Eskilerin, “Çok sevdiğiniz bir şeyden küçük bir parça bile sizi iyi hissettirmeye yeter” sözünü duymuşsunuzdur Ancak konu bazı yemeklere geldiğinde korkarım ki sizi değil iyi hissettirmeyi öldürebilirler bile. Şaşırtıcı bir şekilde, patates gibi günlük beslenme alışkanlığımızın demirbaşları arasında sayılabilecek gıdalar bile dikkatli olmadığımız zaman ölüme yol açabilir.
Hele bir de damak tadınız doğulu gurmelerce oldukça beğenilen Japon kirpi balığı gibi daha egzotik tatlara kayarsa, yemek adeta mutfakta oynanan ölümcül bir Rus ruletine döner. İşte okuduktan sonra bir daha yediğinizde ya da size önerildiğinde muhtemelen bir kere daha düşüneceğiniz zehirli yiyecekler.
Zehirli yiyecek dendiğinde ilk akla gelen: Mantar
Liste başını tabii ki tahmin edileceği gibi mantar çekiyor. İnsanları zehirleyen ve karın ağrısı, bulantı, aşırı susuzluk gibi ani belirtilere neden olan bazı mantarlar Türkiye’de en çok “köygöçüren” ve “kızıl göbek” adıyla rastlanıyor. Nemli ve yağışlı aylarda olur da mantar toplarsanız dikkatli olun ya da risk almayıp marketlerden aldığınız kültür mantarlarını tüketmeye devam edin.
Siyanür deposu: Badem
Çoğunlukla bilinenin aksine badem kuruyemiş değil, tohumdur. Yüzyıllardır hamur işlerinin en popüler malzemelerinden biri olan badem de aslında yüksek miktarda ölümcül bir zehir olan siyanür bulunur. Bademi ısıtmak bu zehri yok eder ama işlenmemiş acı badem oldukça tehlikelidir, ki satışı bu yüzden bazı ülkelerde yasaktır. Örneğin ABD’de yalnızca tüm zehir ve bakterilerinden arındırılarak işlenmiş bademlerin satışına izin verilmektedir.
Azı karar, çoğu zarar: Elma
Elma bünyesinde siyanür üreten “amigdalin” isimli bileşen bulundurduğu için fazla miktarda yenmesi halinde baş dönmesi ve mide bulantısı görülebilir. Ciddi zehirlenme durumunda ise kan basıncı ve kalp hızında artış, böbrek yetmezliği ve koma görülüyor.
Zehirli iki Amerikalı: Patates ve Domates
Anavatanı Yeni Dünya olan domates ve patates yeşermeye bırakıldığında damarlarında, yapraklarında, hatta içinde “solanin” adı verilen bir zehir barındırır. Yeşile dönmesi yüksek yoğunlukta glikoalkoloit toksinden kaynaklanır. Sonbaharda turşuluk olarak satılan yeşil domatesler ve çimlenen patatesler bu zehri çokça barındırırlar. Patates zehirlenmesi nadir görülmekle birlikle, komayı takip eden zayıflık ve sersemlik haliyle başa gelir. ABD’de son 50 yıldaki patates kaynaklı ölüm vakalarının çoğu yeşil patates yemekten veya patates yaprağı çayı içmekten kaynaklanmıştır.
Çekirdeğini emmeyin, çiğnemeyin: Kiraz
Yaygın bir şekilde mutfakta veya likör üretiminde kullanılan kiraz aynı zamanda ham olarak da yenen popüler ve sevilen bir meyvedir. Erik, kayısı ve şeftaliyle aynı aileden gelir ve bu meyveler gibi yapraklarında ve tohumunda yüksek oranda zehirli bileşenler bulundurur. Kiraz çekirdekleri, ezildiğinde veya çiğnendiğinde “prusik asit” (hidrojen siyanür) üretir. Kirazdan ölümler sık görülmez ancak çekirdeğinin emilmemesi veya çiğnenmemesi gerektiği unutulmamalıdır.
