Amerika’da Süpermen hikâyeleri ile sinemalar dolup taşarken, Avrupa’da çizgi romanlar yok satarken Türk sineması da buna kayıtsız kalamazdı. Seyirci istiyordu, süper kahramanları seviyordu. Yeşilçam’da da her yıl yüzlerce film çekiliyordu. Oyuncu desen var, yönetmen hayli hayli. Para? O, yok. Ama ne önemi var. Zaten fantastik dediğin bir kostüme, iki tokada, üç atlayıp zıplamaya bakmaz mı? Bu zihniyet, Türk sinemasında bir dönemin sonunu getirdi ama günümüzde kült mertebesine erişmiş onlarca eser de bıraktı. O dönem, fantastik olarak çekilen onlarca film, günümüzde iyi birer komedi örneği. Hele bazı filmler var ki, senaristlerin bunları yazarken ne kullandığını merak ediyor insan. Bir şey kullanmadılarsa da “saygılar” diyoruz ve sizi fantastik sinemamızın bir o kadar fantastik sahneleri ve replikleriyle baş başa bırakıyoruz.
Fantastik Türk filmleri seçkimiz…
Dönüşün o kadar da muhteşem olmadı: Süpermen Dönüyor
http://www.youtube.com/watch?v=WIWX0LMyJZ8
Şimdi filmi neresinden tutsak elimizde kalıyor. Filmin başı, gidişat hakkında gayet net bilgi veriyor ama biz ağzımız açık seyretmekten kendimizi alamıyoruz. Şişe dibi gözlükleri ve sıfır oyunculuğu ile bir Süpermen var karşımızda. Eve giriyor, anası mutfakta yemek pişiriyor, tencerenin kapağını açıp kokluyor… Bir Süpermen’de aradığımız samimiyet, saflık, eblehlik hepsi bir arada. Ama burada bitmiyor. Süpermen’e ailesi önemli açıklamalarda bulunuyor: “Sen bizim çocuğumuz değilsin.” Annesi devam ediyor: “Biz seni bahçede rokete benzer bir şeyin içinde bulduk. Yanında da yeşil bir taş vardı.” Bu yeşil taşı göstermek için annesi sandığı açıp içinden dantele sarılı bir şey çıkarıyor. Seyirci burada kendini kesmek istiyor “Hayır, olamaz” çığlıkları havada uçuşuyor ama beklenen şey gerçekleşiyor. Anne dantellere sarılmış kripton taşını Süpermen’e veriyor. Seyirci de sahnenin etkisiyle kopup gidiyor.
Üçün beşin hesabını yapmak: 3 Dev Adam
1973 tarihli bu filmi hangi sahnesi ile ansak bilemedik. Türk sinema tarihine ilklerin filmi olarak da geçmeye aday bu filmde Örümcek Adam, ilk defa ‘kötü’ olarak işleniyor. “Niha, haaa, nihaa, hahaa” şeklinde özetlenecek kötü adam gülüşüyle ortalıkta dolaşan Örümcek Adam’a haddini bildirmek de Kaptan Amerika ve Santo’ya düşüyor. Film boyunca hem birbirini hem de başkalarını tokatlayan bu kahramanların süperlik bir durumlarını göremiyoruz. Birbirleri ile kavga ettikleri meşhur sahne de süper kahramanların dövüşünden çok, kostümlü parti sonrası çıkan sarhoş kavgasından hallice.
Ortaya karışık: Demir Yumruk Devler Geliyor
Üzerinde ‘S’ işareti olan bir kostümle dolaşan bir adam, etrafında yarı çıplak bir sürü kadın ve bol bol yumruklaşma sahnesi… Demir Yumruk Devler Geliyor filminin üç cümlede kaba bir tarifini yaptık. Filmde bir konu var ama anlayan beri gelsin. Biz de anlamayı bırakıp, aksiyon sahnelerine bırakalım kendimizi diyoruz ama aniden bir gülme geliyor.
Şeytanlar da dayak yer: Yılmayan Şeytan
http://www.youtube.com/watch?v=rlVfxDu0LDE
1940 yapımı Mysterious Doctor Satan filminin kopyası bu unutulmaz eserde olaylar, Doktor Şeytan’ın başka bir profesörün icadına göz dikip, onu kaçırmasıyla başlıyor. Doktor Şeytan’ı oynayan aktörün Erol Taş olması, üstüne üstlük Japon olması, filmdeki diğer olaylar göz önüne alındığında önemsiz bir detay olarak kalıyor. Filmde Doktor Şeytan’ın peşine düşen süper kahramanın ‘erotik shop’tan alınmış havası veren kostümüyle akrobatik hareketlerle düşmanlarını pataklaması takdire şayan. Kostümlü adamın adının ‘Bakırbaş’ olması karizmayı biraz çiziyor ama ‘bakırdır makırdır ama kahramandır’ deyip bağrımıza basıyoruz.
