Korku Seansı 3: Katil Şeytan (The Conjuring: The Devil Made Me Do It), Ed ve Lorraine Warren’ın dava dosyalarına odaklandıkları serinin üçüncü filmidir. Kendini beğenen demonologlardan oluşan bu karı koca ekibi, 1970’lerden beri doğaüstü kötülükle mücadele ettiklerini iddia ettiler. Perili evler, şeytani bebekler ve ele geçirilen insanlarla ilgili olayları belgeledikleri konferans turları, kitaplar ve TV gösterileri aracılığıyla çalışmalarını yaydılar. Adından da anlaşılacağı gibi üçüncü film, şeytani bir varlığı suçlayarak bir cinayet suçunu alt etmeye çalışan Arne Cheyenne Johnson’ın gerçek suç davasına odaklanmaktadır. İşte Korku Seansı 3 hakkında bilgiler.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Yaşanmış Hikayelere Dayanan 10 Korku Filmi”
1. Korku Seansı 3 filminin merkezinde olan Alan Bono cinayeti, Brookfield, Connecticut tarihindeki ilk kayıtlı cinayettir
1981’in başlarında, 19 yaşındaki ağaç uzmanı Arne Cheyenne Johnson ve 26 yaşındaki kız arkadaşı Debbie Glatzel, 40 yaşındaki ev sahibi Alan Bono’nun altında çalıştığı Brookfield Kennels’ın yukarısındaki bir dairede yaşıyordu. 16 Şubat 1981’de çift, Bono ve Johnson’ın üç genç akrabasıyla birlikte evde takılıyordu. Yemek yemek ve müzik dinlemek Bono’nun çok içmesine neden oldu. Bu yüzden Glatzel, 9-15 yaş arası kızları evden dışarı çıkarmaya karar verdi. Bu girişim, Bono ve Johnson arasında şiddetli bir çatışmaya yol açtı ve bu sırada Johnson, Bono’yu 13 santimlik bir çakı ile dört ila beş kez ölümcül bir şekilde bıçakladı.
Brookfield polis şefi John Anderson, 1981 sonbaharında Washington Post’a verdiği demeçte, kasabanın 193 yıllık tarihindeki ilk cinayet olmasına rağmen, “Bu olağandışı bir suç değil idi.” dedi. Sıra dışı olan şey, ardından gelen medya çılgınlığıydı. Korku Seansı 3 bu konuya odaklanacak.
2. Arne Cheyenne Johnson’ın “şeytan savunması” dünya çapında dikkat çekti
Johnson’ın Bono’yu öldürdüğüne şüphe yoktu. Ancak savunma avukatı 33 yaşındaki Martin Minnella, 19 yaşındaki çocuğun şeytani bir varlık nedeniyle suçlu olmadığını iddia etmeyi planladı. Duruşmadan önce Minnella, medya aracılığıyla davasını üstüne aldı ve büyük basın kuruluşlarına röportajlar verdi. Minnella, People’a “Mahkemeler, Tanrı’nın varlığıyla ilgilenmiştir ve şimdi şeytani ruhun varlığıyla ilgilenmeleri istenecek.” dedi.
Minnella, Washington Post’a “Bu dava herkesin ilgisini çekiyor. Avustralya’dan, İsviçre’den, İngiltere’den ve her yerden telefonlar aldık. Londra’ya gittiğimde beni sokakta tanıdılar. Tüm üst düzey stüdyolar ve yapımcılar bu olayı yakından takip ediyor. Mahkeme bitene kadar konuşmayacağız. Müvekkilim benim için daha önemli.” diye söyledi.
3. Şeytan savunması, Korku Seansı 3 filminde de yer alan Ed ve Lorraine Warren ile başladı
Johnson tutuklandıktan bir gün sonra Lorraine Warren, Brookfield polisini aradı ve cinayeti şeytanın üzerine attı. Johnson aslında bunu ona şeytanın yaptırdığını söylemedi. Sadece Bono’yu bıçakladığını hatırlamadığını iddia etti. Ancak olay yerindeki bir memurun ifadesine göre Johnson polise “Sanırım birini incittim.” dedi.
