Özellikle ilk aşkını anlattığı eseri olan “Kırık Kanatlar” ile Doğu’nun ‘arabesk kadercilik’ üzerine kurulu ve adaletten uzak tavrına bir başkaldırı niteliği taşıyan “Asi Ruhlar” isimli eserlerinden sonra aforoz edilip “Bir dağın değil, bir şiirin ismidir” dediği memleketi Lübnan’dan sürgün edilen Halil Cibran’ın, bunların yanında edebi anlamda da sürgüne maruz kaldığından ve hep palto altında okunan bir yazar olduğundan bahseder, memleketlisi olan Amin Maalouf. Evet o, bir edebiyat sürgünüydü ama bir asır sonra hâlâ edebiyatın başköşesinde yerini alan bir sürgün…
1. Sarp ve kayalıklıdır sevginin yolları, ama içinize ateş düştü mü, izlemekten geri durmayın.
Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandıran ve hâlâ insanları etkileyen Halil Cibran (ya da Kahlil Gibran) 6 Ocak 1883 tarihinde Lübnan’da (Bsharri) doğdu. 8 yaşındayken babası vergi kaçakçılığı suçundan mahkum olunca annesi ve üç kardeşiyle birlikte büyük maddi sıkıntılar içine düştü. Bir süre akrabalarının yanına sığınan ailesi, güçlü bir kadın olan annesinin kararıyla 1895 yılında Amerika’ya göç ederek Boston’a yerleşti.
2. Gerçi sözleri düşlerinizi darmadağın edebilir, ama sizinle konuştuğu zaman, yine de ona inanmazlık etmeyin.
Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilen Cibran aynı zamanda başarılı bir ressam idi. Resimlerinin bazıları günümüzde de dünyanın birçok şehrinde sergilenmektedir. Zaman zaman ülkesine dönmekle birlikte yaşamının yaklaşık son yirmi yılını ABD’de geçiren yazar,1931 yılında kanserden ölene kadar kaldığı bu ülkede yazdı eserlerini.
3. Çünkü başınıza tacı oturtacak olan da sizi çarmıha gerecek olan da sevgidir.
“Doğrusu sürgünde geçirdiğim yıllar için pişman değilim” diyen Cibran, edebi anlamdaki sürgününde yaşarken de Doğu’ya, yani ışığın yükseldiği yere yakışanı yapmış, ne pahasına olursa olsun hakikati söylemekten hiçbir zaman kaçınmamıştır.
4. Tıpkı püsküllerin mısırı sarışları gibi, sevgi de sizi kendisine sarar.
Amerika’nın 28. Başkanı olan Wilson’un da dediği gibi “O, Batı’yı kasıp kavuran ilk Doğulu fırtınadır.”
5. Sevgi, soyunmanız ve önünde çıplak kalmanız için sizi zorlar, bembeyaz kesinceye dek evirir çevirir, acı verir canınıza.
Halil Cibran’ın “Prophet” isimli kitabı 1923 yılından bu yana ABD’de en çok satanlar listesine İncil’in ardından ikinci kitap olarak girmiş ve Cibran, 20.Yüzyılın dünyasında Shakespeare ve Lao Tzu’yle beraber en çok okunan 3. ozan olmuş.
6. Boyun eğdirinceye dek ezer, yoğurur sizi. Sevgi tüm bunları başarır…
Cibran, 1920’lerin sonlarına doğru bir gece “Yeryüzü Tanrıları” isimli eserini yazdığı dönemde, kar yağarken dışarıda devam etmek ister yazmaya. Dışarı çıkar ve Central Park’a gider. Yanına gelen polisler Cibran’a nereli olduğunu sorduktan sonra, polislerden bir tanesi “Sizin oradan bir yazar var, ne zaman ki kitapları evime girdi, eşim bana itaat etmeyi bıraktı, artık benimle tartışabiliyor. Sanırım o yazarın ismi Halil Cibran’dı, hiç duydun mu bu adamı?” der. Cibran da “evet duymuştum” diye cevap verir.
7. Yeter ki siz kalbinizin sırlarını öğrenin ve bu yolla hayatın yüreğinden bir parça olun.
Halil Cibran’ın en ünlü eserlerinden biri olan ve ilk kez 1923 yılında basılan Nebi adlı eseri, toplam 26 adet şiirden oluşan bir karma şiir denemeleri kitabıdır.
8. Ama diyelim ki korkulara kapılmışsınız ve sevgiden salt bir huzur ve zevk bekliyorsunuz, o zaman bir an önce çıplaklığınızı örtün.
Kitap, El Mustafa adındaki bir kâhinin 12 sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılıp evine gitmek üzereyken bir grup halk tarafından durdurulması ve ana kahraman ile halk arasında insanlık, hayatın genel durumu vb. konular hakkında geçen konuşmalardan oluşmuştur.
