Dilimize “Sil Baştan” olarak girdi ama biz onu ruhunu birebir yansıtan orijinal adıyla “Eternal Sunshine of The Spotless Mind” olarak anmak istiyoruz. Hatta elimizde olsa “Kusursuz Aklın Sonsuz Gün Işığı” diye çevirip Facebook durum güncellemesi olarak duvarlarımızın en üstüne sabitleyeceğiz.
Eternal Sunshine of The Spotless Mind kült filmler arasında gösteriliyor. Sokaktaki adamı çevirsen en sevdiği 5 filmi sorsan biri olarak bunu gösteriyor. Klasik Hollywood zihniyetinden fersah fersah uzak olsa da böyle popüler olduğu için biraz kızıyor ama yine de onu sevmekten vazgeçemiyoruz.
Çünkü Michel Gondry ve Charlie Kaufman’ın hayal gücünün bağrından kopup gelen bu film ne tam anlamıyla bir aşk filmi ne de bizi felsefik öğelere boğan bir uzun metraj. Ama film bizi büyülü bir dünyaya çekerken Joel ve Clementine arasındaki aşk, ayrılık ve sonrasında yaşananlar hepimizi aşk ve ilişkilerin doğasını yeniden sorgulamaya itiyor. Belki de bu yüzden etkileniyoruz bu sıradışı filmden, daha önce hiçbir filmin, kitabın, yazının direkt söylemeyediklerini sihirli bir yoldan bize anlatabildiği için onu el üstünde tutuyoruz.
Filmi bu kadar etkileyici yapan öğelerden biri de Joel ve Clementine arasındaki diyaloglar. Filmi 1500.kez yeniden izlemek istemenize yol açabilecek ve aşk hakkında yeniden düşünmenizi sağlayacak Eternal Sunshine of The Spotless repliklerine şöyle buyurunuz.
“Birini aklınızdan silebilirsiniz ama onu kalbinizden atmak başka bir hikayedir”
“Neden bana birazcık ilgi gösteren her kadına aşık oluyorum?”
“Keşke biriyle tanışsam. Bunun gerçekleşme ihtimali çok düştü. Tanımadığım bir kadınla göz kontağına giremediğim düşünülürse”
“Yine mi ‘tatlı’yım. Tanrım, başka sıfat bilmez misin sen?”
“Sürekli konuşmak iletişim kurmak değildir”
“Dalgaların oradaydın. Seni uzaktan görebiliyordum. ‘Ne garip, birinin sırtını çekici buluyorum’ diyordum. Sonradan çok seveceğim ve en sonunda nefret edeceğim montunu giymiştin”
“Gitme
– Neden ?
– Bilmiyorum sadece gitme…”
“Onu aklından attın, peki ya kalbinden?”
“Şu anda ölebilirim, Clem. Çok mutluyum. Daha önce hiç böyle hissetmedim. Şu anda tam olmak istediğim yerdeyim”
“Joel? Bir fikrim daha var. Bu benim hatıram, Kasıklarıma baktıktan sonra… Kanepede sevişmek istediğin an…
…Joel, siliciler buraya geliyor. Ya beni başka bir yere götürsen? Ait olmadığım bir yere. Sabaha kadar orada saklanırız…
…Sensiz hiçbir şeyi hatırlayamıyorum. Çok tatlısın ama dene, olur mu? -Olur…
…İşe yaradı! Ben bir dâhiyim! Joel? Joel? Nereye kayboldun? Benim de gelmem gerekiyor!”
Clementine: “Pek konuşmayan bir tipsin, değil mi?”
Joel: “Sadece… Pek ilginç bir hayatım yok. İşe giderim, eve dönerim… Ne diyeceğimi bilemiyorum. Günlüğümü okumalısın… Bomboş denebilir…”
Clementine: “Gerçekten mi? Bu seni üzüyor mu? Ya da kaygılanıyor musun? Ben hep hayatımı tam olarak yaşayamadığımı düşünüp kaygılanırım. Her imkanı değerlendirmek hiç bir anı boşa harcamamak isterim…
…Tanrım, böyle demeyi kesmeliyim! Seninle evleneceğim. Bundan eminim.”
Joel: “Peki.”