Konuk yazarımız Özer Öcal listeledi, haberiniz olsun. (Fikirfokur)
Esnaflar, esnaflarımız, hayatımızda kimi zaman eşimizden dostumuzdan çok yer tutan, sizlere kurdukları cümlelerle inanılmaz deneyimler yaşatan insanlar.
Biz de istedik ki esnaf ağabeylerin/ablaların kullandığı en klişe cümleleri sizlere derleyelim, bu cümleler olmasaydı hayatımız ne kadar sıradan olurdu hep beraber düşünelim istedik.
Aynısından 100 tane sattım
Genelde yeni gelen bir mal ve özellikle stoklu ise, yani satıcı o maldan biraz fazla aldıysa garantisine inandırmak için sırasıyla onlar basamağıyla başlayıp binler ve hatta onbinlere kadar çıkabilen orantısız bir mübalağa yapabilir. Kanmamalısın bence.
Abi çocuk çoktan yola çıktı
Yeter ama ya… Sipariş verdiğimiz hamburgeri hem geç yeyip hem de bu numarayı yememizi bekleyen esnaf abi. Dürüst ol canımı ye. Çünkü o çocuğu ben sana ikinciye telefon ettikten sonra gönderdiğini hepimiz biliyoruz. Ben telefonu kapatınca da “Koş koş unuttuk Özer Abi’nin siparişini!” dediğini duyar gibiyim. Artık farklı bir yalan noolur?
Dur dur seni bi yerden çıkarıcam!!
Satıcı size sinsice yaklaşır. Amacınız; masum duygularla girdiğiniz o dükkandan ihtiyacınız olan şeyi alıp çıkmak mı? Belli ki satıcı sizi bir yerlerden çıkartmaya kararlı. Eski oturduğu mahalleden girecek ilkokuldan çıkacak. Hiç polemiğe girmeyin. Duymamış gibi yapmak en güzeli olabilir. “Ben buralı değilim.” türünde yalanlar ise sizi rezil eder. Çünkü o sizi illa ki bir yerden çıkarır. İşte size bir tavsiye, hemen oradan uzaklaşın… Hemen!
Bunun aynısından abimde var
Satıcının artık sizi gözlemlediğinde ki hissiyatı o ürünü satabileceğiyle ilgili olarak azaldıysa şimdiden koşmaya başlayın. Çünkü o sizi bulacaktır. Garanti verip ürünün satma çabasında 2. level bu. Abisi gerçekten var mı o bile muamma.
Burada mı yersin paket mi yapayım?
Satıcı sana böyle bir şey diyorsa bil ki alıp gitmeni istiyor. Al ve git. Sana pis pis bakmasından bence daha iyi olacaktır. Yoksa yediğine yiyeceğine pişman olursun benden söylemesi. Belli ki adam kapatacak dükkanı işi gücü var.
Tamam yenge, ben onu sana ayırayım
Sen gittikten sonra rafa geri koymuyorsa adımı değiştiririm. O yüzden bir şey ayırtacaksan parasını ver. Kendinle dalga geçtirtme.
Valla kurtarmıyor abla!
Kurtarsa yapmaz mı? Yapabilir belki insaflı olanları da var. Ama bir kere o diyalog başladıysa zaten o malı sana satacak. Bir de indirim yapıp niye daha az kazansın. Hem böyle bir konuşma satıcının dini inancıyla orantılı olarak, hayatında duymadığın türde yeminlerle de devam edebilir. Bunları dinlemeye değer mi hiç. Kasma bence artık, al yani.
Ahmet Bey 4 Numaraya 2 Lahmacun Çek!
Girdiğimiz bir lahmacuncu da garson abilerin birbirleriyle beyli baylı konuşması ve bu kurumsallaşma çabasının; ‘masanın siparişi var’ anlamını taşıyan, garsonlar arasındaki dilde ise “çeeek” kelimesiyle bu dükkanda kurumsallaşmanın sadece bir çaba olarak kalacağını perçinleyerek bitiren lahmacuncu abi, seni gerçekten seviyoruz gerçekten.
Abi o zamanla esneme yapar
O ayakkabıyı raftan alıp ayağınızda denediğiniz andan itibaren sizi göz ucu ile sürekli seyreden esnafımız en sonunda dayanamayıp işte o beklenen cümleyi kurdu. “Abi o zamanla esneme yapar.” Artık o ayakkabı alınabilir ve nasıl olsa esneyecek psikolojisiyle tereddütsüz giyilebilir. Hee eğer biraz bol geldiyse yine çözümü mevcut. Ayakkabıyı beğendiyseniz ve bir numara küçüğü de yoksa şu cümle ise kaçınılmaz olacaktır: “Abi giydikçe ve yürüdükçe zaten ayağın şişecek ve tam gelecek zamanla merak etme.” Şimdi artık içiniz rahat bir şekilde o ayakkabı alınır mı? Bence alınır.
Eğer burada yoksa boşuna arama
Bütün bildiklerinizi unutun. O dükkana girdiğinizde filozof aynı zamanda analist aynı zamanda ekonomist ve bilimum ‘ist’lerden oluşan esnafımıza tabi ki sorulan bir ürün ile ilgili net cevap vermek düşer. “Eğer burada yoksa boşuna arama, bulamazsın.” çünkü dünyanın en büyük hırdavatçısı benim demektir bu. İmalat, satış ve ar-ge hepsi bizde. Yani sakın dönüp de nereden biliyorsun ki, bütün İstanbul’u gezip bu parçayı mı aradın tarzında girişimlerde bulunmayın dayak yemişe dönersiniz. Uyarayım.
Maksat ayağın alışsın
Bunun tüketici tarafında ki yüzsüz versiyonu ise şu cümleyi kurar “Hadi be abi, yap da ayağımız alışsın.” Bu ayrı bir inceleme konusudur. Ayağı alışır mı insanın bilinmez fakat müşteri o gazla kendini önemli hisseder “Vay be, bir daha gelmemi istiyor belli ki, bir daha geldiğimde çay bile söyler belki.” psikolojisiyle ortamı terk eder.
Eskiden olsa inan yapardım!
Adam sana taksit yapmak istemiyor. Haklı mı? Haklı olabilir. Ama birazdan bir girecek dolar kuru, serbest piyasa ekonomisi kendini Bloomberg TV’de hissedeceksin. O yüzden bence en iyisi alma onu… Alma alma.