Bilenlerin hayran kaldığı, bilmeyenlerinse seve seve tanıyıp üretimlerini takip edeceği bir isimden bahsediyorum bugün. Isaac Asimov (1920 – 1992) önemli bir biyokimyacı olmasının yanı sıra, toplum tarafından bilim kurgu ve popüler bilim kitaplarıyla da tanınır. 1920’de Rusya’da dünyaya gelse de üç yaşında ailesiyle beraber Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşen Asimov, yaşadığı dönemin üç büyük bilim kurgu yazarından biri olarak kabul edilir. Burada Columbia Üniversitesi’nde doktora yapar ve 1979’da Boston Üniversitesi’nde de profesörlüğünü elde eder. Oldukça üretken bir yazar olarak edebiyat sahasında da boy gösteren Asimov’un 400’den fazla kitabı vardır. “Nightfall” adlı kısa bilim kurgu öyküsü, 1968’de The Science Fiction Writers of American kuruluşu tarafından yazılmış en iyi kısa bilim kurgu öyküsü olarak seçilir. Fantazyanın o denli içindedir ki; Will Smith’in başrolünü oynadığı “Ben, Robot” da onun kitabından uyarlanarak perdeye aktarılmıştır. Son derece zengin bir hayal dünyasına sahip olduğu belli olan Asimov, belki bilimci yanı gereği bir yandan da tutarlıdır. 2019 öngörülerinde de bunu görüyoruz. Asimov, 1983 yılında George Orwell’ın distopyası olan “1984”ün yazılmasının üzerinden 35 yıl geçmesi münasebetiyle, kendi de 35 yıl ileriyi anlatır. Bu sebeple The Star gazetesi için yazdığı makale ilkin 31 Aralık 1983’te yayımlanır. Bu makalede 2019 dünyasının ne halde olduğuna yönelik tahminlerde bulunan Asimov’un bugün için mümkün görünmeyen öngörülerinin yanında son derece isabetli ve tutarlı anlatıları da vardır. Dijitalleşme, bilgisayara olan bağımlılık, uzaya yerleşmek, toplumun karmaşıklaşması gibi pek çok konuyu Asimov 1983’te, girdiğimiz bu yeni yıl için söylemiş bile. İşte Gazete Duvar yazarı Tarkan Tufan’ın çevirmiş olduğu o makaleden çarpıcı alıntılar!
1. 2019 yılı
“Bir önceki neslin sonundan Dünya’nın nasıl bir yer olacağına -George Orwell’in 1984 kitabının ilk kez yayımlandığı 1949’dan bu yana geçen süreye benzer biçimde, şu andan itibaren 35 yıl ileriye- baktığımızda, 2019 yılında üç temel düşüncenin zihnimizi meşgul edeceğini söyleyebiliriz:
1. Nükleer savaş. 2. Bilgisayarlaşma. 3. Uzayın kullanımı.”
2. ABD ve Sovyetler Birliği
“Eğer Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, günümüzden (1983) 2019’a kadar geçecek süre boyunca herhangi bir anda rakibine üstün gelecek olursa, o dönemdeki hayatın nasıl olacağına dair bir tartışma yürütmenin hiçbir faydası olmayacaktır. Çok azımız, çocuklarımız ve torunlarımız, o dönemin küresel sefaletine ilişkin kesin durumu aktarabilecekleri bir durumda hayatta kalacaklar. Buradan hareketle, nükleer bir savaş yaşanmayacağını -tabii ki bu konuda mutlak anlamda güvenilir bir varsayımda bulunamayız- ve bu doğrultuda devam edeceğimizi farz edelim.”
