Josh Neufeld, babasının 2015 yılında kansere yakalandığını öğrenir. Kanser o kadar ilerlemiştir ki pankreas ve karaciğerini ele geçiren bu hastalıktan sonra iki aylık bir ömür biçilir Josh’un babasına.
Josh ise babasının bu kaçınılmaz yolda ilerlemesini durduramayacağını bildiğinden bir proje yaratmak ister ve babasının son günlerini fotoğraflayarak onu bu projeyle ebedileştirmeye karar verir. Babasının ölümcül durumunun konuşulduğu bir aile toplantısında kararlaştırılan bu projenin filizlenmesini etkileyen bir diğer etken Josh’un dayısının da benzer bir ölümcül hastalığa yakalanması olur. Bu iki yıkıcı olay karşısında Josh da projeyi netleştirdi.
Mortalite Buluşması
Projenin adı konulur. “Ölümlülük Toplantısı” gibi bir Türkçe karşılığı olan Meeting Mortality duygularımıza seslenen projenin ismi olur.
Josh ise bu sürecin başlangıcını şöyle anlatıyor:
“Resimler ve kelimeler sayesinde, İnsanların bir hastanede gönüllü olarak çalışırken, ölüm ve ölümcül hastalıklarla ilgili kişisel deneyimlerini kronikleştirmek istedim.
İnce ama yoğunlaşan bir acı babamın sırtına ve karnına oturdu ve çabucak zayıfladı. Birden fazla uzmanla yapılan çok sayıda ziyaret, babamın hayatını iki kelimeye özetler oldu: kanser ve metastaz (kanser hücrelerinin diğer organlara sıçraması). Hastalığı endişe verici bir hızla ilerledi. İlk ince ağrının başlangıcından – ölüme giden süreçte sadece bir ay meselesiydi.
Yaşamı seven, bisiklete binen, şarap içen, kitap yazan bir adamın, küçük bir kutudaki küllere doğru gerçekleşen dönüşümünü izledik.
Son 19 gününü günde 10 saat hastanede geçirdik.”
Hepimiz için son gerçeklik olan ölüm
Ve Josh devam ediyor yüreklerimize dokunarak:
“Ölüm, evrensel bir gerçektir ve hepimizin bu gerçekliğe varacağı kesindir. Ölüm hepimizi tutar ve bize mutlak ortak kader sunar. Ölüm, evrensel bir gerçek olarak her birimize kendi benzersiz deneyimimizi gösterir.
Ölümün soğuk parmakları kalplerimizin etrafına o kadar sıkı sarılır ki, en derin okyanuslardan daha derine batarız, sadece üşümeyi ve çöküşü biliriz…”
Ölüm eşittir çünkü herkese er ya da geç aynı davranır
Ölümsüzlük tartışıladursun, Josh babasını gönlüne sığdıramasa da kadrajında tutmasını biliyor. Ölümün, kabullenilmesi durumunda hayatın biraz daha yaşanılır kılınacağını belirtirken babasını referans gösteren bir tespiti de döküyor satırlarına: “Babamın söylediği gibi; “ölüm, en iyi eşitleyicidir”.
Ölüm, Josh ve babasının “dans”la özdeşleştirdiği bir evre
“Babam, ölümüne kadar dans etti. Evet, gözleri kemiklerinin derinliklerine uzanan bir hüzün ortaya çıkardı ve uzun, soğuk, yalnız ve acı dolu geceler hakkında konuştu. Fakat hiçbir zaman üzüntü, öfke veya adaletsizlik hissetmedik o konuşmalarda. Onun gerçekliği basitti; Karakterinin ve bilgeliğinin gücüyle rahatlamak ve böylece ölüme karşı en net tavrı takınmak…”
Josh ve babası ölümü sadece bir evre olarak değerlendiriyor çünkü.
Ölümü kabullenmek ölüme yenilmek değildir
Tümörlerin çok hızlı ilerleyen işgaline karşın ölüme yenilmek hayatı boşuna yaşamış olmaktı belki de. İşte bu yüzden Josh’un babası da ölümün karamsarlığına kapılmak yerine ölümden bihabermiş gibi yaşamına devam etti. Tabi vücudunun günden güne zayıflamasıyla ortaya çıkan güçsüzlüğün izin verdiği ölçüde.
Ve kabullenme kucaklanma isteğini beraberinde getiriyor
Günden güne hastalığın etkisine giren, zayıflayan vücuduyla eski gülüşünden sadece belli belirsiz izler kalan Josh’un babası ölümü kabullendikten sonra bir itirafta bulunuyor: “İlk başta ona kızdım, sonra onu kabul ettim, sonra ihtiyacım olduğunu anladım ve sonra onu istedim.”