Meksikalıyım ezelden, severim seni gönülden: Zorro Kamçılı Süvari
http://www.youtube.com/watch?v=CA7fc2zw7xc
Antonio Banderas halt etmiş baştan söyleyelim. Tamer Yiğit Zorro’yu oynamamış, yaşamış resmen. Endamsa endam, kamçıysa kamçı; hepsi on numara, beş yıldız. Tamer Yiğit’in yanındaki güzelin Nebahat Çehre olduğunu da ekleyelim. Kadro çok güzel, oyunculuklar süper ama bir şeyler eksik sanki. Mesela bu sahnedeki abi, Zorro adamları pataklarken amigo misali “Hadi Zorro, yürü Zorro, vur aslanım, yapıştır iyice…” gibi yurdum insanı moduna geçmeseymiş, iyi film aslında.
İki kuruş fazla olsun kızıl olsun: Kızıl Maske
Orijinali Phantom olan Kızılmaske o dönemler ülkemizde çok tutulmuş olmalı ki, aynı yıl içinde iki filmi çekilmiş. Birinin yönetmenliğini Çetin İnanç yaparken diğerininkini de Tolgay Ziyal yapmış. Kendisine hayranlığımız nedeniyle listemize, Çetin İnanç versiyonunu alıyoruz. İrfan Atasoy’un Kızılmaske olduğu film daha başlardaki sahneleri ile bizi kendine çekiyor. Kurukafa baskılı, eşofmandan hallice görümlü kostümü ile Kızılmaske, adamlarıyla beraber bir mağarada yaşar. Ondan yardım istemeye gelen kızın karşısına fedaileri ile çıkarak süper kahramandan ziyade mafya babası portesi çizer. Koltuğuna oturduğunda ise ağzından şu cümleler dökülür: “Niçin beni aradınız kızım?” Sanki bir süper kahraman değil de, nüfus müdürlüğündeki memur konuşuyor.
Korkutmayan kötü adam: Kilink İstanbul’da
Bir dönem arka arkaya çekilecek olan Killing furyasının ilk filmi. Aslında İtalyan çizgi roman karakteri olan Killing’i ilk defa Yılmaz Atadeniz filme dönüştürdü. Adını da Kilink olarak değiştirdi. Atadeniz çizgi romandan farklı olarak Kilink’in karşısına iyi adam olarak Uçan Adam’ı koydu. Kilink türlü entrikalar, kötülükler düşünürken Uçan Adam da onu durdurmaya çalışacaktı. Kâğıt üstünde her şey çok güzel de, işler bütçeye gelince değişiyor. Uçan Adam uçamaz, Kilink de korkutamaz hale geliyor. Kilink’in iskelet çizilmiş kostümü korku salmak yerine, gülmelere neden oluyor.
Portakalı soydum başucuma koydum: Kilink Soy ve Öldür
‘Kilink İstanbul’da’nın devamı niteliğinde bu filmin oldukça ilgi çekici bir adı var. İlk etapta erotik-gerilim hissiyatı oluşturan bu filmde ‘kim kimi soyuyor, neden öldürüyor’ gibi hayati sorulara cevaplar bulacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ama ilk filmi sevenlerin bunda da aynı tadı bulacağını garanti edebiliriz. Bizim favorimiz filmin son sahnesi. Kilink, bütün dünya polislerinden kaçtığı halde Türk polisine yakalanıyor. İnterpol, CIA, KGB ne varsa hepsini kandırmış olan Kilink, Türk polisinden kaçamayacağını anlayınca da başlıyor polis güzellemesine. “Götünü yiyim” ayağına yatan Kilink, bizi kendinden bir soğutmadı değil.
Yapımcı demirden kısmış: Demir Pençe Korsan adam
Bakmayın kahramanın adının Demir Pençe olduğuna, pençe falan yok ortada. Dolayısıyla Demir Pençe adını hangi özelliği sebebiyle aldığını anlayamadık. Zorro’nun kırbacı, Batmanvari kostümüyle önüne geleni tokatlayıp duruyor. Sıkıştığında belinden tabancasını çıkarıp ateş de ediyor ama demir pençesi yok.
Bir yetmez, üç tane: Süpermenler
http://www.youtube.com/watch?v=ajL3PFV2mWA
Türk sineması daha bir Süpermen ile başa çıkamamışken üçlü bir Süpermen macerası ile baş başayız. Bu sefer süpermenlerden biri Cüneyt Arkın ve her zamanki gibi oradan oraya uçuyor, zıplıyor, onu bunu tokatlıyor. Dumanlar çıkararak zamanda yolculuk yapan zaman makinesi de evlere şenlik. Filmin en keyifli yanı ise kırmızı tayt üstüne siyah slip giyen erkeklerin halini izlemek.