3. Bilgisayarlar
“Şüphe götürmez ve kaçınılmaz biçimde bilgisayarlaşma devam edecek. Bilgisayarlar, hâli hazırda kendilerini endüstriyel ülkelerin yönetimleri ve dünya endüstrisi için elzem bir hale getirdiler: Ve daha şimdiden, evlerde kendilerine rahat bir yer edinmeye başlıyorlar. Temel bir yan ürün olarak, taşınabilir bilgisayarlı nesneler ya da robotlar zaten yığınlar halinde endüstri alanına taşınıyor ve yeni nesillerin hayatında evlere de girecek. Bilgisayarların bu resmigeçidine karşı bir direnç gösterilmesi muhtemeldir; fakat (geleceği gösteren) kartlarda görünmeyen başarılı bir endüstri karşıtı devrim boşa çıkarıldığında, bu yürüyüş devam edecek. (…) Bilgisayarlaştırmanın ivedi etkisi, tabii ki, çalışma alışkanlıklarımızın değiştirmesi olacak. Bu, daha önce de yaşanmıştı.”
4. Yok olacak işler
“Zamanla yok olacak işler, olabildiğince basit, tekrarlanıp duran ve yaşamını idame ettirmek için yıllarını harcamak zorunda kalacak talihsiz insanların ince bir dengeye sahip zihinlerini boğacak olan tek düze ve yine de ne bilgisayarlı ne de bilgisayarsız olan herhangi bir makinenin kapasitesinin üstüne çıkacak oranda karmaşık, rutin büro ve montaj işleri gibi işler olacaktır. Bunlar, bilgisayarların ve robotların bu doğrultuda kusursuz bir biçimde tasarlandıkları işlerdir.”
5. Yeni işler
“Ortaya çıkacak yeni işler, kaçınılmaz olarak, bilgisayarların ve robotların tasarım, imalat, kurulum, bakım ve onarımını ve bu ‘akıllı’ makinelerin mümkün kılacağı tam anlamıyla yepyeni iş kollarını kapsayacaktır. Bu durum, eğitimin doğasında büyük bir değişiklik gerçekleşeceği, tüm toplumlarda ‘bilgisayar kullanıcılığının’ ve ‘yüksek teknoloji ürünü’ bir dünyayla nasıl başa çıkılacağının öğretilmesi gerektiği anlamına geliyor.”
6. Süratli değişim
“(…) Ne var ki bu seferki değişim çok daha süratli olacak ve toplumun çok daha hızlı çalışması gerekecek; belki de mümkün olandan bile daha hızlı olmalılar. Bu durum, milyonlarca eğitimsiz kişinin en fazla ihtiyaç duyulan işleri yapmak noktasında kendilerini yetersiz hissetmesi nedeniyle, yeni neslin zor bir geçiş yaşayacağı anlamına geliyor.”
7. Geçiş kuşağı
“2019 yılına gelindiğinde, bu geçişin sona ermek üzere olduğunu görüyor olmalıyız. Yeniden eğitilebilecek ve öğretilebilecek olanlar zaten eğitimden geçmiş olmalı: Eğitilemeyenler ise faydalı olabilecekleri işlere yerleştirilmiş ya da iktidar gruplarının daha az becerikli olduğu yerlerde, bir tür sosyal refah düzenlemesiyle destekleniyor olmalı. Her halükârda, geçiş kuşağı ortadan kalkıyor olacak ve yeni dünyaya uygun biçimde eğitim almış olan yeni bir nesil yetişecek. Dahası, toplumun, şu anda var olan çeşitli nedenlerden ötürü, (o dönemdeki) mevcut duruma ilişkin daha kalıcı biçimde geliştirilebilecek bir aşamaya geçmiş olması muhtemeldir.”
8. Çevre kirliliği
“Atıklar ve (çevresel) kirlilik bağlamında insanların sorumsuzluğunun sonuçları zamanla daha belirgin ve katlanılmaz bir hale gelecek ve bununla baş etme çabaları daha yorucu bir hal alacak. 2019 yılına gelindiğinde, teknolojideki ilerlemelerin, sahip olduğumuz çevrenin gördüğü zararın tersine döneceği bir süreci hızlandırmaya yardımcı olacak araçları icat edeceği umuluyor.”
