Eğer evde keyifli vakit geçirmek istiyorsak, hele bir de yalnızsak akla ilk gelen seçeneklerden biri film izlemek oluyor. Her ne kadar çevremizdekiler şöyle filmler izle, şu yönetmene bak diye tavsiye verseler de duygusal olarak iyi ya da kötü hissetmemiz film tercihimizi de etkiliyor. Gerçek dünyadan uzaklaşıp kendimizi bambaşka bir hikayenin içinde bulmak istiyoruz. Filmi izlerken “Ne zaman bitecek?” diye düşünmek yerine “Şimdi ne olacak?” diye düşünüyorsak iyi bir hikayenin içinde olduğumuzu anlıyoruz. Elbette zevkler ve renkler tartışılmaz ancak gerek yönetmenin tarzı gerek oyuncuların performansları, en önemlisi hikayenin derinliğiyle kendine çektiğini düşündüğümüz filmleri sizler için derledik…
Güzel düşün, güzel hisset, güzel filmler izle!
1. My Blueberry Nights (Benim Aşk Pastam) – 2007
Hong Kong’lu yönetmen Wong Kar Wai’nin ellerinden çıkan ve yönetmenin izlerini taşıyan film sizleri alıp hikayenin ortasına bırakıyor. Müzikler, renkler, ışıklar ve “an”lar büyüleyici bir bütünlük oluştururken filmde anlatılan her şeyi bizzat hissediyor ve etkileniyorsunuz. Film Elizabeth’in yaşadığı hayal kırıklıklarını ve hayatıyla ilgili önemli bir yol ayrımı sırasında tanıştığı, bir kafede çalışan Jeremy ile olan bağını anlatıyor. Film çok farklı hikayelere de değiniyor ve sizi aslında aynı duygular çevresinde gelişen başka hikayelere de tanık ediyor. Oyuncu kadrosu ise oldukça sağlam; Norah Jones, Jude Law, Natalie Portman, Rachel Weisz, David Strathairn ve Cat Power…
2. Me and Earl and the Dying Girl (Ben, Earl ve Ölen Kız) – 2015
Jesse Andrews’in aynı adlı romanından uyarlanan Me and Earl and the Dying Girl, lise son sınıfta okuyan ve özgüven problemleri olan Greg’in kanser hastası Rachel ile arkadaş olmak zorunda kalmasının ardından yaşananları anlatıyor. Wes Anderson etkilerinin görüldüğü film Alfonso Gomes-Rejon’ın ikinci uzun metraj filmi olma özelliğine sahip. Ayrıca senaryosu da Rejon’a ait.
3. Melancholia (Melankoli) – 2011
Danimarka yapımı Melankoli içinde barındırdığı tür çeşitliliğiyle de dikkatleri üzerine çekip hikayeye izleyiciyi dahil ediyor. Lars von Trier tarafından yazılıp yönetilen filmde yeni evlenen çift Justin ve Micheal’in düğün gününde aile bireylerinin her birinin kendine has problemleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Düğün sırasında Melankolia adlı bir gezegenin yörüngeden çıkarak dünyaya doğru gelmesi ise felaketler silsilesini başlatır. Ancak herkesin felaketi kendinedir ve ortada büyük bir psikolojik savaş dönmektedir. Oldukça ilginç bir yapım olan Melankoli seyirciyi sıkıca tutup filmin sonuna kadar sürüklüyor.
4. Revolutionary Road (Hayallerin Peşinde) – 2008
Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio’nun Titanic’ten yıllar sonra ilk defa bir araya geldiği Hayallerin Peşinde, aslında tutkulu bir şekilde başlayan ilişkinin geçirdiği evrimi anlatıyor. Richard Yates’in aynı adlı romanından uyarlanan film 1950’lerin Ameirka’sında geçiyor. Aslında kalıplaşmış evliliklere farklı bir bakış açısı getiriyor ve çiftlerin birbirinden kopmadan hayallerinin peşinden gidip gidemeyeceğini sorgulatıyor.
