Dizilerle büyüdük, kahramanlarla güldük, ağladık, hatta kimi zaman onlar için kalp krizi geçirdik… Ama sonra o lanetli gün geldi: final bölümü. Ekran başına geçtik, ellerimizde patlamış mısır, içimizde heyecan… ve ardından gelen his? Hayal kırıklığı. Bazı diziler final bölümüyle adeta bir başyapıta dönüşürken, bazılarıysa milyonlarca izleyiciyi “Bu ne ya şimdi?” dedirten tuhaf kararlarla veda etti. Karakter gelişimleri çöpe atıldı, yıllarca örülen hikâyeler ucu açık bırakıldı ya da mantıksız bir şekilde sona erdirildi. Hani sanki senaristler “Bitirelim de ne olursa olsun” demiş gibiydi. Kimi zaman ekrana boş boş bakıp, final sahnesinden sonra sadece kendi yansımamıza “Gerçekten bitti mi şimdi?” diye sorduk. İşte bu liste tam da o anların anısına… Televizyon tarihinin en çok tartışılan, en çok küfredilen, en çok “Bu mu yani final?” dedirten dizi kapanışlarına doğru sinir bozucu ama eğlenceli bir yolculuğa çıkıyoruz. Hazırsanız, hayal kırıklığının en epik örnekleriyle yüzleşme zamanı! İşte finali hayal kırıklığı yaratan yabancı diziler…
Not: İçerik spoiler içeriyor!
1. The Sopranos
Final bölümüyle hayal kırıklığı yaratan yabancı diziler yazımıza başlıyoruz. Hadi kabul edelim, “The Sopranos” finali dizi tarihinin en sinir bozan kapanışlarından biri oldu. Tony ve ailesi, düşmanları Phil Leotardo ortadan kalkana kadar gizlenmek zorunda kalıyor. Herkes bu kaçak hayat tarzından bezmiş durumda. AJ ve Meadow kendi yollarına gitmeye başlıyor ama Tony hâlâ geçmişin hesaplarını kapatmaya çalışıyor. Özellikle Junior’la yaptığı o son yüzleşme… ama asıl olay, final sahnesi. Ailecek restoranda oturuyorlar, kapı açılıyor, Tony bakıyor… ve… ekran kararır. Hiçbir açıklama yok. Ne oldu, ne bitti belli değil.
2. Seinfeld
Dizi boyunca absürt olaylarla bizi güldüren Seinfeld tayfası, finalde Paris’e gitmek üzere NBC’nin özel jetine biner. Ama planlar altüst olur, uçağın zorunlu inişiyle küçük bir kasabaya düşerler. Burada bir olaya karışırlar, sonrasında ise mahkemeye çıkarılıp hapse atılırlar! Ne yani, koskoca Seinfeld böyle mi bitecekti? Karakterlerimizin başına gelenler komik olmaktan çok keyif kaçırıcıydı. Eski karakterlerin cameoları bile durumu kurtaramadı. İzleyiciler “Yıllarca izledik, sonunda bunu mu gördük?” dedi. Eh, bir kahkaha tufanı değil de buruk bir veda oldu.
3. Ozark
Ruth Langmore… Küfürleriyle, zekasıyla, cesaretiyle dizinin kalbini oluşturan karakterdi. Onu canlandıran Julia Garner zaten Emmy’yi boşuna almadı! Dört sezon boyunca her sevdiği kişi teker teker elinden alındı. Ama o hep ayakta kaldı, en sonunda Marty’yi bile alt etti! Tam “Ruth sonunda kazandı” dedik… bir baktık ki hiç tanımadığımız bir karakter tarafından vurulup gidiyor. Yağmur altında, hiçbir anlamı olmayan bir sahneyle… Hayranlar şokta: “Bu mu yani ödülümüz?” Özellikle dizinin son dakikalarında Ruth’un trajik sonu yerine, bir veda repliği, bir onurlu kapanış bekleyenler, tamamen hayal kırıklığına uğradı. Bize de “Ruth daha fazlasını hak ediyordu” demek kaldı.
4. Battlestar Galactica
Uzayda sürüklenen bir gemi, bir kara delik ve son bir saldırı planı… Adama son kez tüm cesur yüreklileri toplar ve Cylon üssüne karşı bir intihar görevi başlatır. Flashbacklerle geçmişi gördüğümüz sahneler, aslında duygusal olarak güçlüydü ama finalde gerçeklikten felsefeye zıplamak bazı izleyicileri fazlasıyla rahatsız etti. Tanrısal mesajlar, kader teması ve insanların teknolojiden kaçıp doğaya dönme kararı… Bilim kurgu izleyicisinin beklediği türden bir kapanış değildi bu. “Bu neydi şimdi? Bilimle başladık, spritüellikte bitti?” diyenler haklıydı. Geride çok fazla soru, çok az cevap kaldı.
Miami’deki fırtına, Dexter’ın iç dünyasındaki fırtınadan farksız. Sevdiği herkes ya ölmüş ya da onu terk etmiş. Son bölümde Dexter her şeyi ardında bırakıyor, kendisini öldü gösteriyor ve… ormanda oduncu olarak yaşamaya başlıyor. Bu ne şimdi? Dexter gibi karmaşık bir karakter, böylesine basit ve kopuk bir sonla mı veda edecekti? Hayranlar “Bir katilin yolculuğu nasıl bu kadar anti-klimaktik bitebilir?” diye isyan etti. Neyse ki sonradan “Dexter: New Blood” geldi ama orijinal finalin tadı hâlâ bozuk kaldı.