Devreler yanıyor: Üç Süpermen Olimpiyatlarda
http://www.youtube.com/watch?v=CJETzsCe6oY
Bu filmi izleyen bir daha kendine gelemiyor. Fantastik sinema adı altında şimdiye kadar ne senaryolar yazıldı, ne kostümler dikildi ama hiçbiri bu filmin kafasına erişemedi. Önce Süpermen ile olimpiyat fikrini bir araya getiren arkadaşa alkışlar bir gitsin. Sonra bu fikri kabul eden yapımcı ve oyuncuyu ayrı ayrı tebrik edelim. Tenekeden yapılma bir robot, rahibelerle oynaşan Süpermen, yeşil cüppeli Ku Klux Klan çakmaları ve daha nicesi bu filmde. İzlerken beyniniz yanabilir, şimdiden uyaralım.
Çılgınlığı tartışmalı kız ve teneke robot: Çılgın Kız ve Üç Süper Adam
Yeşilçam’da uzun bir süre aynı anda birkaç film çekildiğini biliyoruz. Bu film bunun en iyi kanıtlarından biri. Diğer üç süper adam filminde kostümlü kim varsa hepsi bu filmde de var. Yeşil Ku Klux Klan kıyafetleri, teneke robot… Bu robotun en büyük özelliği de düzgün atış yapamaması. Kaplumbağa hızında hareket eden robotun karşısında kendini bir oraya bir buraya atan süper kahraman var. Bir de çılgın kızımız var ama o kızımızın da bir çılgınlığı falan yok. En büyük olayı, ralliye falan katılması.
Bir garip Batman: Bedmen Yarasa Adam
“Bedmen Yarasa Adam’da atraksiyon, kavga. Bedmen Yarasa Adam’da heyecan, cinayet.” Valla bunu biz demiyoruz, filmin tanıtımını yapan arkadaş diyor. Filmin her ne kadar afişinde kahramanımızın adı Betmen olarak yazsa da olur öyle kafa karışıklıkları. “Betmen miydi, Bedmen miydi” derken film bitiyor zaten. Belli bir noktadan sonra Bedmen, kahramanlıktan sıkılıp çapkınlığa veriyor kendini. Robin’i de “Sen iki dolan, gel” deyip, başından savdıktan sonra hatunlarla takılıyor. O saatten sonra adam mı öldürülüyor, dünya mı yanıyor, kahramanımızın umurunda değil.
Zagor Zagor olalı böyle zulüm görmedi: Zagor Kara Bela
İddia ediyoruz; “Kızılderililer aslında Türktü” tartışmasına yeni bir boyut katacak bu film. Sivaslıya benzeyen Kızılderililer, Karadeniz şivesi ile konuşan kovboylar, kurşundan atlayarak kaçan bir Zagor… Hepsi ve daha fazlası bu filmde. Filmi izleyin, kim, kiminle, nerede, ne zamandı; yeniden konuşalım.
Türk işi E.T: Badi
Aslında filmin kadrosu sağlam. Senaryoda Barış Pirhasan’ın parmağı var. Görüntü yönetmenliği Orhan Oğuz’a emanet. Yapımcısı Şerif Gören, müzikler de Yeni Türkü’den… Ama olmuyor, bu topraklarda fantastik mayası tutmuyor. İşte kanıtı da bu sahne. Uçan daireden çıkan yaratık İstanbul’da oturan Ali’nin fakirhanesine gelir. Çocuklar, uzaylıya Badi adını takar, sevip okşar. Bir gece gizlice evden Badi’yle çıkmak istediklerinde babalarına yakalanırlar. Çocuklar bir köşeye kaçışır, Badi dımdızlak ortada kalır. Baba, Badi’ye beş kardeşi gösterip “Çıkar şunları üstünden yoksa patlatıcam heee!” deyince çocuk atılır: “Baba vurma! Uzaylı o.”
Biraz fantastik, biraz erotik: Astronot Fehmi
Valla bu kadar maskeli adam görünce, fantastik sinemada mevzu ne zaman sekse bağlanacak diye düşünüp duruyorduk, sağ olsun Aydemir Akbaş bizden önce düşünmüş. Uzaylıların türlerinin devamı için Aydemir Akbaş’ı, yani Fehmi’yi kaçırmaları başlı başına tez konusu. Burayı geçip az ilerleyince Fehmi’yi uzaylıların türünün devamı için çalışırken görüyoruz. Filmin asıl bombası da ABD bayrağı önünde, oduncu gömleğiyle pembe alarm verdiren başkan sahnesi.
Bonus: Mr. Spak’a dünyayı dar eden adam; Turist Ömer Uzay Yolu’nda
http://www.youtube.com/watch?v=DSJfEMuiZlY