İnsanoğlu düşündüğünü hayata geçirmeden önce yaşamın her döneminde ya çizmiş, ya da yazmış. Yapabileceklerini başkalarına anlatmak için sözlerin yetersiz kaldığı zamanlarda çözümü şekillerde aramış.
Düşünceyi karşı tarafa aktarmanın başka bir yolu bulununcaya kadar da bu böyle devam edecek gibi. O zaman geldiğinde şaşırıp kalmamak için bizi bugünlere getiren çizimlere, şemalara ve taslaklara bir göz atmaya ne dersiniz…
İllüstrasyonlar, grafikler, smiley, programlama dili ya da yazı diliyle birbirimize sürekli bişeyler anlatma çabasındayız. İşte o çabaların en çok bilinenleri bir kitapta toplanmış. Kitaptan öne çıkanlar için listemize buyurun.
İlk Emojiler – Puck Magazine, 1881
İşte her gün kullandığımız belki de iletişime son 20 yıldır yön veren ya da yönünü kaybettiren “smiley” kültürünün ilk kullanımı. Neşe, melankoli kayıtsızlık ve şaşırma görselleri ilk defa Puck adlı derginin Mart 1881 sayısında duyguların tipografisi olarak açıklamalı olarak basılmış.
Define Adası Haritası – Robert Louis Stevenson, 1883
Hayal gücümüzün sınırlarını kayıp hazinelerin pırıltılarıyla aydınlatan yazar Stevenson ve ilk defa ünlü “Define Adası” romanında çizdiği bu harita… Çizim öylesine etkili oldu ki kendinden sonraki bir çok efsane sadece romanın ve haritanın büyüsüyle kulaktan kulağa anlatıldı, inanıldı, gerçek sanıldı.
Sifonlu Tuvalet – John Harington, 1596
İlk sifonun eskiz planı işte bu. Dünyada her gün milyarların kullandığı sifon bu taslaktan sonra ortaya çıktı. Sonradan Sir ünvanı alan John Harington icadını kraliçeye sunduktan sonra başlarda pek benimsenmedi. Halk oturak kullanmaya alışmıştı. Kullanım sıklığı ve işlevi göz önüne alındığında dünyayı değiştiren çizimler arasında olmasına şaşmamalı.
Grafik Çizelge – William Playfair, 1786
Her an haber bültenlerinde ya da gazetelerde gördüğümüz ekonomik artış, düşüş vb. grafiklerin temeli işte bu göstergeye dayanıyor. Yatay ve dikey eksenlerde yıllara göre değişen miktarlar ilk defa William amca tarafından çizelgeye dökülmüş. Örneğin bu çizim 1700 ve 1780 yılları arası, Danimarka ve Norveç ile yapılan ithalat ve ihracatın dökümü gösterilmiş.
Chauvet Mağarası – Güney Fransa
18 Aralık 1994 yılında Fransa’da tesadüfen keşfedilen mağara İÖ. 30.000 yıllarına dayanıyor. Dünya üzerinde bulunan en eski çizimler şu anda bu mağarada. İçeride mağara ayısı, mamut, woolly rhinoceros (dev gergedan) gibi bugün nesli tükenmiş hayvanların kemikleri de bulunmuş. Belli ki mağara sakinleri sıkı avcıymış. Mağaranın sakinleri duvara at, gergedan, aslan gibi hayvanların resimlerini büyük bir ustalıkla çizmişler. Bu çizimlerin gençleri avcılık becerilerinde etkilemek ve eğitmek için yapıldığı düşünülüyor.
El Castillo – İspanya
Bugün dünyanın en eski duvar çizimleri aralarında Altamira, El Castillo ve Tito Bustillo’nun da bulunduğu İspanya’daki 11 mağarada 2012 yılında keşfedildi. 40.800 yıl önceye dayanan desenler kırmızı noktalardan oluşuyor. Ancak bunlar Chauvet Mağarası’ndaki kadar düzgün figürler ve net resimler değil. İki keşif de insanoğlunun tarihi açısından önemli bulgular içeriyor. 41 bin yıl önce Avrupa’da insanların evrimsel kuzenleri Neandertaller hüküm sürüyordu. Bu bulgular onların yetenekleri ve yaşamlarıyla ilgili pusu ortadan kaldırabilecek nitelikte.
