Herkesin hayatında yer etmiş, kalbinin en derinine bir ok misali saplanmış, çılgınlar gibi hastası olduğu diziler vardır. Friends dizisi de bunlardan biri. 10 sezon boyunca sürmüş dizi, bazılarımızın bir günde koca bir sezonu bitirmesini sağlayacak kadar hayran bıraktırmıştır kendine. Her bir karakterine ayrı ayrı sevgi beslediğimiz , bittiğinde boşluklar yaşadığımız, o son anahtar sahnesinde duygusallıktan kendimizden geçtiğimiz canımız Friends. Peki ya Ross, Monica, Chandler, Phoebe, Joey ve Rachel’ın hikayesi New York yerine İstanbul’da geçseydi? Aynı tadı alır mıydık, yine öyle sever miydik ? Bakalım neler olurdu?
Yaşadıkları yer kesinlikle Cihangir olurdu

Central Park yerine biraz yürüme mesafesinde olan Karaköy kafelerinde takılırlardı

Kanal D’de yaz dizisi olarak başlar tutunca sabahtan akşama kadar tekrarı verilirdi

Monica büyük olasılıkla Nusr-et, Sunset gibi büyük restoranların birinde çalışıyor olurdu

Ross Twitter’da hashtag kasan atanamayan öğretmenlerden biri olurdu

Bu yüzden Ayasofya Müzesi gibi yerlerde çalışarak para kazanmaya çalışırdı

İstanbul’da kar yağmasıyla beraber her yer çamura dönünce Phoebe hemen öyle sokakta evlenemezdi

E tabii ki bir bölüm yaklaşık olarak 25 dakika yerine 2 saat 15 dakika sürerdi, araya da bir sürü reklam alırlardı

Rachel Ross’a kendi elleriyle hamur işleri hazırlardı

Joey, Ross ve Chandler öncesinde güzelce içtikten sonra metrobüsle derbiye giderdi

Brad Pitt’in oynadığı bölümde kesinlikle Kıvanç Tatlıtuğ oynatılırdı

Ross’un eski eşi Carol, Onur Yürüyüşü’ne gitse polisten bol bol biber gazı yerdi

Canlı seyirci önünde çekilip gerçek gülme efekti kullanmak yerine, Birol Güven dizilerindeki gibi kahkahalar koyulurdu

Joey “how you doin?” yerine “aşkım iyi misin, aşkım neyin var, bir şey mi oldu aşkım? diye sorardı

Ross ile Monica o meşhur dansını Taksim’de yapar, bir sürü insanın telefonla kameraya çekmesi sonucu “ İKİ KARDEŞ TAKSİM MEYDANINDA NASIL GÖRÜNTÜLENDİ” diye haberlere çıkardı

Monica ve Chandler taşınmaya karar verdiklerinde, müstakil evlerin ve bahçelerin olduğu Kuzguncuk taraflarında bir yere taşınırlardı

Masörlük yapan, o güzel bestelerini söyleyen Phoebe, %95 iş bulamazdı

Ross, kendi düğününde Emily’e Rachel diye seslenince Emily’nin babası Ross’un peşine adam takardı

Phoebe, kardeşinin çocukları için taşıyıcılık yapamazdı

Hepsinin toplanıp çirkin çıplak adamı seyretme gibi ritüelleri olamazdı, zira öyle bir adam olmazdı hadi oldu diyelim o adam onların izlediğini fark edince hepsini vururdu

Rachel kendi düğününden kaçarken muhteşem İstanbul trafiğinde sıkışır kalır hiçbir yere kaçamazdı

Her sezonda evleri ve dekorasyonları değişir, altlarına yeni arabalar çekilirdi

Rachel, Monica, Phoebe her gün Türk kahvesi saati yapar, birbirlerine fal bakardı

Dizinin ismi “Sıkı Dostlar” olurdu

Ama yine de bıkmadan sıkılmadan izlerdik be 🙁