Dünya genelinde farklı kültürler, günlük hayatın sıradan anlarına dahi uğursuzluk atfeden ilginç ve bazen de şaşırtıcı inançlara sahip. Bu inançlar, denizcilerin asırlık geleneklerinden modern şehir efsanelerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Çoğu zaman mantıkla açıklanamaz olsa da, nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşırlar. Gemilerde muz bulundurmak gibi denizci batıl inançlarından, bir bebeğe iltifat etmenin şanssızlık getireceğine inanılan Sırp geleneklerine… Her biri kendi kültürel bağlamında anlam kazanan bu inançlar, insanlığın bilinmeyene duyduğu saygının, doğaya atfedilen gizemli güçlerin ve kaderle ilgili derin düşüncelerin bir yansıması. İşte farklı kültürlerde kötü şans getirdiğine inanılan şeyler…
1. Gemilerde muz bulundurmak
Denizciler, her zaman batıl inançlara sıkı sıkıya bağlı bir topluluk oldu. İlginç inanıçlardan biri de gemilerde muz bulundurmanın uğursuzluk getirmesi!
Bu batıl inancın kökenleri 1700’lü yıllara dayanıyor. O dönemde, İspanya ile Karayipler arasında sefer yapan birçok gemi, içinde muz varken ya kaybolmuş ya da batmış. Hal böyle olunca, denizciler arasında hızla “muz eşittir kötü haber” denklemi oluşmuş.
Sadece muz değil, denizcilerin kaçındığı bir başka şey de gemide düdük çalmakmış. Düdük çalmanın, rüzgara bir “meydan okuma” olarak algılandığına inanılıyormuş.
2. Doğum gününü erken kutlamak
Pek çok Alman, birinin doğum gününü gününden önce kutlamanın, o güne dahil olan herkes için talihsizlik getireceğine inanıyor.
Peki ne yapıyorlar? Onların çok özel bir geleneği var: “reinfeiern”. Bu, doğum gününden bir gece önce bir araya gelip, tam saat gece yarısını vurduğunda kutlamaya başlamak anlamına geliyor. Yani, “İyi ki doğdun!” demek için sadece birkaç dakika bile erken davranmak kesinlikle yasak!
3. Cuma günü çarşaf değiştirmek
Yatak çarşaflarınızı değiştirmek, taptaze bir başlangıç gibi gelir insana, öyle değil mi? Ancak eski bir inanışa göre, cuma günü yatağınızı değiştirirseniz, kötü rüyalarla lanetlenirsiniz! Bir başka versiyonuna göre ise, pazar günü yatak değiştirmek de kötü haber demekmiş.
4. Tekne ismini değiştirmek
Yeni bir tekne almak, kulağa ne kadar da heyecan verici geliyor! Denizin özgürlüğünü kucaklamak, yeni maceralara yelken açmak… Ama durun! Eğer aldığınız teknenin ismini değiştirmeye kalkarsanız, farkında olmadan kaderi kışkırtmış olabilirsiniz!
Bu inanış, denizcilerin kalbinde derin bir yer etmiş ve kökenleri çok eski zamanlara dayanıyor. Denizciler, her teknenin isminin deniz tanrısı Poseidon’un değişmez defterine yazıldığına inanırlardı. Peki, diyelim ki teknenizin mevcut isminden hiç hoşlanmıyorsunuz, katlanamıyorsunuz. BoatSafe.com’a göre, bu durumda bir açık varmış! Teknenin eski ismini, Poseidon’un seyir defterinden tüm izlerini silerek başarıyla “silebiliyordunuz”. Bu ne anlama geliyordu biliyor musunuz? Teknenin pruvasından tutun da can yeleklerine kadar her şeyin, eski isimden arındırılmış olması gerekiyor.
13. Cuma’nın kötü şans getirdiğine dair yaygın bir inanış var, değil mi? Hani filmlere bile konu olmuş, bir gerilim havası estiren bir gün… Ama belki de bu sadece bir bakış açısı meselesidir. Çünkü Anglosakson kültürleri 13. Cuma’yı kötü haber olarak görürken, İspanya’da ayın 13. günü salı gününe denk geldiğinde daha uğursuzmuş!
İspanyolcada salı kelimesi “Martes”tir ve bu kelime Roma savaş tanrısı Mars’tan gelir. Bu yüzden salı günü, onlar için adeta sorun ve çatışma anlamına gelirmiş. Ancak hem Anglosakson hem de İspanyol kültürünün hemfikir olduğu bir şey var: 13 sayısının uğursuz bir sayı olduğu!