Burada İstanbul Küçükçekmece’deki Yarımburgaz Mağarası’na dikkat çekmemek olmaz. Mağara ne 30 bin ne 40 bin tam 400.000 yıl önceye tarihleniyor. Maalesef kısa süre önceye kadar mağaraya giriş çıkışlar bile kontrol edilemiyordu. Kapısında çevredeki yöre halkı mangal yapıyor, Muhteşem Yüzyıl gibi dönemin popüler dizileri burayı set olarak kullanılıyordu. Mağaranın tavanlarına ışıklar bile monte edildi. Tahribatın boyutlarından dolayı olsa gerek buranın önemi Chauvet Mağarası kadar bilinmiyor tanınmıyor. Chauvet Mağarası’nın içindeki nem ve hava değerleri bile kontrol edilirken, duvarları dizi dekoru için boyanan, tavanlarına avize asılan, kapısında mangal yapılan bir talihsiz mağaradır bizim yaşlı Yarımburgaz.
Rosetta Taşı
Napolyon’un 1798 yılındaki Mısır Seferi sırasında tesadüfen bir Fransız askeri tarafından bulunan bu taş sayesinde Hiyeroglif yazının sırları çözülmüş. Üç ayrı Mısır tapınağında okunabilmesi amacıyla üç ayrı dilde yazılan taş sayesinde Mısır halkı, Mısır asilleri ve Yunanlılar yapılan antlaşmayı okuyabilmişler. 1814 yılında İngiliz Thomas Young taşın Yunanca kısmıyla yaptığı kıyaslamalar sonucunda Eski Mısır’ dillerini çözmüş böylece “Egyptology” yani böylece Eski Mısır bilimi doğmuş. İnsanlık tarihinin önemli bir kısmına bu yazıt sayesinde ışık tutulmuş. M.Ö 196 yılına tarihlenen Rosetta günümüzde British Museum’da sergilenmekte.
Avrupa Uzay Ajansı’nın 67P kuyrukluyıldızını incelemek için uzaya gönderdiği Rosetta ve uydusu Philae’yı hatırlarsınız. Adamlar, insanlık tarihindeki sırları çözdüğü için çok önemli sayılan Rosetta taşının ismini, Dünyanın varoluşuna dair sırları çözmek adına uzaya gönderdikleri uyduya verdiler. Bizim çağ dışı kalışımızın en çarpıcı göstergelerini, o dönem kanaat önderi diye topluma itelenen din bezirganları ve bakanların bu araştırmalar için yaptıkları yorumlarda bulabiliriz.
Klaudyos Batlamyus (Klaudyos Ptolemaios) temelli gökyüzü haritası
M.S. 85 – 165 yılları arasında yaşayan ünlü fizik, coğrafya ve gök bilimci Batlamyus’un çalışmaları bu alanlardaki gelişmelere öncü olmuştur. Onun çalışmalarına göre evren küreseldir ve yerküre bu evrenin merkezinde hareketsiz olarak durur. Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn ve sabit yıldızlar Yer’in çevresinde, muntazam hızlarla, dairesel hareketler yaparlar ve gök kubbede devinirler. Resimdeki harita bu teoriye göre çizilmiş olan Portekizli Bartolomeu Velbo’ya aittir.
Batlamyus temelli yeryüzü haritası
Güney Afrika’nın dünyalar güzeli kenti Cape Town dönemin yıldız ülkesi olan Portekizli kaşif Bartholomeu Dias tarafından 1488 yılında bulundu. Daha sonra yine bir Portekizli olan Vasco da Gama tarafından 1497 yılında Avrupa ve Asya arasındaki en kısa deniz yolu (Ümit Burnu) keşfedildi. İşte henüz bu keşifler yapılmadan önceki bilinen modern haritalardan birisi. Hint Okyanusu neredeyse bir deniz ve Afrika’dan Hindistan’a denizden geçit yok.
Ay’ın Evreleri Şeması – Biruni, 1019
Bilim tarihçilerine göre dünyanın önemli bilim insanlarından olan Biruni, bundan 1000 yıl önce trigonometri kullanarak Dünya yarıçapını bugünkü değerinden sadece 16.8 km. farkla 6.339.9 km. olarak hesaplamıştır. Gökbilim, matematik, kimya, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanlarında 100’ün üzerinde eseri olan Biruni’nin Kitab al-Tafhim adlı eserinde, ayın evrelerine ait hesaplama görülmekte.
İlahi Komedya – Dante Alighieri, 1308 – 1321
Dante’nin ölüm sonrasını Cehennem, Araf ve Cennette geçen bir seyahatle anlattığı ünlü eseri Batı Edebiyatı ve Hristiyan inanışının güçlü metinlerindendir. Günümüzde orijinal basımının örneği bulunup bulunmadığına kuşkuyla yaklaşılır. Yukarıdaki yorum 19.Yüzyıldan. Bu çizimde acının ve kötülüğün tasviri, Cehennemin 9 ayrı bölümünde görülüyor.