Minnella, delilik nedeniyle suçsuz olduğunu iddia etmenin benzeri görülmemiş bir dini varyantı olan savunma stratejisi için Warrenlara güvendi. Herkes ‘Nasıl böyle bir savunma yapabildin?’ diye sordu. Minnella, Washington Post’a “Bunu ben bulmadım. Bana sunulan buydu. Ed ve Lorraine’i görmeye gittim ve onlarla konuştuktan sonra davayı almaya karar verdim. Bana, ele geçirildiğiniz zaman eylemleriniz üzerinde hiçbir kontrolünüz olmadığını söylediler.” dedi.
4. Şeytan hikayesi, küçük bir çocuk ve bir su yatağı ile başladı
Paranormal belgesel dizisi A Haunting için yapılan nadir bir video röportajında, “Where Devils Dwell” başlıklı bir bölümde Johnson ve Glatzel, aile çevrelerinde ele geçirilen ilk kişinin Arne olmadığını açıkladı. Cinayetten aylar önce genç çift taşrada bir ev kiralamıştı. Orada, 11 yaşındaki erkek kardeşi David Glatzel, “yaşlı adam” olarak adlandırdığı kötü niyetli bir ruhun, kendisini önceki bir kiracı tarafından geride bırakılan bir su yatağına ittiğini iddia etti. Daha sonra David her yerde yaşlı adamı gördü. Çocuk garip seslerle konuştu, korkunç sesler çıkardı ve şiddetli bir şekilde çevresine saldırdı. Endişeli annesi Judy Glatzel, oğlunun perili olduğuna inanmaktaydı. Bu yüzden, daha önce hayaletler üzerine konferansını izledikleri Warrenları aradı.
5. Çocuğun içinde azimli bir iblis sürüsü vardı
Ed Warren 1981’de People’a “Çocuğun içinde 43 iblis olduğunu biliyoruz. İsim istedik ve David bize 43 dedi.” diye söyledi.
Ed ve Lorraine, David’i kurtarmak için “küçük şeytan çıkarma” dedikleri şeyi yaptılar. Bu ritüellerden biri sırasında Johnson, “Canavar”a çocuğu terk etmesi ve onun yerine kendisini alması için yalvardı. Glatzel, bundan sonra sevgilisinin garip davranmaya başladığını söylüyor. Glatzel Peopla’a, “Cheyenne transa girerdi. Hırlar ve “Canavar”ı gördüğünü söylerdi. Daha sonra ise hiçbir şey hatırlamazdı.” dedi.
6. Hiçbir zaman resmi şeytan çıkarma ayini yapılmamıştır
Bridgeport piskoposu, Glatzel ailesinin akıl hastalığını bir faktör olarak ortadan kaldırmak için gereken psikolojik testlere rıza göstermediğinden dolayı Katolik ayini onaylamayı reddetti. David’in annesi kararını savundu. Daha sonra Washington Post’a “Çocuğuma sadece iğne batırmak istiyorlar. Cehennemde bunu yapmalarına imkan yok.” dedi.
Tam olarak ne tür bir psikolojik testin iğne gerektirdiği halen daha belirsizliğini koruyor.
7. Arne Cheyenne Johnson’ı tanıyan herkes şeytanın suçlu olduğunu düşünmedi
Glatzel ailesi, Warrenlar gibi Johnson’ın yanındaydı. Bununla birlikte muhabir Lynn Darling, Washington Post davasıyla ilgili derin incelemesinde Johnson’ı “çabuk öfkelenen ve karısı olarak adlandırdığı kız arkadaşına son derece sahiplenici” olarak tanımlayan isimsiz kaynaklara atıfta bulunmuştur. Darling ayrıca, Arne’ın “bir zamanlar çalıştığı ağaç ayininde bir tartışmadan sonra küçük bir peluş hayvanı bıçağıyla parçalara ayırdığı” bir olayı araştırmaları sonucunda öğrenmiştir.
8. Lorraine, Johnson’ın davası hakkında çeşitli spekülasyonlar yaptı
Lorraine, Johnson’ın davası mahkemeye gitmeden önce Darling’e, “Bunun hakkında bir kitabımız olacak mı? Evet, olacak. Bu konuda ders verecek miyiz? Evet, vereceğiz.” diye spekülasyon yaptı. Dava hakkında herhangi bir film yapımcısıyla konuşmaya başlayıp başlamadığı sorulduğunda ise “Hayır, öyle bir şey yok.” dedi.
