu kişi üzerinden bir hikaye yazılabiiirdi. Metrobüse bindiği halde İstanbul kartı’nın bittiğinin farkında olmayan zavallı kişiye o hayvanı “Yetersiz bakiye” sesini çığırtan dijital okuyucu anonsunu bitirir bitirmez “Buyurun, isterseniz bunu kullanın” demeniz inanın ki şoförün bile el frenini çekip sizi ağır ağır ayakta alkışlamasının ardından tüm metrobüs yolcularının çığlıklar içerisinde sizi elleri patlarcasına alkışlamasına ve kendinizi Nobel ödülü kazanmış bir bilim adamı gibi hissetmenize neden olacaktır.
Kaptan arka kapı
Düğmeye bastığı halde arka kapısı açılmayan acınası yolcunun sesini şoföre duyuramamasının ardından kıvrak bir hareketle “KAPTAN ARKA KAPI KAPTAAAAN!” diye haykırmanız, ineceği durağı kaçırma tehlikesi ile yüz yüze gelen yolcunun inmeden önce sanki 10 yıllık ilişkinizin ardından yurtdışına çıkmak zorunda kalmış da havaalanında size son bir kez sarılmasını yaşatırcasına sarılmak isteyeceği fakat elbette ki bunu yapmayacağı bir duygu selini yaşamanıza neden olacaktır.
Kaptanı onore edici sözlerde bulunmak
Metrobüs şoförlerine halk tarafından gösterilen sert tepkilere göğüs gerip “Kaptan frene yavaş bas ayakta zor duruyoruz zaten” tarzında yapılan haksız eleştirilere “Arkadaşlar öndeki aniden durdu, kaptan ne yapsın. Basmasa kaza yapacaktık” tarzında savunucu söylemlerde bulunmanız hem Türk toplumunun şu sıralar içinde bulunduğu gergin anların neredeyse son bulmasına hem de arkasından şoförün kendisini haklı çıkaracak olan olan o efsanevi “Çık çık çık” sesini daha bi gönülden çıkarmasına neden olacaktır.
E-5’te kilit olmuş yoldaki arabalara bakıp pis pis sırıtmak
Fakir olmakla ne iyi bir tercih yapmışım, Allah’tan fakirim de metrobüse biniyorum diye insanın istemsizce kendisiyle gurur duymasını ve hissettiği halde farkına varılamayan bu duyguyu çevrenizdeki diğer yoldaşlarınıza da belli etmek sizi adete o metrobüsün filozofu yapacak ve size duyulan saygı “İşte, işte bu arkadaş sayesinde fakirliğimiz ile gurur duyuyoruz” düşüncesini paylaştıklarını hissetmenize neden olacaktır.