Hayatımızın belirli dönemlerinde bir özgürlük özlemi depreşmiştir içten içe. Bazılarımız işyerimizden, bazılarımız yaşadığımız ortamdan, bazılarımız ise benliğimizden kaçmayı birçok kez akla getirmişizdir. Bu yüzden de, sinemayı sevsek de sevmesek de ekranda bir yol filmi görünce bir şekilde o ekrana kilitleniriz. Çünkü neredeyse tüm bu yol filmlerinde yolculuk sıradan bir yolculuk olmaktan çıkıverir ve o yolu yapanın kendi içinde yaşadığı yolculuğa dönüşür.
Yol bittiğinde hem kahramanımız hem biz daha mutluyuzdur. Çünkü o artık eskisinden çok daha farklı, çok daha özgür bir ruha sahiptir. Bugün sizleri, bu yolculuğu hayatınızı daha fazla ertelemeden yapmaya davet ediyoruz. Ama yürüyerek… Bu yüzden de sizin için dünyanın en güzel ve en ilginç yürüyüş rotalarını listeledik. Başka renkli rotalar biliyorsanız biz de öğrenmek isteriz:)
Yollara, yolculuklara izleyici kalmamanız dileğiyle…
1. Kralın Peşinde: Kungsleden
İsveç
Listemize yolların en asili, kralın yoluyla başlayalım. Kungsleden -yani kralın yolu- İsveç Turizm Bakanlığı tarafından yaklaşık bir asır önce hizmete açılmış bir yol. İsveç Laplandı’nda bulunan bu yol boyunca karşılaşacağınız buzullar ve tundra manzaralarının, size sadece filmlerde görmeye alışık olduğunuz o huzuru bulmanıza yardımcı olacağından bir şüpheniz olmasın.
Yürüyüşü daha da huzurlu hale getiren faktör ise rota boyunca her 15-20 kilometrede bir karşılaşacağınız dağ kulübeleri ve mini marketler. Rota devlet tarafından turizmi teşvik etme amaçlı yaratıldı.
Bundan dolayı da yol boyunca devlet denetiminde olan konaklama tesislerine, hatta bedavaya kullanabileceğiniz acil durum barınaklarına rastladığınızda şaşırmayın. Darısı bizim ülkenin başına diyelim… Kungsleden yaklaşık 400 kilometrelik bir rotayı kapsıyor ve dört bölümden oluşuyor. Her bölümü ortalama tamamlama süresi ise 1 haftayı buluyor.
2. Yüksek Adrenalinli Hua Shan Yolu
Çin
Çin’in ilahi beş dağından biri olan Hua Shan (Hua Dağı), yürüyüşçülerine farklı bir tecrübe sunuyor. Zira bu rota, dağın etrafında uçurum gibi konumlandırılmış tahtalardan bir patika şeklinde ve ayaklarınız ile uçurum arasındaki mesafe oldukça kısa. Kısacası yükseklik korkusu olanların ne olursa olsun buraya gelmemeleri rica olunuyormuş…
Bu rota her sene birkaç can almasına rağmen yürüyüş tutkunları tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor. Kungsleden’den farklı olarak, buraya gelenlerin en öncelikli beklentisi kuşkusuz adrenalin. Zira Hua Shan yolu doğa yürüyüşleri parkurlarının en tehlikelilerinden biri.
Ancak tehlikesi ne kadar büyük olursa olsun yol boyunca sizi sarmalayan doğa manzarası her şeye değer diyebiliyorsunuz. En azından böyle diyenler var. Tabii, siz buna fotoğrafa baktıktan sonra karar verin isterseniz:)
3. Heidi’nin Memleketinde Masalsı Bir Yolculuk: Mont Blanc Turu
İtalya – İsviçre – Fransa
Batı Avrupa’nın en ihtişamlı zirvesi olan Mont Blanc; İtalya, Fransa ve İsviçre arasında bir sınır oluşturuyor. Ancak doğal sınır, ülkeler arası iletişimi kesmekten ziyade onları birbirlerine bağlıyor. Mont Blanc Turu bunun en güzel örneği.
Tura katılanlar yalnızca Alpler’in göz kamaştırıcı ortamına kendilerini kaptırmıyor, aynı zamanda bir yürüyüş ile üç ülkeyi görme fırsatını da yakalıyor. Bu yolculuk sırasında dağ kulübelerinde konaklayabilir, çadır kurabilir, uzak dağ köylerini ziyaret edebilir hatta ve hatta eğer uslu birer yürüyüşçü olursanız Milka’nın mor ineklerini bile görebilirsiniz 🙂
4. Özgürlüğe Giden Tropik Yol: Kalalau Yolu
Hawaii
Daha yolun başında karşılaşılan eşsiz doğa manzarası, denizi, sahilleri ve vahşi hayatı ile Kalalau yolu diğer yürüyüş yollarından biraz daha farklı bir havaya sahip. Çünkü kendisi Kauai Na Pali bölgesinde yani Hawaii’de bulunuyor. Yol yaklaşık 20 kilometre uzunluğunda ancak zeminin ağır olmasından kaynaklı 2 günde tamamlanıyor.
