1951 yılının sıcak bir yaz gecesinde, Florida’nın sakin St. Petersburg kasabasında yaşanan bir olay, modern kriminal tarihinin en gizemli vakalarından biri olarak hafızalara kazındı. 67 yaşındaki Mary Reeser, küçük dairesinde sabah saatlerinde neredeyse tamamen küle dönüşmüş halde bulundu. Ancak bu olayın dehşet verici yanı, yalnızca onun ve oturduğu koltuğun yanmış olmasıydı; odanın geri kalanındaki eşyalar neredeyse hiç zarar görmemişti. Sanki ateş, sadece Mary Reeser’ı seçmiş ve etrafındaki dünyaya dokunmamaya karar vermişti. Geriye, küçülmüş bir kafatası, sağlam kalan siyah ipek terlikli sol ayağı, koltuğun demir yayları ve yanmamış çarşaflar kaldı. Bir insan bedeninin, çevresindeki her şeyi yok etmeden bu kadar yüksek sıcaklıkta yanabilmesi, dönemin yetkililerini bile çaresiz bıraktı. Yerel polis dosyayı FBI’a devretti; gazeteler ona “Cinder Woman” adını verdi; halk ise “kendiliğinden insan yanması” iddialarından kara büyüye kadar uzanan sayısız teori üretti. Ancak aradan geçen onca yıla rağmen, Mary Reeser’ın nasıl bu şekilde öldüğü hâlâ kesin olarak açıklanabilmiş değil.
Uyarı: İçerikte hassas görseller kullanılmıştır.
Mary 1 Temmuz 1951 gecesi, St. Petersburg, Florida’daki mütevazı dairesinde, adeta bir kül yığınına dönüşmüş halde bulundu. Onun gizemli ölümü 70 yılı aşkın süredir çözülemiyor
O gece, sadece onun oturduğu koltuk yanmıştı; evin geri kalanında ise, biraz is, birkaç erimiş plastik parça ve eriyip balmumu birikintisine dönüşmüş bir mum dışında neredeyse hiçbir hasar yoktu.
En çarpıcı olan ise şuydu: Reeser’ın bedeni, çevresindeki eşyaları yok etmeden, ancak krematoryum sıcaklıklarında mümkün olabilecek derecede yanmıştı. Üstelik geriye yalnızca koltuğun demir yayları, omurgasının bir kısmı, siyah ipek terlikli sol ayağı ve “bir fincan boyutuna küçülmüş” kafatası kalmıştı. O dönemin raporlarında, 67 yaşındaki kadının “şiddetli ve yoğun bir alev” tarafından tüketildiği yazıyordu. Ancak dairenin diğer bölümleri, yanma noktasına sadece birkaç metre uzaklıkta olmasına rağmen, neredeyse hiç etkilenmemişti.
Bu sıra dışı tablo, dönemin yetkililerini bile hayrete düşürdü
Çünkü bir insan bedeninin tamamen yanabilmesi için normalde 1.400 Fahrenheit (yaklaşık 760°C) üzerindeki sıcaklıklarda saatlerce yanması gerekir. Yerel polis bu gizemi çözmekte zorlanınca FBI devreye girdi. Olaydan bir süre sonra, “kendiliğinden insan yanması” ihtimali dillendirilmeye başlandı. Bu, bir kişinin vücudundaki kimyasal reaksiyonlar sonucu, herhangi bir dış ateş kaynağı olmadan tutuşması teorisiydi. Ancak FBI bu ihtimali reddetti ve bunun yerine “fitil etkisi” denilen, vücut yağının uzun süre ateşi beslemesiyle meydana gelen bir yanma sürecini işaret etti.
Yine de, tanık olduğunu iddia eden bazı kişiler olayla ilgili tuhaf ifadeler verdi. Birisi “Açık pencereden bir ateş topu girdi ve ona çarptı” derken, bir başkası Reeser’ın başka bir yerde öldürülüp, yakıldıktan sonra kalıntılarının daireye getirildiğini öne sürdü. St. Petersburg Polis Şefi JR Reichart ise bu vakayı, “25 yıllık meslek hayatımda gördüğüm en sıra dışı olay” sözleriyle tanımladı.
FBI, Mary Reeser vakasıyla ilgili resmi raporunda, oldukça net görünen şu ifadeyi kullanıyordu👇🏻
“Vücut, dışarıdan gelen bir nedenden dolayı tutuşur… Yanmaya başladığında, vücuttaki yağ miktarı alevi besler. Bu süreç, bazen vücudun neredeyse tamamen yanmasına yol açacak kadar ilerler.”
Olaydan birkaç saat önce Mary Reeser’ı ziyaret eden oğlu Dr. Richard Reeser Jr., annesinin o gece planını şöyle aktarmıştı: Geceliğini giymek, iki uyku hapı almak ve yatmadan önce bir sigara içmek. FBI ajanlarına göre, Reeser sigara içerken uyuyakalmış, sigarasından düşen kızgın kül yanıcı geceliğini tutuşturmuştu. Uyku haplarının etkisiyle alevleri fark edememiş ve duman soluyarak bilincini yitirmişti. 73 kilo ağırlığındaki vücudundaki yağlar, tıpkı bir mumun fitili gibi, alevin saatlerce yanmasına imkân sağlamıştı.
Reeser’ın gelini Ernestine Reeser da bu senaryoya katılıyordu.
“Mary çok sigara içerdi. Sigarası kucağına düşmüş. Vücudundaki yağ onu canlı tutan yakıttı. Zemini betondu, sandalye tek başınaydı. Etrafında yanacak başka hiçbir şey yoktu.”
Yine de FBI’ın açıklaması, herkes için tatmin edici olmadı. Pennsylvania Üniversitesi’nden fiziksel antropolog Dr. Wilton M. Krogman, bu davada danışmanlık yapmıştı ve hâlâ şüpheciydi
Ona göre, “Dairenin geri kalanı etkilenmeden böyle kapsamlı bir yanma” neredeyse imkânsızdı. Yangında sadece Reeser, oturduğu sandalye ve altındaki halı yanmıştı. Çevredeki diğer eşyalar hâlâ sağlamdı.
Krogman’ı en çok şaşırtan detay ise, Reeser’ın “fincan boyutuna küçülmüş” kafatasıydı. Normalde bu kadar yüksek sıcaklıktaki yangınlarda, kafatası küçülmek yerine patlar. Krogman bunu gördüğünde “Boynumdaki tüyler diken diken oldu” diyordu. Hatta ekliyordu:
“Orta Çağ’da yaşıyor olsaydım, kesin kara büyü derdim.”
Yıldırım çarpması, kundaklama, kimyasal hızlandırıcılar… Tüm bu alternatif teoriler de en az fitil etkisi kadar tartışmalıydı. Ama gerçek şu ki, Mary Reeser’ın 1951’deki gizemli ölümü, aradan geçen onlarca yıla rağmen hâlâ akıllarda. Cinayet mi, kendiliğinden yanma mı, yoksa fiziksel olarak açıklanabilir ama nadir görülen bir kaza mı? Ne olduğu kesin olarak bilinmiyor. Ama “Cinder Woman” lakabı, onun hikâyesini bir şehir efsanesinden farksız kılıyor.