“20’nci yüzyıl ABD tarihini hızla öğrenmek istiyorum, ne yapmalıyım?” diyenlere ‘Otur Mad Men izle kardeşim’ diyoruz. Peki neden? ABD’nin son yüzyılda geçirdiği tüm sosyal dönüşümlerle iki ters bi düz belgesel ören bir dizi çünkü; Mad Men. Peki karakter cenneti Mad Men’in ilk akla gelen isimlerini Enneagram’a göre tanıyalım mı? Eğer ola ki, Ennegram nedir derseniz, sizi şu listemize buyur edelim.
1. Don Draper
Reklamcılık insanları tadında hikayelerle incitmeden kandırma işidir. Kandırmak derken, onlara zarar vermek anlaşılmasın; bu daha çok gönüllü bir olay. Kimseye zorla satmıyoruz kardeşim aaa. Yani Don Draper, kendisi de aslında bir illüzyon olan reklamcılık dünyasının, sahte kimlikle zirveye çıkmış yıldızı olan bu jön abimiz, gerek sunum yeteneği, gerek duyguları ve algıları iyi okuyabilmesi ve onlara hitap edebilmesi, hep afili kaportası ve kendine olan efsane güveni sayesinde Tip 3 koltuğuna oturuyor.
Don Draper detayları için sizi şu listemize alalım.
2. Peggy Olson
Peggy; yeteneğin, mücadelenin, hırsın ve Amerikan tarzı kezbanlığın hikayesi. Her hikayenin bir kahramanı, bir de o kahramanın gölgesinde büyüyen kahramanı olur. Biz büyüklerimizden böyle gördük. Peggy Olson, bir sabah Don Draper’a ‘I’m your new girl’ diye kendini tanıttığında onda bi numara olduğunu anlamıştık zaten. 6 sezon içinde her şeyiyle bir dönüşüm geçirdi ve Don’un gölgesinden çıkarak S&C’den ’yeni dönem’e kalan tek karakter olmayı başardı.
Peki, Olson’un öne çıkan kişilik özelliklerini Enneagram’a göre nasıl okuruz? Taşradan şehre gelmiş, hatta şehrin en azılı cangılına düşmüş bu kızcağız için sekreterlik masası pek yeterli olmadı; illa yeteneğini göstermek istedi, fırsatlar da karşısına çıkıverdi. Fakat 60’larda ABD’deki erkek-beyaz egemen iş dünyasında tutunabilmesi, onca hırsına ve mükemmel reklamcı olma gayretine rağmen kendisinden başka şeyler de istedi. Böylece, üstüne gelinirse ağzına geleni söyleyiveren, çatır çatır herkesi eleştiren, iş iş diye hayatını yarım bırakan (çok şükür sonunda sakallı prensini buldu da hep beraber rahatladık) taşralı ve toy bir kızdan, ağzı cıgaralı, yaptığı işi sonuna kadar savunan ve gerekirse rest çeken kadına, mükemmeliyetçi Tip 1’in karakter resmini net biçimde izledik. Ayrıca finale doğru yeni ofisine taşındığı bölümdeki ‘Kapıdan giriş’ sahnesi ve öncesindeki paten gecesi de Tip 1’in koyverince nasıl Tip 7’ye dönüştüğünü de göstermişti. Neyse, hayatında işten başka bir şeye adam gibi yer ayıramayan Peggy de muradına erdi finalde.
Yeteneği vardı, sadece bunun farkına vardı ve çok çalışarak taşları yerine koydu Peggy. Zor oldu ama değdi. Her ne kadar finalde Pete ‘İnsanlar ilerde seninle çalıştıklarını övünerek anlatacaklar’ diye gazı verse de, ekibinde olmak zordur be Peggy, Mükemmeliyetçi Tip 1 seni.
3. Roger Sterling
Roger hakkında söylenebilecek ilk söz: ‘’Kapıda isminin yazıyor olması’’ ise, hemen ardından ‘Keyfinin adamı olması’’dır şüphesiz. Adam şirketi babasından devraldığı için haliyle biraz fazla bağlı ajansa ama iyi bir teklif geldiğinde de satıyor dükkanı. Satıyor ama ofis boşaltıldıktan sonra çıkamıyor bir süre, boş odada piyano çalıyor içiyor filan. Kafa biraz uçuyor yani her daim. LSD kullanımına kadar her tür deneyimi yaşamaya, neşesini ve heyecanını hiç kaybetmemesine, her durumda keyfinin dikine gitmesine bakıldığında dizinin en kafa karakteri Roger’ın Tip 7 olduğunu söylemek çok kolay. Eli dursa ayağı durmaz, hepsi dursa zihni, yaramazlığı hiç durmaz. İhtiyar delikanlı lafı bu adamlar için söylenmiştir desek, yeterli olur herhalde.
Özetle; Roger Sterling gayet Tip 7.
4. Bert Cooper
Bert amca. Dede. Ak sakallı ihtiyar. Ağırbaşlı, varlığı öyle her an hissedilmeyen, işlere pek karışmayan patron.
Onu Japon kültürüne hayranlığı, nezaketi, sanata ilgisi ve ”you’re welcome” diyen beden diliyle tanıdık. Patrondu ama varlığı pek belli olmazdı, sadece mühim mevzularda topa girer ve ağırlığıyla milletin gerilimini alırdı. Kişiliği konusunda ise Don’a Ayn Rand üzerinden söyledikleri kuvvetli ipuçları veriyor: ‘Ayn Rand’ı bilir misin? Ben sizi birbirinize benzetiyorum. Fakat biz farklıyız; ben hırslı değilim, ben-merkezli değilim, olamıyorum. Sen bu kitabı okumalısın’.
