İngiliz hükümetine ve tarihine katkıda bulunanlarda verdiği önem ve tabii ki bunu turizm ve ekonomi için bir araca dönüştürme kabiliyeti sayesinde Londra’da herhangi bir sokakta yürümek, genel kültür bilgini tazelemekle aynı şey.
Ancak şehrin söz konusu bölgesi “Baker Street” olunca iş değişiyor. Yeni bir durum değil bu. Artur Conan Doyle sayesine Sherlock fanları Mekke’si olsa da diğer popüler kültür tüketimi sayesinde turisti bir yerden bahsediyoruz. Doyle’un burayı seçmesi tesadüf değildi. Çünkü aslında Londralı olmayan Doyle, çocukken Londra’yı gezmeye geldiğinde -her turist gibi- burayı seçmişti. Kitaplarında yarattığı Baker Street ya da Londra’nın geneli tamamen hâyâl ürünü olmasa da gerçek Londra haritasına sadık değildi.
Yine de filmlerde ve dizilerde izlediğimiz Sherlock’un Londra’sının izini sürmek, Robert Downet Jr’ın oturduğu sandalyelerde kahvemizi yudumlamak hâyâl değil neyse ki.
1. 221B Baker Street
Baker Street Station’da iner inmez heyecan başlıyor. Yol gösterici işaretlerle ‘221B’yi buluyorsunuz. Turistlerin sürekli bu adresi sorması üzerine buna cevap verecek özel sekreter alan iş yerleri, kapılarının üstüne yolu gösteren esprili yazılar asanlar var. Yaklaştığınızda Uzakdoğulu kalabalığı gördüyseniz kesinlikle doğru yerdesiniz. Biliyoruz ki, bu artık sürpriz sayılmaz. Ayrıca, Sherlock fanatikliğinin boyutunu tahmin bile edemezsiniz. Yanında yer alan Sherlock Müzesi ise o dönemden kalmış, unutulmuş gibi…
2. Speedy’s Cafe
Filmlerde ve dizide 221B’nin alt kapı gibi görünen Speedy’s aslında tam olarak bu adreste değil. Speedy’s için tekrar metroya binmeli ve Euston Square’de inmelisiniz. İndiğiniz zaman o kırmızı tenteli kafeyi zaten hemen tanıyacaksınız.
3. Langham Hotel
Speedy’s’e yaklaşık 15 dakikalık yürüme mesafesinde (Oxford Circus yönünde) olan otel, edebiyatın önemli isimlerini ağırlamış bir mabet âdeta. Doyle, bu otelde Oscar Wilde ile buluşmuş mesela. Sonrasında da hikâyelerinde yer almış bu otel. Otelin dış mimarisi muazzam. Tahmin edersiniz ki, ücret dudak uçuklatır cinsten ama gezmek serbest!
4. British Museum
Yine yürüyerek ya da metroyla British Museum’da devam edin. Yalnız burada uzun zaman vakit geçireceğinizi söyleyelim. Şehir müzesi nedir bunu göreceğiniz müzede aklınıza bile gelmeyecek her şeyi görebilirsiniz.
5. Russel Square Gardens
Müzenin karşısında bulunan bu park, Londra’nın büyüleyici parklarından yalnızca biri. Biraz yürüyüş yapın ya da banklarda oturup sincapları izleyin. Ya da bir Londralı gibi kahveniz, gazeteniz ya da kitabınızla keyif yapın. Dizinin ilk bölümünde Watson’ın onu Sherlock ile tanıştıracak eski bir arkadaşıyla karşılaştığı park da burasıydı.
6. Chinatown
Burayı kesinlikle akşam ziyaret etmelisiniz. Hava karardığında ışıklar yanmaya başlayınca sokaklarda gezinmek çok keyifli olacak. Boşuna Lucky Cat Shop’u aramayın, el değiştirdi. Onun yerine ana caddenin diğer tarafında kalan Soho’ya geçip Sherlock’un müdavimi olduğu restorana, Taps Brindisa’ya gidebilirsiniz. Dizide Sherlock’un cinsel kimliği ile ilgili en önemli diyaloğun geçtiği yer burasıdır. Çıkışta Picadilly Circus’a yürüme mesafesinde olacağınız için eski punk merkezlerini ziyaret etmeyi unutmayın.
7. Buckingham Palace
Cinsellik demişken, Cumberbatch’i çırılçıplak gördüğümüz yer burası. Normalde kraliçenin ve kraliyet ailesini dilerlerse çıplak gezebileceği bu sarayda çekim yapılacağını düşünmüyorsunuzdur değil mi? Dış çekimler burada yapıldığı için gezmek isterseniz günbatımı saatlerini seçmelisiniz.
Bonus: Buraya kadar gelmişken Sherlock’s Pub’a gidebilirsiniz. İngiliz yemeklerini Sherlock’tan alıntı ilginç isimlerle yiyebilir, bir dolu hediyelik alarak çıkabilirsiniz.
8. Trafalgar Square
Londra’nın en eski ve en ünlü meydanlarından. Bu büyük meydanda her köşeye iyi bakın. Atlı polisleri de bu civarda çok göreceksiniz. Filmde ve dizide yeri olan bu meydanda geceleri Türk köftecilerle karşılaşabilirsiniz.
9. St. James’ Park
Bir başka güzel Londra parkı daha… Burada Londra’nın en ünlü eserlerini göl manzarası eşliğinde izleyebilirsiniz.