Bir önceki listemizde (http://listelist.com/gurcistan-tiflis-rehberi/) ana hatlarıyla gezip anlattığımız Gürcistan’ın başkenti Tiflis’ten Batum’a doğru uzanan yolculuğumuza devam ediyoruz. İkinci gün ilk durağımız Sovyetler Birliğinin ünlü lideri Stalin’in doğduğu şehir olan Gori ve ardından günü birlik turlarla bile gidip görebileceğimiz kapı komşumuz Batum.
1. Tepede kurulmuş bir küçük şehir
Tiflis’ten ayrıldıktan sonra bir saatlik bir yolculukla Gori’ye varılıyor. Gürcistan’ın en önemli kralı IV. David (lakabı Kurucu David) tarafından 1100’lü yıllarda kurulan bu küçük şehir, adını Rusça’da “tepe veya doruk” anlamına gelen Gori sözcüğünden almış. Yaklaşık 50 Bin nüfusu olan şehir, Gürcistan’ın Şida Kartli bölgesinde yer alıyor. Kente hâkim konumdaki Gori Kalesi Orta Çağ’dan kalmış tarihi bir yapı.
2. Çelik gibi sert olan
Turistik anlamda görülecek çok fazla yeri olmayan şehri özel kılan en önemli şey, ünlü Rus lider Stalin’in bu şehirde doğmuş bir Gürcü olması. 1878 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Stalin alkolik bir babanın zulmüyle büyümüş. Bu nedenle acımasız kişiliğini babasından aldığı söyleniyor. Orta öğrenimi sırasında Lenin‘in eserleriyle tanışarak devrimci biri olmaya karar veren Stalin, gençliğinde uzun yıllar grev, protesto, illegal parti, propaganda, örgütlenme vb faaliyetler içerisinde yer aldığı için kendisine Rusça’da “çelik” anlamına gelen Stalin takma adı verilmiş.
3. 20. Yüzyıla damgasını vurmuş zalim diktatörü
“Ekim Devrimi” ile iktidara gelen ve 1924’te Lenin’in ölümü üzerine Komünist Partisinin ve ülkenin başına geçen, Sovyetler Birliği’nin 20. Yüzyıla damgasını vurmuş, zalim diktatörü olarak nitelendirilen Stalin’in, iktidarı döneminde sayısı kesin olmamakla birlikte izlediği politikalar yüzünden 25 milyon kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne sebep olduğunu yazıyor kaynaklar. Bu kadar ön bilgiden sonra 2. Dünya Savaşının ardından 1953’te ölen Stalin’in anılarını yaşatmak için Gori’de kurulan Müzeyi gezebiliriz.
4. Büyük liderin küçük evi
Rus mimarisinin izlerini taşıyan görkemli belediye binasının olduğu Chavchavadze Caddesini geçerek vardığımız geniş meydanda, oldukça büyük bir araziye kurulmuş Stalin Müzesinin bahçesine girdiğimizde ilk olarak korumaya alındığı için ziyarete kapalı, küçük ve mütevazı, tek katlı bir ev olan Stalin’in doğduğu ev karşılıyor bizi. Esas müze ise evin hemen arkasında yer alıyor. 1951 yılında ulusal müze olarak açılan bina, Stalin’in ölümünden sonra onun hayatının anlatıldığı bir müzeye dönüştürülmüş. Altı bloktan oluşan ve Stalin’in ofis mobilyaları, fotoğrafları, makaleleri, belgeleri, kişisel eşyaları, aldığı hediyelerin sergilendiği müze de insana Stalin’in mezarı hissini veren bir de anıt oda var.
5. Hatası ve sevabıyla kabul edilen Stalin
Müzeyi gezerken Türkçe bilgi veren bir Gürcü kadın rehberin söylediği objektif sözler çok ilgimizi çekiyor. Stalin’le ilgili olarak şöyle diyor rehber ziyaretçilere; “Büyük liderlerin başarılarının ardında, yaptıkları iyi şeyler kadar hatalar da vardır. Stalin çok kan dökmüş ama aynı zamanda da ülkesine çok hizmet etmiş bir lider. Onu hatasıyla ve sevabıyla göstermek istiyoruz burada.” Ayrıca Stalin’in ölümünden sonra yüz ölçüleri alınarak balmumundan on iki adet yapılmış masklardan biri de müzedeki anıt odada sergileniyor. Müzeyi gezip dışarı çıktığımızda bahçede Stalin’in özel yeşil vagonunu görüyoruz. 1941 yılından sonra Stalin’in kullanmaya başladığı ve Yalta, Tahran konferanslarına gittiği 83 ton ağırlığındaki bu yeşil vagonun içinde tuvalet, mutfak, çalışma odası, konferans odası gibi bölümler bulunuyor. 1985 yılında Gori’ye getirilen vagonu da gezebiliyorsunuz. Gori’de müzenin dışında gezilebilecek başka bir yer olmadığı için Batum’a doğru yola çıkıyoruz.
