20. yüzyıl romancılığının en önemli isimlerinden Hemingway kısa ve etkili anlatımıyla bilinir. Bu özelliği söylediği şu net cümleden de açıkça anlaşılıyor: İnsanlar konuştuğunda onları sonuna dek dinleyin.
Hemingway’den 1 asır önce Danimarka’da yaşayan küçük bir çocuk, ünlü yazarın bu öğütünün zaten farkındaydı ve kendisine anlatılanları hep iyi dinledi.
Hans Christian Andersen, ayakkabıcı bir baba ve bulaşıkçı bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. Görmüş geçirmiş bir kadın olan annesi, nesillerdir kulaktan kulağa fısıldanan yerel masalları minik Andersen’e büyük bir özenle anlattı. Andersen o masalları büyük bir merakla dinledi.
Merak masalın özü. Masallara eşlik eden çizimler de, dinleyeni en az masalın kendisi kadar sarıp sarmalar ve heyecanı iyiden iyiye harlar. Masal kitaplarına aynı anda iki kişi bakar. Anlatan ve dinleyen. Masalın ruhu, anlatan ve dinleyen. Bu üçü arasındaki ipten bir köprü gibidir çizimler.
Öyleyse huzurla dinlemenin güzel olduğu yıllardan gelsin. Huzurlarınızda Hans Christian Andersen Masalları ve onlara eşlik etmiş büyülü çizimler.
Karlar Kraliçesi / Çizen: Katharine Beverley, 1929
Andersen’in düş gücüyle şekillenen iç dünyamız her birimizin kalbinin farklı bir yerine dokundu. Tarihin en çok anlatılan peri masallarına, bazen sonsuz iyilik ve umut, bazen de ateş, kötülük ve karanlık karıştı.
Kurşun Asker / Çizen: Danimarkalı Kay Nielsen, 1924
Hans Christian Andersen sayesinde dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca çocuk uykuya başka bir hayatla dalacak, sabaha yeni bir insan olarak uyanacaktı.
Çirkin Ördek Yavrusu / Çizen: Hollandalı Theo van Hoytema, 1893
Yerel kültür ve folklorik bir renklilikle, çağdan çağa gelen hikaye anlatıcılığı geleneği dünyanın en ünlü masalcısını yetiştirdi.
Domuz Çobanı / Çizen: İsveçli Einar Nerman, 1923
Çocukluğumuza yön veren o unutulmaz masalların tarihi çizimlerine rastlayınca o dokunaklı hatıraları sizinle paylaşmadan yapamadık.
Parmak Kız / Çizen: Eleanor Vere Boyle, 1872
Dilimize “Parmak Kız” ya da kimi zaman “Parmak Çocuk” olarak çevrilen ünlü “Thumbelina” peri masalları içinde en çok bilinenlerden. Bu çizim, Parmak Kız için yapılan neredeyse ilk çalışmalardan.
Yama İğnesi / Çizen: Maurice Sendak, 1959
Andersen’in kendi hayatına yön veren ne varsa yazdıklarına da yansıdı. Masallar bir çok dile çevrildi, bir çok illüstratör ve ressam tarafından resimlendi.
Denizkızı / Çizen: Çek Josef Palecek, 1981
Mercanların arasından beliren bir ışıltılı kuyruk ve dantel gibi dalgalanan yosun saçların arasından bakan bir çift kocaman meraklı göz… Denizkızıyla ilk tanıştığınız zamanı hatırladınız mı?
Bülbül / Çizen: Ukraynalı Georgi Ivanovich Narbut, 1912
Ondan öğrendiklerimizle artık her seferinde masal dinlerken kafamızda yeni bir dünya oluşuyordu. Ormandaki karmaşık patikada her seferinde başka bir yön gösteren hınzır tabela ve sesiyle güven veren, karanlık anlarda çıkıp gelmesini istediğimiz o babacan ormancı… Güven duyduklarımız ve şüphelendiğimiz karakterler arasındaki o tedirgin edici bekleyişlerin heyecanı…
Karlar Kraliçesi
Andersen hiç durmadı. Sadece masalcı değil, şair ve aynı zamanda bir gezgindi. 1829’da “Holmen Kanalından Amager Adasının Doğu Ucuna Bir Yürüyüş”ü yayımladı. Almanya, Fransa, İtalya, Türkiye ve İngiltere’ye geziler yaptı ve yolculuklarından çokça malzeme çıkardı.
Çirkin Ördek Yavrusu
Dışlanmışlık, yalnızlık, yaşama tutunma, birlikte olma, vazgeçmeme gibi ilk derslerimizi minik bir ördek yavrusundan alırken, güçsüzlere ve ötekilere karşı zalim olmamayı da öğreniyorduk.
Peri Masalları / Çizen: Japon Takeo Takei, 1928
Büyüler ve düşlerin dünyasını bize anbean yaşatan, hayatın mucizevi gizemlerine heyecanla ortak olmamızı sağlayan masallar bazen Tepegöz’e karşı gözlerimizi dört açtı, bazen Midas’ı dinlerken kulaklarımızı yoklattı. Andersen’de ise genellikle insan doğasıyla ilgili bağlar kurduk.
Karlar Kraliçesi
Kuzey mitlerinin uzun kış gecelerinde nesiller boyu aktarılmasıyla İskandinav ülkelerinden hep iyi masalcılar çıktı. Hikayeler zenginleşti ve yayıldı. Dünyayı uçan bir kazın boynunda oturup izlememizi sağlayan çizgi filmleri bile yapıldı.
Peri Masalları
1872’ye kadar masal yazmayı sürdüren Andersen, 4 Ağustos 1875’te Kopenhag’da hayata veda etti. Bizlere tertemiz bir sabaha, yaprağına düşen bir çiğ damlasıyla uyanan şaşkın papatyalar, geceyi bitmek bilmeyen maceralar peşinde koşarak geçirdiği için yorgun düşmüş korkusuz kahramanlar ve en kötü kararların, en bilge çözümlerin, imkansız gibi gözüken isteklerin çocuk aklımıza en yakın hatırlarını bıraktı. Onunla uykuya dalmak hep ayrı bir macera oldu.