Gelin hep beraber zamanda kısa bir yolculuk yapalım ve size yakın geçmişten bir ismi hatırlatalım: Dr. Emrah Altındiş. Bu isim tanıdık geldi mi? Pek çoğumuz için tanıdık değil ama eski Cumhurbaşkanı Abullah Gül’e Gezi Olayları esnasında ve ona yakın tarihlerde yaşanılan pek çok insan hakları ihlalini çatır çatır soran akademisyen dersek tahmin ediyoruz ki büyük bir kısmınız onu hatırlayacaktır.
Peki o soruyu sorduğundan bu yana kendisinin başına neler gelmiş bunu hiç merak ettiniz mi? Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’te Tolga Tanış imzasıyla yer alan röportajdan öğrendiğimiz kadarıyla Dr. Emrah Altındiş o sorunun ardından pek de keyifli vakit geçirmişe benzemiyor.
Biz de istedik ki bu olay Türkiye’de fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü ne seviyededir merak edenler için ibret verici bir örnek olarak hep hatırlansın, kimimizin hevesini kırsın kimimizi daha çok gaza getirsin.
Öncelikle Dr. Emrah Altındiş’i bizle tanıştıran o videoyu hep birlikte izleyelim ve o soruyu bir kere daha duyalım
Sorunun tam metni şöyle:
Bildiğiniz gibi şu anda Gezi‘nin yıl dönümündeyiz 29, 30, 31 Mayıs ben ve 25 meslektaşım, 4 tane Nobel ödüllü meslektaşımız geçen sene Science Dergisi’nde bir makale yayınladık ve sizin başında olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni 8 tane insanımızı öldürdüğü için, 90 tane insanımıza kafa travması yaşattığı için, 9 insanımıza gözünü kaybettirdiği için ve binlerce insanımızı sokaklarda gaza boğduğu için protesto ettik fakat Türkiye’de şiddet sürekli devam ediyor. Günde 3 kadın öldürülüyor, 4 işçi iş kazalarında katlediliyor, Roboski katliamında sizin başında olduğunuz ordu 34 insanımızı öldürdü, 17 tanesi çocuktu, bunların hiçbirinin hesabı sorulmadı. Benim sorum şu, siz Ankara’da yaşıyorsunuz, Kızılay’da Ethem Sarısülük başından kurşunla vuruldu, onun katili dışarıda, siz böyle bir devletin başında olmaktan utanmıyor musunuz? Ellerinizden kan akıyor görmüyor musunuz? Nasıl yani utanmadan gelip burada bize demokrasi yalanları söylüyorsunuz? Sorum şu: Nasıl geceleri rahat uyuyorsunuz? Berkin Elvan 14 yaşındaydı, sizin başbakanınız diyor ki 14 yaşındaki çocuk terörist, utanmıyor musunuz?
Bu yürek yemiş sorunun ardından Dr. Emrah Altındiş kendisine büyük bir komplo kurulduğundan bahsediyor
Dr. Altındiş, 17 Temmuz’da kimliği henüz belirlenemeyen birileri tarafından, kendisinin DHKP-C örgütü üyesi ve çok tehlikeli bir terörist olduğunun iddia edildiği, profesyonelce hazırlanmış İngilizce bir mektubun bölümdeki bütün öğretim üyelerine mail atıldığını anlatıyor
Öğretim üyelerine gönderilen e-mail’de, hayatlarının tehlikede olduğu, DHKP-C isimli yasa dışı örgüte üye çok tehlikeli bir terörist olduğum ve her an harekete geçebileceğim ifade ediliyordu. Hemen gereğinin yapılmasını istiyorlardı.
Hocaların bu duruma tepkisi ve Harvard’da Dr. Altındiş’e açılan soruşturma
Hocaların az da olsa bir kısmı bu gönderilen e-mail’i idrak edemedi, Gül’e soru sorduğumu bilen hocalar ise bu konuda duydukları üzüntüyü ve bana desteklerini dile getirdi, bir yandan Harvard da bir soruşturma başlattı hakkımda. Benim terörist olup olmadığım araştırıldı. Buradaki soruşturmada aklandım. O esnada çalıştığım bölümden ayrıldım, yine Harvard Üniversitesi’nde dünyaca ünlü başka bir laboratuvarda çalışmaya başladım.
Tehdit mesajlarından sonra Türkiye’den Tabipler Odası, KESK, DİSK, Eğitim-Sen gibi birçok kurum ve binlerce insandan teşekkür ve destek mesajı aldığını kaydediyor Dr. Altındiş
Türkiye’de bir insan barıştan, insan haklarından, eşitlik ve demokrasiden yanaysa bu tarz tehditlerle karşılaşıyor; dolaysıyla ben istisna değilim. Maalesef hakaret edenlerin içinde 3 tane öğretim görevlisi de var. Benim tehditleri engelleyecek, bu konuda yapabileceğim bir şey yok; ama Türkiye’de yetkililerin yapabileceği bir şey var. ‘İnsan hakları ihlalleri konusunda bizlere soru sormak ve bizim hesap vermemiz normal bir durumdur.’ şeklinde bir açıklama yaparlarsa belki tehditler azalır. Tehditler devlet tarafından mı yoksa iktidar yanlısı kişiler tarafından mı yapılıyor bilemiyorum.
