Denizanaları deyip geçmeyin! Kimi kendi ışığını saçıyor, kimi şekliyle resmen doğa harikası, kimi de “ters yüz” yaşamayı tercih ediyor. Şimdi suyun altındaki en tuhaf, en etkileyici ve en “nasıl yani?!” dedirten denizanası türleri hangileri sizinle tanıştıracağız. Hazırsanız şnorkelleri ayarlayın; çünkü bu liste sizi okyanusun derinliklerinde, rengarenk ve bol sürprizli bir yolculuğa çıkaracak! İşte en sıra dışı denizanası türleri…
1. Cephea cephea
Adı biraz dilimizi dolandırsa da, Cephea cephea tam bir görsel şölen! Bu ilginç denizanası, çan şeklindeki gövdesindeki siğil benzeri çıkıntılardan dolayı bu ismi almış. Yani ismini biraz da “kendi tarzından” alıyor diyebiliriz. Orta Pasifik, Hint-Pasifik ve Batı Afrika açıklarında yaşıyor. Yani denizlerin oldukça geniş bir alanında rastlamak mümkün. Ama durun, en ilginç kısmı geliyor! Bu arkadaş, öyle minnacık bir şey değil. Çapı yaklaşık 60 cm’e kadar çıkabiliyor!
2. Tripedalia cystophora
İşte karşınızda denizlerin minik ama hiperaktif oyuncusu: Tripedalia cystophora! Kendisi, denizanası dünyasının minnoşu. Boyut olarak yalnızca bir üzüm tanesi kadar. Ama bu sizi kandırmasın.
Diğer denizanaları gibi kubbeli değil, küp şeklinde! Ve bu kare yapı, ona su altında inanılmaz bir manevra kabiliyeti kazandırıyor. Düşünün, minik ama tam bir hız canavarı! Ayrıca çok nadir bulunuyor, yani karşılaşırsanız kendinizi şanslı sayabilirsiniz.
3. Aequorea victoria
Şimdi sıkı durun çünkü tanışacağınız denizanası ışıltısıyla göz kamaştırıyor: Karşınızda Aequorea victoria, yani nam-ı diğer Kristal Denizanası!
Bu zarif güzellik, Kuzey Amerika’nın batı kıyıları açıklarında yaşıyor. Şeffaf yapısı sayesinde gün ışığında adeta camdan yapılmış gibi görünüyor. Tüm o uzun, ince dokunaçlar çan gibi vücudunu sarıyor ve görüntüsüyle büyülüyor.
Ama asıl sihir karanlık bastığında devreye giriyor. Rahatsız edildiğinde ya da bir şok algıladığında, yeşil-mavi bir parıltıyla ışıldıyor. Bu olaya biyolüminesans deniyor. Adeta disko topu gibi ışıl ışıl parlıyor.
4. Phyllorhiza punctata
Avustralya’dan Japonya’ya kadar uzanan batı Pasifik sularında gezen bu güzellik, ilk bakışta bir sanat eserini andırıyor. Üzerindeki benekli taç yapısı sayesinde hemen dikkat çekiyor. Adı: Phyllorhiza punctata
Ama bu estetik görünümün ardında biraz yaramazlık yatıyor. Çünkü bu tür, günde 50 bin litre suyu süzüp, içindeki zooplanktonları afiyetle mideye indiriyor!
“Ne var bunda?” demeyin! Bir sürüsü bir araya gelince, bulunduğu bölgedeki tüm zooplanktonları silip süpürüyor. Bu da balıklar ve diğer deniz canlıları için “sofra boş kaldı” demek oluyor. Özellikle Kaliforniya Körfezi, Meksika Körfezi ve Karayipler’de istilacı tür olarak biliniyor. Yani güzelliği kadar baş belası da olabilir!
5. Ters-Düz Denizanası
İşte karşınızda denizanası dünyasının en ters köşesi: Cassiopea andromeda, yani Ters-Düz Denizanası! Bu arkadaş, diğer tüm denizanası türleri aksine çanını yukarıda taşımaz. Ne yapar peki? Çanını deniz tabanına koyar, dokunaçlarını ve kollarını gökyüzüne çevirir!
Neden mi? Çünkü vücudunda yaşayan küçük yosun benzeri organizmalar (dinoflagellatlar) var ve onlar Güneş ışığıyla fotosentez yaparak besin üretir. Yani bu denizanası aslında kendi içinde bir enerji santrali barındırıyor. Florida ve Karayipler civarındaki sıcak sularda yaşamayı seviyor. Eğer oralara giderseniz, dalış esnasında bu ters yüz yüzen minnoşları görmek mümkün olabilir!