6. Farklı biraları karıştırma
Çek Cumhuriyeti, kişi başına düşen bira tüketimi konusunda dünya birincisi! Haliyle, bu kadar çok bira içilen bir yerde, bira içmeye dair bazı yazılı olmayan kurallar ve batıl inançların olması da kaçınılmaz oluyor. İşte onlardan biri: İddiaya göre, bir tür birayı, başka bir tür bira içeren bir kupaya dökerseniz, talihsizlik yaşarsınız! Farklı kültürlerde kötü şans getirdiğine inanılan şeyler yazımıza devam ediyoruz.
7. Sarı kıyafet hediye etmek
İspanya’da sarı rengin pek sevilmediğini biliyor muydunuz? Özellikle safran rengi bir kıyafet hediye etmek, orada “uğursuzluk getiren” bir hareket olarak görülüyor. İspanyol efsanelerine göre, sarının o keskin, kükürtlü tonu, kara büyü ve hatta aşırı batıl inançlı kişiler için bizzat Şeytan’ın kendisiyle ilişkilendiriliyor. Yani, eğer gerçekten batıl inançlara önem veriyorsanız, önemli bir toplantıya, sınava ya da şansın size gülmesini istediğiniz herhangi bir etkinliğe giderken sarıdan uzak durmak isteyebilirsiniz.
Sırbistan’daysanız ve karşınıza sevimli bir bebek çıktıysa, dikkat edin! Sakın “ne kadar tatlı!” demeyin, çünkü bu, bebeği hayat boyu sürecek bir şanssızlığa mahkum etme riski taşıyor. Sırp geleneğine göre, bir bebeğin şansını korumak için ona “çirkin” demek gerekiyor! Biraz bize benziyor, değil mi?
9. Tiyatroda “Macbeth” demek
Tiyatro dünyasının kendine has batıl inançları var. Shakespeare’in “Macbeth” oyunu bunların en ünlülerinden biri. Aslında bu oyunun adının uğursuz olmasının sebebi, ilginç bir şekilde, popülerliği! İngiltere’de, yeni bir oyun beklenen başarıyı gösteremediğinde, tiyatrolar genellikle gösteriyi erken bitirip yerine gişe garantili bir hit olan “Macbeth”i sahneye koyarlarmış. Bu yüzden, tiyatroda “Macbeth”in adını anmak, adeta kaderi zorlamak ve kendi prodüksiyonunuzun da başarısız olabileceğini ilan etmek gibiydi. Bugün bile, dünyanın dört bir yanındaki tiyatrocular, bir tiyatro binasının içinde bu oyunun adını söylemeye cesaret edemezler.
10. Pişmiş balığı ters çevirmek
Çin’in bazı bölgelerinde balık yerken, balığı tabağınızda ters çevirmenin uğursuzluk getirdiğine inanılır. Neden mi? Çünkü balığın ters dönmesi, alabora olmuş bir teknenin hareketine karşılık geliyor! Böyle bir felaketi çağırmamak için, Çin’deki birçok kişi balığı çevirmek yerine, çubuklarıyla balığın alt tarafındaki ete uzanmayı tercih eder.
11. Şarap ve karpuzu karıştırmak
Karpuz ve şarap sevenler için kötü bir haberimiz var! Arjantin geleneklerine göre, bu iki lezzeti bir araya getirmek adeta felaketle flört etmek anlamına geliyor. Hatta bu iki maddenin birbirine değmemesi gerektiğine inanılıyor, aynı masaya bile konulmamalılar! Bu batıl inancın farklı ve daha az katı versiyonları da var; bazıları karpuzu herhangi bir alkolle karıştırmaktan kaçınırken, diğerleri kısıtlamayı sadece kırmızı şarap ve karpuzla sınırlıyor. Bu eski efsane, bu iki maddenin bir araya geldiğinde ölümcül olabileceği (ya da en azından kötü bir mide ağrısına neden olabileceği) konusunda uyarıyor.
Navajo geleneği de dahil olmak üzere bazı kültürlerde, gökkuşağına işaret etmek tanrıların gazabını üzerinize çekmenize neden olabilir. Bu kültürlerde insanlar gökkuşağını göksel varlıklar olarak ya da en azından onlar tarafından gönderilmiş bir işaret olarak görürler. Yani, gökkuşağının güzelliğine dilediğiniz kadar hayran kalabilirsiniz, ancak parmağınızla onu işaret ederseniz, bundan sorumlu olan tanrıya saygısızlık etmiş olursunuz.
13. Minik bebeklerin tırnaklarını kesmek
Farklı kültürlerde kötü şans getirdiğine inanılan şeyler yazımızın sonuna geldik. Eski bir Gal geleneğine göre, ebeveynler bebeklerinin tırnaklarını altı aylık olmadan asla kesmemeli! Bu batıl inanç, eğer bir bebeğin tırnakları hayatının ilk altı ayında kesilirse, büyüdüğünde “yapışkan parmaklara” sahip olacağı, yani hırsız olacağı konusunda uyarıyor.