“Ay, bilmem nerede bir falcı varmış, yüzüne bakıp her şeyi söylüyormuş. Bizim mahalledeki Selin gitmiş. Gidelim mii?” gibi tümcelerle yüceltilen ve ticari kaygıların baskısıyla geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek ile ilgili bildirimlerde bulunulan adreslere gidenler çevremizde mutlaka bulunur. Hatta bu yazıyı okuyanlar arasında da bilimsel bir temele oturduğu iddia edilen kahve falı başta olmak üzere falın takipçileri arasında yer alanlar olabilir. Sizce “fal nedir?”
Kahve falı, tarot falı ve el falı da dahil olmak üzere bilumum fal türevleri “astroloji” başlığı altında gösterilir ve bu şekilde genelleştirilir. Peki, bunun bilimsel dayanağı var mı?
Fal, yalnızca sohbetlerin yanında rahatlamayı sağlaması amaçlanan gündelik bir ritüel değil. Akademik tarafta da kendine yer bulan bu olgu ile ilgili bilimsel çalışmalar neler söylüyor?
Kahve falı ile ilgili sorularımızı önce ismini vermek istemeyen bir falcıya sorduk
Konunun iki taraflı incelenmesi adına bilimsel çalışmaların yanında fal bakanlar açısından da durum tespiti yapalım istedik ve baktığı fallarla çevresinde sevilen bir isme bu soruları soralım istedik.
Sorularımızı yönelttiğimiz Burçak Yıldız, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. Kahve falı ve tarot falı baktığını ve bunun için hislerinden yardım aldığını belirtiyor. Sorduğumuz sorulara ise içtenlikle cevap veren Yıldız, bakın, konuyu nasıl yorumluyor?
Merhabalar, kaç senedir fal bakıyorsunuz? Bunun için nerede ya da hangi özelliklere sahip bir ortama ihtiyaç duyuyorsunuz?
“Fal bakmak bence doğuştan gelen bir özellik… Ancak gerçek anlamda ilk fala üniversitenin ilk yılında (yaklaşık 6 yıl önce) baktım. Bir arkadaşım “çok iyi kahve falı bakarım” diyordu. Ben de onu sabote etmek için fincanda onun söylemediği şeyler gördüğümü belirttim. Daha sonra söylediğim şeylerin çıktığını söylediler ve arkadaşlarım arasında öylece yayıldı. Arkadaş ortamlarında bakarken daha sonra küçük de olsa kazanç kazanabildiğimi keşfettim ve devamını getirdim (ki bir fal uygulamasında metin yazarı olarak çalışmam, online fal sitesinde fal bakmam vs. hep bu ilgi ile gerçekleşti). Önce kahve falı, sonra tarot şimdi ise pandül ve yıldız haritası… Hatta el ve yüz falı… Çünkü fal biraz tutku işi gibi bir kez başlayınca farklı yöntemleri keşfetmek ve öğrenmek istiyorsun.
İlk başladığım zaman konsantrasyon problemi yaşıyordum. Sessizlik olsun, az insan olsun gibi bazı isteklerim oluyordu. Çünkü falın %50’si hisler, %50’si ise şekillerin yorumlanmasıdır. Başlarken iki konuda da oldukça zayıftım. Zamanla ve birbirinden farklı kişilere fallar baktıkça hangi durumda olursa olsun fal bakabilmeye başladım.
Ancak özellikle pandemi dönemi favorimi mekanımın kendi evim/alanım olduğunu keşfettim. Dilediğim tütsüleri yakıyor, çeşitli yağlardan ve doğal taşlardan destek alabiliyorum. O spritüel ortamı yaratınca kendi algılarımın daha açık olduğunu hissediyorum.”
Fal nedir? Bakan kişi açısından değerlendirirsek falın (örneğin kahve falı) birey üzerindeki etkisi ne düzeyde yer alıyor?
