Ana sayfa » Yeme - İçme » Enfes Tatların Şehri Gaziantep’de Baklava Yiyebileceğiniz En İyi 8 Yer
Enfes Tatların Şehri Gaziantep’de Baklava Yiyebileceğiniz En İyi 8 Yer
Gaziantep denilince akla ilk gelen, şüphesiz, bir sanat eseri kadar ince işlenmiş, tereyağlı ve fıstıklı bir dilim baklavadır. Gelin, bu lezzet yolculuğunda, her biri bir efsane olan bu baklava mabetlerini birlikte keşfedelim.
Gaziantep… Her köşesinden tereyağı kokusu yükselen, fıstığın altın değerinde olduğu, tatlının adeta bir yaşam biçimine dönüştüğü şehir. UNESCO’nun gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil ettiği Gaziantep’te, baklava sadece bir tatlı değil; yüzyıllar boyu süregelen bir el sanatı, ustalık ve sabır işi. Bu şehirde baklava yemek, yalnızca bir damak deneyimi değil, kültürel bir ritüel. Eğer bir gün kendinizi Gaziantep sokaklarında, elinizde çay bardağı, gözünüzde parlayan fıstık yeşili tepsiler arasında bulursanız, işte mutlaka uğramanız gereken Gaziantep’in en iyi baklavacıları …
Gaziantepliler arasında adını duymadan şehirden ayrılmanız neredeyse imkânsız olan Koçak Baklava, adeta Gaziantep’in modern klasiklerinden biri. İmam Çağdaş’ın yanında çıraklıkla başlayan hikâyeleri, bugün ülke sınırlarını aşmış bir başarıya dönüşmüş durumda. Coşkun ve İbrahim Koçak kardeşler, yıllarını fıstığın en doğru kıvamını bulmaya adamış. Onların sırrı, iri taneli fıstığın cömertçe kullanıldığı, çıtır yufkanın tereyağıyla dans ettiği o kare baklavada gizli.
Gaziantep’in en iyi baklavacıları arasında bulunan Koçak’ın dükkanına girdiğiniz anda, sıcak şerbetin tatlı kokusu sizi sarıyor. Tezgâhın ardında hummalı bir tempo, önünde ise sabırsızca sıra bekleyen insanlar… Gün içinde tepsiler dolusu baklava satılıyor; ama asıl keyif, o baklavanın taze taze tezgâhtan çıktığı anı yakalamakta. Her ne kadar şehir dışına gönderim yapsalar da Gaziantep’te, o atmosferin içinde yemek gibisi yok.
Gaziantep’te bir baklava yolculuğu İmam Çağdaş’la başlamazsa eksik kalır. Gaziantep’in en iyi baklavacıları arasında bulunan ve 1887’ye uzanan geçmişiyle, adeta bir tatlı müzesi gibi. Kurucusu Hacı Hüseyin Efendi’nin Halep’ten getirdiği tatlı ustalığı, nesilden nesile aktarılmış. Şimdilerde Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş, bu tarihi mirası aynı özenle sürdürüyor.
Uzun Çarşı’daki dükkanına girdiğinizde, baklava kokusuna karışan nostalji sizi hemen sarıyor. Her tabakta yüz yılı aşkın emeğin izleri var. Tereyağının o kendine has aroması, incecik açılmış yufkalar ve taptaze Antep fıstığı birleşince ortaya çıkan tat, sadece bir tatlı değil; bir miras gibi. İmam Çağdaş, Gaziantep’i anlamak, şehrin ruhunu tatmak isteyen herkesin uğraması gereken ilk durak.
Bugün her köşe başında gördüğümüz Güllüoğlu tabelalarının kökeni, Gaziantep’in kalbinde yer alan Elmacı Pazarı’na dayanıyor. 1800’lü yıllarda Halep ve Şam’da tatlı yapımını öğrenip bu geleneği Gaziantep’e taşıyan Hacı Mehmed Güllü, yani Güllü Çelebi, bu tatlı imparatorluğunun temellerini atmış.
Elmacı Pazarı Güllüoğlu, baklava tarihinin dönüm noktası. Burada yediğiniz bir dilim, yalnızca lezzetiyle değil, geçmişin hikâyesiyle de büyülüyor. Şimdilerde ailenin 6. kuşağı olan Cevdet ve Murat Güllü tarafından işletilen bu tarihi dükkan, geleneksel reçeteleri koruyor ve ustalığı modern dokunuşlarla buluşturuyor. Bir anlamda, Gaziantep’in en eski baklava okulu burası.