5. The Invisible Guest (Contratiempo) – 2016
Gerilim ve suç kategorilerindeki The Invisible Guest, varlıklı, başarılı ve evli bir iş adamı olan Adrian Doria’nın sevgilisi Laura’yı öldürmekle suçlanması anlatılıyor. Doria ise kendini savunmak için deneyimli avukat Virginia Goodman ile anlaşıyor. Ancak bu hikayede bazı karanlık noktalar olduğu başarılı avukatın gözünden kaçmıyor… Yönetmenliğini Oriol Paulo’nun yaptığı İspanyol yapımı film oldukça sürükleyici bir olay örgüsüne sahip.
6. August: Osage County (Aile Sırları) – 2013
Yaşanan ani bir gelişme ile Oklahoma’daki aile evinde bir araya gelmek zorunda kalan aile bireylerinin aşması gereken pek çok problem vardır. Baba Beverly Weston ortadan kaybolmuştur, ilaç bağımlısı anne Violet Weston ise çocukları için durumu daha da zor hale getirmektedir. Aslında 3 kardeşin de kendi içlerinde aşması ve yüzleşmesi gereken problemler vardır. Bu yüzden tüm süreç yüzleşmelerle dolu bir kaosa dönüşür. Başrollerinde Meryl Streep, Julia Roberts ve Benedict Cumberbatch gibi başarılı oyuncuların yer aldığı film aile kavramının derinlerine iniyor ve herkesin kendinden bir şeyler bulduğu etkileyici bir hikayeye dönüşüyor.
7. Gifted (Deha) – 2017
Fedakar bir dayı ve olağanüstü bir zekaya sahip yeğenin duygu dolu mücadelesini anlatan filmin yönetmen koltuğunda Örümcek Adam’ın da yönetmenliğini yapan Marc Webb oturuyor. Yaşıtlarına göre çok daha zeki olan Mary’i normal bir çocuk gibi büyütmek için uğraşan dayısı Frank kendini bir anda bir velayet savaşının ortasında bulur. Deha, aile ve çocukluk kavramını irdelerken çocuk psikolojisine de eğiliyor.
8. Garden State (Eve Dönüş) – 2004
Psikiyatrist bir babanın yoğun baskılarıyla büyüyen Andrew Largeman annesinin ölüm haberini alır ve evine döner. Yıllar önce bıraktığı kasabasına uyum sağlamaya çalışırken bir yandan da onu baskıyla büyüten babasıyla bir iç savaş vermektedir. Kasabada tanıştığı Sam ise Andrew’in ruhunun derinliklerine inecek ve gerçeklerle yüzleşmesini sağlayacaktır. Yönetmenliğini Zach Braff’ın yaptığı filmin başrollerinde Zach Braff, Natalie Portman, Peter Sarsgaard gibi önemli isimler yer alıyor.
9. Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri) – 2017
Vahşi bir cinayete kurban giden kızının katilini arayan ve sert tavrıyla kasabalılar arasında pek de sevilmeyen Mildred (Frances McDormand) olaya dikkat çekebilmek ve polis departmanını katili bulması için harekete geçirmek için yoldaki 3 billborardı kiralar. Kiraladığı billboard’lara verdiği ilanlarla polis departmanı şefi Willoughby’yi (Woody Harrelson) hedef almaktadır. Bu ilanlar tüm kasabayı sinirlendirir ve herkes Mildred’a cephe alır. Oscar adayı filmde anne Mildred’ı canlandıran Frances McDormand 2018 yılında bu rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ına layık görüldü. Film dramayı doruklarda yaşatırken bir yandan hayatın sıradanlığını yüzünüze vuruyor…
10. The Queen (Kraliçe) – 2006
Prenses Diana’nın trajik ve gizemli ölümüyle güçlü kraliyet ailesi adeta sarsılır. Yas tutmak üzere bir süre kapalı kapılar ardında kalsalar da yas tutan halk Kraliyet Ailesi ve İngiliz hükümetinin tepkisini ve yapacaklarını merak ediyordur. Kraliçe’nin yapacağı açıklama bu noktada oldukça kritiktir. Film, günümüzde de gizemini koruyan Prenses Diana’nın ardından yaşananlara farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Aynı zamanda esprili bir dille aykırılık kavramını irdeliyor. Filmde Kraliçe’yi canlandıran Helen Mirren, başarılı performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ına layık görüldü.