Hamileler ve küçük çocuklar için tehlikeli: Ton Balığı (Orkinos)
Dünyanın en çok tüketilen balığı unvanını elinde tutan ton (orkinos) da sütten çıkmış ak kaşık değil. 2004’te Amerika’da hazırlanan bir çalışmada hamilelerin ve küçük çocukların fazla ton balığı yemelerinin tehlikeli olduğu açıklandı. Gerekçe ise balıktaki cıvanın bebeklerin sinir sisteminin gelişmesine zarar verebilecek olması.
Dikkat! Alerji yapar: Fıstık
Bira ve çikolatalı tatlılarla birlikte sık sık tükettiğimiz fıstık da düşündüğünüz kadar masum olmayan yiyeceklerden biri. Amerikan Alerji Akademisi’nin açıklamalarına göre yiyecek alerjisi nedeniyle yaşanan ölümlerin birçoğunun nedeni fıstık. Üstelik fıstığın bu kötü ünü katlanarak büyüyor; ABD’de 1997-2002 tarihleri arasında yaşanan fıstık alerjisi ölümleri eskiye oranla iki kat artmış.
Her yıl 75 Japon öldürüyor: Fugu (balon) Balığı
Lüks restoranlarda incecik dilimler halinde servis edilen fugu balığı oldukça riskli bir gıda. Bu şişman balığın bağırsak, yumurtalık ve ciğeri “tetrodoksin” isimli, siyanürden 1200 kat daha kuvvetli bir zehir içeriyor. Guinness Rekorlar Kitabı’nda dünyanın en zehirli balığı olarak yer alan fugunun vatanı Japonya. Kirpi ya da balon balığı olarak da bilinen fugu’daki zehrin bir topluiğne başı kadar miktarı bile ölümcül sayılıyor. Bir balıkta 30 kişiyi öldürmeye yetecek kadar zehir var. Bu nedenle de şefler fugu’yu doğru dilimleyebilmek için iki yıllık özel bir eğitimden geçiyor. Japonya’da yılda ortalama 75 kişi fugu balığından zehirlenerek hayatını kaybediyor.
Bu bal bazen acı olabiliyor: İşlenmemiş Bal (Deli bal)
Ülkemizde deli bal olarak da bilinen işlenmemiş bal, tansiyon düşürücü etkisi nedeniyle özellikle yüksek tansiyon hastaları tarafından fazlaca tüketiliyor. Karadeniz Bölgesi’nde bulunan “rhododendron” ve “azalea” bitkilerinin yaprak ve çekirdeklerinde bulunan “grayanoktoksin-1” zehrinin, arılar tarafından alınmasıyla bala karıştığını belirten uzmanlar, zehir etkisinin bulantı, kusma, kalp hızının yavaşlaması ve bayılma belirtileriyle ortaya çıktığını söylüyor.
Ağır metal ihtiyacınızı karşılamak için ideal: Midye
Midyeler beslenmek için küçük kurtçukların bol olduğu yerleri tercih eder. Bu yerlerse -üzücü ama gerçek- lağımların denize döküldüğü yerlerdir. Bu tip mikroplu sularda yaşayan midyeler tifo mikrobunun kolayca bulaşmasına sebep olur.
Ayrıca midyeler suyu süzerken suda bulunan cıva, kurşun, kalay, bakır, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metalleri de bünyelerine alır ve biriktirir. Buna bağlı olarak organ hastalıkları başta olmak üzere, karaciğer kanseri, böbrek yetmezliği, beyin hasarları ve kan kanseri türlerine davetiye çıkarırlar.
Marmara Denizi’nde yapılan bir araştırma sonucu midyelerde 0.5 ppb (mg/kg) olması gereken cıva oranı 1.75 ppb ile sınırın 3.5 katı üzerinde, kadmiyum elementi de 1 ppb olması gerekirken 1.122 ppb olarak belirlenmiştir. Bu da uzun vadede devamlı tüketimlerle insan vücuduna ağır metal alımına ve bunlara bağlı hastalıklara sebebiyet verir.
