Eğitimci, öğretmen, yazar, düşünür, işgal İstanbul’unun ateşli nutukçusu, kadın dernekleri kurucusu ve kadın hakları savunucusu, hastanelerde hemşire, Milli Mücadelede onbaşı, sekreter, çevirmen, profesör, milletvekili ve bütün bunların yanı sıra iyi bir eş, iyi bir anne… Kısaca on parmağında on marifet olan Halide Edip Adıvar listemizin konuğu…
1. Saygın bir Osmanlı Ailesinin kızı
Yaşlı imparatorluğun son dönemlerinde (1882 veya) 1884’te saygın bir Osmanlı ailesinin kızı olarak İstanbul Beşiktaş’ta Ihlamur yakınlarında, daha sonra kendisinin ‘Mor Salkımlı Ev’ olarak isimlendireceği bir evde dünyaya gelir. Boğaziçi’nin yeşillikleri arasında büyüyen Halide Edip’in babası 2. Abdülhamid’in katiplerinden, vatansever bir Osmanlı olan Edip Bey, annesi ise çok genç yaşta veremden kaybettiği Fatma Berifem Hanım’dır.
2. Amerikan Kız Kolejinde eğitim
Britanya’nın aydınlığa ve modernliğe giden yolu keşfettiğine inanan Halide’nin babası bu değerleri çocuklarına öğretmenin yollarını aramaya başlar. O dönemde üst sınıf Müslüman kadınlara eğitim için özel hocalar seçilirken Edip Bey pek alışılmadık olan bir yol seçerek kızı Halide’yi İngilizce eğitim veren Amerikan Kız Kolejine yazdırır.
3. II. Abdülhamit tarafından verilen Şefkat Nişanı
Yedi yaşında iken yaşı büyütülerek girdiği Kolejden kısa bir süre sonra padişahın “Hristiyan okullarında Müslüman öğrencilerin okuyamayacağı” emri ile alınır ve evde özel ders görmeye başlar. İngilizce öğrenirken çevirdiği Amerikalı çocuk kitapları yazarı Jacob Abbott’un “Ana” adlı eseri 1897’de basılır. Bu çeviri nedeniyle II. Abdülhamit tarafından 1899’da Şefkat Nişanı ile ödüllendirilir Halide.
4. Okulun ilk Müslüman kız mezunu
Edebiyattan bilime kadar bütün konuları kapsayan bir eğitimin verildiği Koleje geri dönen Halide, şehrin İngilizce konuşan tüccar ve diplomat kızları dahil seçkin gayrimüslim kızlarının eğitim gördüğü bu okulda İngilizce ve Fransızcasını iyice geliştirerek 1901 yılında okulun ilk Müslüman mezunu olur.
5. Tanin Gazetesinde kadın hakları yazıları
Halide koleji bitirir bitirmez kendinden hayli büyük olan kolejdeki matematik hocası Salih Zeki’yle evlendirilir. 2. Meşrutiyetin ilanına kadar bir ev hanımı olarak dünyaya getirdiği iki oğlunu büyütmekle meşgul olan Halide, Fransız yazar Emile Zola’nın yapıtlarına büyük ilgi duymaya başlar, İngilizceden çeviriler yapar. Daha sonra Shakespeare’in Hamlet adlı eserinin tercüme eder. 1908’deki Meşrutiyetin ilanından büyük coşku duyarak Tevfik Fikret’in kurduğu Tanin gazetesine yazmak üzere başvuruda bulunur. Bu gazetede kadın hakları üzerine yazılar yazar.
6. Yazıları yüzünden tehditler alır
O dönemde bir kadın olarak yazı ve yayın dünyasına adım atması toplumda büyük fark yaratan Halide Edip, Jön Türk devrimi sayesinde artık “yazar oldum” diyebilir. Ünü etrafta yayılmaya başlar, hatta yazıları yüzünden devamlı tehdit mektupları alır. 1909 yılında İttihat ve Terakki hükümetine karşı yapılan 31 Mart ayaklanmasından kaçarak kısa bir süreliğine Mısır’a ve oradan da Britanya’ya gider.