11. Good Time (Soygun) – 2017
Robert Pattinson’ın başrolünde yer aldığı Good Time, neon renkleri ve atmosferiyle tam olarak izleyiciyi içine çeken etkileyici filmlerden biri. Film, bir banka soymaya kalkışan kardeşler Connie ve Nick’i anlatıyor. Soygunda Nick yakalanırken Connie kaçmayı başarıyor. Nick’in oldukça kötü bir hapishaneye götürüldüğünü öğrenen Connie, onu kaçırma planları yaparken işler çok daha karmaşık bir hal alıyor. Safdie kardeşlerin yönetmenliğini yaptığı filmde Robert Pattinson başarılı performansıyla alkışları topluyor.
12. Mandariinid (Mandalina Bahçesi) – 2013
Gürcistan sinemasının en çarpıcı filmlerinden biri olan Mandariinid, izleyiciyi 90’lara Gürcü-Abhaz savaşının başladığı yıllara götürüyor. Savaş ve yıkımın başlamasının ardından herkes köyünü terk ederken geçimlerini ve umutlarını mandalina bahçelerine bağlayan Ivo ve Margus köyde kalan son iki kişi olur. Köyde buldukları karşı saflarda savaşan iki yaralı askere bakarak iyileşmelerine yardım ederler. Bu noktada akla “Bu kimin savaşı?” sorusu gelirken yönetmen Zaza Urushadze’in insanlığa bir çağrı ve barış çığlığı attığını iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
13. Er Ist Wieder Da (O Geri Döndü) – 2015
Timur Vermes’in çok satan romanından sinemaya uyarlanan Er Ist Wieder Da, “Hitler günümüz Almanya’sında uyansa ne olurdu?” sorusuna cevap arayan bir komedi filmi. Bir yandan oldukça eğlenceli bir komedi filmiyken bir yandan gerçekleri yüzümüze vurup politik göndermeler yapan filmin yönetmenliğini David Wnendt yapıyor. O Geri Döndü’de günümüze gelen Hitler’i ise Oliver Masucci canlandırıyor. Klasiklerden sıkılıp farklı ve eleştirel bir şeyler izlemek isteyenlerin ilk seçeneği olmaya aday.
14. Stalingrad – 1993
Almanya yapımı dram-savaş filmi Stalingrad El Alameyn Muharebeleri’nde görev yapmış ve dinlenmeleri için İtalya’ya sevkedilen bir taburun savaşmak için Stalingrad Muharebesine gönderilmesini ve orada nasıl gönülsüz bir şekilde savaştıklarını anlatıyor. Filmin yönetmeni ise Joseph Vilsmaier.
15. Locke – 2013
Tom Hardy’nin başrolünde yer aldığı Locke tek mekanda, Ivan Locke’in arabasında geçiyor. İşinde oldukça başarılı olan Ivan Locke araba yolculuğu sırasında hayatını ve tüm geçmişini sorgulamasına yol açan bir haber alır. Bir yandan işiyle ilgili bir krizi çözmeye çalışan Locke hayatının en zor sınavıyla karşı karşıyadır. Steven Knight’in yönetmenliğini yaptığı film hikayeyi metaforlarla zenginleştiriyor ve tüm film tek mekanda geçtiği halde heyecan bir an olsun bitmiyor.
16. The Man from Earth – 2007
Başrolünde David Lee Smith’in oynadığı film, uzun yıllardır bir üniversitede tarih profesörlüğü yapan John Oldman esrarengiz bir şekilde işinden ayrılıp başka bir şehre taşınmaya karar verir. Ancak neden böyle ani bir karar verdiğini merak eden arkadaşları profesörün evine gelince asıl sebebi açıklamak zorunda kalır. Ancak söyledikleri o kadar gariptir ki arkadaşları profesörün delirmiş ya da kendilerini sınıyor olduğunu düşünür. Çünkü doğruyu söylüyor olma ihtimali akıllarını kaçırmalarına sebep olabilecek kadar gariptir. Tek mekanda geçen film hiçbir efekte ihtiyaç duymayan güçlü bir bilim kurgu filmi aslında. Kendini hikayeye kaptırırken ilginç bir film deneyimlemek isteyenlere önerilir.
