Endonezya’nın Java Adası’ndaki bir yanardağda gece saatlerinde mavi lavların aktığı görünüyor! Birçok yanardağ lavıyla ünlüdür ama Kawah Ijen’i özel kılan şey lavın kendisi değil. Ijen’in geceleri ortaya çıkan o büyüleyici manzarası, neon mavisi alevlerle kaplanan yamaçlarıyla insanı kelimenin tam anlamıyla hipnotize ediyor. Fotoğrafları gördüğünde “Mavi lav mı olur?” diyenler aslında fazlasıyla haklı; çünkü bu manzarayı ilk gören herkes aynı yanılgıya düşüyor. Ama işin aslı çok daha ilginç, çok daha tehlikeli ve çok daha etkileyici. İşte Kawah Ijen hakkında bilmeniz gerekenler…
Kawah Ijen’i bu kadar ünlü yapan “mavi lav” aslında yükselen kükürt gazlarının tutuşmasıyla oluşan mavi alevlerdir
Volkanın çatlaklarından çıkan kükürt gazı yaklaşık 600°C sıcaklığa ulaşır. Bu gaz gece oksijenle birleştiğinde parlak mavi bir alev olarak yanar. Alevler o kadar güçlüdür ki 5 metreye kadar yükselebilir. Bazı anlarda yanan kükürt sıvı hâle geçip yamaçlardan aktığı için “mavi lav” izlenimi verir. Gündüzleri de aslında yanmaya devam eder ama Güneş ışığında kırmızımsı, daha sönük görünür. Dünya üzerinde bu fenomeni bu kadar net görebileceğiniz başka bir yer yok. Yani Ijen, tam anlamıyla dünyanın tek mavi alev gösterisine sahip volkanı.
Ijen sadece bir yanardağ değil, dev bir volkanik kompleksin parçası. Java Adası’ndaki tektonik hareketler nedeniyle magma sürekli aktif. Bu yüzden bölge, yüksek volkanik aktivitesiyle biliniyor
Kraterin tam ortasında ise bambaşka bir doğa harikası daha var: Dünyanın en asidik göllerinden biri olan turkuaz renkli krater gölü. pH değeri neredeyse 0 seviyesine kadar düşebiliyor. İçindeki hidroklorik asit, metal yüzeyleri bile eritebilecek güçte. Yine de turkuaz rengiyle şaşırtıcı derecede “masum” görünüyor. Kısacası Ijen, hem güzelliği hem de tehlikesiyle tam bir çelişkiler diyarı.
Kawah Ijen sadece turistik bir durak değil. Aynı zamanda burada onlarca madenci çalışıyor. Çünkü burada kükürt madenciliği önemli bir gelir kaynağı
Kraterin kenarındaki borulardan sarı kükürt akarken madenciler onu büyük çekiçlerle kırıyor, 70–100 kiloluk parçaları sırtlarına yükleyip kraterden kilometrelerce uzaklıktaki toplama noktalarına taşıyorlar.
Üstelik çoğu gaz maskesi bile kullanamıyor. Nemli bezlerle zehirli dumanlara karşı kendilerini korumaya çalışıyorlar. Kükürt parçaları kilogram başına çok düşük bir ücretle satıldığından, daha fazla kazanmak için daha ağır yük taşımak zorunda kalıyorlar. Bu çalışma koşulları uzun vadede ciddi akciğer problemlerine yol açıyor. Yani turistlerin “harika pozlar” çektiği o mavi alevli manzaranın arkasında, oldukça sert bir gerçeklik var.
Kawah Ijen yanardağının fotoğrafları sosyal medyada popüler oldukça özellikle fotoğrafçılar bölgeye akın etmeye başladı. Hâl böyle olunca gece turlarının sayısı artmış durumda
Fakat bu turlar, aşırı asidik gazların içinde ilerlemeyi, koruyucu ekipman olmadan yürümeyi, kaygan ve dar bir krater yolundan inmeyi içeriyor. Bu yüzden uzmanlar, bölgenin turizmini “sorumluluk” çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini sık sık vurguluyor. Çünkü volkanik gazlar, tecrübesiz turistler için ciddi risk oluşturuyor.
Tehlike demişken… bilim insanları ve fotoğrafçılar için burası hâlâ bir tür laboratuvar. Özellikle ünlü fotoğrafçı Olivier Grunewald’ın uzun pozlama teknikleriyle yakaladığı görüntüler, Kawah Ijen’i dünya çapında fenomen hâline getirdi
Bilim içinse öneminin nedeni çok açık: Mavi alev doğada son derece nadir görülen bir olay. Kükürt ve magma etkileşimi hakkında benzersiz veriler sunuyor. Krater gölü, asit-volkan etkileşimlerini incelemek için mükemmel bir örnek. Yani burası hem sanat hem bilim için eşsiz bir sahne.
Kawah Ijen, mavi alevleriyle doğanın hem büyüleyici hem de acımasız yüzünü sergiliyor. Bu yanardağ; bilim, turizm ve insan emeği açısından benzersiz bir ortam sunuyor
Bu güzellik, içindeki tehlikeyi, işçilerin çilesini ve çevresel riskleri unutmadan izlenmeli. Gezegendeki birçok doğal harika gibi, Kawah Ijen’in büyüsü, sorumlulukla deneyimlenmeli. Kawah Ijen bir fotoğraf filtresi gibi değil; bir doğa harikası, bir bilim sahası ve aynı zamanda onlarca insanın ekmek kapısı. Geceleri gökyüzüne doğru yükselen mavi alevleri izlemek gerçek bir mucize; fakat bu mucizeyi sağlayan koşullar hem doğa hem de insan açısından düşündürücü.