İnsanın aklı kabuğuna kaçtığında sığınacağı bir yer olsun ister. Bu eskiden evdi, tatil beldesiydi hatta yorganın altıydı. Ama artık işler değişti. Ülke komple error vermiş vaziyetteyken insanın sığınabileceği en güzel yer kendi aklı. Ya da kendi deliliği, bilemiyoruz.
Sansürlene sansürlene kendimizi de aklımızı da ifade edemez olduk. 90 nesli çocukları iyi hatırlarlar, düşünce suçu diye bir şey vardı. Biz çocukken sanıyorduk ki, düşünen adam suçludur. Çocukken düşündüğümüz şeyin şuan gerçek olması çok saçma değil mi? Nasıl yaparız, nasıl ederiz bilmiyoruz ama, en azından en çok umuda ihtiyacımız olan şu anlarda, aklımızı rahatlatacak yerleri ve anları sizin için derleyelim dedik. Yılmayın.
Bıktık lan bu ülkeden.
Kar yağan bir gün sonunda, donmuş ayaklarla eve girdiğinizde kavuştuğunuz sıcak duş
DNS’ler boyu direnip de sansürü aştığında attığın o ilk Tweet
Upuzun bir otobüs yolculuğu sonunda kavuştuğun tatil beldesinde içtiğin ilk çay
Partiledikten sonra sabah seve seve kalkıp gittiğin iş yerinde içtiğin ilk kahve
Havuzdan çıktığında hiç kurulanmadan gidip açtığın buz ayarındaki bira
Tiyatro sahnesinde, alkıştan sonra kulise indiğinde verdiğin o “Oh lan” nefesi
Çok sevdiğin bir kitaba ikinci kez başladığında yakaladığın ayrıntıların verdiği tat
Ve Bir Yer Var, her şeyi söylemek mümkün. Çok yaşa Müşfik Hoca, çok yaşa Orhan Veli Adam!
https://youtu.be/KyDHglw65q0
Bizim yerimiz, kelimelerin yanı.