17. Drive (Sürücü) – 2011
Son dönemin başarılı yönetmenlerinden Nicholas Winding Refn’in 2011 yapımı suç filmi Drive, gündüzleri dublörlük yapan geceleri ise iyi araba kullandığı için soygunlarda sürücülük yapan adama odaklanıyor. Ancak film işlenen suçlardan çok sürücünün apartmanında küçük oğluyla yaşayan Irene ile olan bağını irdeliyor. Hikaye, Irene’nin kocasının hapisten çıkmasıyla ivme kazanıyor. Kimileri Drive’ı bayıla bayıla izlerken kimileri filmde içine çeken bir an bulmakta zorlanıyor. Ancak filmin çoğunlukla deneyimlerden ve içine sokan anlardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Hele Ryan Gosling’i seviyorsanız Carey Mulligan ile birleşen yeteneklerinin ortaya çıkardığı sahneleri mutlaka görmelisiniz.
18. Manifesto – 2017
Manifesto belki de bugüne kadar izleyeceğiniz en ilginç filmlerden biri olmaya aday. Filmde Oscar ödüllü Cate Blanchett birçok farklı disipline ait sanatçı ve düşünüre ait manifestoları 13 farklı karaktere bürünerek anlatıyor. Filmin yönetmenliğini ise Julian Rosefeldt yapıyor. Film, yönetmenin 13 ekranlı bir entalasyonunun 93 dakikalık bir film kurgusuna dönüştürülmüş hali.
19. Aus dem nichts / In The Fade (Paramparça) – 2017
2017 Cannes Film Festivali’nde büyük ödül Altın Palmiye için yarışan Fatih Akın filmi Paramparça, ailelerinin rızası olmadığı halde Kürt Nuri Şekerci ile evlenen Katja’nın hikayesini anlatıyor. İkili oğullarıyla beraber bir aile olmaya çalışıyorken Nuri ve 6 yaşındaki oğlu bir terör saldırısı nedeniyle hayatını kaybeder. Katja’nın bundan sonraki en büyük amacı ise oğlunun ve eşinin ölmesine neden olan saldırının sebebini öğrenmektir. Fatih Akın’ın en başarılı filmlerinden biri olarak gösterilen Paramparça, aynı zamanda Altın Küre’de Yabancı Dilde En İyi Film ödülüne layık görüldü.
20. The Lobster – 2015
Distopik hikayeleri sevenler için muhteşem bir seçenek olan The Lobster, yalnız ve ilişkisi olmayan kişilerin tutuklandığı alternatif bir geleceği anlatıyor. İlişkisi olmayanların hapsedildiği korkunç bir otelde olan Colin Farrell’in kendine uygun bir eş bulmak için 45 günü vardır. Bu süreyi aşanlar, kendi seçecekleri bir hayvana dönüştürülmekle cezalandırılırlar. Farrel da süreyi aşarsa dönüşeceği hayvanı ıstakoz olarak seçer. Çünkü ıstakozlar uzun süre yaşarlar ve cinsel güçlerini hiç kaybetmezler. Cannes Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen filmde Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos, aşkın tanımını oldukça ilginç bir şekilde yapıyor.
21. Shape of Water (Suyun Sesi) – 2017
Oscar ödül törenine 13 adaylık ve En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Prodüksiyon Tasarımı ve En İyi Film Müziği ödülleriyle damga vuran Shape of Water, 1963 yılında Amerika’da gizli bir devlet laboratuvarında geçiyor. Laboratuvarda temizlikçi olarak çalışan Elisa’nın hayatı arkadaşı Zelda’nın yaptığı deneyi keşfetmesiyle tamamen değişecektir. Yönetmenliğini Guillermo del Toro’nun yaptığı filmin başrolünde Sally Hawkins, Doug Jones, Michael Shannon ve Octavia Spencer yer alıyor.
