Ömer Seyfettin, Türk edebiyatının en çok tanınan ve ders kitaplarına da öyküleri en sık giren yazarlarından biridir. Dilde sadeleşme çabaları ve ulusal bilinç oluşturma gayretleri ile döneminde öncü bir isim olarak bilinir. Ayrıca kısa öykünün Türk edebiyatındaki ilk ve en mühim temsilcilerinden biridir. Bu içerikte ilgilendiğimiz kısımsa adeta bir çocukluk travmasına dönüşen meşhur Kaşağı öyküsü ve çocuklara aslında hiç de uygun olmadığı. Bu öyküye şöyle bir yüzeysel olarak bakıp geçersek, öykü yalan söylemenin zararlarını anlatır, diyebiliriz. Ancak gelişen, değişen yüzyıl içerisinde bu öyküyü psikolojik, eğitimsel olarak incelersek ortaya daha farklı detaylar çıkar. İşte bunlardan bazıları.
1. Çocuğun yalan söyleme nedeni
Öyküde yalan söyleyen ve suçu “Hasan” adlı kardeşinin üstüne atan bir çocuğun daha sonra duyduğu pişmanlık ele alınır. Zira iftiraya uğrayan Hasan, despot babası tarafından da “yalancı” denilerek eleştirilince bunu kaldıramaz. Geçirdiği hastalığı da giderek artan Hasan ilerleyen günlerde yaşamını yitirir ve öykü son bulur. Günümüzde gelişen psikoloji, pedagoji gibi bilim alanları ise çocuğu yalan söylemeye iten nedenlerin araştırılmasına eğilir. Bu incelemeye öyküdeki baba figürünün sert ve despot olmasından başlanabilir.
2. “Ölüm” kavramı
İftiraya uğramasının ardı sıra Hasan’ın gitgide hastalanıp neticede hayatını yitirmesi çocukları tahmin edemeyeceğimiz kadar etkileyebilir. Ölüm, şiddet, kavga, müstehcenlik gibi unsurların bir çocuk kitabında yer alması doğru değildir. Geçmişten günümüze bu tip skandalları da hepimiz duymuşuzdur.
3. Sert baba figürü
İlk maddeyle ilişkili bu kısımda babanın otoriter tavrına az daha bakalım. Bu baba sert, despot, çabuk öfkelenen, çocuklarına da bunu yansıtan ve hatta onların üzerine yürüyen tehlikeli bir adamdır. Çocuğu yalan söylemeye iten nedenlerden biridir. Dövülme, cezalandırılma korkusu yaşayan bir çocuğun yalan söyleyebilmesi sonuçta gayet olağandır. Bu tip bir babanın bir çocuk öyküsünde yer alması da onları olumsuz yönde etkileyebilir.
4. Hasan’ın ölümü
Kardeşi tarafından iftiraya uğrayan Hasan’ın kuşpalazı hastalığına yakalandığını görürüz. Gelgelelim; Hasan’ın hastalanması ve ölmesinin, uğradığı iftiradan duyduğu acı ile bir ilgisi yok. Ancak eserdeki olay örgüsünün sırası bizi bu şekilde yanıltmaya müsaittir. Yani biz burada genellikle Hasan’ın iftiraya uğradığı için hastalandığı ve öldüğünü, kardeşinin de bu pişmanlıkla ömür boyu yaşayacağını düşünürüz. Ancak Hasan gayet yaygın olan bir hastalığa yakalanır, hepsi bu. İftira atan kardeşe ömür boyu vicdan azabı çektirebilecek bu yanıltıcı olay sırası minik okuyucuları da sarsabilir. Nitekim en sarsıcı nokta da zaten ölüm kısmıdır.
5. Çocuğa duyulan güvensizlik
Öyküde çocuklara güven duyulmadığı farklı şekillerde ortaya çıkar. Mesela tımar etme çocuklara tamamen yasaktır. Oysa çocuklar tımar etmeyi merak ediyor ve bunu yapmak istiyorlar. “Sen çocuksun, yapamazsın” tarzı uzaklaştırmalar yerine büyüklerin kontrolü altında çocukların bu arzuları giderilebilir. Öyle olsa gizli kapaklı bir şey olmaz, kaşağının kırılmasının da önüne geçilmiş olur.
6. Esas suçlu
Öykünün pek çok tanıtım yazısında dikkati celbeden bir nokta var: bu “aydınlatıcı” değerlendirmelere göre; yalan söylemenin doğurabileceği sonuçlardan gayrı metinden alabileceğimiz bir şey yok. Ders kitapları da öykünün temasını böyle anlatır vaziyette. Ancak esas suçluyu bulmak için esas soruyu sormak lazım: Henüz yasalarca dahi suçlu olarak görülmeyen çocukları böylesine yargılamak ne kadar doğru? Anneleri yanlarında olmayan ve despot, öfkeli, çocuklarına tokat atabilen bir babanın yanında yetişen çocukların yalan söylemeleri onları suçlu mu yapar? Suçu yalan söyleyen kardeşe atmak elbette bir haksızlıktır.
7. Yazarın diğer hikâye temaları
Türk öykücülüğünün önemli ismi ve kısa öykünün de temellerini atan Ömer Seyfettin’in öykülerinin çocuklara uygun olmadığı aşikâr. Yazarın diğer hikâyelerinde de savaş, ölüm, karamsarlık, vicdan azabı, ırk ayrımcılığı, cinsiyetçilik görülür. Bu tür kavramlar çocukları olumsuz etkileyeceğine göre hedef kitle çocuklar olamaz.