7. Geleneksel ilerici bir aydın
Daha yirmili yaşlarında olmasına karşın çağının epeyce geleneksel ilericilerinden biri olur. Siyasete değil insanın kendini geliştirmesine ve bireysellikten daha çok vatanseverliğe değer verir. İmparatorlukta ilk kadın derneklerinin kuruluşunda yer alır. Daha sonra Türk Ocaklarının temel direklerinden biri olur. Ama daha çok İngilizce ve Fransızca verdiği öğretici konferanslarla kadınların zihnini aydınlatmaya çalışır. Siyasi içerikli yazıların yanı sıra edebi yazılar da yayımlamaya başlar. Bu arada Kız Öğretmen okullarında öğretmenlik ile vakıf okullarında müfettişlik görevlerinde bulunur.
8. Müslüman-Osmanlı kadınının gerçek dünyası
1910 yılında eşinin tekrar evlenmek istemesi üzerine ondan ayrılarak kendini yazılarına verir ve kariyerinin doruğuna çıkar. Bir yandan makaleler yazarken bir yandan da yazdığı romanlarla Müslüman-Osmanlı kadınlarının gerçek dünyasına bir pencere açar. Aynı yıl Seviyye Talip romanını yayımlar. Bu roman, bir kadının kocasını terk ederek sevdiği erkekle yaşayışını anlatan feminist bir eser olarak değerlendirilir. Kitap basıldığı dönemde birçok eleştiriye maruz kalır.
9. Ülkenin kurtulması için yazılan yazılar
1914’te başlayan 1. Dünya Savaşı, 1918’deki Müttefiklerin İzmir’i ve ardından İstanbul’u işgali Osmanlı İmparatorluğunun büyük bir gümbürtüyle yıkıldığının birer kanıtıdır ve Halide Edip bu günlerde ülkenin kurtulması için yazılarıyla halkı bilinçlendirmeye çalışır. Bu arada İttihatçı bir doktor ve yazar olan Abdülhak Adnan beyle ikinci evliliğini yapar ve karı-koca birlikte Müttefik işgaline muhalefet edenlerin başında yer alır.
10. İzmir’in işgali ve Sultanahmet Mitingi
1919’da “Artık birey olarak mevcut değildim, o muhteşem milli çılgınlığın bir parçası olarak çalışıyor, yazıyor ve yaşıyorum” diyen Halide Edip o yaz İzmir’in Yunanlılarca işgalini protesto etmek üzere yapılan birçok mitingde halka seslenir. Özellikle Sultanahmet Meydanında toplanan binlerce kişiye “Yüreğimizdeki kutsal heyecan milletlerin haklarını ilan edinceye kadar sürecektir” diye haykırır. Sultanahmet Mitingi, sadece Türk milliyetçiliği için değil Türk kadınları için de bir dönüm noktası olur.
11. İdam kararı ve Milli Mücadeleye katılış
İngilizlerin 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgalinde haklarında idam emri çıkartılan ve padişah tarafından da idamları onaylanan ilk kişiler arasında Mustafa Kemal’le birlikte Halide Edip ve eşi Dr. Adnan da vardır. Ancak bu idam kararı çıkmadan önce Halide Edip eşi ile birlikte İstanbul’dan ayrılıp Ankara’daki milli mücadeleye katılır.
12. Milliyetçi basının en güçlü kalemi
Bir yazar ve gazeteci olarak Halide yeni yeni filizlenen milliyetçi basının en önemli siması olur. İstanbul’dan Ankara’ya birlikte geldiği gazeteci Yunus Nadi’yle Anadolu Haber Ajansını kurar. Bu ajans kısa zamanda milli kuvvetlerin sözcüsü ve Türk hükümetinin resmi basın organı olur.
