1996 yılında, Türk Sinemasında yeniden doğuş anlamında bir kırılma yaşandığı söylenebilir. İstanbul Kanatlarımın Altında, Mum Kokulu Kadınlar, Tabutta Rövaşata gibi adından söz ettiren bir çok film 1996’da seyirciyle buluştu. Hele öyle bir tanesi var ki; sinemamızın en önemli başyapıtlardan birisi olması bir yana, tam 5 sene boyunca kırılamayacak bir gişe rekoruyla sinemaya daha fazla yatırım yapılmasının yolunu açtı. Yavuz Turgul, Şener Şen ve Uğur Yücel’i efsane Muhsin Bey filminden sonra tekrar bir araya getiren bu proje ise muhtemelen çoğunuzun izlediği Eşkiya filmi.
Jandarma tarafından yakalanıp hapse düşen Baran, ancak 30 yıl sonra çıkınca öğrenir aslında en yakın arkadaşı Berfo tarafından jandarmaya ihbar edildiğini. Berfo onun yalnızca özgürlüğünü değil aynı zamanda altınlarını çalmıştır. Hatta o altınlarla Keje’yi babasından satın alıp yarini de çalmıştır. Onları bulmak için İstanbul’a giderken, Beyoğlu çevresinde küçük çapta kirli işler yaparak hayatını sürdüren Cumali ile tanışır…
1. “Sen maphusa gittikten sonra düzen bozuldu eşkıya. Kötüler bu işte galip geldi. Ezilenler ezildi.”
2. “Neden buradasın biliyor musun? Keje’nin yanına gidip konuşacaksın. Eğer Keje seninle de konuşmazsa anlarım ki dünyaya küsmüş. Kimseyi istemiyor kendini diri diri mezara gömmüş.”
“Ya konuşursa!”
3. “Beni hapiste vurdular Keje ölmedim. Hastalandım bir ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim. Çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. Yaşadım seni bir kez daha görebilmek için yaşadım.”
4. “Niye af çıkınca seni de salmadılar?”
“İçerde 3 kişiyi daha öldürmüşem.”
5. “Ben ömrümce bu dakika için yaşamışım. Artık ne olursa olsun önemi yoktur. Seni gelip alacağım. Beni bekleyesin Keje!”
6. “Bana niye ihanet ettin Berfo?”
“İhanet haa. Demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun ha? Peki, iyi öyle olsun. Şimdi ben sana şöyle desem; ben bunları yaptım, çünkü âşıktım ben, yani vurulmuştum, ölüyordum aşkımdan. Bunun üzerine kim bana ne diyebilir ha? İhanet mi? Aşkım için yaptım ulann! Ahlaksızlık mı? Evet yaptım. Ben en yakın arkadaşımı seni jandarmaya ihbar etmiş adamım. Sen yapabilir miydin benim yaptığımı? Haaa? En sevgili arkadaşına ihanet edebilir miydin? Onu jandarmaya ihbar edebilir miydin? Arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? O altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilir miydin? Arkadaşını ölüme gönderebilir miydin? Ama ben yaptım. Aşkım için… Şimdi söyle bana; hangimizin aşkı Keje’ye daha büyük haa? Hangimizin? Hangimiz Keje için böyle büyük bir günaha girmeyi göze alabildik? Ben bu aşk için cehennemde yanmaya hazırım. Ya sen?”
7. “Nerdesin ya? Kayboldun sandım!
“Kayboldum.”
8. “Çocuğun ölümünün ne önemi var. Keje’yi alıp gitseydin aşkın için bir şey yapacaktın. Ama sen Keje’yi bir insan hayatına feda ettin. Sevdiğin kadını kıytırık bir herifin hayatı için harcadın. Hâlbuki o kadın seni bir ömür bekledi. Hayatın sevda karşısında ne önemi var?”
“Doğru… Sevdanın karşısında ne önemi var hayatın?”
9. “Hatırlar mısın çocukken seninle kındık oynardık. Hep ben seni yenerdim. Sen bir gün bile neden hep ben yeniliyorum diye sormadın. Ben hep aldattım.”
10. “Kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi, eşkıya artık şehirde.”
11. “Seni çok seviyorum lan, çok seviyorum. Gebericem ulan bu sevgiden.”
12. “Çok korkuyorum Eşkıya. Beni bırakma, çok korkuyorum… Çok.”
“Korkma sadece toprağa gideceksin… Sonra toprak olacaksın… Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin… Oradan özüne ulaşacaksın… Çiçeğin özüne bir arı konacak… Belki… belki o arı ben olacağım.”