Öyle şarkılar var ki, sözlerini anlamasanız da ne anlattığını hissediyorsunuz. Ve vermek istediği duygu en derinlerinize işliyor. İşte Caruso, tam bu tarife uyan şarkılardan. Hangi dili konuşuyor, hangisinden anlıyorsunuz hiç fark etmez; nasılsa aynı sarsıcı etkiyi yaratacak bünyenizde. Caruso da tarifsiz bir hüzün bırakıyor insanın içinde…
Bu muhteşem eserin yazarı Lucio Dalla, İtalya’nın en büyük tenoru Enrico Caruso için yazmış bu şarkıyı. Caruso’nun öldüğü odada, onu düşünerek, onu hissederek.
Ve Caruso, aslında bir vedalaşma hikayesi… Ölmek üzere olan bir adamın, bir kızın gözlerine bakarken hissettiği acıyı anlatıyor. İşte Enrico Caruso’nun son akşamını anlatan bu hüzünlü şarkının hikayesi.
Müziğe 9 yaşında başlayan Enrico Caruso, opera tarihinin en ünlü sesidir
Caruso, 9 yaşında klise korosunda şarkı söyleyerek başladı müzik yaşamına. Ve Napoli’nin en ünlü hocalarından eğitim alarak devam etti yoluna. Sahneye ilk kez 1894 yılında L’Amico Fritz isimli operayla çıktı ve o andan sonra tüm dünya ondan bahsetmeye başladı.
İlk sahne performansıyla şaşkınlık yaratan Caruso için, ünlü orkestra şefi şöyle demişti: “Bu genç Napolili böyle şarkı söylemeye devam ederse, yakında tüm dünya ondan bahsetmeye başlayacak.”
Ünlü orkestra şefi Arturo Toscanini, Caruso’nun ilk performansını en ön sıralarda izlemiş ve kendisi için bu yorumu yapmıştı. Dediği gibi de oldu; Caruso 1902 yılında Monte Carlo Operası’ndaki performansından sonra iyiden iyiye ünlendi. Ve onun ses getiren başarısı, her geçen gün biraz daha arttı.
Tam 17 yıl boyunca Metropolitan’ın baş yıldızıydı; hiçbir opera sanatçısının kazanamadığı paraları kazandı; herkes tarafından sayıldı ve sevildi.
Caruso, kadınlara düşkün biri olarak biliniyordu ve bu sebeple özel yaşamıyla da ses getiriyordu
Birçok ünlü performans sanatçısıyla aşk yaşadı ve genelde ilişkileri hep kötü bitti. Onun en tutkulu aşkı evli bir kadın olan Ada Giachetti ile yaşadığıydı; zaten bu ilişkiden de iki erkek çocuğu oldu. Ancak Giachetti, şoförleri için Caruso’yu terk etti.
Caruso, daha sonra ise kendisinden 20 yaş küçük olan Dorothy Park Benjamin ile evlendi ve bu evlilikten de bir kız çocuğu oldu. Evliliği için “Tamamen bana ait birisi olsun istedim.” dediği için, insanlar onun hiçbir zaman Dorothy’e aşık olmadığını söylediler.
Sadece çıkan plaklarından 2 milyon dolar kazandığı bilinen sanatçı, 1920 yılında sahnedeyken rahatsızlandı ve bu olaydan sonra uzunca bir süre şarkı söyleyemedi
Caruso’nun, New York’ta Brooklyn Akademisi için düzenlenen bir gösteride, “L’Elisir d’Amore”(Aşk İksiri) isimli operayı söylemek üzere sahneye çıktığı sırada ağzından kan boşandı.Sonrasında çeşitli ameliyatlar geçirdi ama durumu yine de düzelmedi. Ve 1921 yılında, vatanı Napoli’ye geri döndü…
Hastalığının ardından vatanına geri dönen Caruso, Vesuvio Otel’de kalmaya başladı… Ve kısa bir süre sonra, oradaki otel odasında hayata gözlerini yumdu
Ölümünden bir gece önce deniz kenarına inip olanca sesiyle bir şarkı seslendirdi; yani son şarkısını…
Civardaki balıkçılar, büyük bir hayranlıkla onu dinlediler. Ve ertesi gün, yaşamını kaybetti Caruso.
İşte dünyanın en sevilen opera şarkılarından “Caruso”, bu ünlü sanatçının son gecesini anlatıyor
Lucio Dalla’nın Erico Caruso’ya atfettiği bu muhteşem şarkıyı Lara Fabian, Andrea Bocelli, Julio Iglesias gibi birçok ünlü isim de seslendirdi. Hatta kimin daha güzel söylediği konusu, insanlar arasında hala bir tartışma konusudur.
Şarkıda bahsedilen kızın kim olduğu ise hala gizemini koruyan bir konu…
Bahsi geçen kız, Caruso’nun son eşi Dorothy mi, büyük aşkı Ada mı, yoksa kızı Gloria mı; bilinmiyor. Ancak “ragazza” kelimesi genç yaştaki kızlar için kullanılan bir kelime olduğu için, kızını kast etme olasığının daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Bazılarına göre şarkıda veda edilen kız; aslında hayatın ta kendisi.
Bazılarına göre ise, Caruso’nun son gecesinde deniz kıyısında gördüğünü sandığı denizkızı.
BONUS:
Burası denizin parladığı ve rüzgarın sert estiği yer
Surriento körfezinde yaşlı bir terasın üstünde
bir adam genç bir kızı kucaklıyor
ve ardından bağırıyor.
Sonra boğazını temizliyor ve şarkı başlıyor.
Seni çok seviyorum
Çok ama çok seviyorum, biliyorsun.
Bu bir bağ şimdi
Biliyorsun, damarlardaki kanı eriten.
Denizin ortasındaki ışıkları gördü
Amerika’daki akşamları düşündü
Fakat onlar sadece balıkçı teknelerinin lambaları
ve uyanan pervanelerin beyazıydı
müzikteki acıyı hissetti
piyanonun başından kalktı
bir buluttan süzülen ayı görünce
ölüm daha tatlı geldi
genç kızın gözlerini gördü
ki bu gözler deniz kadar yeşildi.
sonra aniden bir damla gözyaşı döküldü
ve adam boğulduğunu düşündü
liriğin gücü
Her dramanın yalan olduğu
Biraz makyajla ve taklitle
Bir başkası olabildiğin yer
Fakat iki göz sana bakıyor
Oldukça yakın ve gerçek
Sana bütün kelimeleri unutturuyor
düşüncelerini karıştırıyor.
Ve böylece her şey önemsiz bir hale geliyor
Amerikada’ki geceler bile
Ve ardına bakıyor, hayatını görüyorsun
Pervanelerin uyanışı gibi
Ah evet, hayat bitiyor
Fakat o artık bunu daha fazla düşünmüyor
Zaten kendini oldukça mutlu hissediyor
Ve tekrar şarkısını söylemeye başlıyor.
Seni çok seviyorum
Çok ama çok seviyorum, biliyorsun
Bu bir bağ artık
Biliyorsun, damarlardaki kanı eriten.
Yararlanılan Kaynak: kemalayca