Bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen hayvanseversiniz ve evcil hayvanlarınızı ve sokak hayvanlarını besliyorsunuzdur. Kimilerimiz ise kendini o canların hayata tutunmasına, aç karınlarının doymasına her zorluğa göğüs gererek, en çok da maddi desteğe ihtiyacı olarak ömrünü adıyor. O gönlü güzel insanlardan biri de Çorum’da yaşayan ve çöplük hayvanlarının biricik annesi, kurtarıcı meleği Gökçe Erdoğan. Instagram’da Voddiri adıyla çöplük hayatının acı gerçeğini suratımıza tokat gibi çarpan hikayeleriyle, engelli ve hastalara öncelik vererek kurtarabildiği patilerin durumlarına yer verip, satın alma sahiplen sloganıyla insanlara ulaşmaya çalışıyor.
Yürek burkan hikayelerin, dramaların, üstüne saatlerce konuşulabilecek acıların yüklendiği bakışlarla dolu bir yer. Adı üzerinde; çöplük. Açlık, susuzluk, soğuk, hastalık, yalnızlık demek.
Çöplük diyoruz, soğuk ve hastalık kol gezer. Etrafta atık yığıntılarından başka hiçbir şey yoktur ve minik bedenler dünyaya gelir gelmez çamura bulanır.
Hastalıklara fiziksel darbeler de eklenince minnoş bedenler iyice zayıf düşüyor. Bu yüzden maalesef çoğu yavru çöplükte doğmanın talihsizliğiyle yakalandıkları gençlik hastalığından dolayı hayata gözlerini yumuyor.
Zordur çöplükte anne olmak, nereye doğuracağını bilememek. Karnında yavrularınla, tırnaklarınla yuva kazmaktır çöplükte anne olmak…
“Zordur çöplükte anne olmak… Nereye doğum yapacağını bilememek…Karnında bebekleri varken tırnaklarıyla doğum yapabilecek bir yer kazabilmek…Çöplükte doğum yapan bir anne köpeğin, el emeği göz nuru burası… #çöplükteanneolmak 31 Aralık, çöplük.” diyor Voddiri bir paylaşımında. Anneliğin her canlıda aynı olduğunu bir kez daha göstererek…
Geçip giden hayatlar vardır cümle aralarına sığdırılamayan ama anılan…
“Dün çöplükten iki çocukla değil, üç çocukla döndüm. Üçüncü çocuk da, diğerleri gibi ölen kardeşinin başında bekleyen bu çocuk. Yarın Ankara yolusu, Ankara’dan da Amerika’ya yuvasına… Unut gördüğün, tattığın pisliği, açlığı, soğuğu, acıları. Artık çöplük yok bebek…”
Keşkelerin en acısı, boğazına yumru gibi oturan…
Solda ki fotoğrafı çektiğim gün, en kötü durumda olanlardan 4 engelli yetişkin, 2 hasta yavru almıştım çöplükten. Tedavilerini nasıl ödeyeceğimi ve sonrasında nereye yerleştireceğimi bilmeden hem de. Çöplüğün en cehennem haliydi o dönem. Çok çaresizdik. 6 Çocukla döndük o gün çöplükten ama yanında yatan 8 yavruyu da temsilen bu yavrunun ‘Çöplükte mi öleceğim?’ der gibi bakışı oturmuştu içime, duramadım. Ertesi gün yeniden gittim çöplüğe, onu almaya. Gittiğimde sağdaki kareyle karşılaştım. Yanındaki 8 yavrudan ikisini alıp döndüm. O ikisi de klinikte öldü. Tam bir yıl olmuş. En büyük yangınlarından biridir kalbimin…”
Bir avuç haliyle diğer aç kardeşleri tarafından ısırılan Lokma’nın hikayesi de işte bu çöplükte başlıyor.
“Kan akıyordu gözünden çünkü çok açtı karnı. Ama aç olan başka bir çocuk daha iri ve güçlüydü ondan. Daha büyüktü dişleri. Elimden yere düşen yaş mamaya uzanacakken tam, dilini bile değdiremeden daha diğer çocuğun dişleri arasında buldu kendini…”
“Kızamıyordu ki diğerine, onun da aç olduğunu biliyordu.”
O acıyla viyaklayarak uzaklaşan Lokma’yı Gökçe uzun süre kovaladığını söylüyor. Ve yürek burkan o sözler dökülüyor dilinden: “Mamayı unutup canının derdiyle ağlaya ağlaya kaçmaya başladı. Kızamadı, çünkü açtı diğer çocuk da… Ve kan akarken gözlerinden, biliyordu açlığın ne demek olduğunu…” İşte bunlar çöplüğün ilikleri donduran gerçekleriydi.
Lokma için hayat bir gecede değişiyor.
Tedavilerin ardından minik Lokma’nın o ısırmalık popişi her gün bezlenerek özel bakılıyor. Sonra da evin kör Kedisi Pırıl’la bir mırıllaşmalar bir şapşiklikler…
Engelsiz Hayvanlar‘dan alınan yürüteç sayesinde Lokma da artık dışarıda gezebilen, sosyalleşebilen ve en önemlisi mutlu bir köpek!
Lokma şimdi kocaman oldu ve şu suratın mutluluğunu görmek her şeye bedel…
Pırıl ve Baharı da unutmak olmaz tabii…
Onlar da Gökçe’nin görme engelli melekleri. Gökçe, Pırıl ve Bahar’la yıldızlara bakıyor, Lokma’yla koşuyor, çöplük çocuklarıyla uyuyup uyanıyor. Kalbi engel tanımayan herkese sevgiler…