Dünyaya her bin yılda bir dâhi geldiği söylenir. Leonardo da geçen bin yılın dâhisiydi. Ressam, heykeltıraş, müzisyen, mühendis, mucit, anatomist, botanikçi… Kısaca Rönesans’ın her şeyiydi.
Leonardo da Vinci, 67 yıllık hayatına kusursuz eserler sığdırdı. Yaratıcı ruhu ve bilimsel bakışı ile dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biriydi.
2 Mayıs 1519’da Fransa’da vefat ettiğinde, geride pek çok eser ve çözülmeyi bekleyen sırlar bıraktı. Ustanın ölümünün 495. yılında onu ve eserlerini hatırlayalım.
Karışık aile ilişkileri ile başlayan hayat
Leonardo, genç noter Piero ve çiftçi kızı Caterina’nın evlilik dışı çocuğu olarak 14 Nisan 1452’de Vinci kasabasında doğdu. Annesi Caterina’nın, babası Piero’ya ait Ortadoğulu bir köle olduğu rivayet edildi. Babası Leonardo’nun doğduğu yıl, başka bir kadınla evlenince, ona beş yaşına kadar annesi baktı. Daha sonra Caterina komşu kasabadan biriyle evlenince büyükbabasının yanında yetişti. Babasının ilk eşinden çocuğu olmadığı için aileye kabul edilmişti.
Verrocchio’nun atölyesine kabul
14 yaşına kadar Vinci’de yaşayan Leonardo, büyükanne ve büyükbabası peş peşe ölünce 1466’da babası ile Floransa’ya gitti. Evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğu için üniversite eğitimi alamadı. Küçük yaştan itibaren çok güzel çizimler yapan Leonardo’nun resimlerini babası, dönemin ünlü ressam ve heykeltıraşı Andrea del Verrocchio’ya gösterince, Verrochio onu çırak olarak yanına aldı.
Genç çırak Leonardo
Andrea del Verroccio’nun atölyesinde Botticelli, Perugino, Lorenzo di Credi, Botticini ve Biagio d’Antonio ile birlikte kapsamlı bir sanat eğitimi gördü. Leonardo, 1469-1476 yıllarında Verrocchio’nun yanında çizim, mimari ve heykelin yanı sıra optik, botanik ve müzik alanlarında da temel bilgiler edindi. Leonardo, ünlü Arno Manzarası ve Müneccim Kralların Tapınması’nı bu dönemde yaptı. Ama Veroccio’nun İsa’nın Vaftiz Edilmesi tablosundaki meleklerden birine yaptığı rötuş onun ünlenmesini sağladı.
Rüştünü ispat ediyor
“Resim yapmak; ressamın zihnini doğanın zihni haline dönüştürmeye ve doğa ile sanat arasında tercümanlık yapmaya zorlamak demektir.”
Haziran 1472’de artık Floransalı ressamlar loncasının defterinde bağımsız bir ressam olarak “Leonardo di Ser Piero da Vinci” diye adı geçiyordu. Yaklaşık 10 sene, ünlü ve zengin bir koruyucusu olmadan bağımsız olarak çalıştı. Sadece kendi seçtiği resim ve heykellere odaklandı.
Meryem’e Müjde
Cebrail’in Meryem’e İsa’ya hamile olduğunu bildirdiği anı anlatan resim, ustanın ilk yapıtlarındandı. Simetrik bir kompozisyonla oluşturduğu resimde Meryem bir masanın sağında Cebrail ise solundaydı. Ahşap üzerine yağlıboya ile yaptığı resimde meleğin yanındaki zambaklar bakireliğinin işaretiyken, üç parmağı havaya kalmış sağ eli de Baba-Oğul-Kutsal Ruh anlamına gelen teslisi gösteriyordu. Bugün Floransa’da Uffizi Galerisi’nde bulunan bu eserin detaylarında, Da Vinci’nin perspektif ve gün ışığının nesneler üzerindeki etkisini görmek mümkün.
Sforza’nın himayesinde
Floransa’yı 1482’de terk eden Leonardo, Milano Dükü Ludovico Sforza’nın himayesine girdi. Dükün hizmetine girebilmek için askerlik ve savaş yönetiminde kendi buluşu yeni fikirler ileri sürdü. Düke köprüler, silahlar, gemiler, bronz, mermer ve kilden heykeller yapabileceğini anlattığı ancak göndermediği mektubu bütün zamanların en olağanüstü iş başvurusu olarak kabul edildi. Leonardo, şehir Fransızlar tarafından 1499 yılında alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Sforza için çalıştı. Dük için resim ve heykeller yaptı, festivaller organize etti; bina, makine ve silah tasarımları yaptı.