Ancak Josh’un da unutamadığı gibi; “Durumuna rağmen, bakıcılarına şükran beslemekten, gülümsemekten vazgeçmedi. Vücudunun pankreas kanserinin egemenliğine girmesine rağmen her zaman olduğu gibi zarif, minnettar, duygusal, entelektüel, sevgi dolu, onurlu, saygılı ve şefkatliydi.”
Ölümle yaşamı ayıran bir çizgi var ama yine de el ele yürüyorlar
Babasının son günlerini fotoğraflayarak unutulmayacak bir deneyimi paylaşmak isteyen kahramanımıza göre ölüm ve yaşam birbirinden ayrılamayacak kadar bütünleşik bir yapıya sahip. Çünkü bu iki kavram el ele yürüyor. Bu döngü evrenin vazgeçemeyeceği en önemli döngü olarak duruyor karşımızda. Yine Josh’a kulak veriyoruz;
“Ölümün gazabını hissediyoruz… Peyzajlarında, hüzün ve sevinç dağlarını oluşturan ve aşındıran bir nehirde var olmak ölüm ile yaşamı anlatıyor bize.”
Zarif bir kabulleniş ve ölmenin öğretilmesi
Evet, Josh’un babası bir anlamda bunu yapıyordu; ölümü kabullenmekle yetinmiyor, zarif bir şekilde ölmenin yordamını gösteriyordu.
“Kız kardeşim o saatlerin birinde usulca fısıldadı, “Babam bize nasıl öleceğimizi öğretiyor.” Bu her zaman için minnettar olacağım bir ders. Babamın ölümünün zarif bir şekilde kabulü bana bunu öğretti.”
Duygular nehrinde boğulmak
“Başlangıçtaki planım, ölümlerini yerine getirme sürecinde olan insanlardan gelen hikâyeleri ve bilgeliği paylaşmaktı. Onlarla konuşarak, hikayelerin kendilerini yazacağını ve altta yatan temaların kendilerini sunacağını biliyordum.
Babam konu olunca her şey değişti. Fotoğraflardan gelen duygulardan kendimi soyutlamam zor oldu. Sonra tekrar, ‘neden yapayım? Reddediyorum.’ dedim. Bunun yerine o ilahi su birikintisinde dans etmeyi seçiyorum ve üzüntü, keder, neşe ve şükran beni kendi içime çeksin diye bekliyorum.”
Ölüm hepimizin tanıdığı bir acıdır ama yalnızlık yaratır
“Hepimiz sevdiklerimizi kaybederiz. Yine de, nefesimiz kederle boğulur ve susarız bir anlamda. Tanıdık bir acıyı paylaşmamıza rağmen, ölüm hakkında konuşmaya yönelik toplumsal bir sessizlik ve tabu vardır. Bu tsessizlik ve tabu, evrensel insan deneyiminde yalnızlık yaratıyor.
Sadece birbirimizle olan bağlantımız nedeniyle var olan bir deneyimdir bu.”
Josh’un karşı konulamayacak gerçeklik karşısındaki tarifsiz hüznü
“Hayatımın geri kalanını babam olmadan yaşama düşüncesiyle, kız kardeşlerimin ve annemin de aynı şeyi yapması gerektiğine dair içimde derin bir hüzün hissediyorum. Yine de, o eterik (hem fiziksel dünyayla, hem de daha farklı bedenlerimizle etkileştiğimiz bir enerji alanıdır ) nehirle akmayı tercih ediyorum. Bunu tercih ettikten sonra beni neşe, mutluluk, acı, keder gibi duyguların sentezlendiği bir ruhsal alanda etkilenmeye izin veriyorum.”
Josh’un bizlere olan mesajı ise hepimizin bildiği bir gerçekliğe ışık tutuyor
“Babasının son günlerini fotoğraflamasıyla duygusal bir deneyimi paylaşan Josh, ölüm konusunda bizlere başka mesajlar da vermeye devam ediyor; “Ölüm’ün kaçınılmazdır ve bu nedenle her yerde rahatlığı bulabilirsin. Çünkü kabullenme bunu beraberinde getirecek. Kalbin acıyor, ama aynı yolda yürürken birçok kalbin seninle birlikte attığını ve bu anlamda evrensel bir ortaklığı aklında tutarsan rahatlamaya yönelirsin. Hayat, sizinle birlikte ilerliyor. Bu sayede unutmamalısınız ki hayatın içinde neşe ve mutluluk da yer alıyor ve bu duygular da yaşam adı verilen serüvenimizde bizimle birlikte yürüyor. Bilin istiyorum. Hayat işte böyle nispeten daha kolay ilerliyor.”