Tatlısını yiyin, yapraklarını asla: Rhubarb (Uçkun/Yayla Muzu)
Türkiye’de Van Gölü çevresinde yetişen, “uçkun” ya da “yayla muzu” isimleriyle bilinen bu sebzenin kırmızı, etli sapları en çok tatlı yapımında kullanılıyor. Hatta bu yüzden “tart bitkisi” olarak anılan rhubarb’ın yaprakları zehirlenmelere neden oluyor.
Aman kan şekerine dikkat: Ake Meyvesi
Ake, Jamaika’nın ulusal meyvesidir ve Jamaika mutfağında önemli bir yere sahiptir. Meyve, tamamen olgunlaşmadan toplandığında vücudun karaciğerde depolanan glikozu düzenleme yetisini sınırlayan bir kimyasal içerir. Glikoz ihtiyacının karşılanması çok önemlidir. Çünkü yemekten sonraki birkaç saatte meydana gelen, vücudun kandaki şekeri hemen kullanıp bitirmesi durumuyla bir sonraki öğüne dek kanın şeker seviyesini dengede tutacak olan bu glikozdur. Bu olmadan kanın şeker seviyesi tehlikeli bir şekilde düşer. Konservelenmiş ve düzgün biçimde işlenmiş akelerin Amerika’ya ihracında bir sınırlama yokken, illegal yollarla getirilen ham meyveyle çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.
Halüsinasyon garantili baharat: Muskat (Hint Cevizi)
Uzmanlar, Türkiye’de çok yaygın olmasa da dünyanın pek çok mutfağında sıkça kullanılan muskatın, fazla tüketilmesi halinde amfetamin etkisi göstererek halusinasyonlara neden olduğunu, bunun yanı sıra bulantı, ateş ve baş ağrısının da bonus olacağını söylüyor. 5,6 gram muskat bulantıya neden olurken, 8,5 gramı halusinasyon görmenize sebep oluyor.
Bu fasulye sadece gaz yapmıyor: Kırmızı barbunya
Toksik ajan olarak varsayılan ve birçok fasulye çeşidinde bulunan “phytohaemagglutinin”, en fazla kırmızı barbunyada (Phaseolus vulgaris) bulunmaktadır. Bu madde, çiğ ve az pişmiş barbunyanın etkisi ise tüketiminden sonraki 3 saat içinde ortaya çıkar. Bu vakalar nadiren görülse de bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal şeklinde sonlanır.
Bu yemek hareket ediyor: Sannakji (Çiğ Yavru Ahtapot)
Kore mutfağında, “sannakji” veya “sannakji çapası” denilen çiğ yemek, küçük parçalara ayrılan ve anında servis edilen, genellikle susam veya susam yağıyla hafifçe çeşnilendirilen canlı yavru ahtapottan yapılır. Ahtapot parçaları genellikle yenilirken ve tabak üzerinde bile kıvranmaya devam eder. Çünkü kollarındaki vantuzlar yemek servis edilirken halen canlıdır ve bu parçaların ağıza ve boğaza yapışarak yiyenin nefesini kesme tehlikesi vardır. Bazıları parçaların yutarken kıpırdanmasını sever, ancak güvenlik için tam olarak çiğnenip öyle yutulması gerekir.
Çin’de hasta olmanın kolay yolu: Deniztarağı
Eğer Şangay’da sarılık olmak istiyorsanız çok uğraşmanıza gerek yok; herhangi bir restorana gidip deniztarağı siparişi verin yeter. Deniztarağı, Çin’de yenebilecek en lezzetli şeylerden biri olarak bilinse de, çok kısa süre haşlandığı için içerisinde birçok virüs ve bakteri canlı olarak kalıyor ve hepatit A, E, tifo, dizanteri gibi hastalıklara yakalanılmasına neden oluyor.