Konuk yazarımız Altan Ustabaş listeledi. Haberiniz olsun.
İnsanoğlunun kendini keşfetme mücadelesi, ucu bucağı olmayan iç dünyasıyla birlikte bitmek bilmeyen, bitmesini de istemeyecegi zorlu bir maceraya dönüşüyor.
Hisleri, düşünceleri, sözleri, sevgisi, şefkati, fedakârlığı, sabrı, emelleri, idealleri ve rüyalarının yanı sıra siniri, öfkesi, nefretiyle de bir bütün olarak bu macerada var olan insan; elbette ki bu zorlu maceranın üstesinden gelebilmek için bir takım taktikler uygulamak durumunda kalıyor. işte bunlardan 7’si…
1. Darbelere dayanıklılığınız
Beni öldürmeyen şey günçlendirir kafasından bir an önce koşarak uzaklaşın. Hayatınızda şu ana kadar bir çok kez feleğin tokadını yemiş olabilirsiniz. Buna bağlı olarak arabesk tarafınız, sizin artık bir çok şeye göğüs gerebileceğiniz hissine kapılmanızı sağlayabilir.
Aman ha rakibinizi yani hayatı küçümsemeyin. O bu oyunu hali hazırda online olarak en az 7 milyar kişiyle oynuyor. Tarih boyunca birikmiş tecrübesi de cabası. Size henüz kurgusunu bile çözemeyeceğiniz acılar yaşatabilir. Bu yüzden siz siz olun darbelere dayanıklı olduğunuzu çaktırmayın hayata. Çünkü kahrolası şey her seferinde bi öncekinden daha sert çakıyor, pardon oynuyor.
2. Sorun çözme yeteneğiniz
Kişiler yaşamları boyunca birçok sorunla karşı karşıya gelebilir. Bazıları bunlarla mücadele ederken sorun çözme kabiliyetlerini geliştirmeyi becerebilir.
Bazıları ise en büyük ve en aşılmaz sorunun kendilerinde olduğunu düşünür. Bünyelerine bu tarz bir yetkinlik kazandırmaktan çok uzaktadırlar. Eğer siz de ilk bahsettiğim gruptaysanız bunu hayata çaktırmayın, zira bi sonraki AYVA’nın ne büyüklükte olacağını kestirememiş olabilirsiniz.
3. Öfke kontrolü önemli!
Öfke öyle sanıldığı gibi bir duygu durum bozukluğu değildir. Aksine bazı durumlarda bir birey olarak var olduğunuzu göstermenin en sağlıklı yöntemlerinden biridir. Öfke vardır ve bu durumda olması gereken onun kontrolüdür. Olmaması gereken kontrolsüz büyüyen aşırı öfkedir.
‘Öfkeyle kalkan zararla oturur’ demiş bi’ zamanlar, bir yerlerde saygıya değer birileri. Onlara kulak verin. Bir anlık öfkeyle aldığınız kararlar, attığınız adımlar size daha zor şeyler yaşatabileceği gibi telafisi imkansız durumlarla karşı karşıya kalmanızı da sağlayabilir. Belki de sizin sınavınız da kendi öfkenizdir. Hayat sizi kendi öfkenizle sınayabilir. Bunu istemezsiniz. O yüzden çaktırmayın. Hele yüz ifadenizden, hiç çaktırmayın!
4. ‘Ben büyüdüm artık…’
‘Teneke Trampet’ filmini izleyenler küçük Oskar’ı tanımışlardır. Onun hikayesi şöyle; Oskar’a üç yaşına bastığı doğum gününde teneke bir trampet hediye edilir. O andan itibaren çevresinde gözlemlediği, yetişkinlerin mutsuz ve acınılacak, kısaca bomb*k dünyalarına katılmaktansa hep çocuk olarak kalmaya karar verir. Bu kararı verir vermez kendini merdivenlerden aşağı atar.
Artık hiç büyümeyen Oskar, hep üç yaşındaki haliyle kalır. Siz öyle kendinizi merdivenlerden falan atmayın ama elinizden geldiği kadar çaktırmamaya çalışın artık büyüdüğünüzü. Neden mi? E yukarda saydık işte; mutsuz, acınılacak, kısaca bomb*k bir hayat sürmemek için. Çocuk olmanın umursamazlığını, vurdumduymazlığını ara ara da olsa tekrar tadabilmek için.
5. Hayaller, beklentiler…
Çoğu zaman, “ne kadar beklenti, o kadar üzüntü” önermesi doğrudur. Ama en nihayetinde insanız ve insanın doğasına aykırıdır beklentisizlik.
Öyle ise yapmamız gereken; daha az üzüntü için, mevcut olanları fark etmişse bile muhtemel yeni umutlarımızı çaktırmamaktır hayata. Sonuçta hayal kırıklıkları, üzüntüler ve öfkelere bağlı acı oluşumlarında; en büyük ve en önemli rolü kişinin kendi beklentilerinin oynadığını, hayat her yeni denemesinde öğretmiyor mu insanoğluna?
6. Kompleksleriniz
İnsanoğlunun varoluşsal bir sorunudur kompleks. Genellikle çocukluk döneminde kazanılmış ve baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerden beslenen ayrı bir kişilik ortaya çıkarır. Kişinin karar verme yetisini ve sağduyusunu etkileyerek ruhsal dengesizliklere yol açabilir.
Birçok türü olan bu içsel durumun en belirgin iki türü, aşağılık ve üstünlük kompleksleri olurken bizce en tehlikelisi suçluluk kompleksidir. Vicdan azabı çekmenin en kötü biçimi olan bu kompleks türü, en aşırı biçimde kişiyi kendi canını almaya kadar sürükleyebilecek ya da başka trajedilere yol açabilecek ruhsal bir aksaklık haline dönüşebiliyor.
Çok kolay olmamakla birlikte en doğrusu, komplekslerinizin üstesinden tamamen gelmek olsa da ilk etapta yokmuş gibi davranmak, etrafa çaktırmamak da bir şeydir. Hem belki bu durum sürekli bir hal alırsa zamanla üstesinden gelmenize de yardımcı olabilir. Bunu becerebilirseniz eğer, daha mutlu ve sağlıklı bir yaşam süreceğiniz kesindir. Yöntem olarak ise kusurlarınızın farkına varmayı, onları kabullenmeyi ve gerçekte kimsenin mükemmel olmadığını farketmenizi tavsiye edebiliriz.
7. Planlarınızı kendinize saklayın
Octavio: Planlarımız ne olacak?
Susana: Sen ve senin planların. Babaannem ne derdi biliyor musun? Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından söz et.
–Paramparça Aşklar Köpekler
Şimdiki dünya düzeniyle ve tanrının planlarıyla ilgili hiçbir fikir oluşturamamakla birlikte, her insanın mutlaka bir hedefi ve bu hedefe nasıl ulaşacağına dair bir planının olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama sanmayın ki, biz burada mutlu bir düzen tutturma hedefine ulaşmak için ‘ev sahibi olmak’ veya ‘araba almak’ gibi planlardan bahsediyoruz.
Bizim kastettiğimiz daha tutkulu, daha sıradışı ve daha heyecanlı bi’ şeyler… Gezmek, keşfetmek, uçuk bir hobiyi maceraya dönüştürmek veya en olmadı hayalinizdeki işi yapmak gibi… Her şey istediğiniz gibi gitmeyecektir çoğu zaman ama siz vazgeçmeyin. Devam edin, çaktırmayın.