9. Eğitim
“Okullar elbette yine var olacak; fakat iyi bir öğretmenin yapabileceği en iyi şey, hevesli bir öğrencinin evdeki bilgisayarı başında tatmin edebileceği merak duygusunu uyandırmak olacak. Nihayet, her genç ve her olgun insan için gerçekten de istediği şeyleri kendi zaman düzenlemesiyle, kendi hızıyla ve kendi yöntemiyle öğrenmesi için bir fırsat doğacak. Eğitim keyifli bir hale gelecek; çünkü insanlar bunu isteyecek ve bunun için dışarıdan bir zorlama olmayacak.”
10. Uzayın kullanımı
“Bu denli ilerlemişken uzaydan vazgeçmemiz mümkün değil. Ve militarizm sorunu ortadan kalkarsa, onu yeni bir savaş alanı olarak kullanmaktan daha fazlasını da yapabiliriz. Uzayı yalnızca seyahat etmek için kullanmayacağız. Uzaya kalıcı biçimde gideceğiz. Servis aracı olarak kullanılacak roketlerle bir uzay istasyonu inşa edecek ve gittikçe artan insan nüfusuna kalıcı bir ev yapmak için uzayda bir temel atacağız.”
11. Ay madenciliği
“2019 yılıyla birlikte, Ay’a tüm gücümüzle geri döneceğiz. Orada yalnızca Amerikalılar değil, büyük ölçekli bir uluslararası güç bulunacak. Sadece Ay’daki kayaları toplamak için değil, Ay toprağını işleyerek uzayda metal, seramik, cam ve betona dönüştürülebileceği yerlere taşınacağı bir madencilik istasyonu kurmak ve Dünya yakınlarındaki bir yörüngeye yerleştirilecek büyük yapıların inşaat malzemelerini üretmek için orada olacağız.”
12. Uzay gözlemevleri
“Enerji herkes açısından çok gerekli bir hale gelecek ve çok kolay biçimde ulaştırılabilecek ve elbette toplumsal talep üzerine uluslar barış içinde yaşar ve birlikte çalışırlarsa, enerji savaşları artık gündemimizden çıkabilecek. Bunlara ek olarak, tıpkı Dünya yüzeyinde riskli ya da imkânsız olabilecek deneylerin yapılabileceği laboratuvarlar gibi, Evren’e ilişkin bilgilerimizi inanılmaz oranda artırmak için uzayda gözlemevleri kurulacak. En mühimiyse, pratik anlamda Dünya’da üretilmesi zor ya da imkânsız olabilecek nesneler üretmek için uzayın kendine has özelliklerinden –aşırı yüksek veya düşük sıcaklıklar, yüksek radyasyon, sınırsız vakum, sıfır yerçekimi- faydalanabilecek fabrikaların inşası olacak; bu sayede Dünya’daki teknoloji tam anlamıyla değişebilecek.”
13. 2019’un dünyası
“İşte o zaman, Dünya, sanayileşmenin olumsuz etkilerinden kurtulacak ve gerçekten ihtiyaç duyduğu ilerlemelere kavuşabilecek bir konuma gelecek. Fabrikalar buradan gidecek ama çok uzaklara değil, yalnızca birkaç bin kilometre öteye. Ve yalnızca yapılar değil, sonunda insanlık da uzayda olacak. 2019 yılına dek ilk yerleşim alanları proje tahtalarında görülecektir ve belki de somut olarak yapım aşamasında bile olabilir. Bu insanlar, on binlerce kişinin yaşayabileceği her türden küçük topluluklar kurarak insan denen varlığa çeşitlilik kazandıracak öncüler olacaklar. Aslında, 2019’un dünyası, 1984’ün mevcut dünyasından çok uzaklaşmış olsa bile, bu yalnızca sonraki yıllar için planlanan çok daha büyük değişimler için bir barometre niteliğinde olacak.”