1984 yılında kapılarını açan Çelebioğulları, baklava yaparken samimiyetin lezzete dönüştüğü yer olarak biliniyor. Kurucusu, İmam Çağdaş’ta yetişmiş bir usta. Yani her lokmada köklü bir geçmişin izi var. Burada tereyağının o buram buram kokusu biraz daha baskın, şerbeti ise kararında.
Masaya oturduğunuzda ilk olarak gelen ikram fıstık, sonra ise o efsanevi şöbiyet… Çelebioğulları’nın en çok sevilen tatlısı bu. Fıstıklı baklava ise, her katında ayrı bir özen hissediliyor. En güzel tarafıysa, günün erken saatlerinde uğrarsanız, henüz fırından yeni çıkmış baklavanın sıcaklığıyla karşılaşmak. Gaziantep’te yerel halkın gerçek ustalık dediği tat, tam da burada karşınıza çıkıyor.
Gaziantep’in en genç ama en iddialı baklavacılarından biri Ayıntap Baklava. Kurucusu Levent Usta, ustalığını İmam Çağdaş’ta çıraklık yaparak geliştirmiş. 2000 yılında kendi markasını kurduğunda, şehirde kısa sürede modern ama geleneksel tatların adresi haline gelmiş.
Ayıntap’ın tezgahında çeşit çeşit tatlı parlıyor: Midye baklava, şöbiyet, havuç dilimi ve klasik fıstıklı baklava… Her biri, geleneksel usullerle ama modern bir titizlikle hazırlanıyor. Fıstığın yoğunluğu, yufkanın inceliği, tereyağının doğallığı… Her detay, usta ellerin disipliniyle birleşiyor. Gaziantep’te baklava kültürünü çağın temposuna uydurmak isteyenlerin uğrak noktası tam burası.
Türkiye’nin dört bir yanında adını duymuş olabileceğiniz Cumba Baklava, Gaziantep’in klasik lezzetini modern dokunuşlarla birleştiriyor. Bu işletmenin farkı, sadece baklavayı değil, ustalığı da Türkiye’nin her köşesine taşımış olması.
Cumba’da geleneksel Gaziantep baklavasından midye baklavaya, şöbiyetten kare baklavaya kadar uzanan geniş bir yelpaze var. Tüm ürünlerde kullanılan malzemeler birinci sınıf: en kaliteli fıstık, en taze tereyağı, en ince yufka… Bu yüzden her diliminde gerçek Gaziantep tadını yakalamak mümkün. Kaliteye olan bağlılıkları sayesinde, Cumba yalnızca bir tatlıcı değil, aynı zamanda bir marka hikayesi haline gelmiş.
Adı bile güven veriyor: Hamido Baklava. “Yeminli baklavacı” olarak bilinen bu işletme, üretiminde katkı maddesine yer vermiyor. Her şey doğal, her şey saf. Ustalar, işe başlamadan önce baklava yapımına dair adeta bir ustalık yemini ediyor. Tatlılar taş fırında pişiyor; şerbet, tereyağı ve fıstık, Gaziantep’in geleneksel usullerine uygun şekilde hazırlanıyor. Fiyatları diğer bazı markalara göre daha uygun, ama lezzeti onlardan geri kalır gibi değil. Özellikle doğal malzeme hassasiyetiyle öne çıkan Hamido, hem yerel halkın hem de şehir dışından gelen ziyaretçilerin gözdesi.
“Zeki İnal candır, gerisi heyecandır” der Gaziantepliler. Bu söz, aslında her şeyi anlatıyor. Şehrin belki de en özel baklavacısı olan Zeki İnal, fabrika sistemine geçmeden hâlâ butik üretim yapan sayılı ustalardan biri. Dükkanın sadeliği, gösterişten uzak tarzı, lezzetin gerçek sahibinin ustalık olduğunu kanıtlıyor.
Sadece üç çeşit ürün satılıyor: baklava, şöbiyet ve fıstıklı kurabiye. Ama her biri, başlı başına bir şaheser. Özellikle şöbiyeti, literatürlük seviyesinde bir lezzet. Günün erken saatlerinde gitmek şart, çünkü akşamüstü tezgâhta neredeyse hiçbir şey kalmıyor. Dükkan pazar günleri kapalı ama şehir dışına kargo hizmeti mevcut. Yine de, o şöbiyeti yerinde, sıcacık fırından çıktığı an yemek gibisi yok.
Gaziantep’te baklava yemek, sadece tatlı bir mola değil, yüz yıllık bir geleneğe dokunmak demek. Her lokmada bir hikâye, her şerbette bir miras saklı. Şehre bir kez uğradığınızda, o tatlı kokunun sizi tekrar geri çağıracağına emin olabilirsiniz.