Defalarca izlediğimiz Yüzüklerin Efendisi serisinden veya küçüklüğümüzden beri okuduğumuz masallardan aşina olduğumuz Elfler; İskandinav, Anglo Sakson ve Cermen kültürlerinde sıkça rastlanılan mitolojik ve doğaüstü varlıklardır. İzlanda Üniversitesi tarafından 2007 yılında yapılan bir araştırmaya göre, İzlanda halkının yüzde 62’si Elflerin gerçek olduğuna inanıyor.
Laura Studarus’un BBC için yazdığı bir yazıda, İzlandalı şarkıcı ve söz yazarı Jófríður Ákadóttir, Elflere ait bir kayaya tırmanarak onları rahatsız ettiği için Elfler tarafından “cezalandırıldığını” anlatıyor.
Ákadóttir başından geçenleri şöyle anlatıyor: “Küçükken oyun oynadığımız alanda, diğerlerinden çok daha büyük bir kaya vardı. Bunun bir Elf kayası olduğundan emindik ve aslında Elfleri rahatsız etmemeliydik. Benim iki katım kadar büyüktü, ama yine de ona tırmanmayı başardım. Arkadaşlarım, bunun kötü bir fikir olduğu konusunda beni uyarmışlardı. Kayanın tepesine ulaştım ve yere inmek için atladığım anda ağzımdan kan aktığını hissettim. Ağlayarak eve koştum ve o kayaya bir daha asla dokunmadım.”
İzlanda kültüründe mitolojik kahramanlar Elflere “Huldufólk” ismi veriliyor. Huldufólk, “saklı halk” anlamına geliyor
İnanca göre Elfler devasa kayalıklarda yaşıyorlar ve genel olarak insanlara karşı tehlike teşkil etmiyorlar. Yalnızca yuvalarına bir zarar geldiğinde veya rahatsız edildiklerinde tehlikeli olabiliyorlar.
Huldufólk’u rahatsız etmemek amacıyla İzlanda’daki bazı inşaat projelerinin başındakiler, Elflerin yaşadığı kayaları tahrip etmemek için rotalarını değiştirmek durumunda kalabiliyor. Başka bir inanışa göre de İzlanda’da Huldufólk’a çarpabilir diye herhangi bir yere taş atmak hoş karşılanmıyor.
Başka bir İzlandalı Sigtryggur Baldursson, annesinin İzlanda’da bir çiftlikte “görünmez” arkadaşlarla oynayarak büyüdüğünü anlattığı hikâyelere hayatı boyunca biraz şüpheci yaklaşmış olsa da, Elfler hakkındaki tutumunu bir nebze değiştiren doğaüstü bir olay yaşamış.
Sigtryggur Baldursson’un anneannesi ileri seviye kanseri mucizevi bir şekilde yenmiş. Bu işte Elflerin parmağı olduğunu düşünen Baldursson, yaşadığı olayı şöyle anlatıyor:
“Annem bir gece uyandığında, anneannemin odasına doktorların girdiğini ve onu tedavi etmeye başladığını görmüş. Bir hemşire ve iki doktorun aralarında konuşmasına tanık olan annem, doktorlardan birinin ‘Bence, her şey iyi olacak,’ dediğini duymuş. Bunu duyan annem biraz rahatlamış ve tekrar uykuya dalmış. Sabah uyandığında, henüz yeni uyanan anneanneme sormuş, ‘Dün doktorlarla mı konuştun?’ Anneannemin cevabı ise, ‘Hangi doktorlar? Dün gece burada doktor falan yoktu ki,’ olmuş. İşin garibi, bu olaydan sonra anneannem hızlı bir şekilde iyileşmeye başladı.”
Reykjavik’te yer alan ve İzlanda Paranormal Derneği’ne bağlı olan “Elf okulu”nun kurucusu Magnús Skarphéðinsson’un Elfler hakkında bir teorisi var:
Skarphéðinsson’un teorisi bu yönde: “Aydınlanma, 1700’lerde başlamış olmasaydı, bambaşka bir toplumda yaşıyor olurduk. Fakat Aydınlanma yüzünden korkunç bir bedel ödedik. Aydınlanma, inancı öldürdü. İnanç, medeniyeti bir arada tutan yegâne harçtır. Yalnızca inancı da değil, miti ve psişik yetenekleri de öldürdü. İzlanda’daki çoğu insanın Elflere inanmasının nedeni, dış dünyadan izole bir şekilde yaşamamız. Aydınlanma, Amerikan ordusu 1941’de ülkemizi işgal edene dek İzlanda’ya ulaşmamıştı. Sonrasında biz de aydınlandık ve Elfleri hayatımızdan silmeye başladık.”
Gezginleri ve yerelleri İzlanda’nın büyülü yaratıkları hakkında bilgilendirmek için kurulan bu okulda, İzlanda mitolojisi ve folklörü hakkında birçok kaynak bulabilmek mümkün.
Skarphéðinsson, henüz gerçek bir Elf ile bizzat karşılaşmamış. Fakat onları gördüklerini öne süren 900 İzlandalı ile görüşmüş ve onların anılarını derlemiş.
Bu 900 kişiden 75’i Elflerle arkadaşlık kurduklarını, 35’i de Elflerin evlerinde ağırlandıklarını öne sürmüş.
2013 yılında Ragnhildur Jónsdóttir liderliğinde bir grup, huldufólkların evlerinin bulunduğu bir lav yatağından geçmesi planlanan yeni bir yol çalışmasını protesto etmişti.
Bu protesto üzerine inşaat çalışmaları durdurulmuş ve devlet orta yolu bulmak için uğraşmıştı. İzlanda Yol ve Sahil Yönetimi’nde İletişim Müdürü olarak görev yapan G Pétur Matthíasson bu değişimi inanç kaynaklı olmaktan ziyade daha pratik bir çözüm olarak görüyor:
“Protestoculardan biri, yapılacak yolun rotasının üzerinde yer alan büyük bir kayalıkta Elflerin yaşadığını savunuyordu. Rotayı değiştirme kararını verirken, Elflere olan bireysel inancımızdan ziyade, Elflerin ve saklı halk fikrinin İzlanda’nın kültürel zenginliği için aslında ne kadar önemli olduğunu göz önünde bulundurarak harekete geçmeye karar verdik. Burada devasa bir kaya oluşumu vardı ve bu gerçekten eşsiz bir görüntüydü. Bunu bozmak yerine yolu başka bir yerden geçirebileceğimizi fark ettik ve böyle devam ettik.”
“Ragga” ismiyle de anılan Ragnhildur Jónsdóttir, İzlanda’nın “Elflere fısıldayan kadını” olarak biliniyor.
Ragga, bütün hayatı boyunca Elfler ile iç içe yaşadığını öne sürüyor. “En eski arkadaşım huldufólk ırkından olan Pulta,” diye anlatıyor. “Pulta ile arkadaşlığımız tam ne zaman başladı hatırlamıyorum ama annem 2 yaşımdan beri onun hakkında konuştuğumu söylüyor. Pulta ile arkadaşlığımız hâlâ devam ediyor. Onunla birlikte Elf Bahçesi’nde çalışıyoruz ve onu neredeyse her gün görüyorum. Saklı halk ile birlikte, bizim ve onların dünyası arasındaki köprüyü kurmak ve iletişimi sağlamak için çalışıyor, çevirmenlik yapıyorum,” diyor.