Malatyalı olup da Gaffar’ı, Azzet Bacı’yı, İbalı’yı, Leblebici’yi, Onyedili’yi, Haceli’yi, İzzo’yu, Gız Mahmut’u, Faro’yu, Deli Yaşar’ı, hele de Mercedes Kadir‘i bilmeyen yoktur. Bir şehrin kimliği ve kolektif hafızasına ilişkin pek çok ayırt edici özellik taşıyan deliler, Malatya’da bir başka sevilirler.
Malatya halkı deliden kolay kolay korkmaz, onları dışlamaz, ötekileştirmez. Aksine sahip çıkıp bağrına basar… Onlara sadece sokak aralarında değil bir fotoğraf stüdyosunda poz verirken, berber koltuğunda sinek kaydı tıraş olurken, esnafla çay içerken, lokantada yemek yerken rastlayabilirsiniz. Hatta onlar için her yıl “deliler takvimi” bastırılır, adlarına şiirler yazılır, sosyal medya hesapları açılır, videolar hazırlanır… Çoğu hayatını yıllar önce kaybetmiş olsa da hatıraları yaşatılır.
Hadi şimdi onlardan bazılarını yakından tanıyalım…
“İnsan bazen üzülür,
bazen de sabrı taşar.
Halen unutulmadı Şorikli Deli Yaşar.
İzo ile Kız Mahmut şehre olmuştu nişan,
bugünse delilerin hepsi oldu perişan.”
1. Papa’yı Vuran Mehmet Ali Ağca
Turgut Özal, İsmet İnönü, Hrant Dink, Ahmet Kaya, İlyas Salman, Yasemin Yalçın, Oktay Kaynarca, Kenan Işık, Selahattin Alpay, Çetin Alp gibi saymakla bitmeyecek kadar çok ünlü yetiştiren Malatya’nın en akıllısı cumhurbaşkanı oldu, en delisi Papa’yı vurdu.
2. Memleket Mi Deli, Yoksa Kadir Mi?
Malatya kayısısıyla yarışacak bir üne sahip olan Mercedes Kadir, adını yıllardır üstünde dolaştığı, önünde Mercedes arması olan sopasına borçlu.
Diğer arabalarla birlikte trafikte yol alan Kadir, kırmızı ışıkta yayalara yol veriyor, aracını her zaman usulüne uygun park ediyor ve düzenli aralıklarla Mercedes servisine gidiyor. Araç muayenesini aksattığındaysa esnaf ona hatırlatıyor. Emniyet müdürlüğü tarafından verilmiş kaskosu, ruhsatı ve ehliyeti de olan Kadir yanlış yere park ettiğinde, alkollü araç kullandığında ya da çok hızlı gittiğinde cezasını da yiyor polislerden. Ya 44 MK 444 plakalı aracına ceza kesiliyor ya da ehliyetine el koyuluyor.
3. Çakma Mercedes Kadir
Paha biçilmez markaların taklitleri gibi Kadir’in de bir orijinali, bir de çakması var!
4. Kadir’in Abisi Deli Neco
Mercedes Kadir’in trafik kazasında ölen abisi Deli Hamza dışında bir abisi daha var. O da fiziki benzerliği nedeniyle sık sık Kadir ile karıştırılan Neco. Ancak o Malatya sokaklarını Mercedes ile değil arşınlayarak geziyor.
5. Kadir’in Kız Kardeşi Medine
Azzet Bacı kadar ünlü olmasa da Medine de Malatya’nın akıl sağlığını yitirmiş sayılı kadınlarından. O da Kadir’in zihinsel engelli üç kardeşinden biri.
6. Polise Kafa Tutan Azzet Bacı
Malatya’ya trafik lambalarının yeni takıldığı yıllarda, henüz ışıkların ne işe yaradığı tam olarak bilinmediğinden trafik polisleri halka yardımcı olurmuş.
İşte tam da o günlerde Malatya Belediyesi’nin önündeki ışıklardan bir kadın ne ışığa ne de polisin uyarısına kulak asmadan karşıya geçmeye çalışırken polis memurunun sesi ile irkilir: “Dur, ışığı görmüyor musun? Nereye gidiyorsun?” Bir an duraklayan Azzet Bacı’dan cevap gelir: “Sana nee? Gaynanamgile gidiyim.”
7. Malatya’nın Mısto Dayısı
Karizmatik yürüyüşü, kendine özgü hareketleri ve bembeyaz saçı sakalıyla tanınan Mısto Dayı genellikle Kapalı Çarşı civarında dolaşır. En tipik özelliği birden attığı naralarıdır. Geçmişte memurluk yaptığı bilinen Mısto Dayı’nın hayattan çok büyük bir darbe yedikten sonra akıl sağlığını yitirdiği anlatılır.