6. Hayalet şehir Kutaisi
Gori ile Batum arası yaklaşık 300 km’lik bir mesafe, ancak yolda yoğun bir trafiğe neden olan Türk plakalı sayısız tır ve tur aracı nedeniyle yol hayli uzun sürüyor. Yolumuzun üstündeki eski Rusya’nın sanayi şehri olan Kutaisi, Komünizm döneminden kalma terk edilmiş fabrikaları, şehrin ortasından geçen demiryolu, hala kullanılan eski trenleri, siyah giysileriyle yol kenarında bir şeyler satmaya çalışan yaşlı kadınlarıyla eski Rus filmlerini anımsatıyor insana. Aslında Gürcistan’ın ikinci büyük şehri olan Kutaisi geçmişle bağlarını henüz koparamadığından daha gizemli görünüyor.
7. Yolda gezinen domuzlar, keçiler ve inekler
Batum’a yaklaştıkça bir yandan Çoruh nehrinin yeşil suları yola eşlik ederken bir yandan da insanların denize girdiği küçük sahil kasabaları görünmeye başlıyor. Yolun iki yanında sıralanmış biraz daha bakımlı, bahçeli iki katlı taş evler ile evlerin önünde otlayıp yolda serbestçe gezinen domuzlar, keçiler ve inekleri görebiliyorsunuz. Köy yollarını andıran yollardan sonra, birden genişleyen yollar ve modern tüneller Batum’a geldiğimizin habercisi. Gürcistan’ın özerk cumhuriyeti Acara’nın başkenti olan Karadeniz kıyısındaki bu liman kenti özellikle eğlenceyi ve doğayı sevenlerin çok rağbet ettikleri bir kent.
8. Estetikli yaşlı şehir
Batum’a girerken ilk gördüğümüz SSCB döneminden kalma tek tip, bloklar şeklindeki sıvaları dökülmüş eski apartmanlar. Daha sonra Rus mimarisinin izlerini taşıyan görkemli binalar ve Gürcistan’ın özerkliğine kavuşmasından sonra yapılan aşırı gösterişli yeni binalar, oteller, avm’ler… Kısaca şehir, geçmişteki güzelliğinin izlerini hala taşıyan ama gözde olmak için orasına burasına estetik yaptırmış geçkin bir kadını anımsatıyor insana. Burada her yer ışıl ışıl, Tiflis’in aksine herkes çok süslü ve gösterişli. Üstelik şehirde o kadar çok Türk ismi taşıyan mağaza, işletme, dükkan var ki insan hiç yabancılık çekmiyor.
9. Heykeller Şehri
Mavi ile yeşilin iç içe geçtiği bu güzel ve küçük Karadeniz şehrini gezmek için aslında bir gün yeterli. Şehrin en önemli bulvarı olan Batum Bulvarı, sahile paralel uzanan manolya ve palmiye ağaçlarıyla süslü ışıl ışıl bir cadde. Dinlenebileceğiniz kafelerin ve tarihi eserlerin yer aldığı Avrupa, Piazza ve Tiyatro meydanlarıyla bu meydanlardaki heykeller ise şehrin en güzel yanları. Heykel deyince Batum’un aslında bir heykeller şehri olduğunu söyleyebiliriz. Tiyatro Meydanında bir çeşmenin üstünde duran deniz tanrısı Poseidon Heykeli şehrin en görkemli heykeli. Bunun dışında Avrupa Meydanı’nda gökyüzüne doğru yükselen ve şehrin hemen her yerinden görülen Medea heykeli (Altın Post) David Khmaladze tarafından yapılmış ve bir milyon Gürcü lirasına (lari) mal olmuş pahalı bir heykel. Ayrıca Gürcülerin ünlü yazarlarının ve tarihi kişilerin heykellerini de şehrin çeşitli yerlerinde görmek mümkün.