Tip 9’lar insanların işine karışmayı sevmezler, çatımadan kaçınırlar, konuştuğunuzda sizi dinler ve rahatlatırlar; çünkü kendileri de rahattırlar. Cooper’ın odasına ayakkabısız girildiğini, keyfine bakan, sakin ve huzur veren bir amcamız olduğunu biliyoruz. Bir de, Don’a gündüz rüyasında söylediği şarkı, adeta ‘Barış ve huzur manifestosu’ idi: ”Best Things in Life are Free” (Hayattaki en güzel şeyler bedavadır). Bu da, Enneagram’ın hırs konusundaki en iddiasız tipini işaret ediyor: No 9.
Öldüğünde herkesin üzüldüğü bir adam olmuştu. Senin de toprağın bol olsun, Tip 9 Bert amca.
5. Joan Harris
Onu Sterling & Cooper’ın amiral gemisi olarak tanıdık. Her anlamda yani, görsel, işlevsel. Bir doğum iznine çıktı ki, ajans birbirine girdi; koca şirketin düzeni kalmadı. Görünen görünmeyen tüm işleri çekip çeviren, herkesle muhabbeti olan, sözü geçen, derdi olanın derdini dinleyen, iletişim olayının ordinaryüsü Tip 2’ler bir ortamda varlığı en kolay farkedilen kişilerdir çoğu zaman. Duygusal merkezin cıvıl cıvıl, göz alıcı ve anaç kadınlarından bahsediyoruz. Aynı zamanda iş konusunda gösterdiği hırsıyla Tip 3’ten kanat olarak etkilendiği çok açık. Son sezonda McCann’den ayrılış biçimini de göz önüne alırsak, iş konusundaki tavırları da gayet kişisel alması, yeri geldiğinde intikam için yanıp tutuşması kişilik tipini net biçimde ortaya koyuyor.
Sözün özü: Madison Avenue’de, kapitalizmin başkentinde de olsa, önce insan, önce sevgi; yeri geldi mi de hırs, intikam. İşte karşınızda Tip 2.
6. Pete Campbell
Onu pek iyi tanımadık, dolayısıyla da sevemedik başlarda. Hırslıydı, gençti, toydu ama iş konusunda çok agresifti. Ekmek derdinde koşan mesai arkadaşları arasında zengin piçi gibi takılması, her şeyi göze alıp yükselmek için seri biçimde adam satabilmesi, kendini olduğundan farklı görmeye ve göstermeye çalışması onun içinde bulunduğu kişilik ikilemine işaret ediyordu. Bütün bunlar, Pete’in sağlıksız bir Tip 3 olduğuna işaret etmekle birlikte, Peggy’le yaşadıkları hızlı ofis aşkının meyvesini öğrendikten sonra bir kere bile merak edip sormaması, bu görüşümüzü perçinlemiş oldu. Peki Tip 3’ün dark side’ında dolanan bu duygu merkezli arkadaşın iyi tarafa geçebilmesi nasıl oldu?
Karakterin oluşumu ‘tohum-toprak-güneş’ ilişkisine benzer. Pete’in aile yapısı ona el bebek gül bebek ve gayet pragmatist bir ‘toprak-güneş’ ortamı sağlamıştı belli ki. Mad Med dünyasında ideal eş olarak gösterilebilecek bir kadın olan Trudy’e ihanet etmesi, iş konusunda taklitçi bir hırs göstermesi filan hep Don’a öykünmesinden ötürüydü oysa. Bir yanı evinin erkeği olmasını söylerken (Bkz ilk sezonda Peggy ile yaşadıkları tüfek diyaloğu), bir yanı özel jetlerde uçan önemli bir adam istiyordu. Herkesin birbiriyle alıp veremediği birşeylerinin olduğu Mad Men evreninde Pete de bazı sağlıksız yönlerini geride bırakarak sonunda evinin erkeği, çocuğunun babası olarak ailesini geri toplamayı başardı. Bunlar için dayak bile yedi, yeri geldi rezil oldu ama bedelini ödedi bir huzura kavuştu diyebiliriz.
Özetle: Sağlıksız bir Tip 3’ün kendi duygularıyla barışmasına güzel bir örnekti, Pete Campbell’in hikayesi.
7. Betty Draper
Biz onu hâlâ Draper biliyoruz, kimse kusura bakmasın. Gerçi gönülleri hep birbirlerinde olsa da, ayrılmaları hayırlı olmuş gibi görünüyor sonunda. Betty, bir Amerikan efsanesi olan ‘Umutsuz Ev Kadını’ tiplemesinin mükemmel örneğiydi. Evin yolunu unutan koca, 3 çocuk, sürekli dürtüp duran güzelliğin baskısıyla mücadele etme ve bütün bunların üstüne içe kapanık, pasif-agresif bir kişilik: İşte karşımızda Tip 9.
Don gibi bir kazanovanın karısı olmak, öyle kalmak ancak bir Tip 9’un sabredebileceği bir durumdur. Tabii içine atmanın da bir sonu var, hasta oldu garibim. Tip 9 olduğunu da bu hastalık sürecinde sergilediği tavırla tam olarak anlamış olduk; tedaviyi istemiyor, çünkü ‘Birşey bitti ise, direnmemeyi öğrendim ben. Bu benim güçlü tarafım.’ diyebiliyor. Metanetle, sakin bir kabullenmişlikle, kaderin yönlendirmesine açık bir gönülle karşılıyor ölümü. İyi bir dinleyici, iyi bir anne oldu; iyi de bir terapist olma yolundaydı ama ömrü vefa etmedi.
Toprağın bol olsun ‘Birdie’ the No 9.