Kafamızın içerisindekileri, hissettiklerimizi an ve an çeken bir kamera olsa, boğuştuklarımızı, kabuslarımızı, rüyalarımızı izleyebilsek. Hayat sanırız bütün bunları yaşamasaydık fazlasıyla sıradan olacaktı. Fazla sevinmek, fazla üzülmek, düşünmek, delirmek, kaybetmek, kazanmak hepsi hayat kelimesinin alt yazısını oluşturuyor.
Bazen o kadar çıkmazda hissederiz ki sanki, sadece bizizdir bunları hisseden, yaşayan, deneyimleyen derler ya herkesin derdi kendinedir diye gerçekten öyle. Bu gibi anlarda insanlar kendilerini yaşadıklarıyla yalnız hissetmesinler, ucundan bucağından herkes aynı yerlerde geziyor ve bunun bilmesi gerekiyor diye düşünen Arjantinli bir sanatçı iç dünyamızdakileri göstermek istemiş.
Sanatçının çalışmalarına hep beraber göz atalım.
1. Arjantinli fotoğrafçı ve tasarımcı genellikle portreleri fiziksel ve duygusal açılarını birleştirerek çekiyor

2. Bu sürreal fotoğraflar ise hayatın karanlık ve açık taraflarını yansıtıyor

3. Asıl amacının insanların hissettikleri hislerin sadece onlara özgü olmadığını…/h2>

4. Hepimizin aynı şeyleri hissettiğini göstermek olduğunu söylüyor

5. Duygusal, fiziksel, zihinsel ve ruhsal arınmanın psikolojik keşfinden ortaya çıkan konseptsel otoportreler

6. Bunun şefkat ve empatiye olan karanlık ve fırtınalı bir seyahat olduğunu da ekliyor

7. Birkaç görsel ile izleyicilerin ruhun arınmasını deneyimleyebilm esi ya da içinde yaşadığımız duygusal baskıya karşı koyabilmesi mümkün müdür? Belki…
