22. Spotlight – 2015
2016 yılında En İyi Film Oscar’ını alan Spotlight, oldukça sürükleyici bir film. Tom McCarthy’ın yönetmenliğini yaptığı film yaşanan bir olayı beyaz perdeye aktarıyor. Filmde Boston Globe gazetesinin araştırmacı gazeteci ekibi Spotlight’ın Katolik Kilisesi’ndeki taciz iddialarıyla ilgili eski defterleri açarak olayı aydınlatması işleniyor. Filmin başrolünde Rachel McAdams, Mark Ruffalo, Michael Keaton, Liev Schreiber ve John Slattery gibi oldukça önemli oyuncular yer alıyor.
24. Manchester by the Sea (Yaşamın Kıyısında) – 2016
https://www.youtube.com/watch?v=wLJ-DckYsAE
Eğer hem durgun hem de bir o kadar sürükleyici bir film izlemek istiyorsanız Manchester by the Sea muhteşem bir seçenek olabilir. Film, kapıcılık yapan ve neredeyse hiç konuşmayan Lee Chandler’ın büyüdüğü kasabadan aldığı bir telefon sonrası yaşamak zorunda olduğu yüzleşmeyi anlatıyor. Kasabaya istemeyerek de olsa giden Chandler, travmatik olaylar yaşayacak bir yandan sorumluluklarıyla yüzleşecektir. Oldukça derin ve etkileyici hikayesiyle Manchester by the Sea’nın başrolünde Casey Affleck ve Michelle Williams yer alıyor.
25. Brooklyn – 2015
1950’li yıllarda New York’ta geçen hikaye İrlandalı genç bir kadının annesini geride bırakmak pahasına Amerikan rüyasının peşinde göç etmesini anlatıyor. New York’ta tanıştığı Tony ise en büyük aşkı olacaktır. Ancak gelen bir haberle birkaç haftalığına İrlanda’ya dönmek zorunda kalan Ellis bu noktada iki hayatı arasında bir seçim yapacaktır. Filmde Ellis karakterini başarılı ve genç oyuncu Saoirse Ronan canlandırıyor.
26. Room (Gizli Dünya) – 2015
Room, uzun süre hafızanızdan silinmeyecek hem sürükleyici hem de oldukça dramatik bir film. Yönetmenliğini Lenny Abrahamson’ın yaptığı filmde henüz 17 yaşındayken Old Nick adlı bir adam tarafından kaçırılan ve 7 yıldır bir odanın içinde tutulan 24 yaşındaki Joy’un hikayesi anlatılıyor. Hikayenin bir diğer ortağı ise Joy’un uğradığı tecavüzler sonucu doğan 5 yaşındaki Jack Dokunaklı hikayesiyle gözünüzü kırpmadan izleyeceğiniz Room’da Joy’u canlandıran Brie Larson bu performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ına layık görüldü.
27. Hidden Figures (Gizli Sayılar) – 2016
Eğer sıkı bir kadın mücadelesi izlemek istiyorsanız Katherine G. Johnson, Dorothy Vaughan ve Mary Jackson’ın tarihte gün ışığına çıkmamış hikayelerine odaklanan Gizli Sayılar’ı izleyebilirsiniz. Filmde ABD’nin NASA’nın üzerindeki yörüngeye bir astronot gönderme konusundaki baskısı anlatılırken NASA’da çalışan 3 siyahi kadının başarılarına ve mücadelesine tanık oluyoruz. Siyahi kadınlar oldukları için geride bırakılan 3 kadın Dünya yörüngesine çıkan ilk Amerikalı astronot John Glenn’in başarısında büyük rol oynayacaklardır. Filmde 3 başarılı kadını Taraji P. Henson, Janelle Monáe ve Octavia Spencer canlandırıyor.
28. The Light Between Oceans (Hayat Işığım) – 2016
https://www.youtube.com/watch?v=dZKF7FlJv_A
M.L. Stedman’ın aynı adlı romanından uyarlanan Hayat Işığım, Çanakkale Savaşı’nda 4 yıl boyunca savaşan Tom Sherbourne ve sevgi dolu eşi Isabel’in hikayesini anlatıyor. Savaştan döndükten sonra eşiyle kıyıdan yarım gün uzaklıktaki bir Janus Kayası’nda bulunan deniz fenerinde çalışan Tom ve eşinin bir türlü çocuğu olmaz. Ancak bir mucize olur ve Isabel, yaşadıkları yerde bir bebek sesi duyar. Genç bir adamın cesediyle yan yana olan birkaç aylık bebeği dalgalar bir tekne içinde kıyıya vurmuştur. Çift bebekten kimseye bahsetmeyip sahiplenmeye karar verirler ancak bu hayatlarını değiştirecek karar olacaktır.
