Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde… Ege Denizi’nin Egeid karası olduğu dönemler… İşte on milyonlarca yıl önce falan… İlk satırda “evvel zaman içinde” yazıyor ya; kemerleri bağlayın çünkü yaklaşık 75-80 milyon yıl evveline doğru döneceğiz birazdan.
Ege Denizi’nden önceki Dünya, bir toz bulutuydu
“Dünya gaz ve toz bulutuydu.” Böyle bir girizgah yaparak geyik muhabbetlerin alışıldık gereksiz öncülüyle başlamasak iyiydi ama mevzu derin ve eski. Mecburiyetten on milyonlarca yıl öncesine gidiyoruz özetle.
Tetis Okyanusu (Tetis Denizi)
Günümüzden 225 milyon yıl önce gezegende tek bir kıta vardı. Pangea adı verilen bu devasa kıtayı çevreleyen dev denizin adı ise Pantalassa Okyanusu. Tek kıta, tek okyanus.
Ancak yer altı dünyası karışınca kıtalar da bu karışıklıklardan nasibini aldı ve yavaş yavaş parçalanmaya başladı. Kıtalar, ilk olarak iki parçaya ayrıldı. Kuzey ve güney yönünde ikiye ayrılan kıtalar, Kuzey Amerika ile Kanada’nın yanı sıra Avrasya’nın kümelendiği (Lavrasya) bölüm haritanın üst tarafında kaldı. Güneyde kalan ve tek parça olan büyük kıta ise bugünkü dünya haritasının alt kısımlarında gördüğümüz Afrika, Güney Amerika, Okyanusya, Antarktika’dan oluşuyordu.
Bu iki büyük kıta arasında kalan devasa suyun adı Tetis Okyanusu (Tetis Denizi) olarak isimlendirildi.
Tetis Denizi ve Alpin Orojenezi arasındaki ilişki
Uzun vadede oldukça yavaş bir şekilde meydana gelen levha hareketleri Tetis Okyanusu’nun bulunduğu alandaki çarpışmalar ve kıtaların yerinden oynaması sonucunda birbirleriyle çarpışarak Alp-Himalaya (Alpin Orojenezi) dağ kuşağını ortaya çıkardı. Başka bir ifadeyle Tetris Okyanusu, yerini Alp-Himalaya dağ kuşağına bıraktı ve o dev okyanustan geriye sadece bugünkü Akdeniz kaldı.
Bu arada o levha hareketleri hala devam ediyor ki bunun sonucu olarak Himalayalar her sene 1 cm civarında yükselmeyi sürdürüyor. Ayrıca levhaların bu hareketleri son bulmazsa yaklaşık 50 milyon yıl sonra Afrika, Avrupa ve Asya birleşeceği için Akdeniz de kapanacak ve Tetis Okyanusu’nun son kalan parçası da yok olacak.
Gelelim Ege Denizi’ne
Bugün büyük şehirlerin keşmekeşinden sıkılan 4 kişiden 3’ünün hayali (benim tahminime göre) olan kasabaya yerleşip kendi bahçesinde ekinleriyle mutlu olmanın merkezi şüphesiz ki Ege civarındaki yerler oluyor. Cennetten fragman niteliğinde olan bu hayalin yayılması sonucunda Ege kıyılarını kalabalıklaştığı için bu hayalin gerçekleşmesi ne kadar mümkündür bilinmez ama milyonlarca yıl önce Ege Denizi’nin olduğu yer yüksek dağların gövde gösterisi yaptığı bir kara parçasıydı; Egeid karası.
214.000 kilometrekarelik yüzölçüme sahip olan Ege Denizi’ni magazinsel ağırlıklı Çeşme gecelerinden de tanıyoruz ama gözümüzün önünde canlanan görüntüler şatafatlı ünlü geçitlerinden ziyade kapı komşusu Yunanistan ile yaşadığımız it dalaşları, iki ülkenin hücumbotlarının kafa kafa gelmesi, Kardak krizi ağırlıklı oluyor. Bir de son yıllarda artan Suriyeli mültecileri taşıyan teknelerinden batması konusu var ki o ayrıca tartışılması gereken bir başlık olarak şöyle bir kenarda dursun şimdilik.
Ege Denizi, deniz olmadan önce
Ege Denizi’nin suyla kaplanmadan önceki hali olan Egeid karası, 3. jeolojik zamanda gerçekleşen yer hareketleri Alp kıvrımlarının kuzey ve güney olmak üzere iki taraftan çevrelediği bir kara parçasının adı olarak açıklanıyor. Tersiyer olarak bilinen bu zaman devrinin genel özelliklerini bilmek konuyu sağlam temeller üzerine oturtacaktır.
Ege Denizi’nin meydana geldiği zaman devri
3. jeolojik zaman olarak (Tersiyer) adlandırılan bu dönemin yaşandığ sırada meydana gelen levha hareketleri Anadolu içinde yer alan Toroslar ve Kuzey Anadolu sıradağları yarattı. Bu zaman diliminde oluşan bir başka değişim ise Anadolu fay hattı. Dönem içinde şiddetli depremlerin yanında etkili volkanik hareketler görüldü. Anadolu’nun geneli yükseldi. Bu oluşumlara ek; petrol, linyıt ve tuz hatta bor yatakları da bu zaman devrinde meydana geldi. Unutmadan söyleyelim Antarktika da Avustralya’dan kopuverdi ve Atlas ile Hint Okyanusu Tersiyer (3. jeolojik zaman) döneminde ortaya çıktı.
Bu dönemdeki iklimin genel özellikleri sıcak ve nemli olması… Dolayısıyla günümüzdeki birçok bitkinin ilk kez bu dönem içinde var olduğunun söylenmesi gayet akla yatkın bir önerme. Örneğin, çam ağacı o zamanlarda var olmuş ve günümüzde de varlığını sürdürüyor. Rant arazileri üzerinde değilse tabii.
Ege’deki adalar
Kıvrımlı olmasıyla bulunduğu coğrafyada ayırt edici özelliklere sahip olan Ege’nin kıyılarından görülebilen birçok ada var. Tam 24 yıl önce Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren Kardak (İkizce-Limnia) Kayalıkları da Muğla’nın 7 km batısında kalan kara parçalarından birkaçını oluşturuyor. Ve bu kara parçalarının dahil olduğu yaklaşık üç bine yakın ada, aslında levha hareketleri sonucunda gerçekleşen değişimlerin ürünü. Çünkü bu adaların tamamı Ege Denizi’nin kara (Egeid) olduğu dönemde var olan dağların tepe noktaları. Yani her biri suların yükselmeden önce var olan dağların zirveleri.