Geçmişimiz, kültürümüz ve yetiştirilme tarzımız ile bizler Türk milleti olarak çok duygusal insanlarız ve yaşadığımız dramı anlatmak için bazı sözleri kullanmayı seviyoruz. Özellikle hayatla ilgili ve kendi yaşanmışlıklarımıza hitap eden sözleri arıyor ve bulduğumuzda da bu sözleri çevremizdeki insanlara bir şeyler anlatmak için sosyal medya üzerinden paylaşıyoruz. Bu nedenle sizin için en güzel hüzünlü sözleri bir araya getirdik. İşte herkese hitap eden hüzünlü sözler.
Ansızın bir hoşçakal kurşununa sarılıp veda ettin. Bütün sokaklarına onunla geçinemedim. Kokunla baş edemedim. Hırkan ömrüme asılı hala…
Kaderin ise dünya küçüktür, ama kaderin değilse, çıkmaz sokakta bile karşılaşamazsınız.
Bir gün senden uzaklarda bir köşede öleceğim, sana olan aşkımı toprağa gömeceğim.
Bazen öyle gülmeler vardır ki, en büyük acıları gizlemek içindir.
Hüzün adres değiştirir zamanla, benden geçer, sana göçer sevdiğim.
Yerlisi değilim ben bu acının. Şartlar öyle gerektirince sonradan yerleştim.
Kapağı tam kapatılmamış anılar, yerinden oynayan kaldırım taşları gibi, sizin de dengenizi bozuyor mu bazen?
Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.
Yeterince gece oldu; artık sessizliği sonuna kadar açabilirsiniz.
Her insanın aynalara göstermediği bir yüzü ve kimseye söylemediği bir hüznü vardır…
Eyvallah ne güzel bir sözdür. Bazen kabulleniş, bazen boş veriş, bazen yol veriş; ama sonunda hep bir rahata eriş.
Ansızın bir hoşçakal kurşununa sarılıp veda ettin. Bütün sokaklarına onunla geçinemedim. Kokunla baş edemedim. Hırkan ömrüme asılı hala…
Neyi bekliyorsun sorusuna, milyonlarca kez cevabımsın.
Artık sizi aramıyorsa, emin olun yokluğunuzu aratmayan biri vardır.
Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik…
Nedendir bilmem konuşsam kelimeler boğazıma batacakmış gibi hissediyorum.
Hayatın en hüzünlü hatırası, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır.
Kalbime saray inşa etmeye çalışman çok güzel bir davranış. Ama keşke temeli atıp, derince kazdıktan sonra bırakıp gitmeseydin…
Her şeyin kıymetini bilirim ben. Bana ışığın kıymetini göstermen için dünyamı karartmana gerek yok.
Değer verince “değer” sandık. Nereden bilelim değmeyeceğini.
Artık tüm şarkılar hüzün makamında, sensiz bu yüreğimde.
Kimse bilemez be canım. Bir yara bir ömrü nasıl kanatır.
Bana güvenme! Yüzüne güler, arkandan ağlarım.
Biz hep kırmamak için, sustuklarımız tarafından paramparça bırakıldık.
Bir gün ölürsem haberim sana gelirse mezarımın başına sakın gelme sadece elini kalbine koy ve özür dile belki o zaman mutlu olurum.
Gönül kapısı herkese açılır mı, iki laf eden adam sayılır mı? Bakma insan oğlunun uyruğuna, tanıyamazsın basmadıkça kuyruğuna!
Aşk, karın doyurmaz biliyorum. Kimse bilmez ki; karnımı değil, kalbimi doyurmak için yazıyorum.
Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi.
Söylenecek söz kalmadığında dudaktan dökülen sözdür hayırlısı.
Hüzün adres değiştirir zamanla, benden geçer, sana göçer sevdiğim.
Bazı insanlar söyleyeceği çok şey varken susar çünkü anlayanı yoktur, bilir.
Gül şimdi ağlayan gözlerime bakarak gül! Yarınların için gül çektiğim acılar için gül sen hep gül beni düşünme gülüm.
Ah be çocuk ah! Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil. Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek…
Aynı kitapları okur, aynı filmleri izler, aynı müzikleri dinlerdik. Herkesten farklıydık biz. Biz gerçekten ayrıydık. Şimdi ne okusam, ne izlesem, ne dinlesem hemen elim telefona gidiyor sonra o eskidendi diyorum çünkü biz artık gerçekten ayrıydık…
Güzel olsan da kalmaz bu dünya, mecnun olsan da güvenmem artık sana, artık herkes kendi yoluna ben seçtim yolumu sana elveda!
Gönülde şimdilik keder var ey neşe! Şimdi gelme, bir yerde misafir üstüne misafir olmaz!
Bin defa yalan olsan da inanırdım hep sana. Sen beni kandırmadın, ben sana inanmayı seçtim. Hepsi bu.
Başkasını sevmen, bana acı verir mi sandın? Sen beni de sevmemiştin ki zaten. Çocuktum işte, öyle inanmıştım ki döneceğine.
Adım Caner Cem Martı, 1996 yılında Bartın'da doğdum. 2010 yılında geçirdiğim kaza sonucunda vücudumun %99'u felç kaldı. 2015'ten bu yana bazı cihazlar yardımıyla internet ortamında çalışabiliyorum. İçerik editörlüğü ve sosyal medya uzmanlığı gibi alanlarda tecrübe sahibiyim, ancak asıl uzmanlık alanım SEO uyumlu makale yazmak. Ayrıca front-end tasarımlar yapıyorum. Sinema, spor ve tarih gibi konular çok dikkatimi çekiyor. Özellikle sinema tutkunuyum.