29. Silver Linings Playbook (Umut Işığım) – 2012
Eski tarih öğretmeni Pat Salitano, karısı tarafından terk edildikten sonra mahkeme kararıyla 8 ay boyunca bir rehabilitasyon merkezine kapatılır. Çıktığında ise tek amacı hayatına çeki düzen verip karısını geri kazanmaktır. Ancak bir aile yemeğinde tıpkı kendisi gibi hayatı darmadağın olmuş Tiffany ile tanışır. İkili bir iyilik karşılığında birbirlerine yardım ederken birbirlerini daha yakından tanımaya başlarlar. Başrolünde Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence’ın rol aldığı film izleyenlere oldukça gerçekçi ve naif bir hikaye sunuyor.
30. Joy – 2015
Küçüklüğünden beri hayal gücü yüksek olan ve yeni şeyler üretmek için tutku duyan Joy, büyüdüğünde işlerin hiç de hayal ettiği gibi gitmediğini görür. Hayatın gerçekleriyle ve zorluklarıyla yüzleştikten sonra hayallerini bir kenara bırakıp boşandığı eşi, sorumlulukları, çocuklarıyla normal bir hayat yaşamaya çalışır. Ancak bir gün hiçbir zaman benimseyemediği bu “normal” hayat canına tak eder ve büyük işler başarabilmek için mücadele etmeye hazırlanır. Bunu yapabilmesi içinse herkesi karşısına alması gerekecektir. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde Joy’u Jennifer Lawrence canlandırıyor.
31. La cara oculta (Gizli Oda) – 2011
Sevgilisi Belen’le birlikte yaşayan Adrian yetenekli bir orkestra şefidir. Ancak sevgilisi Belen’in bir mesajla onu terk etmesi ve bir anda ortadan kaybolması her şeyi yerle bir eder. Ortadan kaybolan Belen’i ne kadar arasa da bir türlü bulamayan Adrian hayatına devam eder. Ancak gerçekler yıllar sonra ortaya çıkacaktır. Andrés Baiz’in yönetmenliğini yaptığı film İspanya yapımı.
32. Holiday (Tatil) – 2011
Aşktan yana büyük hayal kırıklığına uğrayan iki kadının yolu hiç beklenmedik bir şekilde kesişir. Bir internet sitesi aracılığıyla yaşadıkları evleri takas etmeye karar veren iki kadın, Iris ve Amanda hayatlarının dönüm noktasını bu tatil sırasında yaşayacaklardır. Filmin başrolünde Jude Law, Cameron Diaz, Kate Winslet ve Jack Black yer alıyor.
33. Gone Girl (Kayıp Kız) – 2014
5. evlilik yıldönümlerinde karısı aniden kaybolunca en büyük şüpheli olarak görülen Nick, hem polis hem de karısı Amy’nin ailesi için suçludur. Olay basına yansır, polis seferber olur ancak Amy bulunamaz. Nick üzerindeki şüpheler ise artmaktadır. Gizem dolu sürükleyici film Gone Girl nefesinizi tutarak izleyeceğiniz filmler arasında yer alıyor. Başrolünde ise Ben Affleck ve Rosamund Pike oynuyor.
34. The Fountain (Kaynak) – 2006
The Fountain, bir adamın sevdiği kadını kurtarmak için üç farklı zaman diliminde verdiği mücadeleyi anlatıyor. Aynı adam 15. yüzyılda İspanya’da Tomas, 15. yüzyılda günümüzde kanserli eşini kurtarmaya çalışan Tommy Creo ve 25. yüzyılda, astronot olan Tom. Yönetmenliğini Darren Aronofsky’ın yaptığı filmde esas adamı Hugh Jackman canlandırıyor.