Erminli Kadın
Üstadın Milano’daki ilk yıllarında başlayıp, 1490’da bitirdiği bu tablodaki kadının Dük Sforza’nın 17’lik metresi Cecilia Gallerani olduğu iddia edildi. Şu anda Polonya’da Czartorisky Müzesi’nde bulunan tablonun Da Vinci yerine başka ressamlar tarafından tamamlandığı da rivayet edildi. Tablodaki kadın ‘serpentine duruş’ denilen pozisyonunda, ne resme bakana, ne ressama dönüktü. Genç kadın sanki biri kendisine seslenmiş ve o da sesin geldiği yere yönelmişti. Modelin kucağındaki ermin Rönesans’ta saflığı, temizliği simgelerken; bu resimde ermin dükü simgeliyordu. Çünkü normalden büyük resmedilmişti ve o dönemde Dük’ün ailesinin armasını beyaz bir erminin süslediği biliniyordu.
Bill Gates’in Da Vinci merakı
1485-1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makinelerin yanı sıra, kilise, kale ve kanal gibi mimari yapılarla ilgilendi, anatomi çalışmaları yaptı. İlgi alanı o kadar genişti ki, başladığı çoğu işi bitiremiyordu. 1490-1495 yıllarında çalışmalarını ve çizimlerini deftere kaydetme alışkanlığı geliştirdi. Bu çizimler ve defter sayfaları, asırlar boyunca müzeler ve kişisel koleksiyonlarda toplanacaktı. Hatta bu koleksiyoncular arasında Microsoft’un kurucusu Bill Gates de yer alacak ve Leonardo’nun hidrolik alanındaki çalışmalarının el yazmalarını toplayacaktı.
İhanetin resmi: “Son Akşam Yemeği”
Hıristiyanlığa göre İsa’nın Romalı askerlerce yakalanıp çarmıha gerilmeden önceki akşam havarileriyle son yemeği, daha evvel de resimlere konu olmuştu. Ama bu başkaydı. Leonardo, 1495-1498’de yaptığı bu freskte, İsa’nın içlerinden birinin kendisine ihanet edeceğini söylediği anda, havarilerin dramatik ifadesini mükemmel yansıttı. Bu duygusal atmosferde hain Yahuda sağ elinde para kesesiyle, masadakilerden epey aşağıda resmedilirken, İsa resmin ortasında huzurlu ve sakindi. Sanat tarihçileri asırlar boyu bu duvar resminin pek çok sırrı barındırdığını söylediler. Masa örtüsünün neden sadece bir yanı düğümlüydü? İsa’nın yanındakinin en genç havari Yuhanna mı, Magdalalı Meryem miydi? Hançer tutan el kime aitti? Bu sorular hiçbir zaman cevaplanamasa da Altın Oran’ın ve perspektifin başarıyla kullanıldığı resim, Rönesans’ın en kusursuz eserlerindendi.
Çalınınca meşhur oldu: Mona Lisa
Sanat tarihinin en iyi resimlerinden kabul edilen Mona Lisa için ünlü ustanın 1503’te çalışmaya başladığı, tamamladıktan sonra da yanından ayırmadığı rivayet edildi. Tarihçiler resmedilen kadının Floransalı işadamı Francesco del Giocondo’nun eşi Lisa del Giocondo olduğuna inandı. Da Vinci’nin kavak pano üzerine yaptığı piramidal kompozisyonlu bu kadın portresi, garip ifadesi, gülümsemesi, belli belirsiz kaş ve kirpikleri, elleri ve bir türlü çözülemeyen sırlarıyla ünlendi. Günümüzdeki şöhretini ise 21 Ağustos 1911’de, korunduğu Louvre’dan çalınmasına borçlu. Polis tabloyu bulmak için tablonun 6 bin 500 kopyasını el ilanı olarak Paris caddelerinde dağıtınca resim pek çok kişinin aklına kazındı. Mona Lisa bugün de o kadar popülerdir ki Paris’te Louvre’da korunan tabloyu saatte 1.500 kişi ziyaret eder ve tablo sabit 20 derece ısıda 3 kat camın arkasında korunur. Yağlı boya tablo her yıl bir gün indirilerek temizlenir.
Seyyah oldu, diyar diyar gezdi
1499’da Milano’yu terk eden ve yeni bir hami arayan Leonardo, 16 yıl boyunca İtalya’da seyahat etti. Pek çok kişi için çalıştı, çoğu eserini yarım bıraktı. 1504’te babasının ölüm haberi üzerine Floransa’ya döndü. Miras hakkı için kardeşleri ile mücadelesi sonuçsuz kaldı. Ancak çok sevdiği amcası tüm varlığını ona bıraktı. Ünlü sanatçı 1513-1516 yılları arasında Roma’daydı. Bu dönemde Papa için geliştirilen projelerde yer alırken anatomi ve fizyoloji çalışmalarını sürdürdü. Ancak Papa bir süre sonra onun kadavralar üzerinde çalışmasını yasakladı. Ama o, bu yasağı dinlemedi.
