2017-2018 sezonunun başlamasıyla birlikte, futbolseverler transfer döneminde takımlarına katılan oyuncuların verimliliklerini ölçmeye başladı. Özellikle ligin ilk 2 haftasında Burak Yılmaz ve Wayne Rooney’nin gösterdikleri performanslar bizi bu listeyi hazırlamaya itti. Bizde eski takımlarına yaptıkları dönüşle tutkusunu ortaya koyan 7 santraforu listeledik.
1. Wayne Rooney-Everton
2004 yılında 27 milyon sterlin bonservis ücreti karşılığında Manchester United’a transfer olan Rooney, yuvadan uçtuğunda henüz 19 yaşındaydı. Kırmızı Şeytanlar’da forma giydiği süreçte 559 maçta 253 gol atan İngiliz oyuncu takımıyla birlikte 5 İngiltere Premier Lig, 1 Şampiyonlar Ligi, 1 UEFA Avrupa Ligi gibi önemli şampiyonluklar yaşadı. Mourinho’nun gelmesiyle MANU’da fazla şans bulamayan deneyimli forvet oyuncusu, rotayı taraftarı olduğu eski kulübü Everton’a kırdı. Ligin ilk 2 haftasında 2 gol kaydeden Wayne için işler şimdilik tıkırında gidiyor.
2. Didier Drogba-Chelsea
2012 yılında Chelsea ile Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırıp ayrılan Drogba, önce Çin takımı Shanghai Shenhua’da yarım sezon daha sonra ise Türkiye’de Galatasaray’da 1.5 yıl forma giymişti. Sarı-kırmızılılar ile yolları ayrıldıktan sonra yeniden Londra’nın yolunu tutan Drogba, burada çok başarılı bir sezon geçirmese de sezon sonu Premier Lig’i kazandıran kadronun parçası olmayı başardı.
3. Thierry Henry-Arsenal
1999 ve 2007 yılları arasında 8 yıl Londra Kulübü’nün formasını giyen efsane golcünün dönüşü 2011 yılında oldu. O dönem Afrika Uluslar Kupası’na gidecek oyuncuları nedeniyle hücum hattında sıkıntı çeken Arsène Wenger, çözümü eski göz ağrısında buldu. Amerika Birinci Futbol Ligi takımlarından New York Red Bulls forması giyen Henry, 2 aylık kısa bir süre için Londra’ya döndü. Oyuna sonradan dahil olduğu ilk maçında, Leeds United’a karşı takımına galibiyeti getiren Fransız oyuncunun Emirates Stadyumu’na dönüşü gerçekten görülmeye değerdi.
4. Fernando Torres-Atletico Madrid
2001 yılında futbol hayatına başlayan Torres burada gösterdiği performansla yıldızlaştı ve 2007 de rekor bir ücretle Benitez’in Liverpool’una transfer oldu. 2010-2011 sezonunda Chelsea’ye transfer olan İspanyol forvet istenilen seviyeye bir türlü çıkamayınca soluğu Milan’da aldı. Burada da sakatlıklarla boğuşan El Niño, 2014-2015 sezonunda yuvasına döndü ve hala da Madrid ekibinde forma giyiyor.
5. Martín Palermo-Boca Juniors
Bir maçta 3 penaltı kaçırabilecek kadar beceriksiz, orta sahadan kafayla gol atabilecek kadar yetenekli. Arjantinli oyuncu futbola başladığı Estudiantes’ten Boca Juniors’a 1997 yılında transfer oldu. 2000 yılına kadar mavi-sarılı formayı terleten Palermo gösterdiği performansla Avrupa kulüplerinin dikkatini çekti ve 2000 yılında Villarreal’e transfer oldu. Daha sonra sırasıyla Real Betis ve Alaves’te de forma giyen “Titan”, takımına duyduğu özleme dayanamadı ve 2004 yılında büyük buluşma yani Boca Juniors-Palermo buluşması tekrardan gerçekleşti. 1997-2000 ve 2004-2011 tarihleri arasında Boca adına 236 gol atma başarısını gösteren unutulmaz oyuncu 2011 yılında futbol hayatına noktayı koydu.
6. Burak Yılmaz-Trabzonspor
Ülkemizde 4 büyük takımın formasını giymiş ender oyunculardan Burak Yılmaz’ın 2010-2012 sezonları arasında bordo-mavili formayı terletirken 55 gol atması Trabzonspor taraftarını o dönem çok memnun etmişti. Ardından gelişen transfer sürecinde yolu İstanbul’a düşen yetenekli santrafor, Galatasaray ile sözleşme imzalayınca Trabzonlu’nun yoğun tepkisini çekmişti. İstanbul’da da başarılı performansını devam ettiren 32 yaşındaki forvet, akabinde Çin’in Beijing Guoan takımıyla anlaşıp yıllık 7 milyon Euro karşılığında kontrata imza attı. Milli golcü, bu transfer döneminde yeniden Trabzonspor’a döndü. Döndüğü süreçte yaptığı fedakarlıklarla Trabzon tribünlerinin gönlünü kazanan Burak, ligin ilk 2 haftasında rakip filelere gönderdiği 3 golle taraftarını mest etmiş durumda.
7. Carlos Tevez-Boca Juniors
Profesyonel futbol hayatına 2001’de Boca Juniors’ta başlayan yetenekli oyuncu, Brezilya’da Corinthians, İngiltere’de West Ham United, Manchester United ve Manchester City forması giydikten sonra Juventus’a transfer olmuştu. Avrupa’nın elit golcülerinden biri olan Tevez eğer ülkesine dönmeyip, kariyerini Avrupa’da sürdürseydi onu üst düzey takımlarda forma giyerken görebilirdik. Ama o da Martin Palermo gibi Boca Juniors hasretine dayanamadı ve “Futbolu kendi takımımda bırakacağım.” diyerek 2015 yılında ülkesine döndü. 40.000 kişilik Boca taraftarı önünde imza töreni düzenlenen Tevez, gelişen süreçte paraya dayanamadı ve yıllık 42 milyon Dolar ücret karşılığında Çin’in yolunu tutarak dünyanın en çok kazanan oyuncusu olma unvanını da ele geçirdi.