Kendisini seversiniz sevmezsiniz o sizin iradeniz ama bir şeyi inkar edemezsiniz: Ferzan Özpetek aşkı, sevgiyi, dostluğu; her bir yaptığı ile bize defalarca kez anlattı ve anlatmaya devam ediyor.
“Çünkü aşk gerçekten hayattaki en önemli şeydir.” Kime, neye duyduğunuzun önemi yoktur aşık olduğunuzda, sevişebilmek de önemli değildir. Dostuna, hayallerine, geçmişine, çiçeğe, böceğe neye istersen ona aşık olabilirsin.
“Şunu asla unutmayın: Önemli olan hayatınızı nasıl yaşadığınız değildir. Önemli olan bunu kendinize ve başkalarına nasıl anlatacağınızdır. İşte hatalara, acılara, ölüme bir anlam yüklemek sadece bu şeklide olur.” HAREM SUARE
Her veda bir başlangıç
17 yaşında üniversite eğitimi almak için İtalya’ya gitti ve bugün aşık olduğumuz filmleri çekebilmesine vesile olan akademik eğitimini tamamladı. İlk filmi “Hamam” gösterime girene kadar da çok çalıştı hala da çalışıyor.
Pabuçlarını dama attırdığı sanılsa da
İkiz abilerinden 3 sene sonra haneye giren Özpetek daha ilkokulda yönetmen olacağını deklare etmeye başlamış. Bu hayalini gerçekleştirdikten sonra yönettiği birçok filmin yapımcılığını abileri üstlenmiş.
Hamurun oluşması
Ihlamur ağaçlarının gölgesinde, şimdilerde bize nasip olmayan çok dilli, çok dinli, çok ruhlu bir mahallede büyüyen Özpetek 6,5 yaşında anneannesi eşlinde gittiği ilk film Kleopatra ile beyaz perde flörtünü başlatmış.
Aklı biraz evvel
Yaramaz olduğu gerekçesi ile sürgün edilmeyi öğrenmemesi kadar küçük yaşta 3 kere okul değiştirtirilen Ferzan Özpetek günün sonunda Ankara’dan okulu ziyarete gelen bir heyet tarafından üstün zekalı olarak tanımlanır.
Her şeyin bir izi vardır bu hayatta
Ferzan Özpetek 14 yaşına geldiğinde anne ve babası boşanır ama babası vefat edene kadar aynı evde yaşamaya devam ederler. Bu yaşanmışlık özellikle “Bir Ömür Yetmez” filminde gördüğümüz ayrılığın kopamama halinin en muazzam örneğidir.
Bazı yalanlar sayılmaz
Eğitimini tamamlamasının ardından bir an önce sete girme isteği ufak bir yalan ile bütünleşince kapılar açılır. İtalyan yönetmenleri arar ve gazeteci olduğunu söylerek randevuyu koparır ve röportaj sırasında “Asistanınız olabilir miyim?” diye sorar. Birkaç denemenin ardından Julien Beck ona “Evet” der.
İlkler önemlidir
Her ne kadar bizim hamamcılar kazan kaldırsa da İspanya, İtalya ve Türkiye ortak yapımı olan ve Özpetek’in yapımcılığını Maurizio Tedesco ile birlikte üstlendiği “Hamam”, eleştirmenler tarafından büyük beğeni topladı ve hem İtalya’da hem de diğer ülkelerdeki festivallerde ilgiyle izlendi. Cannes Film Festivalinin en prestijli bölümü olan ‘Quinzaine des Réalisateurs’de yer aldı. 1996-1997 yıllarında düzenli olarak İtalyan sinema salonlarında gösterimde olan film, video kaset olarak çıktığında 39 hafta boyunca seyircisiyle buluşmuştu bile. Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere 21 ülkeye filmin satışı yapıldı. Türkiye, Norveç, İsveç gibi çoğu ülkede gişe hasılat rekoru kırdı. Devamında çektiği her bir film aynı başarılar ile yol aldı.
Ancak gerçekler bu kadar vurucu olabilir
Ferzan Özpetek’in filmlerindeki her bir şey ya kendisinin ya da birincil çevresinin hayatından ürüyor. Her biri bir ya da daha fazla hayatın izlerini taşıyor.
Kendisi de bazen farkında değil
Başarının %60’ının şans olduğunu belirten yönetmen, Madonna’nın kendisinden haberdar olduğunu bir arkadaşının sofrasında izledikleri haber programının yaptığı canlı bağlantıda, şarkıcının sevdiği İtalyanları sıralarken adını zikretmesiyle öğreniyor.
Beni kategorize etme
Herald Tribune’e verdiği röportajda “İnsanların kendi cinselliklerine inanıyorum, homoseksüellik gibi kategorilere değil.” diyor ve bu vurgunun altını da “Ömrüm boyunca adamları seveceğim, ömrüm boyunca kadınları seveceğim diye kuralım yok. Gerçekçi değil. Ben bir kadını da bir erkeği de öpmenin ne demek olduğunu biliyorum. Ve bence bu bir zenginliktir. Her ikisinde de aşkı yaşayabilmek gerçekten büyük bir zenginliktir.” cümleleri ile dolduruyor.
Bizden asla uzakta değil
Ön yargıların aksine İstanbul’u çok seviyor ve zamanının bir kısmını burada geçiriyor. Sadece sosyal medya hesaplarını takip etmeniz bile bu şehre olan sevgisini anlamanıza yetecektir. Yeni filmini burada çekmeyi planlıyor.
Her şeyden önce aşk
“İstanbul Kırmızı” isimli kitabının kapağında yazan “Hiçbir şey aşktan daha önemli değildir.” hem hayatı yaşama biçimine hem de filmlerinin temeline kök salmış durumda. Çektiği filmleri, verdiği röportajlar, yazdığı kitaplar yani kendisini aktardığı her birşeylerde aşkı ve aşkın çok yüzlü halini bizlere anlatıyor.
Belden gelenler şart değil
Aşk kadar önemli olan bir diğer öğe ise dostlukları. Filmlerinde izlediğimiz ve gıpta ettiğimiz dostlukları kurmayı ve yaşatmayı beceren yönetmen aslında her şeye açık dostluklarla ve sevgi ile hayatın daha katlanılabilir olduğunu bizlere anlatıyor. Bizim gözümüzün önünde olduğu için bildiğimiz Serra Yılmaz ve Sezen Aksu ile olan dostlukları bu anlayışın en güzel örnekleri.
Yeni kitap yeni film
“Sei La Mia Vita” Ferzan Özpetek’in yeni kitabı henüz Türkiye’de yayınlanmadı, “İstanbul Kırmızı” kitabında yer alan iki hikayeden birini İstanbul’da çekmek için kolları sıvadı. Her ikisini de heyecanla bekliyoruz. Bir kez daha standardize olan hislerimizden sıyrılıp içimizde yatanlar ile yüzleşmek için.