Ana sayfa » Seyahat » Ma’nene: Endonezya’da Ölen İnsanların Belirli Aralıklarla Mezardan Çıkarıldığı Tuhaf Bir Gelenek
Ma’nene: Endonezya’da Ölen İnsanların Belirli Aralıklarla Mezardan Çıkarıldığı Tuhaf Bir Gelenek
Endonezya’nın Güney Sulawesi bölgesinde, dağların arasında saklı küçük köylerde yaşayan Toraja halkı için ölüm, bir veda değil. Sadece yeni bir yolculuğun başlangıcı.
Dünyanın dört bir yanında ölüm, çoğunlukla bir son, bir ayrılık ya da hüzünle anılıyor. Ancak bazı toplumlar var ki, bu kavrama bambaşka bir pencereden bakıyor. Endonezya’nın Güney Sulawesi bölgesinde, yüksek dağların ve sisli ormanların arasında gizlenmiş köylerde yaşayan Toraja halkı, ölümle olan bağlarını sıra dışı bir şekilde tanımlıyor. Onlar için ölüm, hayatın sona erdiği bir nokta değil. Aile bağlarının daha da derinleştiği, görünmeyen bir köprünün kurulduğu kutsal bir an. Bu anlayış öyle güçlü ki, ölen birine gösterilen sevgi ve sadakat, yıllar geçse bile sona ermiyor. Torajalılar, ölüleri sadece anmakla kalmıyor, onları mezardan çıkarıp yeniden hayatın bir parçası haline getiriyor. İlk duyduğunuzda kulağa inanılmaz gelebilir; ama Ma’nene adı verilen bu törensel gelenek, yüzlerce yıllık bir kültürün yaşayan bir kanıtı. Sadece bir ölüm ritüeli değil. Atalarla konuşmanın, geçmişle bağ kurmanın, sevgiyi zamanın ötesine taşımanın yolu bu. Toraja halkının gözünden bakıldığında, ölüm bir ayrılık değil. Asla unutulmayan bir bağlılığın sessizce devam ettiği zamansız bir yolculuk.
Endonezya’dan ilginç bir gelenek
Endonezya’nın Güney Sulawesi bölgesinde, dağların arasında saklı küçük köylerde yaşayan Toraja halkı için ölüm, bir veda değil; sadece yeni bir yolculuğun başlangıcı. Onlar için ölümün ardından her şey sona ermez, aksine bağlar güçlenir.
Dört yılda bir düzenlenen “Ma’nene” adını verdikleri geleneksel törende, Toraja halkı atalarının mezarlarını açıyor. Evet, yanlış duymadınız. Mumyalar mezardan çıkarılıyor, giydiriliyor, temizleniyor!
Yıllar önce hayatını kaybeden aile üyelerinin bedenleri büyük bir özenle toprak altından çıkarılıyor. Bu ritüelin anlamı oldukça derin: “Atalarla ilgilenmek”, yani “ceset bakımı”.
Çıkarılan bedenler önce titizlikle temizleniyor, ardından güneş altında kurutularak dayanıklılığı artırılıyor. Daha sonra yepyeni giysilerle donatılıyorlar. Geleneksel saronglardan modern gömleklere, hatta güneş gözlüğü ve deri kemerlere kadar her detay düşünülüyor.
Ölülerle poz veriliyor
Köylüler, yıllar boyunca toprak altında kalan atalarıyla birlikte gururla poz veriyor. Kurumuş, neredeyse kâğıt gibi olmuş tenlerine rağmen hâlâ tanınabilir olan bedenler, bu törende birer hatıra gibi sergileniyor. Hatta bir adamın, saçları hâlâ duran annesinin başını okşadığı dokunaklı görüntüler bile var.
Torajalılar için ölüm, ani bir kopuş değil. Ruhun bu dünyadan öbür dünyaya yavaşça geçiş yaptığı bir süreç. Bu yüzden cenazeler hemen yapılmıyor, ölen kişi bazen aylarca evde tutuluyor ve hala “hasta” sayılıyor. Ma’nene ise bu geçişi yumuşatan, bağı koparmak yerine güçlendiren bir gelenek. Atalar, sadece mezarda değil; hâlâ hayatın içinde, aileyle birlikte.
Peki bu sıra dışı gelenek nasıl doğmuş?
Halk arasında anlatılanlara göre, Ma’nene’nin kökeni yüzlerce yıl öncesine, Pong Rumasek adında bir avcıya dayanıyor. Rivayete göre Pong, ormanda terk edilmiş bir ceset bulur. Bu duruma kayıtsız kalamayıp cesedi temizler, kendi kıyafetlerini giydirir ve onu layıkıyla gömer. O günden sonra Pong’un hayatında bereket artar, şansı döner. İşte bu olay, Ma’nene’nin manevi temelini oluşturuyor.
Ağustos ayında Toraja köylerinde bu törensel şölen düzenleniyor. Ölülerle geçirilen bu zaman, sadece yas tutmak değil; aynı zamanda kutlamak, anmak, onurlandırmak anlamına geliyor.