Hasret Gültekin, kısa süren yaşamına pek çok güzelliği en iyi şekilde sığdırmayı bildi. Bağlama çalıyor ve türküler söylüyordu. Sivas’taki Madımak Oteli’nde arkadaşlarıyla birlikte katledildiğinde 22 yaşındaydı.
Hasret Gültekin’in türküleri gibi şiirleri de vardı. Sevgiye, umuda ve güzelliğe inanıyordu.
Yunus’a
yüküm bulgur değil yunus,
yüküm yürek..
ve hiçbirini incitmeyerek,
bu yolda olana
çığ düşmez diyerek,
görmeden dost eşiği
ve nasıl sallarsa
ana yavrusunun beşiğini,
nenni nenni
öyle…
Nisan, 1993
Sevda Seni Sözlük Yaza
ne çok dizem vardır sana,
ne çok tezenem.
içim sızlar
ta ucu burnumun,
bilemem…
sanki terzide daha
kısa pantolonum dikiliyor…
topum patlak..
ellerim bana kıllı geliyor,
ayaklarım çirkin.
lakin…
sakalımı çok seviyorum,
büyümekten nefret ediyorum.
tanıştım tanışalı
kanıma girdi
vesselam azizim.
beni mahvetti
neyin nesi.
kulağımda
beşiğimin bozuk sesi…
Haziran 1992
Bu Gece Bendeki Canıma
bu gece
ben giderim resmim kalır,
belli ki bir hevesim kalır,
gözüm arkada kalmaz,
seni göresim kalır..
sesim kalmaz,
sözüm kalmaz,
yarım kalır bir öykücük,
bozulmuş bir tılsım kalır.
güze ulaşır vakit
kurur dallar,
ayaz kalır…
gece çöker baykuş öter,
yaşanmamış bir yaz kalır.
söner içimdeki yangın,
direnen kımıl, göğ ekinler,
açar güneş,
mevsim ilkbahara döner,
yemyeşil bir tınaz kalır.
alacak renkler susar,
ortada tek “beyaz” kalır.
çürür düzen zulüm biter,
kar altında gülüm biter,
vakit ulaşır yolum biter,
birde yasak “adım” kalır.
toplatılır yazılarım,
yakılır dizelerim,
kurutulur gözlerim,
geride genç ölüm kalır.
1990
Hayyam, Ben ve O
gökyüzünde bulutları ayırmıştım
berraklamıştım
göğe az, toprağa çok bakardım
derken geldi hayyam
ve hayyam
ve ben
bizce muhteşem
o insan yarası toprağı
şarap döker, öper ve tepelerdik
hayyam…ustası işin
derdi yok sonu bu gidişin
iyiydi, muhabbetimiz bitti
arada uçurum yarık
ve derken o denli
çıkageldi
bir kıçı kırık
ensesi benli…
Mayıs 1991
Dağların Duman Olduğu Sunaya mı Söylene
suna kimdir yahu!
suna nedir?
hangi turnayı gözünden vurmuşum da
haberindedir ?
ben ki kaf dağını
ankaya paç etmişim
kuşum sekmez
ve de bülbüle
haracım sökmez
Mayıs 1992
Şair Olsam
şair olsam gelsem sana
şiirler türküler söylesem
zenci dişi aydınlığı alnında
ve kestane gözlerinde bakışım
akşam olsam gelsem sana
uyusan bende uyusan
usulcana öpsem seni
aşıkcana kucaklasam
o seni gülüm o seni
kirpiklerin gözleri
kucaklaması gibi
kucaklarım seni
Sıkı Tutmalı
toprağı
ve hayatı,
sıkı tutmalı bileği.
hele seni…
çürük toprağımın
solmaz çiçeği…
Sevdalan
güneşe gel sevdiğim
güneşe
gel kurtul
ey akıl veren
tut tutabilirsen
sevdalan sevdalanabilirsen
ve hangi kainatsa
o her şeye gücü yeten
tut beni oraya götür
olayım gücü yetmeyen
Hasret’in Hasretnamesi
gel ve şimdi yaşa
bu yüzyılda
oo… sen var ya aptal şekspir,
zannettin ki, söylediğin çok şey
“olmak ve olmamak”
şimdi hiçbir şey..