8. Toto Danışmanı Şorikli Yaşar
Ağızdan akan salyaya Malatya’da şorik denir. Fotoğrafından da anlayacağınız gibi Yaşar’ın lakabı da buradan gelir. Yaşar’ın şoriği kadar önemli bir başka özelliği de şans oyunu oynayanlara bir tür danışmanlık yapmasıdır. Malatya’da delilerin uğur getirdiğine inanılır. Toto’nun 13+1 hedefiyle oynandığı zamanlar, ev sahibi 1, misafir 2, beraberlik için 0 yazılırdı. “Ne yazayım?” diye soranlara, rakam nedir bilmeyen Yaşar’ın yanıtı ya dört olurdu, ya da beş. Verdiği cevaplar işe yaramazsa da Şorikli’ye sorulmadan şans oyunu oynamaya gidilmezdi.
9. “Di Mele Hele Gıdik”
Malatya’nın “kendi giden adı kalan” bir başka delisi de Gaffar. Kurban Bayramı arifesinde Gaffar’ın komşu bahçesine bir gıdik (keçi yavrusu) bağlanır. Hayvan başına gelecekleri anlamış gibi gece boyunca bağırıp çağırır. Herkes gibi Gaffar da uykusundan olur. Gün ağarır ağarmaz soluğu bahçede alan Gaffar, gıdiğin kurban edildiğini görünce keyiflenir: “Di mele hele gıdik, .niye mele misin?” O gün bu gündür Malatya’da söyleyecek sözü kalmayanlara ya da lafın altında kalıp cevap veremeyenlere karşı, bir özdeyişmiş gibi Gaffar’ın bu sözü kullanılır.
10. Bir Deli Kuyuya Bir Taş Atarsa…
“Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış” lafı Leblebici Mehmet’ten sonra söylenmiş olabilir. Bir cuma namazı vaktinde, camideki herkes huşu içinde ezanın okunmasını beklerken kapıya bir adam dikilir: “Ula sahtekarlar, ula riyakarlar, ula yalancılar sizi…” diye cemaate bağırmaya başlar. Kimseden ses çıkmadıkça adam sövüp saymaya devam eder. “Hepiniz yalancısınız, başınızı yere koyup kıçınızı havaya dikerek Allah’ı mı kandıracaksınız? Hepiniz sahtekarsınız işte! ” Cemaatin içinden bir genç hakaretlere daha fazla dayanamaz ve adamın yakasına yapışır. Bir yandan sürüklenen adam bir yandan da içeriye bağırır: “Bu genç hariç hepiniz sahtekarsınız.” Yaka paça avluya çıktıklarında genç adam sorar: “Ulan, sen bu cemaatten ne istiyorsun?” O da cevaplamaya başlar: “Kızma gardaş, güzel güzel gonuşah. Sen beni tanımıysın. Bana Leblebici Memet derler. Adım deliye çıhmış. Burada yaklaşık iki bin kişi var. Diyek ki bunların iki yüzü beni tanır. Beni tanıyanlar tanımayanlara adam delidir, aldırmayın söylenip dursun dedi mi?” Gencin yanıtı “Hayır” olunca Leblebici devam eder: “Eeee, demek ki şunların çoğu beni bilmiyi. Kendilerine haksız yere bu kadar hakaret ediyim. Niçin senin gibi birisi çıkıp da yakama yapışmıyı? Bunların alayı sahtekar değil de ne?”
11. “Hamile misin İbalı?”
Malatya’daki Sümerbank fabrikasında çalışan İbalı’nın fabrikadan bez çaldığı ortaya çıkar. Tam işten çıkacakken fabrika müdürü, olduğundan şişman görünen İbalı’yı kolundan tutar ve gömleğinin altından sarkan kumaş parçasını işaret ederek “Bu ne, yoksa hamile misin İbalı?” diye sorar. İbalı kendinden emin “Ne olacak, köyneğimin ucuuuu” der. Müdür kumaşın ucundan çektikçe kumaş uzamaya, İbalı da kendi etrafında dönmeye başlar: “Uuuyy… Töbe töbee… Bu bezi belime kim dolamış? Sağ olasın Müdür Bey, iyi ki buldun, hiç yoktan adımız hırsıza çıkacaktı” der.
12. Onyedili, Nam-ı Diğer Zülküf Dayı
Malatya’nın bir diğer meşhur delisi de Onyedili. Elindeki bastonuyla nam salan ve belli saat aralıklarında belli caddelerden geçen Onyedili, genellikle Yeni Camii ve Söğütlü Camii civarlarında dolaşırdı. Zülküf Dayı’yı görenler “Onnnyediliiii” diye bağırmazsa bozulur, bir nefeste ağza alınmayacak küfürleri sıralardı.
