Onlar olmadan Hollywood filmi olmaz. Anti-klişe timi gerçekten var olsaydı bu repliklerin hepsini elinde ıslak odunla kovalar, döver, üstüne iki de tokat çakardı. Film endüstrisinin orta gelirli çalışanları olan ve filmlerde duymaktan illallah ettiğimiz repliklere merhaba deyin!
“Siz beni kovmuyorsunuz, ben istifa ediyorum.”
Donald Trump’ın herkesi sürekli kovduğu The Apprentice isimli bir yarışma vardı bilir misiniz? İşte bu repliği orada kullanamayacağınız kesin.
“Gerçekten anlamıyorsun, değil mi?”
Karşı tarafa “Malsın sen.” demenin sinematografik bir yolu gibi. Şu ana kadar yapılmış her filmde olma olasılığı oldukça yüksek.
“Bana başkanı bulun. Bana başkanı getirin. Bana başkanı bağlayın.”
Bakkaldan iki ekmek al da gel yavrum temalı bu yardım çağrısı Hollywood aksiyon filmlerinde “bütün dünya bir yana Amerika bir yana” durumları patlak verdiğinde, kıyamet kapıda olduğunda kullanılır. Başkan’ın tabii ki hiçbir şeyden haberi yoktur, her şeyi en son o öğrenir. Muhtemelen süt banyosundadır çünkü.
“Lanet olsun adamım”
Tabi lanet olsun değil de başka bir şey derler, bizim ise terbiyemiz yetmez.
“Artık benim için çalışıyorsun.”
Biri de çıkıp müsait bir el hareketi edinip ve o eli sağa sola sallayarak “çalışmazsam ne olur ha, çalışmazsam ne olur, canımı mı alacaksın?” diye posta koymaz.
“Sebebini öğrenmek istemezsin.”
Arabada işlenen kanlı bir cinayetten sonra ortalığı temizleyen John Travolta’dan duyulması beklenen klişe repliğimiz, her türlü yüz kızartıcı suçla çok iyi gider.
“Elinden gelen sadece bu mu?”
Akabinde Matrix’in Morpheus’undan bir dansa davet hareketi görmeniz işten bile değil.
“Kapa çeneni!”
Klişeliği bırakın, film repliği olup olmadığı dahi muallakta olan bu söz öbeği, şüphesiz bizde Amerikan versiyonunda olduğundan daha yumuşak, daha kibar.
“Öndeki aracı takip et.”
Ülkemizde işe yaramayacağı neredeyse kesin olan bu replik yine alıştığımız basmakalıp Hollywood filmlerinin vazgeçilmezlerinden. Bizde olsa taksiciden bir ton azar yiyip dışarı atılmadan önce “Nee hangi araba nerede abicim beni uğraştırma!” gibi bir ağız dolusu laf yemeniz normal.
“Bu iş burada bitmedi.”
Devamında ne geldiğini gayet iyi biliriz biz! İntikamı çok acı olacak, evet evet…
“Ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok.”
Var var da, artiz olacan ya diyesi geliyor insanın… Yemin ederim tüylerim diken diken oluyor bu sözü duyduğumda.
“Bu bir emirdir.”
Kavruk, kaslı bir komutan vardır her zaman savaş filmlerinde. İşte bu replik onun bol tükürük eşliğinde çıkaracağı ağzından geliyor.
“Beni tehdit mi ediyorsun?”
Yok canım, sadece minik bir uyarı, ne tehdidi…
“Hayalet görmüş gibisin.”
Sen de acayip hayvanlara benziyorsun.
“Göründüğü gibi değil, açıklayabilirim!”
He la he he…
“Siz de mi partiden sıkıldınız?”
Yapmayalım artık bunu, kullanmayalım bu lafı. Rica ediyoruz.
“O sana ne ödüyorsa ben sana iki katını öderim.”
Sesi duydunuz mu? Tokat sesini…
“Gösteri başlasın!”
Türk filminde kullansan “ay ben gülerim” diye karşılık alırsın.
“Benimle mi konuşuyorsun?”
“Güvenlik! Bu beye kapıya kadar eşlik edin.”
Yalnız kapı yerinde kalsın.
“Ne yaparsan yap sakın aşağı bakma!”
“Bizi rahat bırak!”
Garantili korku filmi klişesi. Çocuklarını kollarının altına almış, korkmuş fakat yine de cesur, gözü kara anneden gelsin.
“Üstü kalsın.”
“Bir anlaşmamız vardı.”
Türkçe olarak yazınca ne kadar da anlamsız, ne kadar da yavan.
“Sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?”
Ağzının ortasına vurmamak için kendini tutmak.
“Bana seni öldürmemem için tek bir iyi sebep söyle.”
“Sen bu işten uzak dur.”
Walter White varken kimin ne haddine…
“Kaç! Kurtar kendini!”
“Ben onları oyalarım” diye devam eder ve Afrika’da birkaç kelebek bunun üzerine kendini keser.
Tüm bunlara verdiğimiz tek bir tepki var…
Hollywood’u sever sayarız ama bitmek bilmeyen klişeleri için düşüncemiz şöyle: “lanet olsun sana adamım, bok bok bok”.