“Ben falın sadece gelecekten haber verme kısmına pek katılmıyorum. Öyle olsaydı kehanet olurdu. Fal, aslında karşındaki kişiyi okuma sanatı. Fal bakarken o fincanı ya da tarot kartlarını okumuyorsun. Karşındaki kişinin enerji alanını okuyorsun. O araçlar, sadece bir kapı oluyor. Enerji alanlarımız o kadar güçlü ki, yaşadığımız tüm olayların izlerini taşıyorlar. Ve o izlerden çıkarımlar yaparak tahminlerde bulunmak oldukça kolay. Örneğin, bir kadının eril tarafında bir sorun olduğunu sezebilirsin. Ona ‘aaa falda erkek olan biriyle bir fikir ayrılığı yaşamışsın’ diyorsun. Zaten genelde karşı taraf açılmaya hazır hissediyor. Sen, ‘bir erkek var’ diyorsan o unutamadığı ilk aşkını sana direkt anlatıyor.
Çıkan fal, iyi de olsa kötü de olsa aslında bir tatmin aracıdır. Falcıların çoğu kişilerin ihtiyacı olan, duymak istediği şeyleri söyler. O an duymaya ihtiyaç duyduğu belki cesaret edip sesli bir şekilde dile getiremediği birçok şeyi farklı birinden duymak, kendi hayatına bir projeksiyon gibi dışardan bakabilmek iyi hissettiriyor. Fala inanmayan birçok insan bile mutlaka bir kez olsa fal baktırmıştır. Doğamız gereği bu tarz olgulara karşı bitmez bir merak duyuyoruz. Bence fal, biraz da bu yüzden fal baktıran kişiye iyi geliyor.
Bu kısımda minik bir parantez açmak isterim; bu kısımda bahsettiğim falcı kelimesi bu işi salt kazanç aracı görmekten ziyade yeteneği olan ve gerçekten severek yapan kişilerdir. Bu kişiler, zaten kendisini belli eder. Örneğin, asla size direkt gelecekle ilgili direktif vermezler. Çünkü gelecek hiçbir zaman kesin ve net değildir. Sizin kararlarınız, düşünceleriniz ile şekillenir ve ayrıca size büyü, muska gibi konularda destek olmazlar.”
Bilimsel araştırmalara göre fal bakan kişi, sürecin “otoriter” tarafında. Buna katılıyor musun?
Aslında otoriter olan taraf falcıya fal baktıran. Çünkü özne o ve konuşulan konu onun hayatı. Bence bu süreçte falcılar sadece rehberlik ediyor. Karşı taraftan gelen tüyolar doğrultusunda (bu sadece ağzından laf alma değil. Onun kanalına girme, onun enerji alanını okumak vs.) iletişim süreci şekilleniyor. Dışarıdan bakıldığında kaynak falcı gibi görünse de aslında süreci fal baktıran kişi yönetiyor.
Fal baktıranlar üzerinde sizin genel gözleminiz ya da gözlemleriniz var mı? Neden buna ihtiyaç duyuyorlar? En sık talepler hangi yönde şekilleniyor? Yaş aralığı nedir?
“Fal baktıranlar aslında tam olarak üçe ayrılıyor: İnanmayanlar, o an ihtiyacı olanlar ve fal tutkunları. Birçok tanıdığım asla fala inanmadığını söyler. Ancak yine de fal baktırmaktan keyif alır. Çünkü falcının söyleyeceği şeylere karşı büyük bir heyecan duyarlar. Aynı zamanda da bahsettiğim tatmin hissini severler. Fal tutkunları ise her gün kahve içip fal uygulamalarına fotoğraflar gönderen kişilerdir. O kişiler için sizin ne söylediğinizin önemi yok aslında. Onlar bunu sadece görev bilinci ile gerçekleştiriyor. Büyük ihtimalle hayatları oldukça stabildir. O falda farklı gelecek bir öneriye ihtiyaçları vardır.
O an ihtiyacı olanlar bu grup içinde benim en sevdiğimdir. Bir kişi, fallardan umut bekliyorsa hayatında o an yaşadığı bir zorluk vardır ve aslında o soruna yanıt arıyordur. Örneğin iş arıyordur veya aşıktır hatta aşık olduğu kişiden yeni ayrılmıştır… O ana dair durumu hakkında sorular sorar, dilekler diler ve bunlara yanıtlar bekler. Bu kişilere fal bakmak daha keyiflidir. Çünkü sorun nettir ve yorumlar da net olur.
Doğru bir benzetme değil ama fal, biraz psikolojik terapiye benziyor. Psikologlara gidip anlatamayan kişiler, falcılara kolayca açılıyor. Örneğin, ben baktığım fallar sayesinde tanıdığım insanların birçok yeni yönünü keşfediyorum.