10. Aşk Heykeli
Şehrin en ilgi çeken heykellerinden bir diğeri ise Batum Limanının yakınında bulunan ve hüzünlü bir aşk öyküsünü sembolize eden Ali-Nino Heykeli. Aşk Heykeli diye de bilinen, 7 metre yükseklikteki bu metal heykel, heykeltıraş Tamara Kvesitadze’nin imzasını taşıyor. Birbirlerine tutkuyla bağlı olan Gürcü kız Nino ile Azeri genç Ali’nin aşkını temsil eden heykeldeki kadın ile erkek figürü onar dakikalık periyotlarla iç içe geçerek şekil değiştiriyor. (Bkz: http://listelist.com/ali-ve-nino/)
11. Virgin Mary ve St. Nikolas Kiliseleri
Batum’un katedrali sayılan Virgin Mary kilisesi 19. yüzyılda inşa edilmiş oldukça görkemli ve güzel bir yapı. Neo-Gotik tarzda inşa edilmiş kubbeleri ve pek çok dini sahneyi anlatan büyük renkli vitray camlarıyla ilgi çeken katedral Batum’un en büyük ana kilisesi. Ayrıca Osmanlı Döneminde burada yaşayan Rumların padişaha hediye olarak yaptıkları ve padişahın da çanlarının asla çalınmaması kaydıyla izin verdiği ve ancak Osmanlı’nın Batum’u kaybetmesinden sonra çanlarının çalınmaya başladığı St. Nicholas Kilisesi ise şehrin ana kiliselerinden biri olarak halen ibadete açık.
12. Botanik Parkı
Şehir merkezine 9 km uzaklıktaki Batum Botanik Parkı kapladığı 108,7 hektarlık alanıyla dünyanın en büyük botanik bahçelerinden biri sayılıyor. Rus Botanikçi Andrey Nikolayevich Krasnov (1862-1914) parkın kurucularından. İçerisinde 5000’den fazla bitki türü barındıran Batum Botanik Parkında Kafkasya’ya özgü yarı tropik bitkilerin yanı sıra Uzak Doğu, Yeni Zelanda, Amerika, Avustralya ve Akdeniz gibi dünyanın dört bucağında yetişen bitkilerin sergilendiği bölümler de var. 1200 gül türünün yer aldığı parkta iki binden fazla ağaç ve odunsu bitki bulunuyor.
13. Miracle Park
Şehir merkezinin sahilini baştan başa kaplayan bu park çok kısa bir sürede tamamlandığı için Miracle yani Mucize Park diye adlandırılmış. Batum siluetinin önemli simgeleri sayılan; İzmir Saat Kulesinin benzeri olan Chacha Kulesi, Alfabe Kulesi, Ali-Nino Heykeli ve kocaman bir dönme dolap bu parkın içindeki en ilginç yapılar. Ayrıca deniz seviyesinden 250 m yüksekliğindeki Anuria Dağında bulunan Argo Eğlence Merkezi’ni şehre bağlayan ve Batum’u tepeden izleyebileceğiniz bir de teleferikleri var Batumluların. Doğu Karadeniz illerinden gerek alış-veriş, gerek gezmek-eğlenmek, gerekse kumar oynamak için günübirlik Batum’a gelen Türkler nedeniyle burada gezerken hiç yabancılık çekmiyorsunuz.
14. Saygılı sürücüler ve şeffaf karakollar
Türkgözü Sınır kapısından başlayıp Tiflis, Gori ve Batum’u gezerek tanıtmaya çalıştığımız kısa Gürcistan yolculuğumuzu Sarp Sınır Kapısından çıkarak tamamlıyoruz. Buradan ayrılmadan önce dikkatimizi çeken iki noktaya da değinmeden geçmeyelim. Birincisi; Ortak Pazar ülkelerinden getirilmiş çok ucuza satılan ikinci el lüks araçların oluşturduğu hayli karışık ve yoğun bir trafiğe sahip olan Tiflis ve Batum’da fazla trafik ışığı yok. Buna karşın sürücüler, karşıdan karşıya geçmek isteyen yayalara karşı son derece sabırlı ve saygılı. Her koşulda yayaların geçiş üstünlüğü var ve araçlar siz karşıdan karşıya geçmek istediğinizde hemen durup yol veriyorlar. İkincisi ise Gürcistan’ın görebildiğimiz her yerinde polis merkezlerinin şeffaf olması, yani binaların camları tamamen perdesiz ve içeriyi rahatlıkla görebiliyorsunuz. Bir başka yolculukta buluşmak dileğiyle…