Aşkı Salai, Vitruvius Adamı mı?
Leonardo’nun genç erkeklere olan ilgisi 16. yüzyılda tartışma konusu oldu. “Salai” veya “Il Saliano” takma adlarıyla bilinen Gian Giacomo Caprotti da Oreno, 1490’da, henüz 10 yaşındayken Leonardo’nun evinde hizmetçiliğe başladı. 30 yıl boyunca sanatçıya asistanlık ve yarenlik eden Il Saliano, Leonardo’nun sanatçı defterlerinde çıplak, yakışıklı ve kıvırcık saçlı bir ergen olarak tasvir edildi. Hatta kimi araştırmacılar, onun Vitruvius Adamı olduğunu iddia etti. Giorgio Vasari ise bu genç adamı “Leonardo’nun büyük keyif aldığı harika kıvırcık saçları olan ışıltılı ve güzel genç” olarak tanımlayacaktı.
Kont Melzi ile aşk dedikoduları
1506’da Leonardo, 15 yaşındaki Kont Francesco Melzi ile tanıştı. Melzi, Leonardo’nun önce öğrencisi sonra da hayat arkadaşı oldu. İlerleyen yıllarda Melzi, Leonardo’nun hislerini bir mektubunda “Çok ihtiraslı ve fazlasıyla yakıcı aşk” olarak nitelendirecekti. Il Salaino bu dönemde Melzi ile Leonardo’nun yakınlığını kabullenmek zorundaydı.
Papa’dan gizli anatomi çalışmaları
“Sadece damarların nasıl çalıştığını, işlevini anlayabilmek için 10 cesedi açmak zorunda kaldım.”
Leonardo, insanın anatomisini kusursuz çizebilmek için kemiklerin, kasların ve eklemlerin yapılarına yöneldi. Onun için insan, adeta prensiplerini merak ettiği bir makineydi. Ölüleri incelemesi dini açıdan hoş görülmeyince Leonardo, Papa’dan gizli çalışmayı seçti. Da Vinci’nin kadavralarla çalışırken adresi Floransa’nın en eski hastanesi Santa Maria Nuova’nın bodrumuydu. Orası soğuk olduğu için cesetler daha yavaş çürüyordu. Ayrıca gözlerden uzak bu mekânda geceleri çalışırken Vatikan’dan gizlenebiliyordu.
Kadavralar, aletler, tırnaklar?
İnsan vücudunu incelerken, gördüklerini çizdiği için uzun saatler çalışması gerekiyordu. Aletleri de yetersizdi. Hatta kadavraları açacağı aletler az olduğu için uzun tırnaklarını kullandığı bile rivayet edildi. Anne karnındaki bebek çizimi için insan kadavrası yerine inekleri inceleyip, gözlemlediklerini insan anatomisine uyarladı. Dolaşım sistemi üzerine yaptığı araştırmayı devam ettirebilmek için de sığır kalpleri kullandı.
Penisi olmayan (!) adam: Vitruvius Adamı
Türkiye bu resim ile özel TV kanallarından biri 2012’de resimdeki adamın cinsel organını sansürleyince haşır neşir oldu. 1492’de yapıldığı düşünülen çizim, ünlü sanatçının günlüklerinden birine çizdiği bir eskize dayanıyordu. Da Vinci, Antik Romalı ünlü mimar ve yazar Marcus Vitruvius Pollio’nun (M.Ö. 80-15) “De Architectura” adlı eserinde açıkladığı oranlardan esinlenerek yaptığı için “Vitruvius Adamı” olarak anıldı. İç içe geçmiş bir daire ve karenin ortasına çizilmiş, uzuvları açık ve kapalı pozisyonda üst üste geçen bir çıplak erkeği betimleyen çizimde pek çok gönderme yer aldığına inanıldı. Araştırmacılara göre daire, spiritüel dünyayı, kare ise fiziksel dünyayı simgeliyordu. Şu anda Venedik’te Gallerie dell’Accademia’da sergilenen Vitruvius Adamı’nın bacaklarının dairedeki hareketi de, insanlığın varoluşundan bu yana yaptığı içsel yolculuğa yorumlandı.
Resimde Da Vinci etkisi
Dâhi sanatçı, eski resim anlayışının biçim ve renk çalışmalarından ileri giderek ışık ve gölge etkilerinin farkına vardı. Rengin perspektifle değişkenliğini irdeledi. Eserlerine o büyülü havayı veren Sfumato (Ton yumuşatarak çizgileri eritme) tekniğini kullandı. Hatta Mona Lisa tablosu bu teknikte zirveydi. O, ışığın özelliklerini sadece görmekle yetinmedi, gözün fiziksel yapısını inceledi, optik ve dalga hareketleri üzerine çalıştı.