9. Ve sevginin zorlu düzeninden uzaklaşıp mevsimleri olmayan bir dünyaya sığının, daha iyidir.
Yazarın, Türkçeye “Ermiş” ve “Nebi” isimleriyle çevrilen “Prophet” isimli bu kitabındaki El-Mustafa ismini, Hz. Muhammed’i işaret ederek kullandığı iddia edilmiştir. Cibran’ın “Göğsümün bir yanında İsa, diğer yanında ise Muhammed oturur” sözünde de ifade ettiği gibi kitapta gerek Kuran’ı ve gerekse İncil’i anımsatacak yeteri kadar malzeme vardır.
10. Karşısındakine kendinden başka bir şey vermez sevgi ve kendinden başka hiçbir şeyi geri almaz; çünkü sevgi kendi kendini bütünler ve kendi kendine yeterlidir.
“İnsanoğlu İsa” isimli eseriyle de İsa’yı insan olarak farklı bir açıdan ele almış ve kitabın her pasajında farklı bir insanın ağzından anlatmıştır. Yazarın bu kitabındaki çalışmalar dikkate alındığında El Mustafa’nın Meryemoğlu İsa Mesih olabileceği iddiaları da güç kazanmaktadır.
11. Sevginin kendini mutlu etmekten öte hiçbir arzusu yoktur, ama eğer sevgiye kapılmışsanız ve tutkularınız olsun istiyorsanız, şunları kendinize seçin;
İlk ve karşılıklı aşkı olan Selma Karamy ile yaşadığı yasak aşkın son perdesinde sevgilisinin mezarına kapanıp ağlayan Cibran’ın aşkları da kendine özgüdür.
12. Tutkunuz sevginin içinde erimek olsun, tutkunuz aşırı duygusal davranışların getireceği acıları tanımak olsun…
1912’den ölüm tarihi olan 1931’e kadar, kendisi gibi bir Arap edebiyatçı olan Nasıra doğumlu Mey Ziyade ile büyük bir aşk yaşar Cibran. Her ikisi de bir araya gelebilecek imkanlara sahip olmalarına rağmen, mektuplarından da anlaşılacağı gibi bu büyük aşkı yaşarken ne birbirlerinin sesini duymuşlar ne de bir kez olsun bir araya gelmişlerdir, sadece mektuplarla iletişim kurmuşlardı.
13. Tutkunuz kendi sevgi anlayışınızla kendinizi vurmak olsun. Varsın istekle ve coşkuyla aksın kanınız…
Cibran 1908 – 1910 yılları arasında, hemşerisi ve dostu olan Youssef El-Hoveyyik ile geldiği Paris’te ünlü heykeltraş Rodin’le tanışır. Ayrıca bu süreçte Nietzsche’nin de eserleriyle tanışan ve ondan çok etkilenen Cibran, daha sonra bu etkilenmeyi “Nietzsche kelimeleri ağzımdan çalmış” diyerek ifade etmiştir.
14. Tutkunuz, kanatlanmış bir yürekle sabaha gözlerinizi açıp sevgi dolu bir güne başlayabiliyor oluşa teşekkür etmek olsun…
Hayatı sıkıntı ve hastalıklarla boğuşarak geçen Cibran, hayranlarıyla buluştuğu bir gün ansızın gelen ağlama krizinin ardından, bir süre sonra kanser olduğunu öğrenir. Ne yazık ki doktorların yasaklamasına rağmen alkol tüketimini artırır ve sürecin daha da hızlı işlemesine sebep olur.
15. Tutkunuz, gün öğleye eriştiğinde, oturup sevginin heyecanını düşünmek olsun. Tutkunuz, gün akşama erdiğinde, evinize minnet dolu bir yürekle dönebilmek olsun.
48 yaşında yaşama veda ettiğinde, geride yüzlerce tablo ile sekizi İngilizce, sekizi de Arapça yazılmış olmak üzere tam 16 eser bırakır. Ölümünden sonra farklı kiliselerde tutulan cenazesi nihayet Suriye’deki Mar Sarkis Manastırına getirilerek burada toprağa verilir.
16. Ve yüreğinize gömdüğünüz sevgili için iyi bir şeyler dileyip yatın; dudaklarınızda onu yücelten bir şarkı olsun…
Sürgün hayatı vefatından sonra da devam eden sanatçının, mezar taşında kendisinin söylediği “Gözlerinizi kapayın ve bakın etrafınıza, beni göreceksiniz, ben yanınızdayım.” cümlesini kanıtlarcasına, mezarından çalınan kemiklerinin nerede olduğu bilinmemektedir.