Severek ya da sevmeden (genellikle sevmeden) bir şekilde çalışıyoruz. Örneğin şu an okuduğunuz bu yazı son derece güneşli bir pazar öğleden sonrasında, dışarıya çıkıp gezip dolaşmak varken evde masa başına çakılı kalmak suretiyle yazılıyor; çünkü zalım patronumuz bizleri pazar günleri dahi çalıştırıyor sevgili ListeList okuru.
Ama o da haklı. Sizi düşünüyor adam. Sırf siz bu sıkıcı iş gününde biraz olsun eğlenin, eğlenirken de faydalı bilgiler edinin diye, bizleri tatil gününde bile çalıştırıyor. Zalım.
Konuya hemen girmek isterim sevgili okurlarımız; çünkü nedense şu an sizlerle son yazımı paylaşıyormuşum gibi bir his var içimde:) Konumuz hepimizin içinde bulunduğu ve mayışlarımızı ödeyen güzide sistem kapitalizm ve onun arada bir değişen kozmetiksel halleri. Konuya örneklik eden ise Amerika’da haftada 4 gün çalışmayı deneyerek başarılı olan bir şirketin sırrı.
İşine bağlı ve motivasyonu yüksek personel her şeyden önemli
Şirketler personellerini motive etmek için türlü icatlar düşünürler. İnsan kaynakları birimleri yemeden içmeden hep çalışanların iyiliği için yenilikler planlar. İnanınız hayattaki tek gayeleri morali yüksek ve haklarını sonuna kadar alan çalışanlardır. Tabii ki inanmadınız. Türkçemizde bu duruma karşılık gelen çok güzel bir tabir var: Yemezler.
İnsanı her sabah aynı saatte kalkmaya zorlayan bişeyin motivasyonu nasıl yüksek olabilir ki
Bu konuyla ilgili ne yazılırsa yazılsın, yüzlerce ilham verici Ted konferansı izletilsin, Google’ın dream ofisleri vs. gösterilsin, ı ıh. Olmaz. Her gün zorunlu olarak yapılan bir şey için kimse istekli olamaz. Zaten karşılığında bu yüzden para veriyorlar. Atlaya zıplaya yaptığınız bi işiniz olsa, emin olun durumdan şüphe duyarlar. Sizi motive etmeye çalışan sistem bu sefer “Yahu biz bi yerde yanlış yapıyoruz, bu insanlar neden bu kadar mutlu çalışıyor” diye düşünmeye başlar ve anında harekete geçer. Çalışma saatleri uzar, primler kalkar, mesailer artar.
O mutluluğu elinizden alırlar, sizi zombi yaparlar
Yüklendiler, yüklendiler ve sonra baktılar herkes mutsuz, şirket yaşayan ölülerle dolmuş, süper bir fikirleri daha vardır sırada: Personel sayısında azaltmaya gidiyoruz.
Ta daaa! Harika bir fikir. İş dünyasında adına kısaca şuuting, by by, “muhasebe şu tarafta” gibi biçimlerde kullandığımız kalıp olan kovulma olayı. Bu olay şirketler için temiz bir sayfa açmak gibidir.
Kovmak ve kovulmak kapitalizmin fıtratında var, normal bişii yani
Şirketin büyüklüğüne göre 5 – 10 – 150 – 1500 kişi bir imzayla günlük süt gibi kapı önüne bırakılıverilir. 5, 10 neyse de 1500 adet günlük sütün kapı önünde durması hayatın normal akışına aykırı olduğundan hükümetler bu tip bilgilerin fazlaca yayılmasını istemezler.
Şirketler de bu yüzden toplu işten çıkarma yapmak yerine, işten çıkmaya teşvik projelerini devreye sokarlar ki buna da istifa diyoruz. Baştan güzellikle söyler, hissettirirler, anlamazsan iş yükünü arttırırlar. Ha unutmadan, dava açarsan yüksek ihtimalle kazanırsın; çünkü nasıl oluyorsa o arada bir yanlış yapmışlar, kanunlar genelde çalışanın yanında.
Kimi şirketler ilginç ve farklı metotlar denemeye başladılar
En sonunda vaziyetteki asıl sorunu anlayan bazı firmalarda bir hareketlenme başladı. Sorun neydi? Kimse hayatının önemli bir kısmını(neredeyse tamamını), hayatta kalmak için çalışarak geçirmek istemiyor; çünkü o vakit bakıyor ve görüyor ki hayatta kalmış, ancak hayatı dağa kaçmış, dağ da yanmış, bitmiş, kül olmuş.
Yukarıdaki fotoğrafta Amerikalılara has o “evet biz yaptık, oldu” edasıyla gülümseyen Ryan Carson ve Alan Johnson isimli arkadaşlar şirketlerinde yeni bir sistem denemeye başlamışlar, hayli de başarılı olmuşlar.
