Konuyu biliyorsunuz. Anayasa Mahkemesi, resmi nikah öncesi imam nikahı yaptıranlara ceza verilmesini içeren Türk Ceza Kanunu’nun ilgili madddesini iptal etti. Mahkeme, karara gerekçe olarak, düzenlemenin din ve vicdan özgürlüğü ile özel hayatın korunması ilkelerine aykırı olmasını gösterdi.
Gerçekten de din ve vicdan hürriyeti açısından tek eksiğimiz buydu. Minicik kızları, söz hakkı olmayan kadınları istediğimiz gibi alıp vermekti eksiğimiz. Ülkenin her yanından din ve vicdan özgürlüğü fışkırıyor bir bu eksik kalmıştı. 15 senede 5000’den fazla kadının öldürüldüğü topraklarda vicdanımızın özgürlüğü o kadar bağlı kalmıştı ki, özgürlük adına bağlı kalan son prangayı da çözdük.
Artık resmi nikah şartı olmadan kanun karşısında hiçbir yetkisi olmayan imamlar sayesinde al gülüm ver gülüm… Ülkemizde kadının ikinci sınıf vatandaş sayılmasının önüne geçmek için çıkarılacak onlarca kanun, katedilecek onca yol varken, AYM gerçekten de aşırı medeni bir karar verdi. Medeni kanunu parça pinçik etti. Böylece Meclisde boşanmadan ikinci, üçüncü evliliğini yapanlar artık işi kanununa da uydurmuş oldu. Başakşehir’de açılan ikinci ve üçüncü evler dini açıdan kutsandığı (yersen) gibi kanunen de tanınmış oldu. Büyük kazanım.
Gelin mahkemenin bu kararı hangi ortamda alınmış ve hangi vicdani özgürlüğe temas etmiş bir bakalım. Muhtemel sonuçlarını bir kere daha hatırlayalım.
Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde 136 ülke arasında 120. sırada
Ne fark eder ki, zaten erkeklerin çok eşliliği yasal ya da yasa dışı olsa bile normal karşılanıyor. Ahlak kriterleri artık nedense konu erkekse son derece iki yüzlü.
Türkiye kadın istihdamında 200 ülke arasında 190. sırada
İstihdam edilen kadınlar da eşit şartlara sahip değiller. Mevsimsel işlerde daha az kazanıyor, doğum gibi konularda işten çıkartılıyor, yasal haklardan faydalandırılmıyorlar.
Sadece 2013 yılında 214 kadın ve 10 çocuk öldürüldü
Her gün ekran önündeki tv yıldızlarında, futbolcularda ve siyasilerde bile boşanmadan birden çok kadınla yaşayan sayısız isim var. Alan memnun satan memnun durumunun yanında bu daha çok bir zorunluluk olarak adet haline getirilmiş durumda.
167 kadın ve çocuğa tecavüz girişiminde bulunuldu
Ne fark eder ki, bu yeni kararla babaları ile soy bağını tesis etmekte zorlanan çocukların, miras hakları dahi olmayacak. Zaten mirasa da gerek yok; çünkü çocuk neden ölsün ki, anası ölsün. Devlet çocuğa bakar.
Cinayetlerin yarısı, yakınları tarafından bıçakla ve kendi eşleri tarafından işlendi
Bundan böyle ayrılmalar, tek taraflı terk etme ve ölümlerde kadının da çocuğun da kanunen hiçbir hakkı olmayacak. Çünkü medeni kanun adı üstünde zamanında medeni olduğu için bu tip hakları güvence altına alıyordu. Bu son derece vicdani kararla artık derdimizi sıfır yetkisi olan imamlara anlatırız.
Kadınların yüzde 20’si mahkemeden koruma talep etmesine karşın öldürüldü
Ama asıl önemli konu bu değil; çünkü imam nikahı hususunda toplumda kanayan bir yara vardı, şükür giderildi de rahatladık.
2013 yılında karara bağlanan 31 kadın katli davasında, birçok hafifletici neden öne sürülerek, suçlular kısa yoldan sıyrıldılar
Sıyrılan kişi dışarıya çıktığında “namusunu temizlemek” adı altında toplumda kolayca kabul göreceğini düşünüyor, birçok kırsal bölgede görüyor da.
2013’te karara bağlanan 31 davanın 14’ünde hükümlüler, iyi hal indiriminden yararlandı
İyi hal indirimleri özellikle “şu kadar yatar çıkarım” mantığının en temel sebebi.
Türkiye’de okuma yazma bilmeyen 3 milyonun 2 milyon 800 bini kadın
Kadınların okuması önündeki engelleri kaldırmaya yönelik hiçbir çalışma yok. Televizyondan yürütülen sosyal kampanyalar, kanunların genişliği ve keyfiliğinin yanında hiçbir işe yaramıyor. Olsun, AYM’nin yetki alanı bu hususlar değil. İmam önemli.
4+4+4 yasasıyla özellikle kız çocukları okuldan uzaklaştıran sonuçlar doğurdu
Çocuk evliliklerin önünü açan bu uygulamanın ardından alınan bu karar fiili bir meşruiyet yaratacak.
Her 3 evlilikten birinin çocuk evliliği olduğu Türkiye’nin ihtiyacı olan kanun ve kanuna bahane edilen sabepler ne kadar doğru, ne kadar vicdani?
Artık çocukların cinsel istismarı, iki adamın dilindeki üç beş kelimeye bağlı. Bunun önüne geçecek son engel de kaldırmış oldu.
Bu koşullar altında vicdanları “gayet rahat” yaşayan kadınların şimdi de evlenme, boşanma, miras, nafaka gibi haklarının gasp edilmesine zemin sağlanıyor. Vicdanımız bu son kararla gerçekten de çok rahatladı. Kadınların tek eksiği gerçekten de resmi nikah şartının kalkmasıydı.
Devlet tarafında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam “Bu kararın bu tür evliliklere kapı açacak bir cesaretlendirmeye yol açmaması gerekiyor” dedi. Tamam öyle gerekiyorsa çok güzel, sorun yok. Aynı bakanın bir diğer açıklaması da “Aile bütünlüğünü korumak için TOKİ’nin yaptırdığı sosyal konutlarda artık 1+1 dairelere izin vermiyoruz!” Bu arada 1+1 kararı AYM’nin özel hayatın korunması ilkesine ne açıdan uyuyor o da ayrı tezat.
Yeni hukuk düzenimiz bu kararlarıyla sonunda insan haklarını koruyan, demokrat, tam bağımsız ve özgürlükçü bir yapıya kavuştu. Hukuku bu kafaların kucağına bırakanların buna emeği geçenlerin zekalarına, vicdanlarına sağlık. Seneye kaç kadın öldürülecek, çocuk gelinlerin kaçı alıp verilecek, kaçının mal mülk hakkına bıyık altından gülüp geçilecek bilmiyoruz. O kadarı Anayasa Mahkemesinin sorumluluğunda değil, artık rakamları bakanlık ve çakma aydın tayfamız açıklar, çözüm önerileri için ekran ekran gezerler.
Fotoğraf kaynak: Rob Woodcox