İngiliz yazar, gazeteci ve deniz subayı Ian Fleming tarafından yaratılan kurgusal karakter James Bond, yalnızca tarihin en tanınan ajanı değil, en tanınan karakterlerinden biri. Fleming, Bond’u savaş sırasında tanıştığı bütün gizli ajanların birleşimi olarak tanımladı. Karizmatik İngiliz ajanının maceraları, ilk günden itibaren çok sayıda insan tarafından ilgiyle takip edildi. 007 kod adıyla bilinen Bond’un maceraları beyaz perdeye taşınmadan önce tüm dünyada 100 milyondan fazla okuyucuya ulaştı. İlk defa 1953 yılında yayımlanan Casino Royale isimli romanda ortaya çıkan James Bond’un maceraları, ilerleyen dönemde çok sayıda sinema filmine de konu oldu. Böylece Bond’un hayran kitlesi inanılmaz boyutlara ulaştı. Ancak James Bond kitapları, hayranlar için en az filmler kadar değerli oldu. İşte efsane haline gelen İngiliz ajanının maceralarını konu alan kitaplar hakkında bilmeniz gerekenler…
Casino Royale – 1953
Casino Royale, çok sayıdaki James Bond kitabı arasında en sevilenlerden biri. Kitap 1952’de Fleming’in Jamaika’da bulunduğu dönemde yazıldı. Fleming Casino Royale’de İngiliz ajanlarının Sovyetler Birliği’ne sığınması nedeniyle ABD ile İngiltere arasındaki bozulan ilişkilere odaklandı. Fakat başlangıçta kitabın yayımlanmak için uygun olup olmadığından şüpheliydi. Ancak Casino Royale, 1953 yılında İngiltere’de piyasaya çıktıktan kısa süre sonra tükendi.
Live and Let Die – 1954
Her ne kadar Bond’un okuyucu ile buluştuğu ilk kitap Casino Royale olsa da Live and Let Die daha önce yazıldı! Kitapta anlatılan Bond maceralarının büyük bir bölümü Fleming’in kendi kişisel deneyimlerinden ilham alıyordu. Fleming bu eserinde Soğuk Savaş sırasındaki Doğu Batı ilişkilerini başarılı bir şekilde işliyordu. Kitap bu nedenle hem okuyucu hem de eleştirmenler tarafından oldukça beğenilmişti.
Moonraker (Ay Harekâtı) – 1955
Kitabın ana eksenini komünizm, nazizm ve nükleer savaş gibi temalar oluşturuyordu. Ayrıca James Bond’un bu kitaptaki maceraları tamamıyla İngiltere’de geçiyordu. Bu nedenle Bond’u daha egzotik bölgelerde görmek isteyen okuyucular tarafından eleştirildi. Fakat buna rağmen önemli bir satış başarısı yakalamayı başardı.
Diamonds are Forever (Elmaslar Sonsuza Kadar) – 1956
Elmaslar Sonsuza Kadar isimli Bond kitabı, gerçek hayattaki bir elmas kaçakçılığı ile ilgili makaleden esinlenilerek yazıldı. Fleming bu eserinde evlilik, seyahat ve yaşamın sürekli değişmesi temalarını ustalıkla işledi. Kitap daha sonra Daily Express gazetesinde tefrika edildi.
From Russia, with Love (Rusya’dan Sevgilerle) – 1957
Fleming, Rusya’dan Sevgilerle’yi yazdıktan sonra, bunun son James Bond romanı olabileceğini düşünüyordu… Fakat neyse ki işler Fleming’in tahmin ettiği şekilde ilerlemedi. Bununla birlikte Rusya’dan Sevgilerle, yazarın Türkiye seyahatinden de izler taşıyor. Fleming, ülkemizde geçirdiği süre boyunca gördüğü ve yaşadığı olaylardan etkilenerek güçlü bir James Bond hikâyesi kaleme aldı. Romanın genel anlatısı ise II. Dünya Savaşı sonrasında dünyada azalan İngiliz etkisi üzerine şekilleniyordu.
Dr. No (Doktor Hayır) – 1958
1958 yılında yazılan bu Bond romanı başlangıçta bir senaryo olarak tasarlanmıştı. Fakat senaryo hayata geçirilemedi ve Fleming hikâyeyi roman formatına uygun hale getirerek yayımladı. Ne var ki, Dr. No İngiltere’de hayli sert eleştirilere maruz kaldı ve en az sevilen James Bond romanlarından birisi haline geldi.
Goldfinger (Altın Parmak) – 1959
Altın Parmak, yayımlandığı ilk zamanlarda oldukça karmaşık bir James Bond portresi çizdiği gerekçesiyle eleştirildi. Çünkü bir İngiliz ajanı olan James Bond, bu kitapta bir Amerikan sorununun üstesinden gelmeye çalışıyordu… Öte yandan Fleming, o dönem İngiltere’de kötü bir insan olarak isim yapan mimar Erno Goldfinger tarafından ismini kullanmakla suçlandı. Bütün olumsuzluklara rağmen Altın Parmak İngiltere’de en çok satan Bond kitaplarından birisi olmayı başardı.
Thunderball (Yıldırım Harekâtı) – 1961
Yıldırım Harekâtı, filme alınmayan bir James Bond senaryosu olma özelliği taşıyor. 1961 yılında yayımlanan eserde James Bond kitaplarındaki kurgusal bir suç örgütü olan SPECTRE tarafından iki atom bombasının çalınması ve devamında yaşanan olaylar anlatılıyor.
The Spy Who Loved Me (Beni Seven Casus) – 1962
Beni Seven Casus, James Bond kitapları arasında oldukça ilginç bir yere sahip. Çünkü kitaptaki hikâye, Fleming’in ön sözde bahsettiği kurgusal bir ikinci yazar olan Vivienne Michel isimli kadının ağzından anlatılıyor. Ayrıca kitap Bond serisinin en kısa ve en müstehcen romanı olarak tanımlanıyor. Bu nedenle aldığı yoğun eleştiriler yüzünden Fleming’in kitabın yeni baskılarını engellemeye çalıştığı biliniyor.
On Her Majesty’s Secret Service (Majestelerinin Gizli Servisinde) – 1963
Majestelerinin Gizli Servisinde isimli kitapta, karizmatik İngiliz ajanı James Bond duygusal yönleriyle de okuyucu karşısına çıkıyor. Kitapta James Bond âşık olduğu kadınla evleniyor. Ancak eşi, düğünden kısa bir süre sonra öldürülüyor.
You Only Live Twice (İnsan İki Kere Yaşar) – 1964
İnsan İki Kere Yaşar, Ian Fleming hayattayken yayımlanan son James Bond romanıydı. Romanda Bond’un yas tutan, agresif ve intikam peşinde koşan bir adama dönüşmesi anlatılıyor. Bu depresif hikâye okuyucular tarafından beğenilse de eleştirmenleri ikiye bölmüştü.
The Man with the Golden Gun (Altın Tabancalı Adam) – 1965
Altın Tabancalı Adam, Fleming’in ölümünden sekiz ay sonra yayımlandı. Ancak Fleming’in yazdığı taslakların büyük bölümü kitapta yer almıyordu. Kitap kısa sürede popüler olmasının yanında bazı olumsuz eleştiriler de aldı.
Kaynak: 1