6. How I Met Your Mother
Finaliyle izleyici hayal kırıklığına uğratan diziler listesi yazıp da How I Met Your Mother’dan bahsetmemek olmaz. Yıllarca bekledik, kimdi bu gizemli “anne”? Nihayet öğreniyoruz. Sonra üç yıl ileriye gidiyoruz ve BAM! Anne ölmüş. Üstelik Barney ve Robin de boşanmış. Ne yani? Bizi sezonlarca bu evliliğe hazırladınız, sonra “şaka şaka” mı dediniz? Üstüne üstlük Ted, sonunda Robin’e geri dönüyor. Bütün kurgu, başından beri izleyicinin duygularıyla oyun oynamış gibi. Yani… tam 9 sezonluk sabrımızın karşılığı bu muydu gerçekten? Finali hayal kırıklığı yaratan yabancı diziler yazımıza devam ediyoruz.
7. True Blood
Vampirler, aşk üçgenleri, kurt adamlar, büyücüler… derken zaten başından beri biraz uçuk olan True Blood, finalde de aynı çılgınlığı koruyor. Sookie, Bill ile sonsuza kadar mı kalmalı yoksa onsuz bir gelecek mi seçmeli, onun muhakemesini yaparken biz “Hâlâ bu ilişkiyi tartışıyor muyuz?” diye düşünüyoruz. Öte yandan, Eric ve Pam’in Mr. Gus’la olan tatsız iş ortaklığı ise oldukça garip bir tonda ilerliyor. Sam kendi yolunu çiziyor, Andy ise ansızın gelen bir mirasla hayatının şokunu yaşıyor. Yani, olay çok… ama duygu yok. Final, dizinin o tutkulu ve tehlikeli havasını yansıtmaktan çok uzak. Dolu dolu başlayan dizi, maalesef sönük bir şekilde veda ediyor.
8. Mad Men
Mad Men finali izleyicileri ikiye böldü. Bazıları Don Draper’ın ruhsal çöküşünün ardından bir meditasyon kampında “A-ha!” anı yaşayıp efsanevi Coca-Cola reklamını hayal etmesini dâhiyane buldu. Evet, bu adam boşlukla savaştı, sonunda ise “pozitif duyguları satmak” gibi yine kapitalist bir çözümle çıktı karşımıza. Daniel D’Addario gibi düşünenler, Don’un ruhsal yolculuğunu zekice buldu; adam ne de olsa acıyı reklama çevirerek ‘kurtuldu’. Ama Maane Khatchatourian gibi düşünen bizler için bu, biraz soğuk ve duygusuz bir vedaydı. Yedi sezon boyunca karakterlerin iç dünyalarına daldık ama finalde Don’un çözümü, yine reklam yapmak mıydı?
En kötü yabancı dizi finalleri mi dediniz? işte The X-Files! Mulder geri döner ama ne dönüş! Doğruca mahkeme salonuna… Cinayetle suçlanıyor ve savunması da “Ama uzaylılar var!” gibi bir şey. Gerçekten. X-Files gibi komplike ve sürükleyici bir dizi, böyle zorlama bir kapanışı hak etmiyordu. Tüm o komplo teorileri, paranormal olaylar, Scully-Mulder dinamikleri… hepsi bir anda bu garip dava öyküsüne kurban gidiyor. Gizemli son beklerken, “Bu muydu yani?” dedirten bir veda izliyoruz.
10. Gossip Girl
Altı sezon boyunca “Gossip Girl kim?” diye kafayı yedik. Ve sonunda ortaya çıktı: Dan Humphrey! Evet evet, Lonely Boy olan Dan. Problem şu ki, bu mantıksız! Dizi boyunca Dan’in bazı GG gönderilerine şok içinde bakmasını, hatta kendi sevgilisi ve kardeşinin bu dedikodulardan ne kadar etkilendiğini biz de izledik. Üstelik finalde ne mi oluyor? Serena ile evleniyor. Yani yıllarca kendisine laf atan, hayatını karıştıran Gossip Girl ile (ki kendisi) mutlu sona yürüyor. Serena daha iyisini hak etmiyor muydu? Cevap: Evet, kesinlikle.
11. House, M.D.
Dr. House zaten kaosun kralıydı, ama finalde resmen bir trol gibi davrandı. Yanarak öldüğü sanılıyor, herkes arkasından gözyaşı döküyor, anma törenleri yapılıyor… Ama meğer hepsi numaraymış! Evet, House aslında yaşıyor ve bunu sadece ceza almamak için yapıyor. Amaç? Ölmekte olan en yakın arkadaşı Wilson’la zaman geçirmek. Güzel bir amaç belki ama yöntem? Tam bir “House” işi. Yine de, seyirciye gerçek bir kapanış hissi vermek yerine, “Ben size oyun oynadım” hissiyle veda etmek pek içimize sinmedi.
12. Scrubs
Finali hayal kırıklığı yaratan yabancı diziler yazımızın sonuna geldik. Scrubs yıllarca bizi hem güldürdü hem ağlattı. JD’nin hikayesi bittiğinde içimiz burkuldu ama güzelce veda ettik sanmıştık. Ta ki 9. sezona kadar… Yeni sezon, bambaşka karakterlerle, bambaşka bir havada geldi. Ama izleyiciler bu sezona, “Bu Scrubs değil ki?” diye baktı. Çünkü değildi. Final, esas hikayeye değil, sanki paralel evrendeki bir yan karaktere odaklanmış gibiydi. “Bunu keşke yapmasaydınız,” dedirten bir kapanış.