Devrinin şehir planlamacısı
1485’de Milano’da başlayan bir salgın, Leonardo’ya şehri yeniden kurma fikrini verdi. Planları hazırladı ve Ludovico’ya sundu. Ertesi yıl Milano Katedrali için planlar hazırladı. 1494’te Lombardiya Ovası’nı kaplayacak su yolları şebekesinin planlarını hazırladı; şimşek ve fırtına üzerine gözlemler yaptı. Nisan 1500’de Flosansa’ya yola çıktı. O tarihlerde ilgisi coğrafyaya yönelmişti. Hazar Denizi’ndeki med-cezir üzerine araştırmalar yaptı. Aynı dönemde Arno Nehri’nin kanalize edilmesi için planlar hazırlayıp diğer yol ve köprü yapımı projeleri üzerine çalıştı. Hatta bu dönemki çalışmaları arasında 1502’de II. Beyazıt’a sunduğu ve Haliç için tasarladığı 240 metrelik köprü de vardı. Sultan’ın kabul etmediği köprü, yıllar sonra -2001’de- Norveç’te üst geçit olarak yapılacaktı.
Askeri tasarımları ile çağının ötesinde
Dükalık düşünce Da Vinci Venedik’te cumhuriyetin askeri danışmanı oldu. Artık savaş makineleri, toplar, nakliye ve kuşatma gereçlerine dair bilgisini kullanabilecekti. Çok namlulu toplar, fırlatma mekanizmaları, patlayıcılar tasarladı; balistik deneylerle bu silahların etkilerini inceledi. Onun tasarımları çağının çok ötesindeydi. Çizdiği uçan makineler, buhar topu ve gemilere çark şemaları da yıllar sonra onun hayal gücü hakkında günümüz insanının dudağını uçuklatacaktı.
Müziği de en iyi o bilir
Da Vinci’nin ilk gençlik yıllarına odaklanan tarihçiler onun lir üstadı olduğundan da bahsettiler. Hatta Milano Sarayı’na ressam olarak değil, müzisyen olarak sunulduğu rivayet edildi. Ünlü sanat tarihçi Giorgio Vasari de Leonardo’nun müzik yeteneğini göz ardı etmeyip ondan “Aynı zamanda döneminin en yetenekli dize doğaçlamacısıydı” diye bahsetti. Hayal ettiği enstrüman “Viola Organista” tam 500 yıl sonra Polonyalı müzisyen Slawomir Zubrzycki’nin 5 bin saatlik çabasıyla gerçeğe dönüşecekti. Şekil olarak piyanoya oldukça benzeyen ancak keman ve organ (bir başka müzik enstrümanı) bileşimi bir ses çıkaran müzik aleti, tuşlarına basıldığında çelikten tellerin, at kılı sarılmış kocaman çemberlere çarpması ilkesine dayanan bir makineydi aslında.
Kralın 64’lük dostu
Dahi sanatçı 64 yaşına geldiğinde, hamisi Giuliano Medici’nin ölümü üzerine Kral I. Francis tarafından Fransa’ya davet edildi. Usta ressamın Fransa ile bağı aslında daha eskiye dayanıyordu. 1099’da o topraklarda kurulan Sion Tarikatı’na 1510’dan itibaren üstatlık yapmaya başlamıştı. Kralın davetiyle o artık sarayın baş ressamı, mühendisi ve mimarıydı. Paris’in güneybatısında, Amboise yakınlarındaki Kraliyet Sarayı’nın yanındaki Cloux Luce Şatosu’na yerleşti ve ölünceye dek burada yaşadı. Leonardo’ya büyük hayranlık duyan kral, sık sık ziyaretine geldi ve onunla ahbaplık etti. İlerleyen yaşında sağ koluna felç inince vaktinin çoğunu bilimsel araştırmalara ayırdı.
Popüler kültürdeki yeri
Birbirinden değişik pozlardaki Mona Lisa’ları hatırlamak bile eserlerinin nasıl bir popüler kültür ikonuna dönüştüğünü kanıtlamaya yeter. Pek çok resmini bir kahve fincanında, tişörtte veya çantada görmek işten bile değildir. El yazmaları da kitaplaştırılan sanatçının dehası ve hâlâ gizemini koruyan eserleri elbette pek çok kitaba da konu oldu. Dan Brown’un 2003’te yayımladığı “Da Vinci Şifresi” dünyada 80 milyondan fazla sattı. İncil’in güvenilirliğini sorguladığı gerekçesiyle eleştirilerin hedefine oturan kitap 2006’da sinemaya uyarlandı. “Da Vinci’nin Bilimi”, “Leonardo da Vinci Bir Ustanın Portresi”, “Aklın Uçuşları: Leonardo da Vinci”, “Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek” hakkında yazılan kitaplardan sadece bazılarıydı.