13. Mustafa Kemal’le birlikte
Ajansın muhabiri, yazarı, yöneticisi, ayak işlerine bakanı olarak çalışır Haber derleyip milli mücadeleye ilişkin bilgileri telgrafı olan yerlere telgrafla iletip, olmayan yerlerde cami avlusuna afiş olarak yapıştırılmalarını sağlamak; Avrupa basınını takip edip batılı gazetecilerle iletişim kurmak; Mustafa Kemal’in yabancı gazetecilerle görüşmesini sağlamak, bu görüşmelerde tercümanlık yapmak; Yunus Nadi Bey’in çıkardığı Hakimiyet-i Milliye gazetesine yardımcı olmak ve Mustafa Kemal’in diğer yazı işleri ile ilgilenmek Halide Edip’in yürüttüğü işler arasındadır.
14. Sakarya Meydan Muharebesi ve Vurun Kahpeye
Yunanlılarla savaş başladığında Halide orduya katılır, Mustafa Kemal’in yanında yer alır, Sakarya Meydan Savaşına tanıklık eder. Vurun Kahpeye adlı romanının konusu bu dönemde oluşur. Halide Edip Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı anı kitabı, Ateşten Gömlek, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu adlı romanlarında Kurtuluş Savaşının değişik yönlerini gerçekçi biçimde dile getirebilmesini savaştaki deneyimlerine borçlu olduğunu söyler.
15. İstiklal Madalyalı bir kadın başçavuş
Savaş boyunca cephe karargahında görev yapan Halide Edip, Dumlupınar Meydan Muharebesinden sonra 9 Eylül’de Mustafa Kemal’in önderliğindeki ordu ile İzmir’e gider. İzmir’e yürüyüş sırasında rütbesi başçavuşluğa yükseltilir. Savaştaki yararlılıklarından ötürü İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir.
16. Siyasi fikir ayrılığı ve vatandan uzakta yaşamak
Halide Edip, Cumhuriyetin ilanından sonra Akşam, Vakit ve İkdam gazetelerinde yazmaya devam eder. Bu arada Cumhuriyet Halk Fırkası ve Mustafa Kemal Atatürk ile siyasi fikir ayrılıkları yaşar. Eşi Adnan Adıvar’ın Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kuruluşunda yer alması sonucu iktidar çevresinden uzaklaşırlar. Bu partinin kapatılıp Takrir-i Sükun Kanununun kabul edilmesiyle tek parti dönemi başlayınca kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye’den ayrılmak zorunda kalarak İngiltere’ye giderler. 1939 yılına kadar on dört yıl boyunca yurtdışında yaşarlar.
17. Üniversitede kürsü başkanlığı
Yurda döndükten sonra 1940 yılında İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi kürsüsünü kurmakla görevlendirilen Halide Edip on yıl bu bölümde kürsü başkanlığını yürütür. Shakespeare hakkında verdiği açılış dersi büyük yankı uyandırır.
18. Türk Edebiyatının temel taşlarından
1950 yılında Demokrat Parti listesinden İzmir milletvekili olarak TBMM’ye girer ve bağımsız milletvekili olarak görev alır. 5 Ocak 1954 günü Cumhuriyet Gazetesi’nde Siyasi Vedanâme başlıklı bir yazı yayımlayıp bu görevinden ayrılarak tekrar üniversiteye döner. 1955’te eşi Adnan Bey’in kaybı ile sarsılan Halide Edip Adıvar, 9 Ocak 1964 yılında İstanbul’da 80 yaşındayken böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirir. Yazdığı eserlerle ve yaptığı hizmetlerle Türk Edebiyatının temel taşlarından olan yazarımızı saygı ile anıyoruz.
Not: Halide Edip Adıvar’ın doğum yılı kimi kaynaklarda 1882, kimilerinde 1884 olarak geçiyor. Ayrıca okuduğu kolej de bazı kaynaklarda Robert Kolej, bazılarında ise Üsküdar Amerikan Koleji olarak yer alıyor.