Yol boyunca Carretta Carretta’lara, yunuslara ve köpekbalıklarına ev sahipliği yapan birçok sahili görebilir ve ziyaret edebilirsiniz. Hatta kendinize çok güveniyorsanız gizlice suya bile girebilirsiniz. Gizlice diyoruz zira Hawaii yönetimi, bu yol boyunca bulunan birçok sahili doğayı korumak adına ziyaretçilere kapalı tutuyor.
Yol boyunca denize girip ve kamp yapılabilecek iki sahil bulunuyor. Saydığımız onca güzel şeye aldanıp rahatlamayın sakın. Çünkü Kalalau Yolu dünyanın en tehlikeli yürüyüş yollarından biri olarak gösteriliyor. Bizden söylemesi!
5. Dünyanın Tepesinde İçsel Bir Yolculuk: Katmandu – Pokhara
Nepal
Ortamlarda açılan; özgürlük, kaçış, yolculuk, doğa ve kendini arayış temalı geyiklerin hemen hemen hepsinde illaki Nepal’in veya Himalayalar’ın bahsi geçmiştir. Kendini yollara vuranların olmazsa olmazı, nirvanası olan bu yer boşuna bu üne sahip değil tabii ki. Zira dünyanın çatısı olarak da bilinen Himalayalar’ın hemen eteklerinde, “dünyadan” uzak, inanılmaz bir manzaranın tam ortasında buluyorsunuz kendinizi.
Katmandu’dan başlayıp Pokhara’ya kadar uzanan yol yaklaşık 18 gün sürüyor. Bu yolun şüphesiz en güzel yanı doğallığı ve halkı. Yol boyunca karşılaşacağınız köylerde mola verip oranın yemeklerini tadabilir, köy çayhanelerinde oturup yerlilerle muhabbete koyulabilir veya dağ tapınaklarına uğrayabilirsiniz. Yol boyunca karşılaşacağınız keşişlerle yapacağınız bir iki kelam bile yolunuzu daha da güzel hale getirebilir.
Gerek yol boyunca edineceğiniz tecrübeler, gerek dünyanın tepesinde yollarda geçireceğiniz uzun zamanın; kendinizi dinlemenize, keşfetmenize ve tanımanıza fırsat vereceğinden emin olabilirsiniz.
6. Patagonya’dan And Dağları’na Adım Atın: Fitz Roy Yolu
Arjantin
Los Glaciares Ulusal Parkı içinde bulunan Fitz Roy Dağı ve devasa bir vadiyi kapsayan bu rota, Arjantin ile Şili’yi ayıran And Dağları’nın eteklerinde bulunuyor. Fitz Roy Dağı, UNESCO koruması altında olan Los Glaciares Ulusal Parkı’nı taçlandıran And Dağları’nın en özel zirvesi.
Zirve, dünyanın diğer zirvelerine göre daha alçak olsa da granit yapısı onu tırmanış için en zor zirveler listesinin başlarına taşıyor. Ancak bizim rota zirvede değil, o zirvenin etrafından geçiyor; dolayısıyla panik yapmaya gerek yok.
Güney Yarımküre’ye yakın bu yol, daha katlanılabilir şartlarda yürümek isteyenlere en ideal ortamı sunuyor. Zira gerek yürüyüşe uygun iklimi gerekse yer yer kutupları aratmayan buzul manzaraları ve uzun vadisi ile yürüyenleri sahip olduğu geçeklikten soyutlamayı başarıyor. Ancak bu rotayı tamamlamak isteyenlerin mutlaka çok iyi hazırlanmaları gerekiyor. Çünkü en yakın yerleşim yeri 50 kilometreden daha uzak.
7. Bedeviler’in Yolundan Çölleri ve Tarihi Tanımak: Petra Yolu
Ürdün
Sıradaki rotamız Ortadoğu’dan geliyor. Ürdün’ün tarihi ve en turistik noktası Petra Antik Şehri boyunca uzanan bu rota yaklaşık 7 günde tamamlanıyor. Ancak bu rota diğerlerine kıyasla çok daha kuru ve çok daha kırmızı manzaralarla kaplı. Zira yolun bir bölümü Wadi Rum Çölü’nün tam da içinden geçiyor.
Bu yolculuk bir doğa yürüyüşünden biraz daha fazlası. Çünkü yol boyunca doğanın yanı sıra tarihe de tanıklık ediyorsunuz. Yol, Petra’nın antik oyma manastırı, hazinesi gibi birçok değerli alanı da ziyaret ediyor. Wadi Rum’a gelindiğinde develerle yolculuğa devam etme şansınız da var.
Yol boyunca konaklama yapılacak veya kamp kurulabilecek alanlar da mevcut. Bu rotanın en güzel yanlarından biri de Bedeviler’in yanında geçirebileceğiniz akşamlar. Bu akşamlar size, hem onların hikâyelerini dinleme hem de lezzetli yemeklerini tatma fırsatı sunuyor.