Haftada 4 gün çalış ama tam maaş al
Madem insanlar işlerine çok vakit ayırmak istemiyorlar, o halde ayırmasınlar gibi basit bir düşünceyle yola çıkarak, haftalık çalışma gününü bir gün azaltıp 4’e indirmişler. Hepimizin hayali olan o fazladan bir günü çalışanlarına vermişler. Tahmin edin noolmuş? Akabinde “yeter siz çok mutlu oldunuz” diyerek, herkesi kovmuşlar. Yok yok şaka. Şirketin kârlılığı tam %120 artmış.
Çalışanlar sevinçten alev almış
Treehouse adındaki online eğitim şirketindeki 70 çalışanın verimliliği neredeyse haftanın her günü çalışıyorlarmış gibi artmış. Personel kendilerine sunulan ayrıcalığın hemen farkına varmış; çünkü bu ayrıcalık çakma değil gerçek bir ayrıcalık. Sanayileşmeyle başlayan haftada beş gün mecburen çalış, hatta kimi zaman 6 gün, yetmedi mesaiye kal, ismini de “esnek çalışma saatleri” koy sistemine karşı atılmış şahane bir adım.
Şimdi sakin olun, nefes alışlarınız yavaşlıyor, banknota odaklanın ve dediğimizi yapın sevgili patronlar!
Bi bakın adamların sistemi ne güzel işliyor. Bir deneyin hele diyeceğiz ama kimsenin umrunda olmayacağını biliyoruz. Çünkü patron için sadece money talks. O halde mikrofonu yüz dolarlık banknota uzatıyoruz ve o da bize diyor ki “Treehouse bu değişiklikle birlikte 10 milyon Dolarlık satış yaptı!”
Rakamı malum rüşvet ve ayakkabı kutusu zamanlarından yapılmış bir alan hesabıyla netleştirelim. 1 milyon doları yere serseniz 103.39 metrekareye yayılıyor. Yani 10 milyon doların hepsini adeta bir şapşal gibi yere sermeye kalksanız, 100 metrekareden 10 tane odanız olması gerekli. Üff ! İyi para patron kardeş, sence de denemeye değmez mi?
Patron kendi hayatına değer versin ki personel de versin
Ryan Carson eşiyle kendi işlerinin patronu olmaya karar verip bir firma kurduklarında işlerin istedikleri gibi gitmediğini görmüşler. Koltukta uzanıp iki geyik bile yapamaz olmuşlar.
Kendi kendimizin patronuyuz, artık daha rahat edeceğiz ve kendimize ayıracak daha çok vakit bulacağız diye hayal ederlerken, kendilerini sürekli çalışırken bulmuşlar. Bu işte bir terslik var diyerek, bir karar almışlar ve cuma günlerini de tatil ilan etmişler. Bu kararlarından da bir daha asla dönmemişler. Carson, bu ilk şirketten sonra 3 ayrı firma daha kurup hepsinde aynı yöntemi uygulamış.
Kalite odaklı iş için kaliteli zaman
Ryan Carson durumu basitçe şöyle özetliyor: 40 saatlik düşük kaliteli iştense 32 saatlik yüksek kaliteli işi tercih ediyorum.
Maşallah çok zeki ve pırıl pırıl bir patron adeta kendisi. Şu an için Ryan’ı Linkedln’den falan ekleyelim, gizliden CV’yi gönderelim.
Rakamlar açık ve net, bilim adamları bile aynı şeyi söylüyor
Uzun çalışma saatleri üretimi artırsa da bu sadece kısa vadede mümkün oluyor ve uzun dönem ya da uzun saatler boyunca çalışmanın yarattığı negatif durumlar aslında verimliliği etkilemeye başlıyor.
Treehouse, 70.000 müşteriye hizmet verirken bunu net olarak deneyimlemiş. Ayrıca Ryan Carson şu çarpıcı rakamı da ekliyor, bir yunan işçisi senede 2000 saat çalışırken, alman işçisi 1400 saat çalışıyor ve alman işçisinin verimliliği %70 daha fazla. Gurbetçi kardeşlerimize helal olsun, saygı duyduk.
Çok çalışmak yasaklansın kampanyası
Patron erken çıkabilirsin dediğinde ben.
Başlık ütopik gibi gelse de aralarında Almanya’nın da bulunduğu en rekabetçi 10 ülkenin şimdilik 6’sında işçiyi haftada 48 saatin üzerinde çalıştırmak yasak.
Bu model yayılıyor, engel olan patron işten atılıyor
Gelişimin önünde duramazsınız. Yeni yüzyılın sistemi ya da trendi diyelim, düşük çalışma saatleri olacak. İster saydığımız verimlilik rakamlarından diyelim, ister sistemin bir şekilde kendini yeniden var etmek için yeni icat çıkartmak zorunda olmasından. Mesela İsveç’in Göteborg şehrinde belediye çalışanları için en fazla 6 saatlik çalışma süreleri denenmeye başlanmış bile.
Biraz parka gidip hava almak istiyoruz
Bu dalganın önünde durmaya çalışan patronlar ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar sonları bu listemizde daha önceden anlattığımız akıbet olacaktır. Yazımızın sonuna geldiğimiz şu dakikalarda, insan kaynaklarından gelecek telefonu beklemeye başlamış bulunuyoruz, allah sonumuzu hayır etsin, herkese hayırlı işler olsun:)