Cinsiyet, yaş, eğitim durumu gibi spesifik ortak özellikleri olmuyor fal baktıranların. Örneğin, birçok gelir seviyesinden, birçok farklı yaş grubunda kişiye fal baktım. Ama şöyle bir gruplama yaparsak kadınlar daha çok yıldız haritalarına ve kahve fallarına inanıyor. Erkekler ise daha çok kahve falına ve tarot kartlarına inanıyor.
Genelde fal baktıranlar gelecekten haberdar olmak yerine o an aklını kurcalayan soruya yanıt arıyor oluyor. Bir şeye ‘evet’ veya ‘hayır’ şeklinde yanıt arıyorlar. Veya dileklerinin olup olmayacağını bilmek istiyorlar.”
Gelelim kahve falı ile ilgili bilimsel pencereden gelen yorumlara…
Eğlence/Boş zaman aktivitesi olarak kahve falı iletişimi: Kahve bahane, uygulama şahane
Bu başlık iki akademisyenin konuyla ilgili yazdığı bir makaleye ait. Nilgün Soydaş ve Tülay Yazıcı’nın kaleme aldığı makaleye göre gelecekten haber almak ve iyi ile kötüye hazırlanma gibi amaçlarla oldukça uzun bir süredir devam eden “fal” olgusu, insanlar arasında eğlence arayışının bir sonucu oluyor. Az önceki cümlede geçen “oldukça uzun bir süredir devam eden…” sözcük grubundaki süre gerçekten çok uzun. Konuyla ilgili olarak söz konusu makalede “insanların kendi varlığı ile duygularını fark ettiği zamana” dek uzanan bir geçmişten bahsediyoruz. Toplumların yaşam biçimleri ve kültürlerinin yardımıyla değişikliğe uğramasına karşın günümüze kadar uzanan fal olgusu için “…keyif ve zevk veren, insanları kendi sorunlarından uzaklaştıran bir pratik” tanımlamasına yer veriliyor. İki akademisyenin yazdığı bu makale, kahve falı bakmayı sağlayan bir uygulamayı incelerken tüm fal türlerinin aslında bilimsel temelden yoksun olduğunu ortaya koyuyor.
Konuşmanın etnografyası bağlamında falcılık geleneği
Funda Yokarı tarafından 2014 yılında yazılan ve az önce okuduğunuz başlığı taşıyan yüksek lisans tezi ise fal bakan falcıların gözlemlenmesini içeriyor. Yapılan gözlem ve incelemelerin ardından yine bilimsellikten uzak olduğu ifade edilen kahve falı başta olmak üzere tüm fal türleri için “falcı benzer şekilde benzer konular üzerinde durmaktadır. Ancak, dinleyicisini tanımadığından, anlatısını gözlem ve kendi deneyimlerinden yola çıkarak şekillendirmektedir. Kendisinin ve/ya çevresindeki kişilerin hayat derslerinden, görüşlerinden ve özlemini çektikleri duygulardan yola çıkmaktadırlar. Aynı zamanda, paylaşılan kültürel yapının içerisinde kabul görmüş, önem verilen ve tabulaşmış konu ve sosyal normlara da sıklıkla değinilmektedir” deniliyor. Bir başka deyişle, kahve falı bakan falcıların basmakalıp cümleleri sadece o anda falına baktıran müşterisine özelmiş gibi aktarıyor ancak fal için gelen bu kişilerin süreci zora sokmaması için onlara dolaylı sorular sorarak onlara uygun hale getirdiği kestirimleri sunuyor.