9. Arne Cheyenne Johnson’ın hikayesini anlatan 1983 yapımı bir TV filmi vardır. Ancak bu filmde hiç kimsenin gerçek ismi kullanılmamıştır
1983’te TV için yapılan ve Johnson’ın davasını konu alan The Demon Murder Case filminin başrolünde Kevin Bacon yer aldı. Andy Griffith ve Beverlee McKinsey, evli bir çift yaşlı paranormal araştırmacıyı oynadı. Ancak filmde gerçek kişilerin isimleri, takma adlarla değiştirilmiştir. Elbette Korku Seansı 3, Johnson’ın hikayesini daha da açık bir şekilde anlatıyor.
2006’da vefat eden Ed, The Conjuring filmlerinin hiçbirini göremedi. Ancak 2019 yılında hayatını kaybeden Lorraine, serinin ilk iki filmini görecek kadar yaşadı.
10. Lorraine Warren’a, The Devil In Connecticut kitabındaki bazı şeylerden dolayı dava açılmıştır
İlk olarak 1983’te yayınlanan The Devil In Connecticut, Warrenlar ve yazar Gerald Brittle’ın ortak çabasıydı. Kitap 2006’da yeniden basılmaya hazırlanırken, David Glatzel ve ağabeyi Carl, Brittle ve Lorraine’i (Ed zaten vefat etmişti), mahremiyet hakkını ihlal, iftira ve yanlış bilgi nedeniyle kasıtlı olarak duygusal sıkıntıya neden olmaktan dolayı dava etti.
İddiaya göre 16 yaşında olan Carl basına her şeyin Warrenlar tarafından yaratılan bir aldatmaca olduğunu söyledi. David’in 1981’deki davranışının 43 iblisten değil, teşhis edilmemiş akıl hastalığından kaynaklandığını savundu. Carl, 2007’de Associated Press’e “Biz çocukken cehennem yaşıyordu. Bu sadece bir kabustu. Kardeşim ve ben bunu bir daha yaşamayacağız.” dedi.
11. Glatzel kardeşler davaları kaybetti, ancak yine de bu savaşı kazanmayı başardılar
Korku Seansı 3 filminde yer alan Glatzel kardeşlerin davası reddedildi. Ancak kardeşler kitabı baskıdan çıkarmayı başardılar. Brittle, Hartford Courant ile 2021’de yaptığı bir röportajda, “Davadan ve Carl Glatzel’den bıktığım için yaptım. Sadece benim için buna değmezdi. Kitabın gerçek olmasıyla hiçbir ilgisi yoktu.” dedi.
12. Korku Seansı 3 filminde hikayesi anlatılan Arne Cheyenne Johnson hapis cezası aldı
Tüm manşetlerden ve şamatadan sonra, dönüm noktası niteliğinde bir dava için yapılabilecek şeytan savunması jüriye bile ulaşmadı. Yüksek Mahkeme Yargıcı Robert J. Callahan, Minnella’nın Katolik rahiplerini, paranormal araştırmacıları ve Glatzel ailesinin üyelerini içeren tanık listesini reddetti.
24 Kasım 1981’de Johnson, birinci derece adam öldürmeden mahkum edildi, yani jüri, Bono’ya zarar vermeyi ama öldürmemeyi amaçladığına inanıyordu. 10 ila 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak sadece 5 yıl hapis yattı. Johnson, 5 yılın sonunda örnek bir mahkum olduğu için şartlı tahliye ile serbest bırakılmıştır.
13. Arne Cheyenne Johnson ve Debbie Glatzel ikilisi dünya evine girdi
Johnson ve Glatzel çifti, 30 Ocak 1985’te hala hapisteyken dünya evine girdi. Zor durumda kalan çiftin iki oğlu oldu. Debbie Johnson (kızlık soyadı Glatzel), A Haunting için 2006’da verdiği röportajda, “Aşkımız daha da güçlü oldu. Kardeşimi kurtarmak için kendini feda etmeye hazırdı.” dedi.
Bu nadir TV görüntüsünün dışında çift, Johnson’ın serbest bırakılmasından bu yana büyük ölçüde halkın gözünden uzak kaldı. Bununla birlikte, Korku Seansı 3 nedeniyle yeniden ilgi gören Carl, 2021’de kız kardeşinin yakın zamanda öldüğünü açıkladı.
Kaynak: 1