8. Orta Dünya’yı Özleyenlere Özel Rota: Fiordland
Yeni Zelanda
Yeni Zelanda’nın güneybatısında bulunan Fiordland, adı üstünde fiyortlardan oluşuyor. Kuzey, güney, doğu ve batı Fiordland olarak ayrılan bu bölgede yürüyüş yapmak için Kepler, Milford, Routeburn rotası gibi birçok alternatif mevcut.
İsteyen tüm bölgeyi de etraflıca yürüyebilir. Ancak bunun oldukça zorlu bir tercih olacağını ve çok zaman istediğini hatırlatmakta fayda var. Ancak, tek bacaklı rotaları seçtiğinizde de en az 4-5 gününüz yollarda geçeceğinden yanlış bir seçim yapmış olmazsınız.
Seçeceğiniz rota ne olursa olsun, Fiordland’ın herkese sunacağı en önemli şey olan o mistik havayı mutlaka hissedeceksiniz. Özellikle fiyortlardan batan güneşi seyredip yürürken kendinizi Orta Dünya’da hissetmemeniz mümkün değil.
9. Tarihin Derinliklerine Doğru: İnka Yolu
Peru
Latin Amerika’nın en popüler yürüyüş parkurunun şüphesiz tarihi İnka Yolu olduğunu söyleyebiliriz. “Kendini aşmış yürüyüşçüler” tarafından, her ne kadar Katmandu gibi buranın da klişe rota olduğu iddia edilse de, İnka Yolu bu popülaritesini sonuna kadar hak eden rotalardan. Zira yol boyunca göreceğiniz dağ manzaralarının sizi büyülememesi gibi bir ihtimal kesinlikle yok.
Gelelim yolun karakteristik özelliklerine… İnka Yolu, İnka İmparatorluğu’ndaki -Machu Picchu dâhil- birçok yerleşim yerini birbirine bağlayan en önemli yollardan biriydi. Halen aynı görevi gören bu yol, bu sefer hem yerli halkın hem de turistlerin hizmetinde.
Ancak yolun doğa yürüyüşçüleri tarafından fazla popülerleşmesi ortaya erozyon sorununu doğurmuş. Bu nedenle Peru yönetimi, yolun aşırı yoğunlaşmasını önlemek amacıyla yürüyenlerin sayısına kota getirerek bu sayıyı 500’le sınırlamış. Bir başka deyişle burada yürümeyi hedefliyorsanız erkenden izninizi almanızda fayda var.
10. Aşkın Yolda Vücut Bulmuş Hali: Sentiero Azzurro
İtalya
Sayacağımız her yolun illa adrenalini yüksek, uzun veya vahşi doğada olması gerekmiyor ya! Bu sefer de yürümesi kolay, çok uzun olmayan ama manzarasıyla yürüyenleri kendine âşık eden bir yoldan, Sentiero Azzurro’dan bahsedelim.
İtalya’nın kuzeybatısındaki, özellikle son yılların en turistik bölgelerinden Cinque Terre’yi duymayanımız azdır. Muhteşem panoramalı, renkli panjurlu eski evlerin bulunduğu şu küçük İtalyan kasabalarından bahsediyoruz.
Türkçeye “mavi yol” olarak çevrilen yolu, İtalyanlar “aşk yolu” olarak da adlandırıyor. Sentiero Azzurro, Cinque Terre’de bulunan beş köyü patika yollarla birbirine bağlıyor. Bu yol yorucu olmadığı gibi yol boyunca uğradığınız her köyde mola verip harika şaraplar eşliğinde nefis yemekler yeme şansı da sunuyor size.
11. Bonus: Akdeniz’in Saklı Mirası Tarihi Likya Yolu
Türkiye
Şimdiye dek listemizde çeşitli özelliklere sahip rotalar sunduk. Bu rotaların bazıları doğa manzaralarıyla, bazıları yaşattığı adrenalinle, bazıları muhteşem sahilleri ve deniz manzaralarıyla ve bazıları da tarihi yapıları ile dünyada ün salmış rotalardı. Peki saydığımız tüm bu özellikleri tek bir rotada toplamak mümkün mü? Tabii ki mümkün! Hem de bu rota kendi ülkemizde; Likya Yolu.
Yol boyunca dağ manzaralarından harika sahillere, kanyonlardan tarihi yapılara kadar her şeye tanık olabiliyorsunuz. Yol, Fethiye’nin Faralya antik kentinden Kemer’de bulunan Phaselis antik kentine kadar uzanıyor ve dünyanın en iyi uzun mesafe rotalarından biri olarak biliniyor.
İki bölümden oluşan yol yaklaşık 500 kilometre sürüyor. Mesafenin uzunluğu gözünüzü korkutmasın. Zira yol boyunca mola vereceğiniz birçok köy ve tatil yeri bulunuyor. Bu da, bu yürüyüşü çok ama çok daha keyifli kılıyor.