Kahve falı ve ona dair bir başka akademik araştırma
Yine 2014 yılında yazılmış bir başka akademik çalışma Mehmet Şükrü Nar’a ait. Nar, “Psiko Antropolojik Bir Olgu Olarak Fal Üzerine Nitel Bir Araştırma” başlığını taşıyan çalışmasında en sık görülen fal çeşidinin kahve falı olduğunu aktarıyor ve ekliyor:
“…Çoğunlukla bu tür inançlar, bireyin önemli kararlar almadan önce ya da gelecek hakkında belirsizlik durumunda, bilişsel, duygusal ve davranışsal öğelerin uyarılmasıyla bağlantılıdır. Bilişsel süreçler; algı, hafıza, dikkat, düşünme ve hayal gücü ile temsil edilirken, duygusal durumlar kaygı, öfke, heyecan, neşe, korku ile temsil edilir. Davranışsal öğeler ise kişinin, belirli bir ritüel içinde, sembolik unsurlarla (büyü ve dualarla) istenen eylemi önleme veya gerçekleştirme biçimidir (Saenko, 2005)… Genel anlamda fal, akıldışı çeşitli yöntemlerin kullanılmasıyla geleceğe yönelik yorumlarda bulunulması, yani bilinmezlikten haber verme olayıdır. Diğer bir deyişle, insanın bilinmeyene erişme arzusunun bir sonucudur. Fal bakan kişi bu durumu açıklarken, doğaüstü güçlerle ilişkiye girdiğini ya da kuvvetli hissiyata sahip olduğunu öne sürmektedir; hatta bazı durumlarda ritüelleri gereği imgelere veya nesnelere başvurarak birtakım araçları kullanabilmektedir…”
Barnum (Forer) Etkisi
1940’lı yıllarda parlak bir iş insanı olarak görülen Phineas Taylor Barnum tarafından dillendirilen “Herkese uyacak bir şeylerimiz var!” sloganının bu teori üzerinde büyük bir etkisi var. Çünkü Amerikalı psikolog Paul Meehl’in 1956’da ortaya attığı bu terimler İş insanı Barnum’a ve konuyla ilgili araştırmalarda bulunarak test yapan bilim insanı Forer’e gönderme yapıyor.
Forer, astrolojik tahminlerin tutarlı olduğu savına karşın bunun bilimselliğini test etmek istiyor ve aşağıdaki test ortaya çıkıyor.
Fal severleri üzen deney
Forer Deneyi olarak adlandırılan bu testin yapılma amacı fal seansı sırasındaki analizlerin güvenirliğini kontrol etmek. Forer, öğrencilerine dağıttığı test soruları için “bu test sorularının kişiye özel olarak hazırlandığını” ifade ederek deneyini başlattı.
Dağıtılan her kağıtta 13’er madde bulunan bu test soruları ise şu şekilde
“Sizde, diğer insanların sizi sevmesine ve hayranlık duymasına yönelik yoğun bir ihtiyaç var.
–Kendinizi eleştirmeye çok açıksınız.
–Kendi avantajınıza çevirmediğiniz büyük bir kullanılmayan kapasiteye sahipsiniz.
–Bazı kişilik zaaflarınız olsa da, genellikle onların üstesinden gelebiliyorsunuz.
–Cinsel beklentileriniz, sizin için problemler doğuruyor.
–Dışarıdan bakıldığında disiplinli ve öz kontrole sahipsiniz; ancak aslında endişeli ve güvensizsiniz.
–Bazı zamanlarda doğru şeyi yaptığınızdan ve doğru tercihte bulunduğunuzdan emin olamıyorsunuz.
–Her seferinde birazcık değişim olsun istiyorsunuz ve eğer kısıtlamalarla karşılaşırsanız rahatsız oluyorsunuz.
–Kendinizin bağımsız bir düşünür olduğunuzla övünüyorsunuz ve diğerlerinin açıklamalarını kanıtsız görüyorsunuz.
–Kendinizi başkalarına açmanın çok da akıllıca olmadığını düşünüyorsunuz.
–Bazı zamanlar dışa dönük, cana yakın ve sosyalsiniz, diğer zamanlarda ise kapalı, ilgisiz ve içedönük.
–Bazı tutkularınız oldukça gerçek dışı.
–Güvenliğiniz, hayatınızdaki temel amaçlarınızdan biri.”
Öğrencilerinin 0’dan 5’e kadar puanlama yapmalarını isteyen bu testin sonuçları ise ilgi çekici. Çünkü yukarıda herkese dağıtılan test sorularını kendine özel zanneden öğrencilerin verdiği puanlarla ortaya çıkan ortalama 4.26 olarak tespit edildi. Yani, her öğrenci bu “genel soruların kendilerine uyduğunu düşünüyordu…
Dolayısıyla bilim penceresinden bakıldığında “loji” ekini aldığı için bilim dalı gibi gözüken astroloji ve onun en yaygın silahı olan kahve falı sadece eğlendirebilen bir pratik. Asla ama asla bilimsel bir yanı ve temeli yok.
Bilim bunu söylüyor, bize de aktarmak düşüyor…