13. “Sende Haceli şansı var!”
‘Aşağışeher’ diye de anılan Eski Malatya’da yaşayan çizgili zıbınlı, iri gövdeli ve devamlı ayakta bekleyen Haceli, özellikle şoförlerin korkulu rüyasıydı. Haceli konuşmayan, kimseye sataşmayan, kendi halinde bir deliydi. Yere yatınca kendiliğinden kalkamazdı. Şoförler ona yardım etmekten değil, onu ezmekten korkardı. Kamyon, otobüs, traktör şoförleri Aşağışehir’den Haceli’ye para vermeden geçmezdi. Haceli gideli çok oldu ama Malatya’ya “Sende Haceli şansı var” lafını miras bıraktı.
14. Asıl Adı İzzettin Ama O Malatya’nın İzzo’su
Asıl adı İzzettin olsa da herkes onu İzzo diye tanırdı. Sürekli kutnu kumaştan üç etekli bir elbise giyen ve başındaki karakalpağını hiç çıkarmayan İzzo, sağ omzuna asıp, sol tarafına yönelttiği ve yanından hiç eksik etmediği uzun kayışlı, sarı renkli deri çantasını, kamburluğunun etkisiyle öne sarkmaması için sol kalçasının üzerinde tutarmış. Çantasının içinde neler taşıdığı hep merak konusu olan İzzo’nun en bildik özelliği ise sürekli homurdanmasıydı.
15. Sıska Ama Gür Sesli Deli Ahmet
Çorabının içine sokuşturduğu pantolonu, yana kaymış mendili ve elinde sopasıyla hafızalarda yer eden Deli Ahmet’in sıska yapısına inat gür bir sesi olduğu anlatılır. Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan ve izlenip izlenmediği korkusuyla her zaman tedirgin yürüyen Deli Ahmet, hep dönüp arkasına bakmasıyla hatırlanır.
16. “Ben Gızım, Gızım”
Siperi bir kulağına dönük şapkası ve elindeki uzunca sopasıyla sokak sokak gezdiği anlatılan Gız Mahmut, kendisine sataşıldığında şebekleri anımsatan hareketlerle hamle yaparmış. Etrafına zarar vermeyen Mahmut’a “Ben gızım, gızım” diye söylendiği için Gız Mahmut adı yakıştırılmış.
17. Faro’nun Yürek Burkan Hikâyesi
“Bir adama kırk gün deli dersen deli olur” lafını haklı çıkarır cinsten Faro’nun hikâyesi. Gerçek adı Faruk olan Faro, çok yönlü kişiliğiyle tanınır. Önceleri evlere, fırınlara ücret karşılığı odun kırarak geçinen Faro, bir metre uzunluğundaki demir kavalı sayesinde Malatya’nın oyun havaları repertuarına ‘Faro Makamı’nı katmayı başarmıştır. İşaret parmağı ile serçe parmağı arasına sıkıştırdığı çay bardağından rakı içe içe oyun oynaması kendine özgü gösterilerinden biridir. Faro ne zaman sokaktan geçse ardından “Farooo, Farooo, Farooo…” diye seslenenlere aldırmaz, korktuğu anlaşılmasın diye yürüyüşünü düzeltirmiş. Geçtiği yerlerde ıslığa ve sataşmaya maruz kalan Faro’nun bir gün sabrı tükenmiş. Elindeki kavalla birini yaralayınca karakolluk olmuş. Nasihatla karışık sorgulayan komisere hep ıslıkla karşılık verince komiserin tepesi atmış. Faro kendisine kızan komisere dönüp “Komiser bey, niye gızıyısın? Ben bir kişiyim, ıslığıma hemen siniyleniyisin; ya sana bütün Malatya her gün ıslık çalsaydı, sen ne yapardın?” demiş.
Akıllıca cevaplarıyla hafızalara kazınan Faro maalesef bilinçsizliğin kurbanı olmuş. Bir düğün sırasında, eğlenmek için Faro’ya bol bol rakı verirmiş. İki parmağı arasına sıkıştırdığı bardaktan çay içer gibi rakı içince bünyesi isyan etmiş. Öldü sanılan Faro toprağa verilmiş. Bir süre sonra Faro’nun mezarında toprak çökünce gerçek anlaşılmış. Faro toprağın altından çıkmak için çabalamış ama havasızlığa daha fazla dayanamamış…
18. Bu da Malatya’nın “mükemmel”sesli Deli Fatih’i