Vitruvius Adamı – Leonardo da Vinci, 1487
Belki de yüzyılların en çok bilinen çizimi. Da Vinci’nin insan bedeninin altın oranı adına yaptığı anatomi çalışmaları sonrası çizdiği bu eskiz “Rönesans Adamı” olarak da bilinir. Çizimin ismi MÖ 1.Yüzyılda yaşamış Romalı mimar Vitruvius’tan gelmiştir. Tarihin bu ilk mükemmel mimarı eserlerinde altın oran peşinde gitmiş ve mimarlık için “Utilitas, Firmitas, Venustas” “Kullanışlılık, sağlamlık, güzellik” prensiplerini belirlemiş.
İnsan Bedeni – Andreas Vesalius, 1543
Vesalius’un bu çığır açan çizimleri insan anatomisi üzerine yapılmış en etkileyici çalışmalardan. Daha öncekilere göre alışılmadık pozlarda ve netlikteki bu çizimler tıp tarihinin en önemli tezleri arasında.
Renk Çemberi – Moses Harris, 1766
Ana renkler – ara renkler – zıt renkler ve bunların tonlarını bir kartelada toplayan bu çizim dünyanın ilk tam renk derlemesi kabul ediliyor. Bugün bilgisayarın çizim programlarındaki renk seçeneklerinin ham şekli işte bu çizim. Kırmızı, sarı ve mavinin ana renk olarak belirlendiği çizimde diğer 18 renk bu ana renklerin geçiş tonları olarak kabul ediliyor. Çemberin merkezindeyse bu üç rengin kesişiminden doğan siyah görülmekte.
Güneş Merkezli Evren – Nicolaus Copernicus, 1543
Kopernik’in yaptığı çalışmalar bilimsel bir devrime dönüştü. Dünya artık evrenin merkezinden çıkıyor onun yerine güneş geliyordu. Bu devrimsel çalışmanın fikir taslağı da temelde yukarıdaki çizimdi.
Mimarlık Üzerine Dört Kitap – Andrea Palladio
Antik dönem estetiğini rönesansta yeniden dirilten Palladio’nun eserleri bugün hâlâ dönemin en ihtişamlı yapıları arasında. Şehir sarayları, kiliseler ve dev sütunlu simetrik yapılarla mimaride Avrupa’ya gerçek zamanlı bir rönesans yaşatan Palladio, 2010 yılında “Mimar Sinan İstanbul’da Palladio’yu Ağırlıyor” sergisiyie ülkemize de misafir olmuştu.
Ay Çizimleri – Galileo, 1610
Ünlü gök bilimcinin teleskopuyla yaptığı ay gözlemleri sonucunda ortaya çıkardığı çizimler o zaman için oldukça tartışılmıştı. Çizimlerin üzerinde görülen girinti, çıkıntılar insanları fazlasıyla şaşırttı. O güne kadar ay yüzeyinin dümdüz ve pürüzsüz olduğuna inanılmıştı.
Tarihin Çizimi – Joseph Priestley, 1769
Uygarlığın oluşumu, kurulan, yıkılan uyagarlıklar ve milletlerin bir skalada gösterildiği bu ünlü çizimde Priestley dünya tarihi içindeki en önemli dilimin 18.yüzyıl olduğuna inanır. Çizimde 106 ayrı olay ve bölgede, hepsi bir arada bir tarih cetveli sunulur. Konu edilen ülkeler ve bölgeler: İskandinavya, Polonya, Rusya, İngiltere, İspanya, Fransa, Türkiye Avrupa kısmı, Türkiye Asya kısmı, Almanya, İran, Hindistan, Çin, Afrika ve Amerika.
Kübizm ve Soyut Sanat – Alfred Barr, 1936
Barr’ın etkileyici çizimi, kübizm akımının modernizm içinde oynadığı rolü kendine has diliyle gösteriyor, anlatıyor, açıklıyor, göze sokuyor. Artık hangisi uygun görülürse. Bu şema bugün hâlâ 20.yüzyıl modernizminde bir dönüm noktası olarak görülmekte.
Intel 4004 İşlemci (Ted Hoff, Stanley Mazor, Masatoshi Shima, Federico Faggin, Philip Tai, Wayne Pickette), 1971
Bilgisayar dünyasının unutulan dahilerinden olan Wayne Pickette, Intel’in Japon Busicom firmasıyla yürüttüğü ortak bir projede ilk mikrobilgisayar işlemci mimarisini bu kağıda çizmiş. Bu tasarımda tek bir çip işlemci olarak kullanılabiliyor.