6. Chrysaora achlyos
İsmi kulağa mitolojik bir kahraman gibi geliyor ama kendisi gerçek bir deniz canavarı. “Chrysaora achlyos” derin denizlerin karanlığında, kırmızımsı tonu sayesinde neredeyse görünmez oluyor. Bu renk, avcılarından gizlenmesinin en büyük taktiklerinden biri!
Ama asıl bomba geliyor: Bu denizanası gerçekten devasa! Çanı yani o şemsiye şekilli baş kısmı neredeyse 1 metre çapında! Kollarıysa tam 6 metre, iğneleyici dokunaçları ise 7.5 metre uzunluğunda. Evet, yanlış okumadınız. Ancak bir sorun var: Bu güzelliği doğal ortamında görmek bile büyük şans, çünkü oldukça nadirler ve akvaryumda bakılması da neredeyse imkânsız.
İsmi gibi tatlı, görüntüsü gibi sempatik bir denizanası: Maviş! Gerçek adı “Cotylorhiza tuberculata” ama halk arasında “yumurta sarısı denizanası” olarak da biliniyor. Neden mi? Çünkü çanı (baş kısmı) tıpkı ortasına konmuş bir yumurta sarısı gibi görünüyor! Sarı ortası ve etrafını saran beyaz halka, insanın sabah kahvaltısını hatırlatıyor, ama lütfen denemeyin!
Maviş’in kolları diğer denizanalar gibi uzun ve kıvrık değil. Onun yerine, daha kısa ama daha süslü çıkıntıları var. Üzerleri mor ve beyaz çakıl taşlarıyla süslenmiş gibi. Gerçekten tatlı mı tatlı bir görünüme sahip! Ama güzellik uzun sürmüyor… Bu tür sadece 6 ay yaşıyor ve su soğuyunca hayatına veda ediyor. Yazın ortaya çıkıyor, kışa kalamıyor!
8. Aslan Yelesi Denizanası
İşte karşınızda denizanalarının kralı! Aslan Yelesi (Cyanea capillata) ismini almasının elbette bir sebebi var: Yüzlerce, hatta binlerce dokunaçtan oluşan saçaklı kolları tam anlamıyla bir aslanın yelesine benziyor.
Bu devasa canlı, sadece gösterişli değil, gerçek anlamda dev! Ortalama boyları 1.5 metre ama bazıları tam 2 metreyi geçebiliyor. Hatta dokunaçlarıyla birlikte toplam uzunluğu 30 metreyi bulabiliyor! Yani neredeyse bir mavi balina kadar!
Aslan Yelesi, serin denizleri seviyor. Kuzey Atlantik, Arktik Okyanusu ve Kuzey Pasifik onun evi. Sıcak sularda görmeniz biraz zor, ama soğuk suların altına indiğinizde, bu deniz canavarına denk gelme ihtimaliniz yüksek!
9. Coronate Medusa
Coronate medusa sadece ışık saçmakla kalmıyor, aynı zamanda tam bir taktik ustası! Evet, biyolüminesan, yani kendi ışığını üretebiliyor. Ama bu ışığı romantik bir atmosfer yaratmak için değil, düşmanlarını kandırmak için kullanıyor. Nasıl mı? Bir yırtıcı saldırdığında, etrafında adeta bir flaş patlaması gibi ışıklar saçıyor. Bu da başka avcıların ilgisini çekiyor. Böylece saldırgan, bir anda kendini diğer yırtıcılarla burun buruna buluyor ve Coronate Medusa sessizce ortadan kayboluyor.
10. Narcomedusae
Evet, artık en sıra dışı denizanası türleri yazımızın sonuncu maddesindeyiz ve bu birazcık ürkütücü: Narcomedusae. İlk bakışta sanki bir uzay gemisine benziyor. Ama iç yapısı daha da şaşırtıcı! Bu denizanasının birkaç tane değil, düzinelerce mide kesesi olabiliyor! Yani bir şey yediğinde her lokma ayrı bir yere gidiyor gibi düşünün.
Peki avını nasıl yakalıyor dersiniz? Diğer denizanalar gibi arkasından saldırmak yerine, dokunaçlarını önüne alarak yüzer. Bu sayede avına pusu kuruyor ve zehirli dokunaçlarıyla etkisiz hale getiriyor. Bilim insanları, bu taktiğin oldukça etkili olduğunu düşünüyor. Yani Narcomedusae, doğanın en stratejik avcılarından biri diyebiliriz!