Bundan birkaç yıl öncesine kadar, sosyal medya hesaplarımızı, maillerimizi, takip ettiğimiz siteleri bu kadar sık kontrol etmezdik. Sonra birçok mecraya üye olduk ve sosyal ağların her an içinde olabilmek için akıllı telefonlarımızı edindik. Artık aramızdaki etkileşim, sanal dünyaya döküldükçe bizler de yakınlarımızın sosyal ağlarda neler yaptığını merak eder olduk. Bu nedenden dolayı herkes bu mecralarda yer aldıkça bilgi akışı fazlalaştı ve ne kaçırdığımızı bile bilmeden sürekli bir şeyler kaçırdığımıza dair duygular artmaya başladı.
Buna artı olarak lokasyon bazlı sosyal ağlar artmaya başlayınca, arkadaşınız “ I’m at Çeşme w/5439 others – Çooook eğleniyoruz!” diye yazıp ana sayfanıza check-in’i çat diye yapıştırınca, dediniz ki “ulan ben işteyim, ne oluyor” başkalarıyla kıyaslama yaparak kendinizi eksik hissettiniz. İşte bunlar hep FOMO! Peki nedir mi FOMO? “Fear of Missing Out” yani “Gelişmeleri Kaçırma Korkusu”.
Buyrun çağımızın en zengin hastalıklarından FOMO: Bu yazıyı, kaçırmayın.
Hepimiz yakınlarımızdan haberdar olmak, nerede ne yaptıklarını bilmek ister ve gelişmelerini takip ederiz
Bunu yapmak aslında bizi biraz da, bilgi tamlığından dolayı motive eder
Ancak sosyal mecraların kullanımı arttıkça, bilgi akışı hızlandı. Bu hızlı tempo da takip ettiğimizden fazlasını kaçırır hissine kapıldık.
İşte bunlar hep FOMO! (Fear of Missing Out) “Gelişmeleri Kaçırma Korkusu” anlamına geliyor
Sürekli bilgi akışına maruz kalan kişi, akan bilgiyi incelemek için yeteri kadar vakti olmuyor ve…
Bu sebeple her şeyden yüzeysel bir şekilde bilgi edinerek, yüzeysel davranışlar sergiliyor
FOMO sahibi kişi, diğerlerinin daha güzel vakit geçirdiğini, daha çok bilgiye sahip olduğu hissine kapılıyor
Peki, belirtiler neler midir? Sosyal ağları sürekli güncellemek, gündelik işleri aksatacak şekilde vakit geçirmek…
Kıskançlık, mutsuzluk, kararsızlık, paranoya, tırnak yemek, büyüyen göz bebekleri, hızlanan nefes ve kalp atışı
JWT tarafından Mayıs 2011’de 11 ve 55 yaş arası 1200’e yakın aktif sosyal medya kullanıcısı üzerinde araştırmalar gerçekleştirdi. Sonuçlar ise şöyle:
FOMO’ya en çok 15-24 ve 25-34 yaş aralığında rastlanıyor
Eğlenceyi kaçırma hissini 12-17 yaş grubu yüzde 48 oranla hissediyorken, yüzde 47 oranla en çok onlar endişeye kapılıyor
34-48 ve 48-67 yaş aralığındaki yetişkinlerin yüzde 26’sı dışlanmışlık hissine kapılıyor
En güvensiz hissedenler ise %42 oranla 18-34 yaş grubu
Kadınların kıskanç bir yapıya sahip olmalarına rağmen, erkeklerde FOMO hastalığı daha çok gözlemleniyor
Aslında FOMO’nun olumlu yanlarından birisi, bilgi eksikliği nedeniyle motive olarak daha fazla bilgi edinilebiliyor. Bir başka araştırmaya göre kullanıcılar şöyle düşünüyor…
12-67 yaş arasındaki kullanıcıların yüzde 40’ı sosyal medyanın gözden kaçırma endişelerini körüklediğini düşünüyor.
Yakınlarının bir şeyler yaparken kendilerinin bir şey yapmadıklarını düşünenlerin oranı ise erkeklerde %38, kadınlarda ise %26
Arkadaş veya yaşıtları bir şeyler satın alırken kendilerinin alamadığını düşünenler erkeklerde %26, kadınlarda %13
Erkeklerin %31, kadınların %20’si, yapmaya karar verdikleri şeylerin daha önce düşünülmüş ya da yapılmış olduğunu düşünüyor.
Her 10 kişiden 8’i, insanların sosyal medyada kendileri ve yaptıklarıyla övündüğünü, hatta böbürlendiğini düşünüyor.
13-19 arası kullanıcıların neredeyse yarısı, sosyal medya aracılığıyla arkadaşlarının, yapamadığı şeyleri görerek üzülüyor .
Kullanıcıların yarıya yakını, gözden kaçırma ya da gündemin gerisinde kalma korkularının sosyal medya tarafından beslendiğini, artırıldığını düşünüyor.
Bu vakayı yenebilirsiniz. Sosyal mecralarının hayatımıza ne kadar fazla yer ettiğini anlamamız gerekiyor.
Ailenizle vakit geçirin ve sosyal medyada ki paylaşımlarınızı ve arkadaşlarınızı gözden geçirin
Satın alma davranışı yerine, iç mutluluğunuza kulak verin