Hayata anlam yükleme çabasını profesyonelliğe döken insanlar size de aşırı manasız gelmiyor mu? Gözlerinizin içine bakarak ağır ağır kafa sallamalar, “içsel dinamik” demeler, “deneyimleme” kelimesini aşırı sevmeler, kıytırık bir web sitesi üzerinden mutlu yaşamın sırrını pazarlamaya çalışmalar…
Geçtiğimiz çağ meyve sebze çağı mıydı?
Mesela şu anda yaşadığımız çağ “İnsan Çağı”ymış. Efendilerdeki cürete geliniz. Bitirdikleri iki dondirikten çeviri NLP kitabıyla totilerinden çağ uydurmuşlar. Dualarımız onlarla: Geceleri rüyanıza Aristo girsin de çişinizi altınıza ediniz. Amin.
Adamlar Einstein beyler
Anlı şanlı fizikçilerin tanım yapacağım derken heder olup gittikleri zaman kavramı bile bu şebeleklerin elinde çubuk krakere döndü. Anı yaşamakla ilgili öğütlerin ardı arkası kesilmiyor. Sanki “an” onlar altını çizmediğinde yaşanamıyor. Benim anıma değer katmanın öneminden bahsederek para kazanacaksın, sonra kendi anını gidip Alaçatı’da kebap on the beach şeklinde yaşayacaksın. Oh çok ayurveda gördüm seni sevgili yaşam koçu!
Nefesimizi kesiyorsun yaşam koçu, allah yarattı demeyiz bak
Aldığımız nefes kontrol eğitimi sakinleşmemize yardımcı olmuyor, o yüzden bol zen’li kitaplarınızı alarak içsel içsel uzaklaşınız yanımızdan. Uyarıyoruz üçüncü gözünüze doğru çalışabiliriz. İşte o an, anı yaşamanın önemi çok mühim bir hal alacak.
Koçlara atmosferik tepki koyuyoruz
Bu tiplerden gelen önerilere sakızdan çıkan fallardan daha fazla kıymet vermemek gerek. O sakızı açın, çiğneyin, kocaman bi balon yapıp patlatın, yeminlen daha çok rahatlarsınız; hatta hayatın anlamına bi kaç adım daha yaklaşırsınız.
Çünkü hareket var, balonun içine hava üflüyorsunuz, sonra balon patlıyor, nefesiniz atmosfere püskürüyor. Böylece evrenin enerji dinamikleri harekete geçiyor falan 🙂 Üstüne bir de falın kafiyeli manisini sevgilinize okur birlikte gülersiniz.
O paraya Kaş’a gider dalarız, terapinin en derinini alırız
Bu cücüklere kaptıracağımız parayla geziyor tozuyor ve içsellik denen hadisenin hasını yaşıyoruz. Hem mutlaka kişisel gelişime ihtiyaç duyuyorsak bi başımıza tatile çıkarak kişiliğimizle 10 numara baş başa kalabiliriz. Alalım kişiliğimizi yanımıza gezelim tozalım, çiçek koklayalım, böcek kovalayalım… İnanmazsınız bunlar insana hala en iyi gelen şeyler. Tek başına seyahat etmek gerçekten de senelerce arayıp bulamadığınız “siz”e dair çok gizli bilgileri önünüze dan diye serebilir.
Gezelim, tozalım, anlatalım
Gezen, gören, paylaşan insan bizim için mühim insandır, onu korur kollarız, yeri gelir evimizi açar, odamızı paylaşırız. Anlatıklarına önem verir, kulağımızı o yana doğru açık tutarız. Gezmenin seksen stili var, imkanım yok zamanım yok bahanelerini bi kenara bırakmalı.
Mesela okuduklarımızı değiştirsek, ya da en azından bişeyler okusak
İlkokul öğretmenimiz haklıydı, okumak iyidir. Ama kişisel gelişim kitaplarını boş verelim. Yıllardır en çok onlar satıyor, bi işe yarasalardı emin olun herkes sevgi pıtırcığıydı. Bir de hepimiz biliyoruz ki, kimse kitap okumuyor. Biraz okusak çok güzel olacak aslında. Çizgi roman bile okusak iyi. Hatta bomba.
İnsanlarla tanışalım, özellikle gezginlerle
Yukarıdaki kare 1979 yapımı The Warriers filminden, 10 numara VHS filmidir. Konuyla alakası yok bulursanız izleyiniz diye şeettik
Gezginlerle tanışalım çünkü fark etmeden kendimizi kandırmalarımızı, gerçeklerden kaçmalarımızı ya da bize gerçek diye sunulan balonların saçmalığını ancak o vakit anlayabiliyoruz. Bir de gezgin adamlar genelde net insanlar oluyorlar. Günlük yaşamınız içinde böylelerine rastlamak pek mümkün olmuyor.
Bir başlayın, çok tatlı oluyor
Mevcut konumumuzu – koşulumuzu değiştirip yenilikten korkmamayı öğrenmek gerek. Couchsurfing’le evinizi başka milletlerin insanlarına açınız; hatta Warmshowers daha iyi bir alternatif olabilir çünkü bisikletçilerin rotaları üzerinde belirli bi hedefi oluyor. Biraz konaklayarak, yollarına bakıyorlar. Bu kısa zaman aralığında çok tatlı insanlarla tanışıp, yaşamın tek bir kalıptan ibaret olmadığının farkına varabiliriz. Yani biz yapıyoruz, oluyor.
Komtanım hava değişimine çıkmak istiyorum
Zorluklar ve imkansızlıklar hep olacak, olsun. Dünya turuna çıkmak zorunda değilsiniz ki. Dedenizin köyüne bile gitseniz büyük şey. En azından sabah kuş sesiyle uyanırsınız. Evet kuş böcük iyidir, bu konuda netiz.
Belki yavaş yavaş planları büyütüp bi balkanlar turu bile patlatabilirsiniz kim bilir. Para yok demeyiniz gezen bünyelerin neler yapabileceğini daha önceden sizlerle paylaşmıştık hem de bir kaç defa.
Ayrıca küçük de olsa bir hobi sahibi olmak, ya da sanatın bir dalında en azından bilinçli takipçi haline gelmek dahi büyük başarı. Bu arada Türkçe ya da yabancı dizi izlemek hobi kapsamında sayılmıyor.
Van Damm’dan daha iyisini bile yapabiliriz
Aksaklık ya da talihsiz durumlar için başkalarını suçlamayalım. Tüm can sıkıcı durumlar için çözüm önerimiz gezmek tozmak değil elbette. Sadece saçma motivasyon egzersizleriyle uğraşacağımıza gerçekten işe yarayan aktivitelerin peşine düşmeliyiz, gelmek istediğimiz nokta bu.
Bi huzur vermediler
Aynaya bakarak “Ben iyiyim, çok değerliyim, çok güzelim ve başarabilirim” şeklindeki kelimeleri insanlara tekrarlatarak kendini mentor sanan enerji dümbeleklerini televizyonların gündüz kuşağı programlarına bırakalım. Onların yeri orası.
Arkadaş olarak bile kalmayalım
Her halta olumsuz yaklaşan, karamsar arkadaşlarınızı Taksim Yapı Kredi’nin önünde ekelim. Orada liseli emolarla takılsınlar. Yoksa bi süre sonra sizi de kendilerine benzetirler. Bezmek iyidir insanı kendine getirir, yeniliklere yöneltir; ama bir yaşam biçimi olamaz. Beze beze kazanacağız diye bir slogan duydunuz mu?