Dr. Altındiş, insan hakları konusunda soru sorarak yanlış bir şey yapmadığını ve aldığı tehditler karşısında hukuki hakkını sonuna kadar arayacağını belirtiyor
Dört yıl önce doktorasını İtalya’da tamamlayan ve hala Harvard’da çalışan genç bilim adamı, doktora sonrası araştırmalarını bitirdikten sonra amacının Türkiye’deki kamu üniversitelerinde çalışmak olduğunu; ancak bu şartlarda ülkeye dönmenin çok mümkün olmadığını söyledi
Türkiye’ye dönersem devlete hakaretten ya da saçma sapan bir terör örgütü iddiası ile tutuklanıp tutuklanmayacağımı bilmiyorum, malum memlekette hapse atmadıkları muhalif kalmadı.
Türkiye’de akademik bir kariyer şu an için mümkün mü?
Türkiye’de şu an YÖK ve TÜBİTAK dahil bütün kurumlar iktidarın kontrolünde. Üniversitede kadro alabilir miyim? Kadro alırsam laboratuvar kurabilir miyim? Bilim yapabilir miyim? Hem güvenlik risklerinden, hem de şu koşullarda işimi, bilimimi yaptırmayacaklarından ötürü bu planlarımı erteledim. Ama bir gün mutlaka döneceğim tabii ki.
Türkiye’yi rezil eden Dr. Altındiş mi yoksa başkaları mı?
Sınır Tanımayan Gazeteciler’e göre Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülkeden 154. sırada, OECD rakamlarına göre eğitimde 34 ülkede son sıradayız. Youtube, Twitter daha geçenlerde kapatılmıştı. Nüfusun yaklaşık yüzde 20’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her gün dört işçi iş cinayetlerinde öldürülüyor; Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüyüz. Kadın erkek eşitliğinde 140 ülke arasında 124. sıradayız, her gün bir kadın cinayete kurban gidiyor. Saraylar yapılıyor, yolsuzluklar yapılıyor ama kimse konuşmuyor. Türkiye bunları mı hak ediyor? Benim haklı sorum mu bizi rezil ediyor yoksa bu bağımsız raporlar, gerçekler mi?
Aydın insanın görevi aydınlatmaktır
Kesinlikle hiçbir pişmanlığım yok. Gerçekleri dile getirmek bir bilim insanının esas görevi. Ayrıca insan haklarından ötürü zarar görmüş, Gezi’de çocuklarını kaybetmiş aileler ve Roboski’de öldürülmüş ailelerden teşekkür aldım. Azıcık bir iç ferahlaması yarattıysam mağdurlarda, o bana ömür boyu yeter. İnsan haklarına saygı duymak zorunda dünyadaki bütün devletler. Türkiyedeki yetkililer de buna dahil. Sorumlulara tüm bu sorular sorulacak. Türkiye toplumu demokrasi ile ilgili soruları her gün sokakta soruyor ve bu cesaret de bulaşıcı.
Dr. Altındiş Kobani olaylarında onlarca kişinin öldürüldüğünü ama bir kişinin bile tutuklanmadığını hatırlatıyor
Cumhurbaşkanı veya Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen tüm yetkililer bu tarz sorularla yüzleşmek zorunda; çünkü insan hakları ihlalleri her gün devam ediyor ve onlar sorumlu.
Şu ana kadar hakkında herhangi bir dava açılmayan Dr. Altındiş Türkiye’ye dönme planlarını bir süre ertelemiş durumda
Şu an kiminle görüşsem, siyasetçiler, gazeteciler “Türkiye’ye sakın gelme.” diyor. Bir süre Türkiye’ye gitmeyi düşünmüyorum. Ailemi özellikle dedemi ve Karşıyaka’yı (İzmir) çok özledim.
Dr. Altındiş arkasında birilerinin gücü var iddialarının da birer iftira olduğunu vurguluyor
Benim ne Amerikan vatandaşlığım var, ne yeşil kartım, ne siyasi bir parti veya bir cemaatle ilişkim. Emeğimle geçinen bir insanım. Sadece Türkiye toplumunun sağduyusu, iyiliği, güzelliği var arkamda. Cesaretimi HES’lere karşı direnen Karadenizli teyzelerden, taşerona direnen işçilerden, eşitlik isteyen Kürtlerden, Alevilerden, İslam’ı gözünü para bürümüşlerin elinden kurtarmaya çalışan Antikapitalist Müslümanlardan, cinayetlere karşı direnen kadınlardan alıyorum. Türkiye insanı çok daha güzel bir yaşamı hak ediyor ve ben gelecekten çok umutluyum!
Biz de diliyoruz ki böyle güzel insanların cesaretleri diğer güzel insanlara da bulaşsın!
Belki böylelikle haksızlıkların, adaletsizliklerin, giden anların, yok olan, zarar gören canların hesabı sorulur bir gün.